Destek yayınlarından çıkan kitaplarda en sevdiğim şey cümlelerin düzeni her ne olursa olsun yazım-noktalama işine önem veriliyor olması.Herkesleşme de bunlardan biri.Son dönemde yeni çıkan kitabı “Parla” raflarda boy gösterse de ben okuma hakkımı Herkesleşme’den yana kullanıp dilini anlamayı seçtim.Şunu belirteyim sevilmeyecek gibi değil ki dili.Okudukça kelimeler zihninizden akıp geçiyor.
Kitabın kurgusu ise “Akıl Oyunları” filmine taş çıkarır vaziyette.Nerede ne olacak?Adam ne zaman ölecek?Vah zavallı,kırık kalbiyle insan önce hıncını alır,derken.Hop bir bakıyorsunuz adam zaten cin gibi zekasıyla babasına olan öfke-nefret karışımı hislerini harmanlıyor ve tereyağından kıl çeker gibi herkeslerden kalp kırıklıklarının öcünü alıveriyor.
İnsan okurken kimin safında olsam,diye aklından geçirir geçirmez zihin oyununa dahil etmiş oluyor sizi yazar.
Enterasan bir kurguyla harmanlamış konusunu.Benim diyen çoğu kişiye avucunu yalatacak derecede muazzam bir eser inşa etmiş.Zeyneb diye hitap ediyor sevgilisine sonra da kitabın sonunda dalga geçer gibi biz okurları alaya alarak “Zeyneb hiç b ile olur mu?Amma da safsınız”demeye çalışıyor.
Trafik kazasında babası vefat ediyor Ömer’in.Hem de kafası bedeninden kopuyor.Ne acı onun için.Aslında hikaye daha babası vefat etmeden başlıyor.Evlerinin yakınındaki alışveriş merkezindeki kasiyeri gözüne kestiriyor.Ve onu takip etmeye onunla ilgili her ayrıntıya dikkat edip önem vermeye başlıyor.İşte Zeyneb’e olan aşkı da böylelikle su yüzüne çıkıyor.
Zeynep,kasiyer kız.O da Ömer’in sürekli sudan sebeplerle alışveriş merkezine gelmesiyle farkına varıyor her şeyin.Gel zaman git zaman bunlar beraber oluyorlar.Amma velakin ilişkileri öyle bir düzeyde ilerliyor ki sanki yıllardır birbirlerini tanıyorlarmış da konuşacak bir şeyleri kalmamış gibi sadece bakışlarla anlaşıyorlar.
Birbirlerinin evine gidip gelmeleri de tabiki artık eksik olmuyor.Gariptir ki Zeyneb’in annesi pek hoşlanmıyor Ömer’den.Sanırım annesi Zeyneb’in de ablası gibi varlıklı biriyle evlenip düzen kurmasını istiyor.Konuşamayıp da bir şeylerin eksik kalması da belli de bundan.Gün geliyor Zeyneb terfi beklerken sebepsiz yere işten kovuluyor.Neyseki tekrardan işe başlaması zor olmuyor.Fakat iş yeri uzak olduğu için Ömer’le görüşme sıklıkları da gittikçe aralanıyor.Ömer ise düşüncelerini kontrol edemez hale geliyor.Sık sık paranoyalara kapılıyor.Kuruyor da kuruyor kafasında.Onca düşünce curcunası arasında acı bir haberle sarsılıyor tüm vücudu.İnanması zor oluyor,babası ölmüş sonuçta.Kafası bedeninden ayrılarak can vermiş.Babasının ölümüyle ilgili tek soru aklını karıştırıyor.”Acaba kafası bedeninden ayrılırken bilinci yerinde miydi?”Bunu ona düşündüren şey daha önce okuduğu hikaye olduğu için cevabını da biliyor aslında.Hemen hastane bahçesinde arıyor Zeyneb’i.Ağlıyor da ağlıyor.Hıçkırıkları kelimelerin çıkmasına mani oluyor.Zeyneb de yeni patronu Mehmet’le iş yemeğinde o esnalarda.Paranoyanın kitabını yazmış birine verilecek en doğru tepkiyi veriyor Zeyneb ve telefonu yüzüne kapatıyor.O andan itibaren bir daha ulaşamıyor Zeyneb’e.
Evlerinin yakınındaki bakkal amcayı babasına benzerliğinden dolayı,sık sık ziyaret ediyor.İşte orada tanıyor düzenbaz arkadaşı Harun’u.Ve sonrasındaki zamanlarda birlikte vakit geçirmenin cılkını çıkarıyorlar.Bir gün Harun’a intihar edeceğini ve bunun için ona yardım etmesi gerektiğini söylüyor.Harun itiraz etse de Ömer onu ihanet etmekle tehdit ediyor.Tabi Harun bu tehdide boyun eğiyor Ve bir şartla yardım etmeyi kabul ediyor.Bir ay boyunca hayatı dilediklerince yaşayacaklar,eğer ki ay sonunda fikri değişmezse Harun yardım edecek intihar etmesine.
Ömer’in aklına ilk Zeyneb’i bulmak geliyor.Bir şekilde Zeyneb’in Mehmet’le evlendiğini öğreniyor.Fakat yine de onu görme fikri cayır cayır yakıyor tenini.Harun’un yardımıyla buluyor adresini ve kavuşuyor Zeyneb’in konuşan gözlerine.Ama ne yazık ki Mehmet’in gelmesiyle sessizlik yerini kavgaya bırakıyor.Meğer Harun satmış Ömer’i haberi yok garibimin.Kavga esnasında Zeyneb’in yere düşmesine sebep olan Mehmet’i affetmiyor Ömer.Usta bir çeviklikle yerden kaptığı gibi parke taşını indiriyor Mehmet’in ensesine.Sonra da akan kanı izliyor umarsızca.Taşı panikle Zeyneb’in eline tutuşturup evin yolunu tutuyor.Plan hazır.İntihar edecek,hapislerde çürüyemez ya ölmeye karar vermişken.Harun’u çağırıyor eve.Tavana asılı ip karşılıyor Harun’u.İçelim diyor,Ömer.Şişenin dibini tek başına buluyor Harun.Ve sandalyeye çıkıyor Ömer’in talimatıyla.Amacı ipin sağlamlığını ölçmek.Komik geliyor bu durum ikisine de.Hatıra fotoğrafı çekiyorlar.Ve ardından çat!Ömer hızlı bir tekmeyle sandalyeyi indiriyor yere.Harun ipin boğazını iyice sarmalamasıyla can çekişerek orada ölüyor.Ve o an anlıyoruz işte yazarın bizimle dalga geçercesine her şeyi en başından planladığını.Ölmek şöyle bir tarafa dursun yaşamak istiyor aldığı intikamın ruhunu kapladığı huzurla.Biz hapse gireceğini düşünürken o delilleri ince bir titizlikle yok edişini anlatıyor sinsice.
Merhaba Aslı Hocam nasıl gidiyor çalışmalar?
Yeni yazılarınızı merakla bekliyoruz.
Üniversitede bir programa katıldığım için son zamanlardaki yoğunluğumu oraya vermek durumunda kalmıştım,ancak artık yazılarıma geri döneceğim yoğunluğum azaldı.Sağolun en kısa zamanda geliyor yazılar.