Genel

Arılardan Ders Al

arılardan alınan ilham

Yüzyıllar önce Çin ülkesinde Hümayun Fal adında bir padişah yaşardı.Oldukça zengin bir halkı vardı.Yönetiminden herkes memnundu.Üzerine düşeni büyük bir dikkatle yapardı. Bilgindi.

Hümayun Fal’ın Haceste Ray isminde bir veziri vardı.Padişahına bağlılıkta eşine zor rastlanır bir vezirdi.Devlet yönetimini ilgilendiren konularda ilginç düşüncelere sahipti. Padişah, Haceste Ray ‘ın görüşlerine çok önem verirdi.Karar verirken onun düşüncesini almayı ihmal etmezdi. Günlerden bir gün Hümayun Fal ava çıkmak istedi. Yanına Haceste Ray’ı da aldı. Maiyetinde bir çok insanla ava çıkmıştı. Av isteği sönene kadar avlandı. Yanındaki insanları geri gönderdi.Kendisi, veziri Haceste Ray’la birlikte saraya dönecekti. Hava sıcak mı sıcaktı. Çöl sıcağı gibi. Bunaltıcıydı.
Haceste Ray:
– Bu sıcağa dayanmamız çok güç padişahım,dedi.Güneş batıncaya dek bir gölgede dinlensek, ne dersiniz,sonra serinlikte saraya döneriz.
Padişah da sıcaktan bunalmıştı.Vezirinin önerisini kabul etti. Haceste Ray,padişahı, bulundukları yere yakın bir dağa götürdü. Dağ, yemyeşil bir ormanla çevriliydi.Ormanda bereketli bir fışkırmayla yükselen büyük ağaçlar, çevreyi yeşilliğe boğmuştu. Kalın gövdeli bir ağacın yanında konakladılar. Kovuğunda bir arı yuvası vardı.Binlerce arı üşüşmüştü. Padişah çok şaşırdı.Vezirinden bu hayvanların niçin kovuğa doluştuklarını sordu.
Vezir Haceste Ray:
– Bu hayvanlar toplu halde yaşarlar padişahım,dedi,çok temizdirler. Yasub adında bir bey vardır.bütün arılar ona bağlıdır.Hiç biri sözünden çıkmaz.Arı beyi,diğerlerine göre daha büyüktür.Ayrıca ,topluluğun yönetiminde ona yardım eden pek çok arı vardır. Padişah gibidir o.Çevresinde vezirleri, komutanları,yardımcıları bulunur. Padişah Hümayun Fal,vezirin anlattıklarını ilgiyle dinliyordu.Vezir,konuşmasını şöyle sürdürdü:
– Arıların işlerini görürken ilginç bir yardımlaşma örneği sergilediklerini biliyoruz.
Bal için gerekli peteği kurarken,önce her deliği altı köşeden oluşan düzgün gömeçler yaparlar.Bu altıgen evcikleri balla doldururlar.Bal,çok şifalıdır.Arılar, çiçekten çiçeğe konarak toplarlar bu özü.
Padişah,arıların çalışkanlıklarını öğrenince çok şaşırmıştı. 
Vezir Haceste Ray,daha ilgi çekici bir ayrıntıdan söz etti:
– İşin ilgi çekici bir yanı da,padişahım,arıların temiz olmaları.Doğrusu, bu kadar çok gezen hayvancıklar üzerlerinde en küçük bir pislik dahi taşımazlar.Şaşırtıcı bir şeydir bu.Zaten, ayağında ve kanadında bir pislikle dönen bir arı içeri hemen alınmaz.Kovanın girişinde bekçi arı bulunur.Sıkı bir temizlik kontrolü yapılır.Bal özü toplamaktan dönen her arıya bu inceleme uygulanır.Eğer yanında yabancı bir madde varsa içeri alınmaz.
– Allah Allah,dedi Padişah şaşkınlıkla.
– Ola ki,diye sürdürdü konuşmasını vezir,içeri üzerinde pislik olan bir arı yanlışlıkla girse,hemen belirlenir.Ve diğerlerine ibret olsun diye öldürülür.Bu emri de bey arı verir.
Padişah Hümayun Fal,kovandaki düzeni merak etmişti.Vezir:
– İlk saltanat binasını kuran Cemşid’in arılardan esinlendiği söylenir,dedi.
Padişah, bunun üzerine kovanı incelemek istediğini söyledi.Arıların çalışmalarını görünce hayranlığı daha da arttı.İlginç olan bir başka konu daha vardı.Arıların hepsi silahlıydı.Yani iğneleri vardı.Fakat bunu birbirlerine karşı kullanmıyorlardı. Ancak, kovanın güvenliği için dışardan gelecek bir tehlikede kullanıyorlardı.
Padişah Hümayun Fal,artık hayranlığını gizlemedi:
– Nasıl olur! dedi şaşkınlıkla, arılarda görülen bu düzen insanlarda yok.Asıl insanlarda olması gerekmez mi?Büyüğe saygı, küçüğe sevgi…Evini temiz tutmak.Görevini kusursuz yerine getirmek arılarda görülüyor,fakat insanlar arasında önemli ölçüde yerleşmemiş bu kurallar!
Vezir Haceste Ray, padişahın zihninde oluşan soruyu cevaplamaya çalıştı:
– Bu hayvanların hepsi aynı özellikte yaratılmıştır padişahım,dedi; oysa insanların her biri farklı kişiliğe sahip.İlk insanın yaratıldığı balçıkta melek özelliği vardı.İnsanlar buna göre davransalardı, kim bilir belki de melekten üstün bir yaratık olurlardı.Fakat insanda bir de kötülük yanı var.Yani hem iyiliğe hem de kötülüğe eğilimli.
– İyiler her zaman daha az,diye vezirin sözlerine ekledi Padişah,
– Evet, dedi Vezir, sürekli iyilik yapan insanlar çok az.
Padişah bir süre düşünceye daldı.Vezir’in söyledikleri çok doğruydu.
– Madem, dedi Padişah, iyiler az,o halde yardımcı olmalıyız onlara.Kötülerden de uzak durmalıyız.Onlarla dost olmak, yılanlarla dost olmak kadar tehlikelidir.
Vezir Haceste Ray,Padişah’ın sözlerinde halktan uzaklaşmak düşüncesinin uzaktan uzağa kendisini gösterdiğini hissetti:
– Yüce ruhlu insanlarla görüşmek,onlardan yararlanmak iyidir, dedi.Bunun yanında ,kötüleri de kendi başlarına bırakmak gerek Padişahım.Özellikle bir padişahın halkından uzak durmaması çok önemli.
-Kuşkusuz, dedi Padişah.
Vezir devam etti:Kaldı ki insanın yalnız yaşaması da imkansız.Birçok ihtiyacımız var.Yalnız yaşarsak bunlardan birini bile kendi başımıza karşılamamız güçtür.

Padişah,”vezir çok doğru söylüyor “diye geçirdi aklından.

Söz gelimi, çiftçilik yapmak istiyoruz.Bunun için öncelikle bazı araçlara gerek duyarız.Bu aletleri yapmak için bir demirciye , bir marangoza başvurmamız gerekir.Ancak bundan sonra ekin ve hasat yapabiliriz.Yalnız yaşasak tüm bunları yapamayız.

– Çok doğru. dedi Padişah.

– Nitekim diye konuşmasını sürdürdü vezir.Bir düşünür şöyle diyor:

“Bir insanın bir lokma ekmek yiyebilmesi için bin kişinin çalışması gerekir.”

– Haklısın, dedi Padişah Vezire.

Padişah Hümayun Fal, farklı bir konuya geldi.

– İnsanlar birbirinden apayrı kişilikte yaratılmış diyorsun.İnsanda hırs denilen bir duygu var.Bu durumda daha fazlasını elde etmek için güçlüler zayıfları ezmez mi?

Vezir, padişahın amacını kestirmişti:

– Padişahım, dedi;bunu önlemek, ancak adaletli bir yönetimle mümkün olur.Bunun içinde öncelikle güçlü kanunlara ihtiyaç var.

Padişah, adaletin ne demek olduğunu biliyordu.Fakat, vezirin düşüncelerini kanatlandırmak için tekrar sordu.

– Peki bu kanunları nasıl gerçekleştireceğiz?

– İçinde yaşadığımız dünyaya bakınız. Her şey bir kurala bağlı.Hiçbir şey başıboş değil.Yüce Yaratıcı evrenin işleyişini bazı yasalara bağlamış.İnsanın mutlu olması bunlara uymasıyla mümkün.

    – Bu kuralları nereden öğreniyoruz? diye sordu Padişah.

    – Yüce Allah,dedi Vezir.Peki, dedi Padişah, bu kanunların korunması nasıl gerçekleşecek?

    – Toplumu yönetenler tarafından dedi Vezir.Padişah konuyu istediği noktaya getirmişti.

    – Yöneticilerin ne gibi özelliklere sahip olması gerekir sence? diye sordu.

    – Öncelikle bilgili olmaları dedi vezir.Yetenekli insanları çevresine toplamalı.Onların düşüncelerinden yararlanmalı.Çıkarcı kişileri de yönetimden uzaklaştırmak gerekir.

    – Çıkarcı kişiler mi? diye sordu Padişah.

    – Evet. dedi Vezir.Çıkarcılar sadece menfaatını düşünenler.Biliyorsunuz, saltanat güç demektir.Bunu elinde bulunduran bir insanın çevresinde çıkarcılar bulunur.Bunlar gerçekte olmamış şeyleri olmuş gibi padişaha bildirirler.Yalan söylerler.Çıkar sağlamak için yapmayacakları yoktur.Bazen padişah yanılabilir.Çevresindekilerin onu uyarması gerekir.Çıkar düşkünleri Padişaha dalkavukluk yaparlar.Padişah onların yanıltmasıyla adaletsiz işler yapabilir.

    – Çok doğru, dedi padişah.

    – Eğer padişah, diye sürdürdü konuşmasını Vezir, uyanık davranırsa, bu çıkarcıları yanından uzaklaştırabilir.Yalanla doğruyu ayırabilir.Böylece haksızlığı önlemiş olur.

    Vezir Haceste Ray daha sonra Hindistan ”ın ünlü padişahı Debşelem’i örnek verdi.Debşelem,filozof Beydeba’nın düşüncelerine çok önem vermişti.Ondan adaletli yönetime ilişkin birçok şey öğrenmişti.Beydeba’nın yol göstericiliği padişahı başarılı kılmıştı.Ülkesi gelişmiş, halkı mutlu olmuştu.

Kelile ve Dimne’den

Yazdır

Yazar hakkında

Süleyman Kara

Öğrenci ve öğretmenlere faydalı olmak için onlara kaliteli edebiyat sitesi olan edebiyat sultanını sundum.

1 yorum

Yorum yap