Kitabın adı: Aslında Hayal
Yazarı: Kürşat Başar
Baskı: Birinci Baskı
Yayın yılı: 2016
Yayınevi: Everest
Kitabın sol alt köşesinde kitabın türü olarak anı-roman belirtilmiş. Yazarın biyografik roman tarzında anlattığı anılarından oluşuyor Aslında Hayal. 38 bölümden oluşan eserde Kürşat Başar, birçok bölümün başına romanlarından aldığı bölümleri sayfa numaralarını belirterek koymuş.
Eser yazarın çocukluğundan eserin basıldığı 2016 yılına kadar olan zaman dilimini anlatmış. 2016 diyorum ama benimkisi bir yorumdan ibaret. Çünkü romanda bahsettiği olaylar ve kişilerden yola çıkarak söylüyorum bunu. 2016 yılından üç beş yıl öncesine kadar da olabilir anlatılanlar.
1963 yılında doğan yazar kitabın ilk baskısının yapıldığı yıl olan 2016 sayarsak 53 yıllık bir dönemi anlatmış.
Çocukluğundan başlayarak 2016 yılına kadar nelerle uğraştığını akıcı bir üslupla anlatan yazarın okuduğum ilk eseri. Daha önce okusaydım dediğim yazarlardan biri oldu artık Kürşat Başar. Eser o kadar akıcı ki bir günde bitirdim. Her yaşta insanın okuyabileceği bir eser Aslında Hayal.
Kürşat Başar’ın nasıl bir çocukluk yaşadığını, gençliğini nasıl geçirdiğini ve daha sonra hangi işlerle nasıl uğraştığını öğreniyoruz. Kendisine sorulan “Kadınları nasıl bu kadar iyi tanıyabiliyorsunuz?” sorusuna verdiği cevap da dikkat çekici. Çocukluğum onların arasında geçti diyor. Teyzelerimin, halalarımın, annemin ve mahalledeki komşuların arasında.
Kürşat Başar’ın gençliğinin bir kısmı babasının görev yeri dolayısıyla Ağrı’da geçmiş. Oradaki yıllarını özlemle anıyor yazar. Lisedeki arkadaşlıklarını unutamadığını belirtiyor. Liseyi bitirdikten sonra ilk yıl üniversiteye girememiş. Para kazanmak için bazı işlerde çalışmış. 19 yaşında âşık olduğu kızla evlenmiş.
Üniversite yılları da hayli sıkıntılı geçmiş. Darbe dönemlerini görmüş. Aydınlara uygulanan baskılara şahitlik etmiş. Ama umudunu hiçbir zaman kaybetmemiş bir kişi görüyorsunuz karşınızda. Hep sevdiği işleri yapmış.
Tam bir kitap kurdu olan Kürşat Başar, müzikten, kadından ve kitaptan vazgeçemediğini belirtiyor.
Eserde yazarın eserlerini yaratma sürecindeki sancılarına da şahit oluyoruz. Gerçeklikle hayal arasındaki çizgiye vurgu yapıyor. Yazarların aslında yalan söylemeyi en iyi beceren insanlar olduklarını belirtiyor.
Yazarın romanlarını okumadan önce bu eseri okumak bence eserlerinin hangi ortamlarda vücut bulduğunu öğrenme açısından gayet iyi olur.
İlk eseri Kış İkindisinin Evinde yayımlanmadan kısa bir süre önce yazar,babasını kaybediyor. Bu onu çok üzüyor. Başucumda Müzik adlı 50’li yıllarda geçen aşk hikâyesinin aslında annesi ile babasının hikâyesi olduğunu (s.118) belirtiyor.
Devamlı yayın hayatının içinde olan yazar, gazetecilik yapıyor, bir yandan müzikle ilgileniyor. Zaman zaman konser proglamlarında yer aldığı da oluyor. Yıllarca televizyonlarda programlar yapıyor. Roman yazma çalışmaları da bu arada devam ediyor. Yani sizin anlayacağınız bir yazara göre dolu dolu bir hayat yaşıyor. Hem müzikle bu kadar ilgili olması hem de yazarlıkta başarılı olması yazarın yaptığı işleri ne kadar severek yaptığını gösteriyor.
Hatta bir ara tiyatro oyunculuğuna dahil edilmek isteniyor. Ancak kendisini tiyatro oyuncusu olarak sahnede rahat göremediğini şu satırlardan anlıyoruz: ” Ama benim açımdan bir sorun vardı. Her ne kadar oyunları iyi bilsem ve mizansenleri kafamda rahatlıkla kursam da ezberim çok iyi olsa da, kendimi sahnede bir türlü rahat hissedemiyorum. Tiyatro, oyunculuk, aslında biraz teşhircilik isteyen, kendini gösterme alışkanlığı olan insanların rahat yapabileceği bir sanat.” (s.98)
Cumhuriyet, Yeni Yüzyıl, Star, Akşam gibi birçok gazetede köşe yazıları yazmış, Tempo dergisinde çıkarılmasına öncülük etmiş, Gösteri dergisinin hatırı sayılır bir yere gelmesinde büyük katkıları olan birisi Kürşat Başar. Yayıncılık faaliyetlerine hâlen devam ediyor.
2011 yılında Keşke Burda Olsaydım ve Kaldığımız Yerden adlı bir müzik albümü de yayınlayan yazar oldukça üretken, sevdiği işin peşinden giden birisi.
Kitapta gençlerin, yazar olmak isteyenlerin çıkarması gereken birçok dersler de var. Hayallerinin gerçekleştiğini görmek için çalışan bir yazarın hikâyesini okuyacaksınız bu eserde. Aynı zamanda bunca yaşadıklarının aslında bir hayalde ibaret olduğunu da. Aslında kitapla ilgili anlatılacak daha çok şey var, ama onu da okuyup öğrenelim.
İyi okumalar diliyorum.
