Çalışma Kitapçıkları

Sıfat fiil Grubu Çalışma Kitapçığı 2

     Aşağıdaki cümlelerde geçen sıfat fiil gruplarını bulunuz.

Yazık ki itibar gören bir tür değil deneme. Okur arasında saygınlığı var; fakat bu, aynı zamanda bir ulaşılmazlık duvarı demek. Daha çok seçkin bir çevrenin; düşüncesi gelişmiş, edebi zevki yüksek okurların uğraşı… Bunda öğretim süreçlerinin etkisi, yayıncıların da günahı var. Varsa yoksa roman! Denemelerle tanışma şansı bulamadan tamamlanıyor öğretim yılları. Yayıncılarsa deneme kitaplarını önemsemiyor; satılacağına, okunacağına ihtimal vermiyorlar onların. Bütün yatırımı romanlara, hafif güncel kitaplara yapıyorlar.

Peki, yazarlar inanıyor mu denemeye? Bundan emin değilim. Denemeciler bile sadece deneme yazarı olarak anılmayı kabullenemiyor olmalı. Ömrünü denemeye vermiş kaç yazar tanıyoruz? Şair denemeci, romancı deneme yazarı, öykücü aynı zamanda denemeci… Tek başına deneme, bir yazara şan vermek için yetmez mi?

O genç okuruma “Neymiş bakalım denemeye verdiğim adlar?” diye soruverdim. Bin aferin ona ki, sayıp döküverdi: “Söz ışıldağı, narçiçeği, deniz feneri…” Denemeye yakası açılmadık adlar verdiğim doğrudur. Allah biliyor ya, deneme üstüne düşünmediğim gün yoktur benim. Boyuna katmanlarına iner, boşluklarında dolaşırım. Denemecinin ruhunu yoklar dururum.

Daha ne değildir ki… Oyun’dur deneme. Oyun kurucudur, kimi de oyun bozucudur denemeciler… Kazış’tır, Akış’tır, Bakış’tır deneme. “… yüzeysel sarsılmazlıkları sorgulayıp sınar, tıkır tıkır yürür görünen ödünlere çomak sokar; rahat ettiren maskeleri düşürür. Kimi öfkeli, kimi olabildiğince yumuşak bir süreklilikte insan-kültür-toplam-tarih gerçekliğini kazar da kazar…” Dalgıç’tır deneme: “Yaşamdan denemeye, denemeden yaşama dalar çıkar, çıkar dalar denemeci. Gücü yettiğince bir şeyler, ola ki değerli şeyler çıkarır yaşamdan. Ağır iştir ama mutluluktur denemece dalgıçlık.” Savaş’tır deneme: “Boş inançlara, önyargılara, kof pembeliklere, sökülüp atılmaz sayılan üçkâğıtlara karşı yürütülen bir savaş.” Marangozluk’tur deneme, Geometri’dir ve nihayet Uçmak’tır… “Uçuş kanatlarımı zaman zaman indirsem de, uçmaya hep hazırım.”

Hepsinin, bütün sözlerin üstüne, insanı “Bunalım”dan “Yaşama Kültürü”ne vardıran bir yoldur deneme. İnanıyor ve iddia ediyorum: Deneme, yarınların edebi türüdür! Bunalım çağından, esaretten, karanlıklardan çıkışta bir deniz feneri… Kalabalıklar karşısında bireyi çiçeklendiren deneme, insanın kendini yeniden bulduğu bir çağın dili olacak. Bana inanmıyorsanız, okuyun, göreceksiniz!

Yazar milletinin böyle garip ilgileri, okuma alışkanlıkları, hatta tutkuları vardır. İlhan Berk’in de zaman zaman bir biyoloji yahut kimya kitabına gömülüp oralardan yeni imajlar devşirdiği olmuştur. Hiç olmadı, kafasını dağıtıyor, beyin hücrelerine nefes aldırıyordur şair. Salâh Bey’in gözdesi ise Osmanlı tarih mecmuaları, şuara tezkireleri ve kimi de Fransızca bir mecmua, eski basım bir şiir kitabı, hiç olmadı, bir dedektif romanıdır. Ustamız, buralardan bolca malzeme devşirir ve onları şuruplara yatırdıktan sonra denemelerine buyur eder.

Denemeci, tekeden süt değilse bile sinekten yağ çıkarabilen bir yazardır. Okuduğu her metinden, tanık olduğu her olaydan bir hisse kapmayı yaşama biçimi haline getirmiştir. Bu yüzden bir denemecinin marangozlukla ilgili bir mecmua karıştırdığını, bağcılık yahut at yetiştiriciliği üzerine bir kitabı okumakta olduğunu görürseniz, şaşırmayın.

Bendenizin de gençliğin baharında böyle garip ilgileri, tutku değilse bile merakları vardı. Her genç okuryazar gibi biraz maymun iştahlıydım. İktisat tarihine meraklanmıştım, çevre o günlerin popüler konusuydu ve beni cezbediyordu. Yakın tarih, sosyoloji, dilbilim, botanik… Merakım, ilgilerim uzayıp gidiyordu. Sahafları dolaşıyor, boyuna kitap topluyordum. Yolun sonunu göremiyordum belli ki, bir gün gerçeklerin duvarına varıp dayanacaktım.

Yazdır

Yazar hakkında

Süleyman Kara

Öğrenci ve öğretmenlere faydalı olmak için onlara kaliteli edebiyat sitesi olan edebiyat sultanını sundum.

Yorum yap