Yazılı Soruları

5.Sınıf Türkçe 2.Dönem 1.Yazılı Soruları A Grubu

ANADOLU SEVGİSİ
Sen bizim dağları bilmezsin gülüm, 
Hele boz dumanlar çekilsin de gör.
Her haftası bayram, her günü düğün, 
Hele yaylalara çıkılsın da gör.

Bilmezsin ovalar nasıldır bizde; 
Kağnılar yollarda, yoncalar dizde…
Saydıklarım damla değil denizde, 
Hele bir ekinler ekilsin de gör.

Görmedin sen bizim mavi suları, 
Karlar eriyince kırar yuları…
Köpük olur beyaz, sel olur sarı; 
Hele taştan taşa dökülsün de gör.

Sen bizim köyleri görmedin ki hiç, 
Yolları toz, çamur, evleri kerpiç.
O kirli kabukta, o en temiz iç; 
Hele bir yakından bakılsın da gör.

Anlamaz, bilmezsin sen bizim halkı, 
Sevgiyi bulasın, yakına gel ki…
Kalıplar gerçeği göstermez belki
Gönül perdeleri sökülsün de gör.
Abdurrahim Karakoç

1.Şair, şiirin ilk dörtlüğünde “bilmezsin” diyerek kime sesleniyor olabilir?
2. Şiire göre Anadolu dağlarının özellikleri nelerdir?
3. Şiirin ikinci dörtlüğünde Anadolu’nun hangi yönleri vurgulanmaktadır?
4. Şiirde geçen “Gönül perdelerinin sökülmesi” sözüyle ne anlatılmak isteniyor?
5.
Aşağıdaki kelimelere anlamda değişiklik yapan ekler getiriniz ve sözcüğün kazandığı yeni anlamı yazınız.
kitap→
göz→
yaz→
6.Büyük harflerin doğru kullanıldığı sözcük ve sözcük gruplarının doğru olanlarının yanına D, yanlış yazılmış olanlarının yanına Y yazınız.
1. Kurtuluş Savaşı (      )
2. Zafer meydanı    (     )
3. Türk dil Kurumu (         )
4. Azerbaycan   (          )
5. Ömer seyfettin (        )
6. İstiklâl caddesi (         )
7. Mimar sinan   (          )
8. İstanbul  (           )
9. Ahmet bey (        )
10. Yüzbaşı Mehmet   (       )
7.Dede Korkut Hikayelerinden biri olan Boğaç Han hikayesinde Dede Korkut’un, Boğaç Han’a ad verdiği bölümden yola çıkarak ad verme geleneği ile ilgili görüşlerinizi ifade ediniz.
Tabanı nasırlı kızıl bir deve verile bu oğlana. Yük hayvanı olsun. Hünerlidir.
Altın tuğlu büyük bir ev ver bu oğlana. Gölge olsun. Erdemlidir.
Sırmalı cübbe ve elbise ver bu oğlana. Kaftan olsun.
Bayındır Han’ın ak meydanında bir boğayla mücadele ederek onu yendin.
Bunun için senin adın Boğaç olsun.
Adını ben verdim. Yaşını Allah versin!
8. -i | -ım  | -lar | -lik | -lu
Yukarıdaki ekleri aşağıdaki sözcüklere uygun gelecek şekilde ekleyiniz.
palto
resim
kitap
cevap
Bolu

              TARHANA ÇORBASI
           Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim, bir ramazan ayını Edirne’de geçirir. Bilirsiniz, ramazan ayında herkes evine konuk davet eder iftar açmak için. Bu gelenek Edirne’de de vardır.

       Bir gün Yavuz Sultan Selim, yanından hiç ayırmadığı yakın dostu Hasan Can’la kıyafet değiştirir, birlikte Edirne’yi gezmeye çıkarlar. İftara yakın saatlerde sokak sokak dolaşırlar. Yavuz Sultan Selim, Hasan Can’a şöyle der: “Bak Hasan, iftar topu atılır atılmaz hangi evin önündeysek o eve konuk olalım, iftarı o evde açalım.” Her evin önünde ev sahibi ya da o evden bir genç, kapısını açmış, konuk beklemektedir. Yavuz Sultan Selim’i ve Hasan Can’ı kimse tanımamakta, fakat herkes evine çağırmaktadır. Bu sırada iftar topu atılır.
       Yavuz Sultan Selim ve Hasan Can o anda tek katlı, kerpiç bir evin kapısı önündedirler. Ev sahibi, hiç görmediği bu konukları içeriye buyur eder. Girerler. Ortada bir tahta sini, üzerinde buram buram tüten, tüttükçe iştah açan bir kâse çorba… Kenarında sıcak sıcak pideler. Tüm yiyecek bu. Sofraya otururlar. Ev sahibi sevinçlidir, önce tuzla iftarı açar, sonra çorbaya başlarlar. Bir ara Yavuz Sultan Selim konuşmaya başlar. Hasan Can da dalgınlıkla ve dil alışkanlığı ile“Evet sultanım, öyledir hünkârım.” deyince, ev sahibi şaşırır. Padişahın sofrasında olduğu anlar. Ne var ki, fazla bir şey ikram edemeyeceği için üzgündür. Padişah, üzüntüsünü gidermek için: “Bu akşamki kısmetimiz ne güzel, ne lezzetli çorba bu.” diye iltifat eder. Ev sahibi elinden bu kadar geldiğini anlatmak için:
      “Dar hane çorbasıdır, kusura bakma sultanım.” der. Yani fakir hane çorbası demek ister. O günden sonra bu çorbanın adı “darhane çorbası” olarak kalır. Bugün “tarhana” dediğimiz çorba… Sofraların da, çorbanın da baş tacı olur tarhanamız.
       Anadolu’da eski bir söz vardır. “İyilik kapısını aç, kötülük kapısını kapa. Açtığın kapıdan bir gün ola ki sultan girer” derler. Bunun gibi, Edirne’de Yavuz Sultan Selim’e açılan kapıdan “dar hane çorbası” girer, o evi geniş ve mutlu bir ev yapar.
9. Yukarıdaki metnin konusu nedir?Yazınız.
10. “Her evin önünde ev sahibi ya da o evden bir genç, kapısını açmış; konuk beklemektedir.”
sözündeki konukseverlik anlayışını yorumlayınız.

Her bir soru 10 puandır.

CEVAPLAR:
1. İlk dörtlükte “gülüm” ifadesi vardır. Buna göre şair ya sevgilisine, ya da küçük bir çocuğa sesleniyor olabilir. Bunun dışında şair okuyucuya da sesleniyor olabilir.
2.Şiire göre Anadolu dağları genellikle sislidir.
3.Şiirin ikinci dörtlüğünde Anadolu’nun düz ovalarındaki yeşillikler vurgulanmaktadır.
4.Anadolu insanının dış görünüşünün aldatıcı olduğu, insanlar eğer size yakınlık gösterecek kadar güvenirlerse esas o zaman Anadolu insanının tanınabileceği anlatılmak isteniyor.
5.kitap→ kitapçı: kitap satan kişi
göz→ gözlük: daha iyi görmek için kullanılan alet
yaz→ yazlık: yaz aylarında kullanılmak için yapılan ev
6.
1. Kurtuluş Savaşı  (D)

2. Zafer meydanı  (Y)
3. Türk dil Kurumu  (Y) 
4. Azerbaycan    (D)
5. Ömer seyfettin (Y)
6. İstiklâl caddesi (Y)
7. Mimar sinan  (Y)
8. İstanbul       (D)
9. Ahmet bey (Y) 
10. Yüzbaşı Mehmet  (D)
7.Çocuklara bir kahramanlık yapana kadar isim verilmemektedir. Çocuğa, yaptığı kahramanlığa göre obanın en bilge kişisi (Dede Korkut) isim vermektedir.
8. paltolar-resmim-kitaplık-cevabı-Bolulu
9. Sultanın misafirliği
10. Türklerin misafir ağırlamaya ne kadar önem verdikleri anlaşılmaktadır.

5.sinif-turkce-2.donem-1.yazili-sorulari-a-grubu indir.

Yazdır

Yazar hakkında

admin

Yorum yap