Testler

Paragrafta Konu-Ana Düşünce Test 3

PARAGRAFTA KONU-ANA DÜŞÜNCE TEST 3

1.Çocukluğumda resim yapmak, benim en büyük zevkimdi. Gençlik yıllarımda ise büyük bir merakla müziğe yöneldim. O zamandan beri de büyük bir tutkuyla müzik çalışmalarıma devam ediyorum. Uğraş olarak müzikte karar kılmamda ve müziğe aşk derecesinde bağlılığımın oluşmasında, yüreğimde biriken duyguların bütün insanlarda ortak olduğunu fark edip bunu en iyi müzikle dile getireceğimi anlamam etkili olmuştur.
Bu sözleri söyleyen kişi, müziğin hangi özelliğini vurgulamaktadır?
A) İleri yaşlarda öğrenilebildiğini

B) Diğer sanatlardan üstün olduğunu
C) İnsanı belli yönleriyle anlattığını
D) Evrensel bir nitelik taşıdığını
E) Kolayca anlaşılabilir bir anlatımının olduğunu

2. Polisiye romanlar, yazınımızın en çok satılan; ancak okunduktan sonra bir kenara bırakılan türlerindendir. Çünkü bir bulmaca, ancak çözüldüğü ana kadar heyecan vericidir. Yazarın serpiştirdiği ipuçlarına göre kimin katil olduğunu bulup çıkarma, gelişmiş bir bulmaca çözme keyfi verir. İşte bundan dolayı diğer roman türleri ikinci, üçüncü kez okunabildiği hâlde, bir kez okuyup “esrar”ını öğrendiğimiz bir polisiye romanı bir daha okumak anlamsızlaşır.
Bu parçada polisiye romanlarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi vurgulanmaktadır?
A) Esrarengiz konular içermesinin okumayı tetiklediği

B) Sadece bir kez okuma gereksinimi duyulduğu
C) Diğer türlerden ayrılan yönlerinin bulunduğu
D) Ayrıntıların ancak dikkatli okurlarca yakalanabildiği
E) Olay akışının, okuyucunun merakını canlı tuttuğu

3.Fotoğraf icat edildiğinden beri bir tartışma vardır: Fotoğraf bir sanat mıdır, değil midir? Genel kanı, fotoğrafın bir sanat dalı olduğu yönündedir. Ama hangi fotoğraf? Hele dijital fotoğraf makinelerinin çıkmasıyla neredeyse herkesin bol bol fotoğraf çekip dergilerde, internette yayımladığı şu günlerde bu soru daha da önem kazanıyor. Sanat, dünyayı değişik yaklaşımla yansıtma işidir. O zaman burada şunu söylemek gerekir. Fotoğraf, gizli kalmış ayrıntıları öne çıkarırsa sanat katına yükselir.
Bu parçada fotoğrafın sanat dalı sayılması aşağıdakilerden hangisine bağlanmaktadır?
A) Nesneleri olduğu gibi aktarmasına

B) Yayımlamak amacıyla çekilmesine
C) Objelerin kapalı yanlarını aydınlatarak sanatseverleri büyülemesine
D) Nesnelerin fark edilmeyen yönlerini ortaya koymasına
E) Sanatsal değere sahip olan güzel bir konuyu yansıtmak için çekilmesine

4. Günümüzde: “Orta oyununun neresi komik; eskiler buna mı gülüyorlarmış?” diyenler için ben de derim ki: “Pek haksız sayılmazlar. Ama unuttukları birkaç şey var: Orta oyunu bir ekran oyunu değildir, halk ortasında canlı olarak oynanır. Bir kere o günün zevk ve espri anlayışını yansıtır. İçeriği de o güne uygundur. O zamanın insanlarına eğlence olarak yettiği halde bugünün insanlarını doyurmaktan uzak olması doğaldır; çünkü zamanla değer yargıları değişmiştir.”
Bu parçada orta oyunu ile ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kişisel becerilere bağlı olarak seyircileri etkilediği

B) Konusu yönüyle bugünün insanına da seslendiği
C) Zamanla değerini kaybettiği
D) Kendi zamanı ve ortamı içinde değerlendirilmesi gerektiği
E) Daha çok, söz oyunlarına dayandığı

5. En başarılı yaşam öykülerinin, yakından tanıdıkları kimseleri anlatan yazarların yazdığı yaşam öyküleri olduğu söyleniyor. Ama bu durumun da birtakım sakıncaları var. Anlatılan kişiyi tanımak, hele o kişinin yakını olmak, o kişinin yaşamındaki olaylarda taraf tutmaya yol açar. Dahası, yaşam öyküsünü anlatacağınız kişinin bazı davranışlarına öfkelenmiş, bazı başarılarını kıskanmış olabilirsiniz ya da aranızda bir türlü unutamadığınız bir kırgınlık yaşanmış olabilir.
Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yaşam öyküsü yazmanın güç bir iş olduğu anlatılıyor.

B) Yaşam öyküsü yazarken objektif olmak gerektiği
C) Tanıdıkların yaşam öyküsünü yansız bir tutumla anlatmanın zor olduğu
D) Her yaşam öyküsünün gerçekleri yansıtmadığı
E) Başarılı bir yaşam öyküsü yazmanın zaman aldığı

6. Eski İstanbul’un kenar mahalleleri, sokakları, o sokaklara özgü insanları, kalabalıkları… Hüseyin Rahmi Gürpınar, döneminin hemen hemen bütün romancılarının tersine, seçkin kişileri yapıtlarına taşımak ya da roman kahramanlarında seçkinlik aramak yerine, doğrudan sokağa yönelmişti. Yüzyılın başında, günlük yaşam görünümlerini onun gibi veren başka bir yazar bulmak kolay değil. Ahmet Hamdi Tanpınar da, “Edebiyatımıza sokak onunla girmiştir.” diyor. Herhalde yaşanan dönemi bir romanda yansıtmanın en iyi yollarından biridir onun bu tutumu.
Bu parçaya göre, yaşanan dönemin romanda yansıtılmasının en iyi yolu, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Güncel olayları seçkin bir üslupla vermek
B) Yaşamdaki ilgi çekici olayları anlatmak
C) Sokağı bütün gerçekliğiyle yansıtmak
D) Kahramanları yaşamlarının bütün yönleriyle anlatmak
E) Döneminin özelliklerini çok iyi bilmek

7. Şiir yazmayı öğretecek bir okul yoktur, olamaz da. Şiir yetenek işidir. Özünde şiir yazma yeteneği olan bir kişi, içinde beliren ilhamı, kuvvetli gözlem ve duygularla desteklediği zaman ortaya çok güzel eserler çıkar. Şairin duyuşu, sezişi yeteneğinden; uygun sözcükleri bulması ve belli bir ahenk içerisinde düzenlemesi ise dili kullanmadaki ustalığındandır.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Şair olmak için iyi bir edebiyat eğitimi görmek gerekir.

B) Şiir yazma becerisi her insanın ruhuna yerleştirilmiş bir yetenektir.
C) Güzel şiirler yazmanın temel koşulu, iyi bir gözlemci olmaktır.
D) Yeni bir üslup bulmak, şair olabilmek için temel ilke olmalıdır.
E) Şair, doğuştan gelen şiir yazma yeteneğini belli ögelerle destekleyip geliştirir.

8. Mimar olup evler yapmak, iyi bir spor adamı olmak, bir yandan da eğitimle uğraşmak gibi hayallerle doluydu çocukluk evreni. Mimarlık tutkusuna, yapılarda mimar yardımcılığı görevi üstlenerek hatta evini kendisi yaparak ulaştı. Sporda ise önce futbol, sonra voleybol antrenörlüğü yaptı. Yıllar sonra dönüp arkasına baktığında belki öğretmen olamamıştı; ama gençlere, çocuklara bir şeyler öğrettiği antrenörlük yaşamı, bu imkânı fazlasıyla vermişti ona.
Bu parçada anlatılan kişiyle ilgili olarak asıl vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Mimarlık ve öğretmenlik tutkusu bir özlem olarak kalmıştır.

B) Çocukluk hayallerini değişik yollarla da olsa gerçekleştirmiştir.
C) En büyük tutkusu olan öğretmenliği yapamamıştır.
D) Disiplinli olması amaçlarına ulaşmasını sağlamıştır.
E) Değişik uğraşlar peşinde koşmuştur.

Edebiyatsultani.com

9. ve 10.soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.

(I) Yazın dünyamızda sanat yapıtlarının silinip gitmesinin değişik sebepleri vardır. (II) Eğer yazarın, şairin ardında kalan kimsesi yoksa kitapları basılmaz ve zamanla unutulur gider. (III) Bunun en önemli sebebi eleştirmenlerin üzerine düşen görevlerini yapmamalarıdır. (IV) Böyle olunca yazınsal yapıtlar zamanla okurun gözünden düşüp ilgi alanından çıkar. (V) Bu durumun önüne geçmek için eleştirmenler yalnızca yeni kitapları değerlendirip okurlara yardımcı olmakla yetinmeyip edebiyatın geçmişten gelen akışını da saptamalıdır.

9. Bu parçanın bütününde anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Okunmayan yapıtların unutulmasının doğal olduğu

B) Tarihsel nitelikler taşıyan yapıtların ilgi gördüğü
C) Bir dönemin tarihine ışık tutan yapıtların sadeleştirilerek günümüze kazandırılması gerektiği
D) Eleştirmenlerin yeni yapıtların yanı sıra eski yapıtları da okura tanıtması gerektiği
E) Eleştirmenlerin okurun kültür düzeyini dikkate almadan eleştiri yapmalarının yanlış olduğu

10. Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde eleştirmenin görevinden söz edilmektedir?

A) I.          B)II.       C)III.      D)IV.          E)V.

11. I.Eğitim kurumlarında klasiklerin okutulmasıyla ilgili çok önemli eksiklikler bulunmaktadır.
Her şeyden önce klasik yapıtların ders kitaplarında sunulma biçimi yeterli değildir.
III.Kısa bir özet ve metinden alınan küçük bir bölümün okutulmasından sonra, sorulan birkaç soruyla klasik yapıt üzerindeki çalışma yeterli görülmektedir.
IV.Bütün bunların yanında elbette öğretmenin klasik yapıtı algılama biçimi, klasiklere bakış açısı, kendine özgü yaratıcılığı ve dersi sunuş biçimi de büyük önem taşımaktadır.
V. Ayrıca edebiyat derslerinde başlı başına bir kitap okuma ve yorumlama saatinin yer almaması da bu durumun olumsuzluğunu artırmaktadır.
Yukarıdaki numaralandırılmış cümlelerden anlamlı bir bütün oluşturulabilmesi için hangileri yer değiştirmelidir?
A) I. ve II.

B) I. ve III.
C) II. ve IV.
D) III. ve V.
E) IV. ve V.

12. Eleştiri çok zaman alan ve bilgi yenilenmesi gerektiren bir uğraştır. Bu özelliği ile eleştirmenler de eleştirilmeyi göze almak zorundadır. Yazınımızda eleştirmenler kendilerini eleştirilemez görür ve kendilerine yönelik değerlendirmeleri göz ardı ederlerse eleştirinin çıtası çok aşağılarda kalır diye düşünüyorum.
Bu parçaya göre eleştirinin çıtasının yükselmesi aşağıdakilerden hangisine bağlıdır?
A) Eleştirmenlerin özverili bir çalışma yapmasına

B) Eleştirmenlerin öznellikten uzak bir yaklaşım içinde olmasına
C) Yazarların eleştirmenlerin düşüncelerine değer vermelerine
D) Eleştirmenlerin, geçmişi ve günümüzü doğru bir biçimde yorumlamasına
E) Eleştirmenlerin, eleştirileriyle ilgili önerileri dikkate almalarına

13. Yazınsal ürünlerin okur tarafından algılanabilir bir özü ve bu öze uygun dilsel bir örüntüsünün olması gerekir. Fakat bundan da önemlisi okurun bu ürün karşısındaki durumudur. Her yazınsal ürün bir iletişim aracıdır. Bu yüzden, sanatçının kendine özgü yollarla oluşturduğu yapıtının dokusuna sindirdiği özü algılayabilecek gücün okurda bulunması gerekir. Okur, dilin olanaklarını ve yazarın üslubunu çok iyi bilmelidir. Ancak okur, bu donanımdan yoksunsa ister istemez yapıtın özünü anlamayacak, okurla yazar arasında iletişim gerçekleşmeyecektir.
Bu parçada vurgulanmak istenen düşünce aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sanat yapıtlarında içerik ve anlatım birbirini tamamlayan ögelerdir.

B) Bir sanat yapıtını her okur değişik biçimlerde algılayabilir.
C) Hiçbir sanat yapıtı, kolayca anlaşılsın diye kaleme alınmaz.
D) Sanatçı seslendiği okur kitlesinin beklentilerine uygun yapıtlar vermelidir.
E) Sanat yapıtlarında anlatılmak isteneni anlamak, belli bir birikime sahip olmayı gerektirir.

14.Elimde yer yer okurun sabrını sınama noktasına gelip dayanan dil karmaşasına karşın mutlaka okunması gereken bir yapıt var. Okurken biraz zorlanıyorsunuz; ancak yapıt bittiğinde, çektiğiniz zahmetin gereksiz olmadığını düşünüyorsunuz. Son sayfaya geldiğinizde, okumadan önceki siz olarak kalmıyorsunuz; bir şeyler ekleniyor, katılıyor kişiliğinize. Bir yazı yapıtını değerli kılan da okura bu olanağı vermesi değil midir?
Bu parçaya göre, bir yazın yapıtını değerli kılan özellik aşağıdakilerden hangisidir?
A) Anlatılanların yoruma açık olması

B) Okuru etkilemesi ve onun kişiliğini zenginleştirmesi
C) Yalın ve akıcı bir üslupla oluşturulması
D) Okurun beklentilerine cevap vermesi
E) Kendini okutacak ilginç bir içeriğe sahip olması

15. Her yazınsal tür, kendi kurallarına yaslanarak yazılırken öykü; romana, şiire, oyuna en açık yazınsal türdür. Şiire özenen bir roman, daha yarıya gelmeden düzeyinden bir şeyler yitirirken öykü, şiire yanaştığında bıktırıcı olmak şöyle dursun ayrı bir çarpıcılık kazanır. Özenle seçilmiş parçalarını ele alarak romana yatkın çok yönlü bir olayı başarıyla yansıtabilir öykü. Bunun yanında tiyatronun da çeşitli kurallarından yararlanarak daha etkileyici bir söyleyişe sahip olabilir.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Her sanat dalının kendine özgü kuralları vardır.

B) Öykü, başka türlerin niteliklerinden yararlanarak anlatım olanaklarını zenginleştirir.
C) Başarılı bir sanat yapıtı oluşturmak isteyen sanatçı diğer sanat dallarından yararlanmasını bilmelidir.
D) Okuru etkileyen öyküler ancak başka türlerde de yazan sanatçılar tarafından kaleme alınır.
E) Öykü dalında belirli bir düzeye gelmek, başka türlerde de yapıtlar vermeyi gerektirir.

Edebiyatsultani.com

CEVAPLAR: 1.D, 2.B, 3.D, 4.D, 5.C, 6.C, 7.E, 8.B, 9.D, 10.E, 11.E, 12.E, 13.E, 14.B, 15.B

paragrafta konu-ana dusunce test 3 indir.

Yazdır

Yazar hakkında

admin

Yorum yap