Ders Notları

ELEŞTİRİ NEDİR, ELEŞTİRİNİN ÖZELLİKLERİ, ELEŞTİRİ TÜRLERİ

ELEŞTİRİ (TENKİT):

Bir eseri ya da sanatçıyı olumlu ve olumsuz yönleriyle değerlendiren yazılardır.

Eleştiride asıl olan bir eserin özünü ortaya koymaktır.

Sanatçının tutumu esere göre ikinci plandadır.

Eleştirinin amacı bir eseri incelemek, tanıtmak ve okura eser hakkında bilgi vermektir.

Sanatçının daha nitelikli eserler ortaya koymasını ve okurun sanat zevkinin yükselmesini, eseri doğru anlamasını sağlar.

Bütün edebi türler içinde başkasının eserinden söz etmesi bakımından ayrılır.

Eleştirmen objektif olmalı, eseri dikkatle inceleyebilmeli, analiz ve yorumlar yapabilmelidir.

Eleştirilerde kanıtlama, örneklendirme, tanımlama, tartışmacı anlatım, sayısal verilerden yararlanma gibi düşünceyi geliştirme yolları ve anlatım türleri kullanılır.

Eleştiri Türleri

Eleştirmenin tavır ve tutumuna göre eleştiri çeşitleri:

a.İzlenimsel (Empresyonist) Eleştiri: Edebi eserlerin okuyucu üzerinde bıraktığı etkilerden, izlenimlerden yola çıkaran yapılan eleştirilere izlenimci eleştiri denir. İlklerini Anatole France belirlemiştir. Bu eleştiride eleştirmen bir eseri kendi zevk, algılama, değer ölçülerine göre inceler. Öznel yargılar ağırlıktadır.

b. Nesnel (Bilimsel) Eleştiri: Edebi eserlerin içerik, yapı ve üslupları üzerinde tarafsız olarak yapılan eleştirilerdir. Bu eleştiri türünde, her eserin değerlendirilmesinde kullanılabilecek ölçütler vardır. Eleştirmen, kişisel yargılara varmaktan kaçınmaya çalışır. Bilimsel araştırmalardan yararlanarak, eseri tarafsız bir gözle değerlendirir. Eseri, ister beğensin ister beğenmesin, kendi duygularını işin içine katmadan, eserin sanat değerini ortaya koymaya çalışır.

Konularına Göre Eleştiri Çeşitleri:

a. Eseri Konu Alan Eleştiri:

Bir eserin yapısını kavrayıp açıklamaya çalışan eleştiriye biçimci eleştiri (esere dönük eleştiri) denir. Anlatım tekniği, tema, olay örgüsü, semboller, kişiler ile kişiler arasındaki ilişkiler vb. teknikle ilgilidir ve bunlar eserin konusunu oluşturur. Eleştirmen, bunlar arasındaki ilişkiyi, eserin bütününe katkısını ortaya koymak için çabalar.

Biçimci eleştiri sayesinde eserlerin gizli kalmış güzellikleri, derin anlamları, zenginlikleri gösterilmeye çalışılır. Eseri oluşturan malzemelerin bir yapı olarak nasıl karşımıza çıktığı ortaya konur. Bu sebeple bu eleştiri türünde sanat eserlerine uygun olan belli kalıplar yoktur.

b. Sanatçıya Yönelik Eleştiri:

Bir eleştirmenin, ele aldığı eseri değerlendirirken, sanatçının varlığını, onun eseri ile kişiliği arasındaki ilişkiyi esas alan eleştiriye sanatçıyı ele alan eleştiri (sanatçıya dönük eleştiri) denir.

Bu eleştiri türünde, eseri açıklamak amacı ile sanatçının hayatı ve kişiliği üzerinde durulur; sanatçının kişiliğini ve dünyasını açıklamak için de eserleri incelenir. Bu yöntemlerden biri sanatçıya uygulanabileceği gibi, bir yazara her iki yöntemi de uygulamak mümkündür. Özellikle biyografik eserlerin sanatçıya dönük eleştiride önemli bir yeri vardır.

c.Topluma Yönelik Eleştiri:

Edebiyat, varlığını topluma borçlu olan bir sanat dalıdır. Bu sebeple o, bir toplum içinde doğmuş ve toplumu yansıtan bir ayna olmuştur. Bundan dolayı bazı eleştirmenler; ele aldıkları, değerlendirdikleri eserleri, toplumdan yola çıkarak inceler. Bu eleştiri türüne toplumbilimsel eleştiri de denir. Bu eleştiri türü, bir eserin toplumsal koşullara bağlı olarak değerlendirilmesi gerektiği ilkesinden hareket eder.

Toplumsal eleştiri, bir bakıma sebep-sonuç ilişkisinin edebiyata uygulanmasıdır. Bu eleştirinin türünün öncüleri; yazarın yaşadığı yerin, iklimin ve içinde bulunduğu koşulların dikkate alınması gerektiği düşüncesinden hareket etmişlerdir. Bu da eserin yazıldığı çağ veya dönemdeki başarısının ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bu sebeple de toplumsal eleştiri, edebiyatın toplumbilimde kaynak ve veri olarak kullanılması sonucunu doğurmuştur. Bu eleştirinin etkisiyle geçmiş çağlardaki bazı âdet, töre vb. konularındaki bilgiler sanat eserlerinden ayıklanmıştır.

d. Okura Dönük Eleştiri:

Bir eser, her okurda aynı etkiyi bırakmaz. Okur olarak bir eserden alacağımız tatlar farklı farklı olacaktır. Bu nedenle belirli kurallar konup nesnellikten söz edilemez. İşte tam bu noktada eleştirmen, bir eserin kendisinde uyandırdığı coşku ve duyguları anlatır. O, eseri değerlendirmek yerine, eserin bir okur olarak kendi duyguları üzerinde bıraktığı etkileri ifade eder. Bu eleştiri türüne okuru konu alan (izlenimci)  eleştiri adı verilir.

e.Tarihsel Eleştiri:

Bir eserin yazıldığı döneme ve koşullar dikkate alınarak değerlendirilmesi gerektiği ilkesine dayanan eleştiridir.

Tarihsel eleştiri, ele aldığı eseri sadece tarihsel sınırlar içine almakla kalmaz; söz konusu eser hangi çağın ürünüyse onu, o çağ okurunun gözüyle anlamaya, incelemeye çalışır. Bu da ele alınan yapıtın yazıldığı çağın değerlerine ve ölçütlerine göre yargılanmasını, eleştirilmesini zorunlu kılar. Bu tür eleştiri yapılırken bir eserin, başarılı veya başarısız sayılması için, yazıldığı çağın beğenisini kazanıp kazanamadığına, amacına ulaşıp ulaşamadığına dikkat edilmesi gerekir.

Bu eleştiri türü, özellikle geçmişte ortaya konmuş edebiyat eserlerini değerlendirmeyi hedeflediği için edebiyat tarihi çalışmalarında rağbet görmüştür.

Not: Eleştirinin her türü, sanatçının ne yaptığını ya da yapmaya çalıştığını belirlemek için çaba harcar.

Okur ve eser arasında bir köprü görevi üstlenen eleştirinin; açıklama, aydınlatma ve değerlendirme gibi işlevleri vardır.

Dünya Edebiyatında Eleştiri

Eleştiriyi belli prensiplere göre değerlendirmek fikri 19. yüzyılda belirginleşmiştir. Edebiyat akımları döneminde karakteristik niteliklerini kazanmıştır. Eleştiride asıl ilerlemelerin 19.yüzyılda olması bu dönemde bilim alanında önemli gelişmelerin olmasıyla ilgilidir. Eleştiri türü Avrupa’da Boielau, Saint Beuve, Hippolyte Taine, Brunetiere, Jules Lamaitre, Anatole France, Remy de Gourmont, Gustave Lanson, Lessing, Hazlitt, Carğlyle, Ruskun ve Belinski gibi sanatçılarla temsil edilmiştir.

Türk Edebiyatında Eleştiri

İlk başlarda dil ile ilgili eleştiriler yazılmıştır. Sonra Namık Kemal ve Recaizade Mahmut Ekrem, eleştiri türünün sınırlarını genişletmiştir. Türk edebiyatında eleştirinin ilk örneğini Namık Kemal, Tahrib-i Harabat adlı eseriyle vermiştir. Servet-i Fünun edebiyatı döneminde ise Batı tarzında eleştiriler yazılmıştır. Türk edebiyatında ise eleştiri türünde eserleriyle Hüseyin Cahit, Cenap Şehabettin, Ali Canip, Yakup Kadri, Nurullah Ataç, Ahmet Hamdi Tanpınar, Mehmet Kaplan, Cemil Meriç, Mehmet Murat, Vedat Günyol, Tahir Alangu, Asım Bezirci, Rauf Mutluay, Metin And, Özdemir Nutku öne çıkan isimlerdir.

Eleştirinin Diğer Türlerden Farkı

Eleştiri, yaratıcı sanatların arasında değildir. Eleştiri, edebi esere veya başka sanatlara bağlı bir türdür. Eleştirinin varlığı, kendisi dışında bir sanatı gerektirir. Edebi eserin konusu bütün maddi ve manevi ağırlığı ile yazar, çevresi ve kainattır. Eleştirinin konusu ise sanat eseridir, bir başkasının yazdıklarıdır. Yani eleştiri, bir dil yapıtı üzerine ikinci bir dil varlığıdır. Eleştiri, doğrudan kaleme alınmaz. Eleştirinin yazılabilmesi için eleştirilecek kişi veya eser olmalıdır.

İyi Bir Eleştirinin Özellikleri

  • Eleştiri, her şeyden önce ele alınan ve değerlendirilen esere bağlı olmalıdır. Bunun yanında söz konusu eserin sanat bakımından değerini ya da değersizliğini gösteren yargılar, eserden seçilen örneklerle ortaya konmalıdır.
  • Eser, önyargılardan uzak, nesnel bir tutumla ele alınmalıdır. Bunu yaparken kendi beğenilerini de ortaya koyabilir. Eleştirmen, eserle ilgili güzel ya da eksik yönleri anlatırken tarafsız bir tavır takınmalıdır.
  • Eleştirilen eser, bütün yönleriyle ele alınmalı, ait olduğu tür içindeki yeri ve bu türe ne gibi katkılar sağladığı belirtilmelidir.
  • Eleştiride terimsel bir dil kullanılmalıdır. Ele alınan eserin, ilgili olduğu alanla ilgili terimlere bağlı kalınarak eleştirisinin yapılması gerekir. Çünkü eleştirinin dikkate alınması ve yararlı olabilmesi için bu bir ön koşuldur. Eleştirmen bu sebeple kendisini çok yönlü yetiştirmeli, çağdaş sanat ve edebiyat akımlarını yakından takip etmelidir.
  • Eser değerlendirilirken “beğenmedim”, “çok beğendim” gibi öznel yargılardan kaçınmalıdır. Bunun yerine belirli ölçütlere ve gerekçelere göre değerlendirilmelidir.

Eleştiri Yazarının Özellikleri

  • Köklü bir bilgi birikimine sahip olmalıdır.
  • Tarafsız ve yapıcı olmalıdır.
  • Dili açık ve anlaşılır olmalıdır.
  • Yazısında baştan sona eleştirisini yaptığı esere bağlı kalmalıdır.
  • Öznel yargılardan kaçınmalıdır.
  • Belli bir ölçütü ve yöntemi olmalı.
  • Bilimsel verilerden yararlanabilmeli.
  • Devirler arasında ilişki kurabilmeli.
  • Sanat dallarıyla, tarih, toplum bilim ve felsefeyle ilişki kurabilmeli.
  • Ekonomik ve toplumsal olayları sanatla bağdaştırabilmeli.
  • Ele adlığı eserin özelliklerini ve değerini ortaya koyabilmeli.
  • Eseri gerçek değeri ile halka ulaştırabilmeli.
  • Yol gösterici olmalı.
  • Fikir ve kanaatleri uyandırabilmeli.
  • Gerekçesiz yargılardan kaçınmalı.
  • İyi niyetli olmalı.
  • Kendini otorite olarak görmemeli.
  • Okuyucuyu eseri anlamaya sevk edebilmeli.
  • Eseri öz ve biçim açısından değerlendirip çözümleyebilmeli.
  • Zamanının sosyal ve kültürel seviyesini yakından bilmeli.

Eleştiri ve Denemenin Karşılaştırılması

  • Her ikisi de düşünce yazısı olup gazete ve dergilerden yayımlanır.
  • Her iki yazı türü de düşünsel bir plana göre yazılır.
  • Eleştirinin konusu incelenen eserle sınırlanmıştır. Denemede herhangi bir konu sınırlaması yoktur. Hayat, ölüm, güzellik, sanat, kıskançlık, dostluk, öfke vs. her şey denemenin konusu olabilir.
  • Eleştiride ele alınan eserle ilgili değerlendirmeler yapılırken esere bağlı kalınır. Söz konusu eserin değerli ya da değersiz yönleri örneklerle ve nesnel biçimde ortaya konur. Denemede ise yazarın böyle bir zorunluluğu yoktur. O seçtiği konuyu istediği gibi verebilir.
  • Eleştiri yazılarında öğreticilik, yol göstericilik, yargılama esastır. Bu sebeple eleştiri yazılarında düşünceler, izlenen eleştiri türünün gerektirdiği terimlere ve eserdeki örneklere bağlı kalınarak anlatılır. Denemede ise özgürce seçilen bir konu, serbestçe dile getirilir. Denemede de okura bazı gerçekler öğretilir, fakat okur bunun farkında değildir.
  • Denemecinin bir iddiası ve söylediklerini kanıtlama, belgeleme kaygısı yoktur. O, düşüncelerini kesin yargılara varmadan anlatır.
  • Deneme yazarı ele aldığı konuyu ustalıklı bir üslupla ve dilin inceliklerinden yararlanarak anlatır. Bu yönüyle den; eleştiri, makale ve fıkra gibi yazı türlerinden ayrılır.
  • Eleştiri ve denemede dil daha çok göndergesel işlevde kullanılır.
Yazdır

Yazar hakkında

Süleyman Kara

Öğrenci ve öğretmenlere faydalı olmak için onlara kaliteli edebiyat sitesi olan edebiyat sultanını sundum.

1 yorum

Yorum yap