Genel

Abdülhak Şinasi Hisar’la Mülakat

Bu metin, yazarın Abdülhak Şinasi Hisar’a edebiyat ve sanat bağlamında sorduğu soruları ve bu sorulara aldığı cevapları içermektedir.

ABDÜLHAK ŞİNASİ HİSAR’LA MÜLAKAT

       Siz ki Aşk İmiş Her Ne Var Âlemde adlı bir aşk antolojisi hazırladınız. Bu konu üzerinde çalışmış olmanıza dayanarak size gerçek aşkın ne olduğunu sorabilir miyim? Bu antolojinin herhangi bir özelliği var mıdır?

— Aşk, kendinden ibaret değil, kendisinden fazla bir şey demektir. Freud belki yeni bir keşif yapmış değil fakat aşkın insan vücut ve ruhunu sardığını daha etraflı düşündürmüştür. (…) Fuzuli’nin “Aşk imiş her ne var âlemde” sözü birçok hakikatleri ihtiva eder. Bu küçük antolojinin bir hususiyeti varsa, manzumelerin dışındaki fazlayı atarak birer mısra yahut beyit halinde duyurmasıdır. Her manzumenin fazlasını teşkil eden çerçeveyi ayırdım. Aşka dair safi duygular kalıyor. Biz yazarlar da keşke yazdıklarımızın yalnız lübbünü [özünü] neşretseydik!

        Edebiyatımıza Boğaziçi Mehtapları, Boğaziçi Yalıları, Boğaziçi Medeniyeti gibi şiir havası ile dolu nefis eserler hediye ettiniz. Bu konu üzerinde bu kadar ısrarla durduğunuza göre herhalde Boğaziçi sizce müstesna bir değer taşıyor.

— Bir kainat manzarası anlatılırken içindeki insan ve insanın ruhu, hatıraları, hülyaları, ezeli duyguları bertaraf edilemez. Gözlerle daldığımız bir denize ruhumuzla yüzer gibi iştirak ederek rengini, kokusunu, tadını duyarken, hem vücudunu eller, hem felsefesini dinleriz. Ruhların denizinde yüzen hem aşkı, hem musikiyi, hulasa, Boğaziçi Medeniyeti’ni beraberce duymuş oluruz. Boğaziçi bütün bir iklimdir. 

       Sizce sanat eserinde sanat düşüncesinden başka bir endişeye yer verilmeli midir? Sanatkârın herhangi bir fonksiyonu var mıdır?

— Sanat da kendisinden ibaret değildir. Sanat kendisinden fazlasıdır. Her sanat, suni olmamalı, canlı olmalıdır. Tabiat harikulade renklerle çiçekleri yaratıyor. Demek ki, tabiat sanatı kabul ediyor. Tabiat çiçekleri yarattığı anda bir sanatın aşkıyla meşgul oluyor. Bu sanat, aslında, mana itibariyle, bir sanat için sanat demektir. Doktor Carrel’in “insan, bu meçhul” demesi tarzında “sanat, bu meçhul” denilebilir. Edebiyat derinleşen ruhun bir samimiyetidir. Her büyük yazarın edebiyatı da bir message (tebliğ) gibidir. Ondan hiçbir unsuru ayırt edemezsiniz. Sanat, hayatın bütün manalarını taşır. Her şairin aydınlığı kainatın boşluğunda yıllarca seyahat ettikten sonra bize nihayet varan yıldızlar gibidir.

Sanatınızda hatıraların çok büyük payı olduğu seziliyor. Eserlerinizin birçok sayfaları âdeta mensur şiirle dolu. Edebiyat anlayışınızı lütfeder misiniz?

— Sevgilimiz edebiyat bilhassa bir ruh, bir lirizm ve bir lisan meselesidir. Edebiyat kelimesinin kuru laf, boş lakırdı manasına alınması büyük bir hatadır. Yazarların edebiyat adına meydana getirdikleri eserler bir his, bir hatıra, bir fikir, bir iman, bir kültür, bir sanat gösterisidir. Yazarlar neyi duyuyorlarsa, istiyorlarsa, hatırlıyorlarsa, seviyorlarsa bunları daha kolay, daha güzel yazmaları ve bunları yazarken şiire kaçmaları tabiidir. Hatırladığımız insanları zamanla arınmış, iyileşmiş, güzelleşmiş ve artık bir nevi edebiyata ermiş görürüz. Yazı bir fikir ve sanat meselesidir. Yazıların bakkal hesapları tarzında olmaması tabiidir.

Felsefe ve tarihe karşı olan ilgi derecenizi sorabilir miyim?

— Bir edebiyat ne felsefeden, ne de tarihten tamamen ayrılmış olabilir. Milli edebiyatımızın bir noksanı büyük bir milli müverrihimizin büyük eserini henüz meydana getirmemiş bulunmasıdır. Milli tarih, milli felsefe, gayet tabii olarak, bir edebiyatın temellerindendir. Büyük mütefekkirlerin, mutasavvıfların, şairlerin iyi anlaşılmaması ve okunmaması milli felsefemizin bir noksanıdır. Asıl milli tarih, milli dilin, felsefenin ve medeniyetin tarihi demektir.

       Roman telakkiniz, yanılmıyorsam, romancının etrafındaki insanları ve olayları realist olarak tetkikten çok kendi içine eğilerek vakalarını ve şahıslarını orada aramasını gerektiriyor. Hikâye ve roman anlayışınızı sizden dinleyebilir miyiz? Eserlerinizdeki realitenin payı ne derecelerdedir?

— “Romancının etrafındaki insanları ve olayları realist olarak tetkikten çok, kendi içine eğilerek vakalarını ve şahıslarını orada araması” ile o romancı realist olmamış değil, daha ziyade realist olmuştur. Romancı, yarattığı kahramanı, hafızasında, başka başka zamanlarda, ayrı ayrı gördüğü adamlardan terkip eder. O roman kahramanı, hatırladığı kim bilir kaç şahıstan mürekkeptir. Onun etrafında âdeta bir grup toplanmış olur. Romancı bunların hepsinden ayrı ayrı parçaları birleştirerek bir vücut meydana getirir. Böyle olunca “realist olarak tetkik”ten ve “realite payı”ndan pek karışık bir hesap hasıl olmaz mı? Bu kabilden bazı sualleriniz merak ettiğiniz muğlâk meseleleri biraz sadeleştirmiş oluyor. Fakat bundan bahsetmeniz iyi oldu. Zira asıl söylemek istediğim şu idi: Bizde, edebiyatımızın bir talihsizliği olarak, edebiyat anlamını yalnız roman diye tahdit etmek ve romancı olmayan yazarı edebiyatçı saymamak ananesi çok hatalı olmuştur. Bu yüzden belki nice kıymetli yazılara tercihan ne kıymetsiz romanlar edebiyat eseri sayılmak istenmiştir ve isteniliyor.

       Milliyetçilik kelimesinin manasını biraz sınırlar mısınız? Mesela milli edebiyat, milli kıyafet… bunların anlamları kesin olarak belirtilemiyor.

— Şu milliyetçilik kelimesinin iyi anlaşılmamasına ve hatta fena anlaşılmasına bakınız. Millet kendisini, toprağını, tarihini, dilini, dinini korumak, kurtarmak için harp eder, İstiklal Harbi’ni kazanır da sonra, bu kelimenin kullanılması, şimdi, irtica manasına alınabilir mi? Bugün bu kelimeye bir nevi irtica manası verilmek isteniyor. Halbuki milliyetçiliği anlamamak milli bir tehlike teşkil edebilir. Her millet milli bir medeniyetle çerçevelenmiştir. Avrupa’nın bir yerinden bir ötesine geçince nice hususi âdetler ve âdeta renklerin farklarıyla bir sınırdan bir başkasına geçtiğinizi görürsünüz ve bir dil yerine bir ötekini duyarsınız. Ayrı bir Fransız, bir Alman, bir İngiliz medeniyeti mevcudiyeti bir realitedir. Milliyetçilik bunun içinde yaşanılan medeniyetin tatlarını duymak, sevmek ve bunları korumak istemektir. Yoksa şovenizm, bir taassup demek değildir. Milli edebiyat kendi hususiyetlerini, zamanla kendisi doğurur. Yoksa zoraki yazılarla milli bir hars kurulamaz.

       Bugün için bizde bir dil meselesi olduğuna kani misiniz? Bu husustaki düşüncelerinizi sorabilir miyim?

— Dilde büyük bir buhran olduğu muhakkaktır. Dilimizi ne kadar sadeleştirmek istersek bu işin sade olmadığı görülüyor. Şu “mesela” kelimesini ele alalım. Bu Türkçe değil diye, bunun değiştirilmesini isteyenler var. Bu yolda hatta “ve” kelimesi bile kalamayacaktır. Anlamadığımız bir dille nasıl görüşebilir ve nasıl yazabiliriz? Aynı zamanda doğrudan doğruya ecnebi kelimeler almaya taraftar olanlar var. Bunlar hem mana, hem telaffuz itibariyle yanlış oluyor. Bunları herkes hemen ayrı bir manada kabul ediyor. Yeni bir nesil gelecek, tabii olarak ecnebi kelimelerin Türkçeden atılmalarını isteyecektir. “Tabiler” şimdi “editeurs” oluyorlar. Bu kelime Türkçeleşmiş mi oluyor? “Yazlık evler”, “villa” oluyor. Dil Türkçeleşmiş mi oluyor? Arabi ve Farisi kelime buhranı varsa şimdi de ortaya Fransızca kelime buhranı çıkıyor. Büyük bir millet asırlarca kullanmış olduğu kelimeleri, üstünde yaşadığı topraklar gibi, millileştirmiş olmaz mı?

Mustafa Baydar
Edebiyatçılarımız Ne Diyorlar

Metindeki bazı sözcüklerin anlamları:
hars:
(metinde) Kültür.

hulasa (hülasa): Özetle, kısaca.
mürekkep: (metinde) Birleşmiş, birleşik.
mütefekkir: Düşünür.
müverrih: Tarih yazan kimse, tarihçi.
şovenizm: Kendi ulusunu öne çıkararak değişik ırk ve uluslar arasında düşmanlık yaratmayı amaçlayan ve bu yolda kışkırtmada bulunan aşırı akım.
tahdit etmek: Sınırlamak.
telakki: Anlayış, görüş.

Edebiyatçılarımız Ne Diyorlar adlı eserinde yazar, dönemin elli sanatçısıyla yaptığı görüşmeleri bir araya getirmiştir. Bu görüşmelerde muhatabının sanat anlayışını, dünya görüşünü sorgulamış ve nesnel bir tutumla yansıtmıştır. Abdülhak Şinasi Hisar adlı mülakat metni, yazarın Abdülhak Şinasi Hisar’a edebiyat ve sanat bağlamında sorduğu soruları ve bu sorulara aldığı cevapları içermektedir.

Yazdır

Yazar hakkında

admin

Yorum yap