Deneme Örnekleri

Batı’ya Doğru-Nurullah Ataç

Bir söz vardır, çok söylenirdi eskiden, bugün de söylendiği oluyor: “Doğu Doğu’dur, Batı da Batı.” Doğulu bir kişi, dilediğince edinsin Batı acununun bilgilerini, yıllar boyu dolaşsın, otursun, Avrupa ülkelerinde ne yaparsa yapsın gene bir Doğuludur, tam bir Batılı gibi duyup bir Batılı gibi düşünemez…
Eskiden çok söylerdik bunu. Doğulu olmayı bir üstünlük sayardık da onun için. Batı ülkelerinde bilim daha ileriymiş, yaşayış bizdekinden iyiymiş, olsun! Başka bir erdem bulurduk kendimizde. Batılılarda olmayan, olmayacak bir erdem. Neymiş o erdem? Şudur, diye gösterilemez; bir tek sözle anlatılamaz. Çevremizden, toplumdan, gelenekten aldıklarımızın duyduğumuz günden beri bize işlemiş, bizi yoğurmuş etkenlerin hepsi. Severdik onları; iyi, doğru, güzel bulurduk. İyi, doğru, güzel oldukları açık işte, besbelli; düşünmek, araştırmak istemez!.. Sonradan sarsıldı bu kanımız, inancımız. Bir kurt düştü içimize, övünmemiz azaldı. Batı acununun o bakımdan da bizden üstün olduğunu anladık. Bunun için de eski övünme kalmadı. Batılı olmadığımızı yalnız başkalarından değil kendi kendimizden de saklamaya kalktık.
“Doğu Doğu’dur, Batı da Batı.” Omuz silkerdim bu söze. “Neden?” derdim, “Bizim etimiz, kemiğimiz başka mı? Doğa başka türlü mü yaratmış bizi?” derdim. Batılılara benzemek isteyince, Batılı olmak isteyince neden ulaşamayalım o ereğe?
Şimdi de öyle düşünüyorum. Ancak şimdi duyuyorum, anlıyorum o sözün büsbütün boş olmadığını. Bizde bir Doğululuk, Batılılardan bir başkalık var. Bir üstünlük mü? Yoksa bir eksiklik mi? Durmuyorum bunun üzerinde. Yalnız biliyorum ki bu yüzden bu Doğululuk, başkalık yüzünden Batılı olamıyoruz, Batılıları anlayamıyoruz. Onlar bizi anlıyor mu? Yeri yok bunu sormanın! Onlar Doğulu olmaya, Doğulular gibi duyup düşünmeye özenmiyor ki demek Doğu acununu gerçekten şöyle içten anlıyorlar mı? Anlayabilirler mi? Niçin araştıracağım? Biz ise Batılı olmak istiyoruz, öyleyse başkalığımızı bir eksiklik sayacağız.
Görüyorum ki anlamıyoruz Batı acununu; iyice, gerçekten, içten anlamıyoruz. Bir yere değin gidebiliyoruz, geçemiyoruz ötesine. Öğreniyoruz Batı acununun bilgilerini, bilimlerini gene de o bilgiler, bilimler sanki dışımızda kalıyor; sinmiyor içimize. O bilgileri, bilimleri ediniyoruz da onları bulan, geliştiren soluğu edinemiyoruz. Bir olayla karşılaştık mı: “Şimdi bir Batılı olsa ne yapardı?” diye düşünüyoruz, o olay karşısında Batılının yapacağını yapmak kendi kendine bizi düşündürmeksizin, aratmaksızın gelmiyor içimizden.
Ancak bugünkü Batı’yı öğrenmeye kalkıyoruz da onun için. Bizi Doğulu eden bir geçmiş, bir gelenek olduğu gibi Batılıyı Batılı eden bir geçmiş, bir gelenek olduğunu düşünmüyoruz. O geçmişi, geleneği öğrenmeye çalışmıyoruz. Başlangıcı, gelişmeyi bilmeden sonuçları kavramaya özeniyoruz. Bügünkü Batı acunu, Batı uygarlığı yüzyılların ürünüdür; birdenbire doğuvermiş, açılıvermiş değildir. Biz o uygarlığa birdenbire konmak istiyoruz.
Biliyor muyuz bir Yunan uygarlığını, Latin uygarlığını? Yunanlılardan, Romalılardan sonra Batı acunu bir Orta Çağ, bir uyanış, Yenileşme Çağı geçirmiş; Orta Çağda da uyanış yüzyıllarında da birtakım bilginler, bilgeler gelmiş, dörütmenler gelmiş, yazılarıyla, yaptıklarıyla, etkilemişler çevreyi, biz onları biliyor muyuz? Büğünkü Avrupa uygarlığında bütün o geçmiş, çok eski yüzyılların damgası, yankıları vardır. Biz işte o damgayı görmüyor, o yankıları duymuyoruz. Bunun için de bütünü ile kavrayamıyoruz o uygarlığı.
Batı’ya doğru… Gidiyoruz Batı’ya doğru. Bir kez çıkmışız yola, kimse durduramaz artık… Peki ya hangi Batı’ya? Bügünkü Batı’ya gitmekle iş bitmez; gerçekten, şöyle içinden anlayıp benimse-yemeyiz bügünkü Batı uygarlığını; bütün geçmişini incelemek, öğrenmek, kavramak gerektir.
Kolay değilmiş bu, çabuk olamazmış… Olur dedik mi? Bir uygarlığı öğrenmek, benimsemek ivediye gelir işlerden midir? Batı’ya gidiyoruz, gideceğiz. Ancak bilelim ki bütün o güçlükleri göze almazsak yapamayız bu işi, varamayız Batı’ya; vardık diye, Batılı olduk diye kendimizi aldatırız.
O bile değil. Gerçekten aldanmayız, doğruyu kendi kendimizden saklamaya, kendi kendimize inanmayacağımız bir masal söylemeye kalkarız.
Yazdır

Yazar hakkında

admin

Yorum yap