Roman Yorum-Özet

Bütün Kuzgunlar Siyahtır- Gülşen KILIÇASLAN- Kitap yorumu

butun kuzgunlar siyahtir

 

– Nemesis Kitap – 408 sayfa- 2019

Karmaşanın, keşmekeşin içinde yaşanan masumane bir aşk öyküsü. Sırların dehlizine düşmüş ve bundan bihaber olan Esin’in halet-i ruhiyesi. İçerisinde psikoloji biliminin de barındığı, okurken polisiye roman okuyormuş hissini veren bir yapıt. Wattpad uygulamasında adını sıkça duyduğumuz yazar, yine pek başarılı bir kurgu yaratmış.

Üniversitede psikoloji bölümü öğrencisi olan Esin, kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan – hatta babasından bir kuruş bile olmadan geçinen – okuldan sonra işe giden bir genç kızdır. Ortada hiçbir sebep yokken ev sahibi birdenbire kiraya zam yapıyor hem de Esin’in ödeyemeyeceği kadar çok zam yapıyor. Şanssızlık bu ya aynı gün Esin çalıştığı balıkçıdan kibarca kovuluyor. Tüm aksilikler üst üste geliyor maalesef. Esin, akşam eve gittiğinde çalacak başka kapısının bile olmadığını fark edince ciddi bir üzüntü yaşıyor. Aklına ölen annesi ve sevgilisi düşüyor ve de tabii ki annesinin ölümünden hemen sonra genç sevgilisiyle kaçan babası. Üzüntüsüne bu sefer kızgınlığı karışıyor. Açıyor bilgisayarını, iş başvurusu yapmak için. Ancak gözüne hemen bir e-mail çarpıyor. Başvuru dahi yapmadığı bir işten kabul e-mailini görüyor. Hem de okulunun dibindeki şirketten. Şaşırtıcı ama gerçek. Zaten çaresizlik içinde olan Esin tamamen isteksizce şirkete gidiyor. Şirketteki görevliden kendisini beklediklerini öğrenince şaşkınlığını gizleyemiyor. Bu kadar tesadüfün bir araya gelip Esin’e uğramış olması enterasanken, Esin yokluğun vermiş olduğu bir duygu değişikliği sebebiyle çaresiz şirketin patronuyla görüşüyor.

Patron, erkek kardeşine bakıcı aradıklarını ve dolgun ücret vereceklerini söylüyor. Tabii Esin, çocuğun yaşadığı bir şok yüzünden konuşamadığını ve bu zamana kadar hiçbir doktorun onu konuşturamadığını öğreniyor. Ve tabii vicdanına yenik düşerek – tabi dolgun ücreti de düşünerek – işi kabul ediyor. Okulun önünden lüks bir arabayla alınarak ilk iş gününe doğru, yola çıkıyor. Upuzun yollardan geçerek çalışacağı Zifir Köşk’e ulaşıyor. Daha köşke adımını atar atmaz garipliklerin içinde kalıyor. Çocuk sandığı kişinin kendisiyle denk olduğunu görmesiyle ilk şokunu yaşıyor. Ardından da köşkte yardımcı olarak çalışan Ayna’nın küçümseyici bakışları altında ezilmeden dimdik durmaya çalışıyor. Her gün aynı rutinin tekrarlanmasıyla Esin, hem eve hem de hiç konuşmayan Mikail’e alışıyor. Ancak kafasındaki soruların cevaplarını aramaktan da hiç vazgeçmiyor. İşe başlarken patronunun ailesi hakkında söylediği yalanla köşkün bahçesinde gördüğü mezar, sorularına soru eklemesine sebep oluyor.

Yaşadığı bir şokla konuşma yetisini kaybeden Mikail’in nasıl bir şok yaşarsa tekrardan konuşabileceğini bilmek istiyor, Esin. Ancak elbette ki her doğru herkese söylenmez. Hatta her doğru her yerde söylenmez. Köşkteki garibimsi havayı Mikail’le Esin’in sessiz sakin başlayan aşkı süslüyor. Tabii ki bu aşkın olacağını kimse tahmin edemiyor. Ve bu aşk, olası birtakım hadiselerin de önüne önüne görünmez bir set çekiyor. Ardından evde bulunan gizli oda, Esin’in babasının Özel İyi Kalp Hastanesi ile olan bağlantısı, cinayete kurban giden birkaç kişi, dinlenen telefonlar, gerçekleri sezen Esin’in bulaştırıldığı olaylar derken gidişat epey sarpa sarıyor. Bunca düğümün arasından Esin elbette zar zor sıyrılıyor. Tabii buna sıyrılmak denirse. Her şey sarpa sarıyor. Öyle bir psikoloji içine giriyor ki Esin, Mikail’i yaralamak zorunda bile kalıyor. O saatten sonra da gerisini hayal bile edemiyor insan. Kim katil? Kim suçlu? Peki kim masum bunca ihanetin içinde? Her bir soru kendi içinde cevabını ortaya çıkarıyormuş gibi görünse de her görünenin altında bir karanlık olabileceği aslında herkesçe malum. Polisiye deseniz pek değil, romantik deseniz hiç değil, trajik bir hayat hikayesi. Devamının olabilecek olması ise insanı sevindiriyor. Her zaman böyle bir hayal gücü rastlamaz insana.

Yazdır

Yazar hakkında

Aslı Cansız

Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni

Yorum yap