I. Bend
1 Bu kârgâh-ı sun’ aceb dershânedir
Her nakş bir kitâb-ı ledünden nişânedir
2 Gerdun bir âsiyâb-ı felâket-medârdır
Gûyâ içinde âdem âvâre dânedir
3 Mânend-i dîv beççelerin iltikam eder
Köhne ribât-ı dehr aceb âşiyânedir
4 Tahkik olunsa nakş-ı temâsil-i kâinât
Yâ hâb ü yâ hayâl ü yâhud bir fesânedir
5 Müncer olur umûr-ı cihân bir nihâyete
Sayfın şitâya meyli, bahârın hazânedir
6 Kesb-i yakîne âdem için yoktur ihtimâl
Her i’tikad akla göre gâibânedir
7 Yâ Rabb, nedir bu keşmekeş-i derd-i ihtiyâc
İnsanın ihtiyâcı ki, bir lokma nânedir
8 Yoktur siper bu kubbe-i firûze-fâmda
Zerrât cümle tîr-i kazâya nişânedir
9 Asl-ı murâd hükm-i ezel bulmadır vücûd
Zâhirdeki sevâb u hatâ hep bahânedir
10 Bir fâilin meâsiridir cümle hâdisât
Ne iktizâ-yı çarh ü ne hükm-i zamânedir
Sübhâne men tahayyere fî sun’ihi’l-ukûl
Sübhâne men bikudretihî ya’cizü’l-fuhûl
II. Bend
1 Encâm-ı bî-nihâye ile pürdür âsumân
Nisbet olunsa zerre değildir bu hâkdân
2 Bin şems-i tâbdâr ü hezâran meh-i münîr
Yüz bin sevâbit ü nice seyyâre-i iyân
3 Her şems eder tevâbi-i mahsûsasıyle seyr
Her tâbie tevâbi-i uhrâ eder kırân
4 Her şems eder levâhikına neşr-i feyz-i hâs
Her lâhikın tabîati emsâline nihân
5 Her cümle merkezinde eder seyr-i bî-vukûf
Her kıt’a mihverinde bulur feyz-i câvidân
6 Her cümle-i vesîada mebsût bin vücûd
Her kıt’a-i fesîhada meşhûd bin cihân
7 Her bir vücûd masdar olur bin vücûd için
Her bir cihân hezâr cihandan verir nişân
8 Her zerrede tarîka-i mahsûsa üzre feyz
Her cismde tabîat-ı mahsûsa üzre cân
9 Her âlemin sinîn ü tevârîhi muhtelif
Her bir zeminde başka hisâb üzredir zamân
10 Peyvestedir sevâhil-i girdâb-ı hayrete
Bir bahrdir ki hâsılı bu bahr-i bî-kerân
Sübhâne men tahayyere fî sun’ihi’l-ukûl
Sübhâne men bikudretihî ya’cizü’l-fuhûl
Açıklaması:
I. BEND:
1- Bu kainat tuhaf bir ders alma yeri gibidir. Üzerindeki her işleme İlahi kitaptan bir belirtidir.
2- Dünya felaket verici bir değirmendir. İnsan ise sanki onun içine atılmış başıboş bir tanedir.
3- Şu köhne dünya konağı öyle tuhaf bir yuvadır ki, dev gibi kendi yavrularını yutar.
4- Kainatta görülen şeylerin aslı araştırılsa ya uyku, ya hayal, ya da efsane olduğu anlaşılır.
5- Nasıl ki yazın meyli kışa, ilkbaharın meyli de sonbahara ise, dünya işleri de bir sona ulaşır.
6- Her şeyin aslını iyice kavramaya insan için imkan yoktur. Her inanç akla göre gizlidir.
7- Ey Allah’ım, insanın ihtiyacı bir lokma ekmek olduğu halde bu ihtiyaç derdi için çekişmenin sebebi nedir?
8- Bu açık mavi gök kubbede her zerre kaza okuna hedeftir. Ondan korunmak için bir siper yoktur.
9- Ezelde takdir edilmiş hüküm ne ise o gerçekleşmektedir. Görünüşteki doğru veya yanlış hep bahanedir.
10-Bütün olaylar ne feleğin yüzündendir ne de zamanın hükmünün gereğidir. Hepsi bir Fail-i Mutlak’ın (Allah’ın) güzel eserleridir.
Vasıta beyti: Sanatı karşısında akılları hayrette bırakan O büyük Sanatkar’ı tesbih ederim. Kudretiyle alimleri aciz bırakan ulu Allah’ı tesbih ederim.
II. BEND:
1- Gökyüzü sonsuz yıldızlarla doludur. Bu dünya evren ile kıyaslansa zerre bile değildir.
2- Binlerce parlak güneş ve ay, yüzbinlerce yıldız ve gözle görülen nice gezegen.
3- Her güneş kendine tabi olanlarla seyreder. Her uyduya başka uydular katılır.
4- Her güneş etrafında seyreden gezegenlere ışığını saçar. Her yıldızın doğası başka yıldızlar için gizlidir.
5- Her cümle merkezinde durmaksızın seyreder. Her parça ekseninde sonsuz feyz bulur.
6- Her geniş cümlede bin varlık yayılmıştır. Her geniş parçada bin dünya görünür.
7- Her bir varlık bin varlığa kaynaktır. Her bir dünya bin dünyanın göstergesidir.
8- Her zerrede özel bir yol üzere feyz, her cisimde özel bir yaratılış üzere can vardır.
9- Her alemin yılları, tarihleri başka başkadır. Her bir yerde zaman başka hesap üzeredir.
10-Bu, ucu bucağı olmayan öyle bir denizdir ki, hayret girdabının sahillerine bitişiktir. (Uzaydaki kusursuz düzen insanı hayretler içerisinde bırakmaktadır.)
Vasıta beyti: Sanatı karşısında akılları hayrette bırakan O büyük Sanatkar’ı tesbih ederim. Kudretiyle alimleri aciz bırakan ulu Allah’ı tesbih ederim.