Şiirler

Salıncak Boşluğu

SALINCAK BOŞLUĞU

Yoruldum.
Bir yükseklikten sızan damlaların
Sürekliliğiyle delinen belleğimdekilerden…

Acıyı çekmedim, sürüdüm.
Sessiz ve hafif
Geçip gittim işte…
Şimdi beden mülkiyetsizliğimden mütevelli,
Kaçamak dokunuşların hükümleri,
Sınırlı, karneli sevmek tarifeleri var.
Birinde değil,
Her tercihte elenen bir gerçeği örten
Güzellemelerden
Cürmümün tartıldığı ağızlarda,
Harcanışlarıma duyarsız seyircilikler var.
Bu kabullenişlerden,
Yolu bilinmeyen hatıralar bekçiliğinden,
Kazansam da kaybetsem de değişmeyen
Tek kişilik savaşlardan yoruldum.

Sessiz ve hafif
Geçip gittim işte
Kimi gördü kimi görmedi
Sende duraksadım…
Hikayem de biraz
Ağaçları, hayvanları
Ve seni sevmek meselesi.
Bakıp durdum.
Bir güzel manzaranın
Olmadık kusuruna ilişir gibi
Ben ve gözlerim
İşte öyle büsbütün
Ve biraz kusurlu sevdik seni.
Ciğerlerimize sığmıyor artık.
Giderek kısılan soluğumuz,
Ağaran günle ışıyan uzun cümlelerimiz.
Kaçmak istiyoruz
Aşkını yitirmiş bu yaşamın
Çocuksuz bir yoklukta salınan
O salıncak boşluğundan…

Bir istasyonun
Ne giden ne dönen bekleyişinde kaldım
O kadar bekledim ki
Hareketli her sey durdu
Ben geçip gittim işte.
Sessiz ve hafif…
Saçıma ve yüzüme düşen,
Camlarda beliren ağartı,
Camlarda beliren kitaplar,
Camlarda beliren kederli yüzün söyledi bunu
Birbirimizin ölümünü
Uzaktan izleyişlerden yoruldum

Saklı ve inceden işledim
Doğanın hediyelerini
Rüzgarın ve yağmurun adaletiyle
Dokudum kalemin kêlama borcunu
Dünyayla yine barışamadım.
Akşam alacasında salınan
Bir yaprak hüznüne çekti beni vakit
İçinde insanlarla yüzmeyi unutan tekneler gördüm.
Çocukluğu entari aralarından çalınmış genç kızlar…
Moloz yığınlar arasında,
Tozlu pelüş oyuncaklar…
Yaprak kıpırdadı,
Ben kıpırdayamadım.
Biriktirilmeyecek resimler kaldı
Günlerimizden geriye.
Katransı kederlerin
Üstümüze yapıştığı vakitler,
Öyle rahat uyutmaz
Işıksız ve umutsuz gecelerde
Babaların külüyle yakınız sigaraları
Gurur közüdür, çabuk soğumaz

Aklımı çelecek bir uyku diledim.
Uğursuz kışların
Mahsur kalmış yalnızlıklarına
Toynaklarıyla üzerimizde tepinen,
Yoksullukla ölümün takas olduğu zamanlara.
Akıllara zarar bir uyku diledim,
Acısız ölüm bekleyen üşümüş çocuklara.
Daha az öldüğüm için sizden
Sessiz sedasız geçirdiğiniz
O güzel günlerden özür diledim.

Çağa düşmüş zehirle kaynıyor dünya
Ziyan etmişler insanın insan demini
Azar azar eriyip
Çürüdük izleyerek birbirimizi.
Yarım yamalak soluyor,
Yoktan doyuyoruz.
Taze sabahların kovduğu kabuslar gibi
En koyu dertlerimizin ardında biriken
Genç bir ferahlıkla dağılsın,
Kirleterek çiğnediğimiz topraktan
Göğe yükselen obur ellerimiz.
Edebi ve erdemi zehirleyen
Çirkin hoyrat sözlerimiz…
Üzerimize bulaşan
Kimyasal rezilliklerle yaşadık.
Yakmadı bizi, dünyayı yakan ateş.

Bu bir mahrumiyet,
Ve menekşeleri,
Çiçek faslından sevme diyeti.
Neredeydin?
Dizlerimdeki anlamın yüküyle boğuşurken…
Neredeydin?
Bizi yaşatan o birkaç kelime,
Nefesimle titrerken…
Neredeydin?
Korkuyla irkildiğim rüyalardan
Uyanıp çömeldiğim eşiklerde…
Tekine bir kuşun bile konmadığı
Onca mısrayla biz,
Hangi akla, hangi kalbe
Hangi kitaba sığabiliriz?

İnsan ayrılmayı da öğrenmeli.
Çözemedik dağılmadan toplanmayı.
Bulamadık bir dalın kıvrımında,
Sevişen iki mutlu serçeyi.
Her yerde bir parça, bir zaman
Bir eşya bırakıp
Hiçbir yere tam dolamadık.
Anlara bölünmeden yaşamak
Başka yaşamlara bulaşmamak için
İnsan gitmeyi de bilebilmeli…

Şiirler de bekler biraz
Kanalizasyonlara karışır sonra
Kafka’nın mektupları
Martin’in kiralık ceketi
Don kişot’un zenginlerin sözünde değil
Yoksulların gözünde aradığı adalet gibi.
Ben beklemekten, boşluklar kalmaktan yoruldu.
Senin kalemliklerinde,
Zulalarındaki boşluklar…
Narin avuçların içinde
Minik bir boşluk…
Doldurulması mümkün zamanlara yenildiğim,
Kapında bir anahtar deliğinin,
Birlikte geçmediğimiz sokakların,
Oturmadığımız bankların,
Doldurmadığımız bardakların,
Beni anlamış olmanın fark etmeyen boşluğu…
Her sevincin, her kederin
Paylaşılmayı bekleyen bir yarısında
Yüreğinin kendi girdabında dönüp
Sözüne ışımayan,
İki dudak arası bir boşluk,
Çocukluğunun uzak özleminde
O salıncaklar biraz boş kalacak.

Memet UÇUNGAN

Yazdır

Yazar hakkında

Mehmet Uçungan

2 yorumlar

Yorum yap