Zepros Yayınları- 2016
Çeviren: Cumhur Orancı
2003 Dünya Fantezi Ödülü
Sırp edebiyatının önemli mihenk taşlarından olan yazarın, toplamda on dokuz tane kitabı mevcuttur. Bunlardan en önemlisi ise 2003 yılında ödüle layık görülen “Başka Zaman Kütüphaneleri”dir. Ödül almış olması ve de kitabın ismi beni cezbeden iki önemli unsur oldu. Ödülün hakkını layıkıyla hak eden kitabın bana kalırsa tek problemi arka kapak yazısıdır. Çoğu okur, kitap seçimi yaparken öncelikle çevresindekilerden gördükleriyle kendine kitap alışverişi için alt yapı oluşturur. Ardından da listedeki kitapların arka kapak yazılarını okur. Bu kısım önemlidir. Öyle ki ipte dengede kurmaya çalışan cambaz misali kendine bir yol seçmeye çalışır okur. Alıp almamaktaki fikrinin son aşamasıdır aslında arka kapak yazısı. Bu kitapta benim tek beğenmediğim şey de budur. Gayet sıradan, alelade yazılmış bir arka kapak yazısı.
Gelelim kitabın içeriğine. Altı tane dolu dolu mini öyküden oluşuyor eser. Altısının da ortak noktası ana karakterin kütüphaneye dair bir şeyler yaşaması. Eser aynı zamanda insanın kendini sorgulamasına da ön ayak oluyor. “Ne kadar okuyorum? Ne okuyorum? Neden okumuyorum?” Bir dolu soruyla cebelleşmenize rağmen sonunda kendinize “Hemen okumalıyım.” cümlesini kuruyorsunuz. Sürükleyiciliği yüksek olan eserin konusu bakımından bir metafora bağlanması okuyanda bütünlük hissinin oluşmasını sağlıyor. Bu da okuma hızınızı düşürmeden okumaya devam etmenizi teşvik ediyor.
Kitabın bir diğer ilginç bulduğum yönleri ise ana karakterin isminin hiçbir şekilde zikredilmemesi, bulunulan mekanın betimlemesi en ince ayrıntısına kadar yapılırken nerede olunduğuna dair en ufak bir ipucu verilmemesidir.
Gariptir ki ismini bile bilmediğiniz karakterlere zihniniz takılıp kalıyor. Gelelim öykülere.
Kitaptaki “Sanal Kütüphane” öyküsü başlığıyla müsemma. E-posta kutusu devamlı gereksiz yere dolan karakterimiz bu konudan hiç hoşnut değildir. Öyle ki daha e-postalarına bakmadan gelenleri tek tek siler. Ancak bir gün aldığı e-posta epey ilgisini çeker. Kendisinin yazdığı kitabın bu gelen e-postayla birlikte açılan sitede yer aldığını görür. Ancak garip olan şudur ki bu kitabıyla beraber toplam yirmi bir kitabın adının altında yazarımızın adı bulunmaktadır. Sinirden küplere binen yazar, hemen site sahibine o kitapların kendisine ait olmadığına dair hakaret içermeyen ancak ciddiyeti gayet yerinde olan bir e-posta gönderir. Cevap salisesinde gelir ve o eserlerin yazarın gelecekte yazacağı kitaplar olduğu bilgisi verilir. Geleceğin yazıldığı bir site garip gibi görülse de işin iç yüzünü öğrenmek için e-posta yazımına mutlak suretle devam eder. Gerçeği er geç öğrenmek zorundadır.
Bir diğer öykü ise “Ev Kütüphanesi”dir. Her gün işten eve dönerken posta kutusuna bakmayı ihmal etmeyen bir kişi düşünün. Günün birinde posta kutusunda nereden geldiğine bir anlam veremediği bir şekilde kitap bulur. Kitabı alır almaz ardından posta kutusunda bir kitap daha belirir. Bir kitap bir kitap daha bir kitap daha derken kitapların ardı arkası kesilmez. Bunca kitabı evde bir yerlere koymak pek zor olmuştur. Yavaş yavaş evdeki eşyalarını dışarı çıkartmak zorunda kalmıştır. Derken onca kitap evin her yerini kaplamıştır.
Bir diğer öykü “Gece Kütüphanesi”dir. Kütüphane gece de açık olur mu demeyin. Bu bambaşka bir kütüphane. Karakterimiz cebinde gitmeye karar verdiği sinemanın bileti için ayırdığı para ile sinemaya gitmek uğruna kütüphaneye geç kalmayı bile göze alıyor. Ancak sonradan aklına geliyor ki hafta sonu her yer kapalı ve kitap olmadan da zaman geçirilemez. Koştur koştur, karanlıkta kütüphanenin yolunu mesken tutuyor. Neyse ki oraya ulaştığında kütüphanenin henüz kapanmadığını görüyor. Ancak neden ortalığın karanlık olduğunu da kendi kendine sormadan edemiyor. Kütüphanenin karanlık koridorlarını gezerken sonunda yetkili bir kişiye rastladığı için bir nebze de olsa rahatlıyor. Ardından geldiği yerin bir gece kütüphanesi olduğunu öğreniyor. Önce bu duruma şaşırsa da mantıklı geliyor, sonuçta insanlar istedikleri saatte kitap okuma özgürlüğü isteyebilirler. Kendine okumak için bir yer buluyor. Saatlerce kitap okuduktan sonra kütüphaneden ayrılıyor. Kapının kulpunu az biraz zorladıktan sonra kapıyı açmayı başarıyor. Dışarı adım atar atmaz bu kütüphanede bir gariplik olduğuna temelli inanıyor. Neden mi? Çünkü kütüphaneye girişi ve çıkışı arasında yalnızca bir dakika geçmiş. İnanamıyor ve kütüphanenin kapısını tekrar açmaya çalışıyor. Ama ne yazık ki kütüphane kapalı. Hatta gece hiç açık olmamış. Tam aklını kaybettiğini düşündüğü anda kütüphanenin camından içeride unuttuğu şemsiyesi gözüne çarpıyor.
Okurken daha önce keşfetseydim diyeceğiniz bir yazar olacak Zoran Zıvkovıc. Aslında ütopik hikayeler yaratıp metaforlar üzerinden karakterler yaratmış, hatta ortaya koyduğu karakterlere isim bile vermemiş. Amma velakin siz okurken isimsiz karaktere bile sanki ismi cismi varmışcasına bağımlı olacaksınız, hatta kafasındaki sorulara kendinizce çözüm üretmeye bile çalışacaksınız. Cevabı olmayan sorular cennetine adım atacaksınız.
Başka Zaman Kütüphaneleri, postmodern fantezi türünün dünya üzerindeki en önemli yapıtlarından biri. Sırp edebiyatının önde gelen yazarlarından Zoran Zivkovic,2003 yılında Dünya Fantezi Ödülü’ne değer görülen bu mozaik romanında iç içe geçmiş altı öyküye yer veriyor.
Bu öykülerin ilkinde, gelecekte bir gün yazacağı romanlara internet ortamında, bir web sitesinde rastlayan bir yazarla tanışıyoruz. İkinci öyküde, posta kutusunda sürekli olarak kalın ciltli kitaplar bulan ve oturduğu apartman dairesinin içini tamamen bu kitaplarla dolduran yalnız bir adam karşımıza çıkıyor. Üçüncü öyküde, gece saatlerinde, dünya üzerinde yaşamış ve yaşayan tüm insanların biyografilerinden oluşan bir arşive dönüşen bir kütüphaneden korkulu kuşkular içinde çıkmaya çalışıyoruz. Dördüncü öyküde, cehennem sonsuza dek kitap okumaya mahkum olan bir günahkarla aynı hücrede buluyoruz kendinizi. Bütün dünya kitaplarını içinde barındıran küçük bir kitap beşinci öyküde bizi şaşkına çeviriyor. Son öyküde, kütüphanesinin rafında karşısına çıkan karton ciltli bir kitabı yok etmeye çalışan bir eski kitap koleksiyoncusunun deneyimiyle dünya üzerinde bugüne değin yayımlanmış ne kadar kitap varsa hepsini içimizde buluyoruz.
Olağan dışı bir düş gücünün ürünü olan Başka Zaman Kütüphaneleri, içinde Pandora kutusunun saklı olduğu bir roman.
Teşekkürler, bu kısmı eklemeniz çok çok iyi oldu.
Bu ozetiniz için teşekkür ederim artık kitabı daha iyi anladim.
Rica ederim, beğendiyseniz ne mutlu.
Cok guzel yorumlanmis
Çok teşekkür ederim, ne hoş bir duygu beğenilmesi.
Aslı Hanim, yaz tatiline girmişken okurlarınıza yazın okunacak kitap listesi de verebilir misiniz?
Elbette, en kısa sürede derlerim okuma listesini.