Eğitimle İlgili Yazılar

Bir Eğitim Seminerinden Notlar

bir eğitim seminerinden notlar
  • Çocuk, beyaz kağıt gibidir. Siz doğruları yazın ki, başkalarının sonradan yazacağı yanlışlara yer kalmasın.
  • Okul, hayatın antrenman sahasıdır. Bu antrenman sahasını çok iyi değerlendirenler iyi bir maç çıkarır ve maçı kazanır.
  • İnsanoğlu peşin olan küçük lezzetleri, sonra gelecek daha büyük lezzetlere tercih eder. Okulun, hemen peşin bir yararı görünmüyor sanılsa da okulun aslında öğrenciye çok şeyler kazandıracağı yadsınamaz bir gerçektir.
  • İnsan, içindeki sevgi cevherini korumalı ve eğitim bunun nasıl yapılacağını anlatmalı. Sevgi eğitimi temel eğitimdir, eğitimin temelidir. Sevgi eğitimi olmadan düşünce eğitimi verilemez. Neyin nelerle ilgisi var, görüyor musunuz? “Neden okumayı sevmiyoruz?” diye sızlanırız. Derinde bir ihmal var da onun için. Sadece öğretim olan, okumayı sevmez. Mecbur olduğu, mecbur edildiği, yahut kendini mecbur saydığı kadar okur. Zaten doğru okumayı da bilmez.
  • Öğretmenlerde bulunması gereken ve öğrencilere kazandırılması gereken yedi özellik:

→İyimserlik ve motivasyon

→Sıra dışı düşünme ve problem çözme

→Sorumluluk alma ve inisiyatif kullanma

→Odaklanma ve öz disiplin

→Dürüstlük ve tutarlılık

→Empati

→Takım çalışması ve iş birliği

  • Hiçbir eğitimci, Allah’ın insanlara yaratılıştan verdiği kapasiteye ilavede bulunmaz; eğitimci, her bir insandaki kapasiteyi keşfeden ve ona göre bir eğitim takip edip o kapasiteyi aktif kabiliyet haline getirebilen insandır.
  • İnsanları aynı tornadan çıkmış keresteler gibi birbirinin aynısı görüp aynı müfredata tabi tutmak, bazılarına taşıyamayacakları yüklü yüklemek, bazılarının ise kapasitesini öldürmek, dondurmak ve bu kapasitelerinin aktif kabiliyet haline gelmesine mani olmak demektir. Bundan dolayı, okullarda bazı öğrenciler olur ki, çok yaramazdır. Oysa bu öğrencilerin çoğunu yaramazlığa iten, kapasitelerinin tatmin olmamasıdır; tatmin olmayan kapasiteler, öğrenciyi yaramazlığa ve başka şeylerle meşguliyete sevk etmektedir.
  • Her insanın içinde yatan bir iyilik cevheri var, mühim olan bu cevheri bulup ortaya çıkarmaktır.
  • Harvard, Yale gibi üniversiteler kısa filmlerle eğitim veriyor. Bu üniversiteler bir film için bir milyar dolar harcayabiliyor.
  • Elimizdeki malzeme: Ekrandan öğrenen yeni bir nesil (screenagers). Örnek: İki kız öğrenci kaldırımda yan yana oturmuşlar. Biri diğerine metin mesajı göndermiş.
  • Biz çocuklarımızı evde kucaklamazsak başkaları dışarıda kucaklar.
  • Çocuk eğitimi, eş seçiminde başlar.
  • Çocuğa verdiğimiz bir işi bitirmeden ikinci bir iş vermeyelim. Hatta verdiğimiz bir işi önce beraber bitirelim.
  • Çocuklara üstten bakmamalıyız. Mesela akşam akrabalara gideceğiz. Onlara: “Akrabalara ne götürelim?” demeliyiz.
  • İlkokul öğretmeni kötüyse okul kötüdür. Çocuğun ilk günleri çok önemlidir. Çocuk memnun değilse, eğitim hayatı çok kötü olabilir.
  • Velinin öğretmeni görmesi, öğretmenin öğrenciyle ilgilenmesi açısından önemlidir.
  • “Karadelik” adlı kısa filmdeki mesaj insanın fıtratında otoriteyi zorlama var. Çikolatayı aldığında yakalansaydı bir daha yapmayacaktı. Öğrenciye de tatlı bir takip var. Öğrenciye de müdahale olmazsa yarın öğrenci daha fazlasını yapacaktır. Takip gerekiyor, boğmadan, sıkmadan. Tatlı sert olmalıyız.
  • Ne zaman sert olabileceğimizi çok iyi ayarlamalıyız.
  • Çok fazla iltifat kültürümüz yok, maalesef. Fakat çocukların ihtiyacı var.
  • Sınıfta kalkan bir parmak ne söylemek istediğini anlayıncaya kadar indirilmemeli öğretmen tarafından. Öğrencinin kişiliği, kalkan parmağındadır. Konuşturmadan parmağını indirmek, kişiliğine indirilen yaralayıcı bir darbedir. İç dünyasının yıkılmasıdır. “Beni konuşturmuyor, beni sevmiyor ki dinlesin” türü içsel konuşmalarla öğretmenlerini sevmeyen nice öğrenciler var. Eğer parmak kendini savunmak için kalkar da gereği yerine getirilmezse o zaman bu davranış öğrenci tarafından “yargısız infaz” olarak algılanacaktır. Bunun öğrencide bırakacağı etki olsa olsa kin ve nefrettir. Savunma hakkı tanımadan verilen duygusal cezalar da içten içe nefret duygusunu körükler. Çünkü sevilmeyen bir davranışın başka nedeni de olabilir, farkına varılmamış da olabilir. Bir çocuğun yaptığı hatalı bir davranışı yargılamadan önce nedenini yine kendisine sorup pekala öğrenebiliriz. Bu onu onurlandırmak anlamına gelir. Eğer hatalı ise hissettirmeden kendisine o yanlış davranışın bilincine varma fırsatını da tanımış oluruz. Hatasını kabullenir, ama dikkate alınmayı asla!
  • Çocuğun en çok hoşuna giden şey adıyla çağrılmasıdır. Çünkü çocuk, benliğini adıyla özdeşleştiriyor. Ona adıyla çağrıda bulunmak kişiliğine saygı duymak anlamına geliyor.
  • Çocuğun en çok ağrına giden şey, savunmasız verilen cezadır. Haksız yere azarlanmak, çocuğa çok ağır gelir.
  • Çocuklara kendisini ifade etme ve ispatlama şansı verirseniz ona hayatta kalma ve başarılı olma şansı da tanımış olursunuz.
  • Cennet fikri çocukların tesellisidir. Bu da din duygusuyla verilebilir ancak. Doğru dinin doğru tesellileri, çocuk duygularının çektiği acıların ve yalnızlıkların merhemidir.
  • İçini kavuran oyun isteği karşısında, isteğinden bir anlamda zorla alıkoyarak ona telkin edeceğimiz şey ne denli güzel de olsa etkili olmaz.
  • Sorumluluk duygusu, çocukları önemsediğimizi gösteren tutumlardan sonra yerleşir onlarda.
  • Sorumluluk duygusu özgür ortamda oluşur.
Yazdır

Yazar hakkında

Süleyman Kara

Öğrenci ve öğretmenlere faydalı olmak için onlara kaliteli edebiyat sitesi olan edebiyat sultanını sundum.

Yorum yap