1-Açılış
2- Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı
3-Öğretmen konuşması
4-Ata’mızın Türk gencine mesajları
5- Atatürk’ten Bir Anı
6-‘ Bir Tutkudur Mustafa Kemal’ isimli şiir.
7-Atatürk Oratoryosu
8-Atatürk’ün sevdiği eserlerin seslendirilmesi
9- Zeybek performansı
10-Kapanış
I.SUNUCU
Yıl otuz sekiz, on kasım Perşembe
Hatırdan çıkmayacak bir sonbahar
Sarsılıyor İstanbul yedi tepe
Yaman esmiş Dolmabahçe’de rüzgar
II.SUNUCU
Gerçek olamaz olsa olsa bir düş
Dokuzu beş gece Atatürk ölmüş
Böyle toptan bir yas nerde görülmüş
Beraber ağlıyoruz kurtlar kuşlar
1.Sunucu: Saygı Değer Öğretmenlerim ve Sevgili Arkadaşlar!
Sunucu : Yine bir 10 Kasım sabahındayız yine matem doluyuz. Çünkü bugün Atamız’ın ölüm yıl dönümüdür, aramızdan ayrıldığı gündür. 86 yıl önce şu dakikalarda yine İstanbul’da yine böyle bir sonbahar sabahı…Dolmabahçe’de esen yaman bir rüzgar, büyük önderimizin beden olarak, evet sadece beden olarak aramızdan ayrılışını haber veriyordu.
Sunucu : Oysa O’nun sesi, hala kulaklarımızda, fikirleri yolumuzu aydınlatıyor.
Sunucu : Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve onun silah arkadaşları ile adları burada sayılamayacak kadar çok olan şehitlerimiz ve kahramanlarımız için 2 dakikalık saygı duruşunda bulunulacak ve akabinde İstiklal Marşımız söylenecektir.
2. Sunucu : “Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kâfidir.”
2.Sunucu : Okulumuzun Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni …………………………….. yı konuşmasını yapmak üzere kürsüye davet ediyorum.
Sayın Okul Müdürüm, Değerli Öğretmenlerim, Sevgili Arkadaşlar
Türk ulusunu; bağımsızlığa kavuşturan, onu çağdaş uygarlığın ayrılmaz bir parçası gören ve çağdaş uygarlık düzeyine çıkaran, adı ve eserleri sonsuza kadar yaşayacak olan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ölümünün 86. yılında saygıyla anıyoruz.
Mustafa Kemal Atatürk, savaşlardaki başarılarıyla büyük asker, yönetimiyle büyük bir devlet adamı; görüşlerindeki sağlamlık, doğruluk, geçerlilik, uluslararası ilişkilerde güvenirlik, barış ve insanseverlik değerleri ile de evrensel bir kişidir.
Aynı çağda yaşayan, gerek kendi milletleri, gerekse dünya için endişe ve korku kaynağı olan bazı liderler, bugün ya unutulmuş ya da kötü miraslarıyla anılır olmuştur. Atatürk ise, sevgi ve saygı uyandırarak, Türk milletini, çağ ile tanıştırmaya gayret edip varlığını teminat altına almaya yöneltmiştir
Yalnız 10 Kasım’da değil, düşünce ufkumuzda, Atatürk’ün mücadele azmi, bizlere yüklediği sorumluluklar ve gösterdiği hedefler tekrar tekrar konuşulmalıdır.
Akılcı ve yaratıcı düşünen, kendine güvenen ve sorumluluk sahibi, özgür bireylerin oluşturduğu çağdaş, Kendi ifadesiyle “Muasır Medeniyet Seviyesi”ni yakalayıp onu aşan bir toplum yaratmayı amaçlayan Atatürk’ün özümsenmesi, devlet ve toplum hayatına getirdiği ilkelerin dogmatik değil, akılcılığa ve bilimciliğe dayalı bir şekilde yorumlanması ve benimsenmesiyle mümkün olabilir.
Selam SanaTürk’ün Sarı Saçlı Mavi Gözlü Çocuğu.
Sen Büyük İnsan,
Sen miskinliği sevmeyen,
Boş hayaller kurmayan
Gaz lambası ışığında harita başında cephe planlayan,
Karatahta başında alfabe öğreten,
Eşitlik adalet demokrasi insanlık dersi veren
Sahip olduklarını milletine bağışlayan,
Yeni yepyeni devrimler yapan
Sen Türk’ün Sarı Saçlı Mavi Gözlü Çocuğu
Selam Sana.
Senin gibi aydın
Senin gibi dürüst
Senin gibi vatansever
Senin gibi lider
Senin gibi yönetici politikacı askerkomutan
Senin gibi dahi…
Senin gibi bir çocuğa, sahip büyük Türk Milletinden
Sana Selam Mavi Gözlüm,
Senin için çarpan
Seni seven
Seni özleyen
Seni arayan
Yürekler var bıraktığın ülkende
Seni seven o yüreklerden
Sana Selam Olsun Mavi Gözlüm
Hiç özlemediğimiz kadar Hiç sevmediğimiz kadar
Seni seviyor özlüyoruz.
Selam Sana Mavi Gözlüm
Bu duygu ve düşüncelerle, aramızdan ayrılışının 86. yılında, Türk Ulusu’nun yüreğinde ölümsüzleşen, BÜYÜK ÖNDER Atatürk’ü bir kez daha sevgi ve saygıyla anıyor, ve şükranlarımı sunuyorum.
Aziz ruhun şad olsun. ATAM…
I.Sunucu :
Bir Tutkudur Mustafa Kemal;
Nice sevdalara değişilmeyen.
Yitirilmiş Kasımlarda açan umuttur,
Bir baştır, vazgeçilmeyen…
II.Sunucu:
Bir Türküdür Mustafa Kemal
Suskun ağızlarda söyleşir, durur.
Çaltı burnu’nda gözetir denizi.
Köroğlu’nda bağdaş kurup oturur.
Sunucu 1: Şimdi de …… sınıfı öğrencilerinden Hiranur Aksu Kuva-yi Milliye destanından BÜYÜK TAARUZ isimli şiiri yorumlayacak.
Dağlarda tek tek ateşler yanıyordu.
Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki şayak kalpaklı adam
nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden güzel, rahat günlere inanıyordu
ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında,
birdenbire beş adım sağında onu gördü.
Paşalar onun arkasındaydılar.
O, saati sordu
Paşalar: ‘Üç’, dediler.
Sarışın bir kurda benziyordu
Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun başına kadar,
eğildi, durdu.
Bıraksalar
ince, uzun bacakları üstünde yaylanarak
ve karanlıkla akan bir yıldız gibi kayarak
Kocatepe’den Afyon ovasına atlayacaktı.
…
Saat beşe on var
Saat beşe beş var.
Dağlar aydınlanıyor.
Bir yerlerde bir şeyler yanıyor.
Gün ağardı ağaracak.
Kokusu tütmeğe başladı:
Anadolu toprağı uyanıyor.
Ve bu anda, kalbi bir şahan gibi göklere salıp
ve pırıltılar görüp ve çok uzak
çok uzak bir yerlere çağıran sesler duyarak
bir müthiş ve mukaddes macerada, ön safta, en ön sırada,
şahlanıp ölesi geliyordu insanın.
Topçu evvel mülâzimi Hasan’ın yaşı yirmi birdi.
Kumral başını gökyüzüne çevirdi, kalktı ayağa.
Baktı, yıldızları ağaran muazzam karanlığa.
Şimdi bir hamlede o kadar büyük.
Öyle şöhretli işler yapmak istiyordu ki bütün ömrünü
ve hâtırasını ve yedi buçukluk bataryasını
ağlanacak kadar küçük buluyordu.
Yüzbaşı sordu:
— Saat kaç?
— Beş.
— Yarım saat sonra demek…
Alaca karanlıkta, bir çınar dibinde, beygirinin yanında duran sarkık,
siyah bıyıklı süvari kısa çizmeleriyle atladı atına.
Saat
— Beş otuz…
Ve başladı topçu ateşiyle
ve fecirle birlikte Büyük Taarruz…
Sunucu : Okulumuzu ……… sınıfı öğrencilerinden ………………….. ve …………………………..’ i Ata’mızın Türk gencine mesajlarını seslendirmek üzere kürsüye davet ediyorum.
● Bütün ümidim gençliktedir.
● Ey yükselen yeni nesil, istikbal sizindir. Cumhuriyet’i biz kurduk, O’nu yükseltecek ve sürdürecek sizlersiniz.
● Herkes ulusal görevini ve sorumluluğunu bilmeli, memleket meseleleri üzerinde o düşünceyle, düşünüp çalışmayı görev edinmelidir.
● Kendiniz için değil, bağlı bulunduğunuz ulus için elbirliği ile çalışınız. Çalışmaların en yükseği budur.
● Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
● Bugün hepimize düşen ortak görev; ulusal değerlere, bilince, Cumhuriyet’e sahip çıkmak, Çanakkale’yi, Kurtuluş Savaşı’nı kazanan ruhu korumak ve bu bilinci gelecek kuşaklara aktarmaktır. Türk Ulusu dili, kültürü, tarihi ve saygın kimliğiyle aydınlık yarınlara el ele güçlü biçimde yürüyecektir.
● Sizler, yani yeni Türkiye’nin genç evlatları! Yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz… Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler, asla ve asla yorulmazlar. Türk Gençliği gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir.
● Öğretmenler! Cumhuriyet sizden düşünceleri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister.
● Ordularımızın kazandığı zafer, sizin ve sizin ordularınızın zaferi için yalnız zemin hazırladı… Gerçek zaferi siz kazanacak ve devam edeceksiniz ve mutlaka başarılı olacaksınız.
● “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir…”
● “Cumhuriyeti kuranlar onu korumaya da muktedir olmalıdır.”
● Tarihi yaşadığımız gibi yazdık, fakat geleceği cumhuriyete inananlara, onu koruyanlara ve yaşatacaklara emanet etmek lazımdır.
● Gençler cesaretimizi takviye ve idame eden sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile insanlık ve medeniyetin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en kıymetli timsali olacaksınız. Yükselen yeni nesil, istikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz.
● Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. Milletlerin esirliği üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkumdurlar.
● Cumhuriyet fikir serbestliği taraftarıdır. Samimi ve meşru olmak şartıyla her fikre saygı duyarız.
● Okul, genç beyinlere insanlığa saygıyı, millet ve ülkeye sevgiyi, bağımsızlık onurunu öğretir.
● Okul sayesinde, okulun vereceği ilim ve fen sayesindedir ki, Türk milleti, Türk sanatı, Türk iktisadiyatı, Türk şiir ve edebiyatı bütün güzellikleriyle gelişir.
● Müspet bilimlerin temellerine dayanan, güzel sanatları seven, fikir terbiyesinde olduğu kadar beden terbiyesinde de kabiliyeti artmış ve yükselmiş olan erdemli, kudretli bir nesil yetiştirmek ana siyasetimizin açık dileğidir.
● Bilelim ki, milli benliğini bilmeyen milletler, başka milletlere yem olurlar.
● Bizim milletimiz vatanı için, özgürlüğü ve egemenliği için özverili bir halktır; bunu kanıtladı. Milletimiz, yaptığı devrimlerin kıskanç savunucusudur da. Benliğinde bu erdemler yerleşmiş bir milleti, yürümekte olduğu doğru yoldan hiçbir kimse, hiçbir kuvvet alıkoyamaz.
● Adımlarını, attığımız uygarlık ve yenilik adımlarına uydurmak istemeyenler ne talihsizdirler! Bu gibiler hâlâ milleti aldatacaklarını ümit ediyorlarsa bu ümitleri, kendilerinin zarara uğramalarından başka bir sonuç vermeyeceğine şimdiden emin olabilirler.
● Biz Türkler, bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve istiklâle timsal olmuş bir milletiz.
● Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medenî insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık sayılamaz.
● Türk milletinin karakter ve adetlerine en uygun olan idare, cumhuriyet idaresidir.
● Yeni kuşak, en büyük cumhuriyetçilik dersini bugünkü öğretmenler topluluğundan ve onların yetiştirecekleri öğretmenlerden alacaktır.
● Milli mücadelelere şahsî hırs değil, milli ideal, milli onur sebep olmuştur.
● Bir millet eğitim ordusuna sahip olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin kalıcı sonuçlar vermesi ancak eğitim ordusuyla mümkündür.
● Bir dinin tabii olması için akla, fenne, ilme ve mantığa uygun olması lazımdır.
● Her fert istediğini düşünmek, istediğine inanmak, kendine mahsus siyasi bir fikre sahip olmak, seçtiği bir dinin icaplarını yapmak veya yapmamak hak ve hürriyetine sahiptir. Kimsenin fikrine ve vicdanına hakim olunamaz.
● Türk Milletinin istidadı ve kesin kararı medeniyet yolunda, durmadan, yılmadan ilerlemektir.
● Medeni olmayan insanlar, medeni olanların ayakları altında kalmaya mahkumdurlar.
● Bizim devlet idaresinde takip ettiğimiz prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir tutmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz.
● Milletimiz her güçlük ve zorluk karşısında, durmadan ilerlemekte ve yükselmektedir. Büyük Türk Milletinin bu yoldaki hızını, her vasıtayla arttırmaya çalışmak, bizim hepimizin en kutlu vazifemizdir.
● İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan mürekkeptir. Kabil midir ki, bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünlüğü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki, bir cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça öteki kısmı göklere yükselebilsin?
● Ben icap ettiği zaman en büyük hediyem olmak üzere, Türk Milletine canımı vereceğim.
● Çalışmak demek, boşuna yorulmak, terlemek değildir. Zamanın gereklerine göre bilim ve teknik ve her türlü uygar buluşlardan azami derecede istifade etmek zorunludur.
● Hiçbir zafer amaç değildir. Zafer, ancak kendisinden daha büyük bir amacı elde etmek için belli başlı bir vasıtadır.
● Ekonomik kalkınma, Türkiye’nin hür, müstakil, daima daha kuvvetli, daima daha refahlı Türkiye idealinin belkemiğidir.
● Tam bağımsızlık, ancak ekonomik bağımsızlıkla mümkündür.
● Hürriyet olmayan bir memlekette ölüm ve çöküş vardır. Her ilerleyişin ve kurtuluşun anası hürriyettir.
● Tarih bir milletin kanını, varlığını hiçbir zaman inkar edemez.
● Adalet gücü bağımsız olmayan bir milletin, devlet halinde varlığı kabul olunamaz.
● Millete efendilik yoktur. Hizmet vardır. Bu millete hizmet eden onun efendisi olur.
● Biz barış istiyoruz dediğimiz zaman tam bağımsızlık dediğimizi herkesin anlaması gerekir.
● Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.
● Tüketici yaşamak iyi değildir. Üretici olalım.
● Bir millet ki resim yapmaz, bir millet ki heykel yapmaz, bir millet ki tekniğin gerektirdiği şeyleri yapmaz, itiraf etmeli ki o milletin ilerleme yolunda yeri yoktur.
● Devrim yasası, eldeki yasaların üstündedir. Bizi öldürmedikçe, bizim kafalarımızdaki akımı boğmadıkça, başladığımız devrim ve yenilik bir an bile durmayacaktır. Bizden sonraki dönemlerde de böyle olacaktır.
● Büyük başarılar, değerli anaların yetiştirdikleri seçkin çocukların yardımıyla meydana gelir.
● Toplumdaki başarısızlığın sebebi, kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ihmal ve kusurdan doğmaktadır.
● Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için, başarı için, en hakiki mürşit bilimdir, fendir.
● Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılapların amacı, Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen çağımıza uygun ve bütün mana ve biçimiyle uygar bir toplum haline değiştirmektir.
● Bütün dünya bilsin ki, benim için bir yandaşlık vardır: Cumhuriyet yandaşlığı, düşünsel ve toplumsal devrim yandaşlığı. Bu noktada yeni Türkiye topluluğunda, bir bireyi bunun dışında düşünmek istemiyorum.
● Savaş zaruri ve hayati olmalıdır. Milletin hayatı tehlikeye maruz kalmadıkça savaş bir cinayettir.
● Gençliği yetiştiriniz. Onlara ilim ve irfanın müspet fikirlerini veriniz. Geleceğin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız.
● Zafer, “Zafer benimdir” diyebilenindir. Başarı ise, “Başaracağım” diye başlayarak sonunda “Başardım” diyebilenindir.
● Egemenlik verilmez, alınır.
● Türk Milleti bağımsız yaşamış ve bağımsızlığı var olmalarının yegane koşulu olarak kabul etmiş cesur insanların torunlarıdır. Bu millet hiçbir zaman hür olmadan yaşamamıştır, yaşayamaz ve yaşamayacaktır.
● Milletimiz davranışlarında ve gayretlerinde sarsılmaz bir bütünlük gösterdiği için başarılı olmuştu
● Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. Milletlerin esirliği üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkumdurlar.
● Bu millete çok şey öğretebildim ama onlara uşak olmayı bir türlü öğretemedim.
● Milli mücadelelere şahsî hırs değil, milli ideal, milli onur sebep olmuştur.
● “Türk milletinin karakteri yüksektir. Türk milleti çalışkandır. Türk milleti zekidir… Türk milleti milli birlik ve beraberlik içerisinde güçlükleri yenmesini bilmiştir… Türk milletinin tarihi bir niteliği de güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir. Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır…”
● “Türk esirlik kabul etmeyen bir millettir.”
● “Bizim başka milletlerden hiç bir eksiğimiz yok. Cesuruz, zekiyiz, çalışkanız, Yüksek amaçlar uğrunda ölmesini biliriz.”
● “Büyük şeyleri büyük milletler yapar.”
● “Benim hayatta yegane fahrim, servetim Türklükten başka bir şey değildir.”
● “Gerektiğinde vatan için bir tek fert gibi yekpare azim ve karar ile çalışmasını bilen bir millet elbette büyük bir geleceğe layık ve aday olan bir millettir.”
● İki Mustafa Kemal vardır: Biri ben, et ve kemik, geçici Mustafa Kemal… İkinci Mustafa Kemal, onu “ben” kelimesiyle ifade edemem; o, ben değil, bizdir! O, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni hayat ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben, onların rüyasını temsil ediyorum. Benim teşebbüslerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan, yaşaması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemal odur!
● “Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir.”
● “Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.”
Sunucu : “Atatürk gibi insanlar bir kuşak için doğmadıkları gibi, bir devre içinde doğmazlar. Onlar önderlikleriyle, yıllarca milletlerinin tarihinde hüküm sürecek insanlardır.”
Sunucu 1: Okulumuzun ……………. Sınıfı öğrencilerinden ………………………. , …………………… ve ……………………….. ‘nun seslendirmesiyle Atatürk’ten bir anıyı dinliyoruz.
Tarihçi ve yazar Cemal Kutay, Atatürk ile yaşadığı bir anıyı şöyle aktarıyor:
“Ankara’da ‘Sergi Evi’ adlı bir bina yapılıncaya kadar resim galerisi yoktu. Mustafa Kemal’in de bir tercihi vardı: Bu sergilere ya ilk gün gelirdi veya en son gelirdi. Neden? İlk gün gelirdi; ilgiyi arkasından çekmek için… Son gün gelirdi; bu alakanın neticesini öğrenmek için…
Ressam Şevket Dağ da o yıl, yani 1935’te yedi eser yapabilmiş, yedi tablo… Onları getirmekte de geç kalmış. Kendisini karşıladık, eserleri konuldu ve her gün gazetede bir haber yaratıyoruz. Bizim çok değerli başyazarımız Falih Rıfkı Atay “Sık sık bahsedin Şevket Dağ’ın sergisinden… İlgi uyansın” dedi.
Ve Şevket Dağ bekliyor tablolarını almaya gelecekler diye. Hiçbir hareket yok, büyük bir üzüntü içinde. Hatta Münir Hayri’ye: “Eğer bu tabloları satamazsam bunları nasıl geriye götüreceğimi düşünüyorum, emin ol ancak bir yol param var İstanbul’a dönüş için.” diyor.
Biz de elimizden geleni yapıyoruz. Son gün geldi. Büyük bir heyecan içinde Atatürk’ün gelmesi bekleniyor. Bir telefon geldi öğleden sonra gazeteye: Atatürk sergiyi ziyarete geliyor. Ben, Foto Cemal’i aldım, merakla bekliyoruz. Kapıda Şevket Dağ karşıladı kendisini. Atatürk “Nasılsınız üstat?” diye sordu. Ben onun kadar nazik, onun kadar terbiyeli ve onun kadar karşısındakinin ruhuna hitap eden bir başka yüce adama rastlamadım. Salona giriyorlar ve her biri ayrı ayrı bir şaheser olan tabloların önünde biraz duruyor, ne zaman yapıldığını soruyor, bilgi alıyor.
Sonra bir anda döndü ve dedi ki “Üstadım Milli Eğitim Bakanı geldi mi?”, “Geldi” dedi Şevket Dağ. O zamanki kabinelerde yer alan sayısı 10 veya 11 bakanı sırayla saymaya başladı Atatürk:
-“Ekonomi Bakanı geldi mi?”
-“Geldi.”
-“Milli Savunma Bakanı geldi mi?”
-“Geldi.”
-“Başbakan geldi mi?” dedi.
-“Evet efendim başbakan da teşrif ettiler” dedi.
O yakışan, o şahane ve bir muhasebenin, bir düşüncenin adeta ifadesi olan tebessümüyle:
-“Üstadım… Bu kadar “bakan” geldi de bir “gören” olmadı mı?” dedi.
Ve döndü Hasan Rızaya:
-“Soyak… Bu başyapıtları köşke götürelim de doya doya seyredelim” dedi. Ve İş Bankası’ndaki hesabından, yani şahsi parasından ödeyerek o tabloları aldı ve gitti. Hey Goca Adam Hey!”
I.SUNUCU:
Bir İnançtır Mustafa Kemal;
Yurdun dört yönünde, bir çağdır yaşayan.
Sarmış kollarıyla, çepçevre ulusu.
Sakarya boylarından Akdeniz’e taşıyan…
II.SUNUCU:
Bir Anlamdır Mustafa Kemal
Belkahve’den dürbünüyle seyrediyor İzmir’i.
Özgürlük diyor, al atının üstünde,
Kırıyor kılıcıyla, tutsak eden zinciri…
Sunucu 1: Şimdi de……………………. sınıfından ……………………………… Bir Tutkudur Mustafa Kemal adlı eseri seslendirecek.
Bir tutkudur Mustafa Kemal;
Nice sevdalara değişilmeyen.
Yitirilmiş kasımlarda açan umuttur,
Bir baştır, vazgeçilmeyen…
Bir bayraktır Mustafa Kemal;
Çekilmiş kalelere, rüzgârda dalgalanan.
Bozkırın bağrında yol alan kağnılara,
Işık tutan, güç veren, yol bulan…
Atam, Gazi Paşam,
Övüncümüz, önderimiz!
Çağın gerisinde kalmadı düşüncelerin.
Evrende, çıkmadı henüz senin kadar büyük bir lider,
Geçen olmadı seni hiçbir konuda, düşünen olmadı senden ileri.
Hâlâ dünyada en hakiki mürşit, ilim.
Biz unutmadık Atam, dediklerini unutmayacağız
Yıktırmadık Atam fikirlerini, yıktırmayacağız…
Her gün güneş yeniden doğar, gün yeniden başlar Ata’m. Kahramanlar ölmezler, kalplerde yaşarlar. Ne yazsak ne yapsak azdır senin için. Bütün ulusun gönüller dolusu kucaklar dolusu selamı var. Selam sana eşsiz insan, yüce komutan, ulusuna gençliğine güven içinde yat.
Bugün kahraman ulusumuzun büyük önderi ve cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün sonsuzluğa göçüşünün 80. yıldönümü. Onun 1938’de bir on kasım sabahı sona eren maddi hayatı, şimdi yüreklerimizde ve beyinlerimizde birer Mustafa Kemal ideali olarak yaşıyor.
Ne mutlu ki milyonların göğsünde ölene, ne mutlu milyonların göğsüne kazılmış mezarı olana, Ne mutlu dünyanın en şerefli milletine ÖNDER olana, ne mutlu sana ATAM!
1. Sunucu
Üstümüze gece gündüz kol geren
Bize güzel işi günleri gösteren
Türk iline yeni baştan can veren
Kimdir diye sorarlarsa,
2.Sunucu
Işık ışık parıldıyor her yerde
Topraklarda denizlerde göklerde
Gönül erir kendisinde geçerde
Atatürk Hangi yana dalarsa Atatürk
2.Sunucu :Şimdi de okulumuzun ……………………. sınıfı öğrencilerinin seslendirdiği “Atatürk Oratoryosu”nu dinliyoruz.
10 kız
Mustafa Kemal’i anıyoruz bugün.
O’nu anmak demek bir kez daha Mustafa Kemaller olmak demektir.
Tek bir varlıkta, Mustafa Kemal’in varlığında birleşmek demektir.
Bütün kızlar
Onu anlamaya çalışmak demektir.
10 erkek
Yıl 1881
Ilık rüzgarlar esiyordu
Selanik ovalarında ;
Dağ başka, sokaklar başka başka ;
10 erkek
Yıl 1881
Bütün erkekler
Yıl 1881, Selanik.
Kiraz mevsimi-Cumbalı, iki katlı ev.
Vakit alacakaranlık Saçlar altın sarısı, Gözler gök mavisi bir bebek,
Ay batıp güneş doğmak üzere Haykırdı dünyaya, geleceğe.
10 erkek
Anne Zübeyde, baba Ali Rıza,Abla Makbule, mutlulukların en yücesinde.
Herkes
Adını Mustafa Koydular.
10erkek
Ben Ali Rıza,
En ünlü, en onurlu, en mutlu baba
Mustafa´nın başına bir kılıç koydum doğduğunda
Ucu haksızlığa bakıyordu, Kabzası insanlığa.
10 kız
Yıl 1905.
Bir Yüzbaşı doğuyordu Harp Akademisi’nden yıldız yıldız
Bir ayak Şam´da, bir ayak Selanik´teİstanbul´da, Trablus´ta, Sofya´da
Koşuyordu vatan uğrunda
Bütün erkekler
Varsın felek tüm cefasını toplasın gelsin
Artık sen, Mustafa Kemal ‘e sahip Türk milletisin.
10 kız
Neler sığdırmadı ki 57 yıllık hayatına,
Mahalle Mektebinden Harp Akademisine…
Ve bakıyorum Ata’m Kurmay Yüzbaşı yıl 1915’te
Bütün erkekler
Yıl 1915
18’indeyiz Martın
Kendine gel biraz
Geçilmez bu boğaz
Geçilmez bu boğaz
Herkes
Mustafa Kemal at üstünde, Mustafa Kemal yaya,
Bir vatan nasıl kurtarılır, burda öğrendi dünya
Mustafa Kemal ilerde, Mustafa Kemal en önde.
Mustafa Kemal askeriyle siperde.
Bütün erkekler
Tarih “Çanakkale Geçilmez” diye geldi dile.Çanakkale’de sisler ardında bir güneş parladı , adı Mustafaydı, adı zaferdi.
Birinci Dünya Savaşı bulmuştu sonunu
Şaşırmıştı Avrupa kendi yolunu
Fakat tanımıyordu daha Türk’ün oğlunu
Bütün kızlar
Yıl 1919, Mayıs’ın 19´u
Karadeniz köpük köpük.
Karagözlerinden şimşekler çakıyor.
10 erkek
Tekne eski, pusula bozuk, dalgalar çetin.
Elleri gökyüzünde bütün milletin.
Bütün erkekler
Son damla , Son canla…Çözülecek bu düğüm
İnançlıyız, hırslıyız“Ya istiklal, ya ölüm”
Erzurum´da, İkinci Kolordu Kumandanı
Kazım Karabekir Paşa, beni duyuyor musun?
Ben Mustafa Kemal, Samsun´dayım.
Duydum ki, Manisa, Aydın, düşman elinde İzmir gibi
Ve düşman yayılıyor ilerilere.
Bu devleti ancak biz kurtarabiliriz vererek el ele.
Bütün kızlar
Biz biliriz bizim işlerimizi,
İşimiz kimseden sorulmamıştır.
Kılıçla, mızrakla, topla tüfekle,
Başımız bir kere eğilmemiştir.
10 erkek
Atanın kararlı eli, İzmir’e doğru çevrildi
Bütün herkes: Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz’dir ileri!
Kemal Paşa yenilmez, yiğit, şanlı komutan
Analar bacılar yola döküldü,
Cephane taşıdı arkasından,
10 kız
Bir müddet kanlı aktı Sakarya, sonra daha berrak, daha gür…
Sakarya’dan sonra daha da bir arttı gücümüz, Herkes neyi varsa, neyi varsa koydu ortaya.
Bütün kızlar
Yer gök inledi bir yol daha,
Kurtuluş Savaşı’ndan.
Mehmetçik öldü, vatan kaldı yaşayan
Bütün erkekler
Sarı bir dev Anadolu’da
Bir elinde meş’ale, bir elinde kılıç,
Yüreğinde vatan sevgisiyle savaştı
Samsun’da, Sakarya’da Afyon’da, Dumlupınar’da
Herkes
Atanın kararlı eli İzmir’e doğru çevrilmiş
Dualar, dualar, dualar okunur
Ve zafer İzmir’de biter…Ve zafer İzmir’de başlar…
Ve zaferden zafere Mustafa Kemal!
Herkes
Görüyoruz seni kalbimizin gözleriyle
Sen bütün milletin ruhu
Kalplerde yatan büyük atam
Sana borçluyuz ta derinden
Yer sarsılsa yerinden
Ne senden geçeriz, ne senin eserinden.
Bütün kızlar
Davullar zurnalar döğende,
Biz seni hatırlarız!
Bütün erkekler
Binip trene gezende,
Biz seni hatırlarız!
Bütün kızlar
Önce adını öğrenir çocuklarımız,
Eli kalem tutup yazanda.
Herkes
Senin ışığında geleceğe yürüyoruz
Bu sevgi hiç bitmeyecek
Vatanımızı, devletimizi, gücümüzü sana borçluyuz
Gençliğin ümidi Mustafa Kemal’in askerleriyiz
Ölür mü insanı, toprağı, bayrağı, uygarlığı bir araya getiren?
Ölür mü özgürlüğü, bağımsızlığı bize veren
Ölmedi.
Ölmedin Ata’m yaşayacak ruhun kalbimizde her an…
*2.Sunucu: Şimdi de …………………… Hocamızın yönetiminde Atatürk’ün sevdiği parçaları dinliyoruz.
*1.Sunucu: Eğilmez başın gibi Gökler bulutlu efem Dağlar yoldaşın gibi Sana ne mutlu efem. ………….. sınıfından ……………………………e Ata’mızın çok sevdiği Zeybek performansı ile karşınızda…
1. Sunucu : Öldü sanmayın beni,
Biliyorum gelemem o yerlere bir daha.
10 Kasımlar bensiz geçecek hep,
Fakat biliniz ki kalbinizdeyim, sıcak duygularınızla.
Nerde üstünse başarınız, milletimin yüzünü güldüren
Bilinki orada ben varım
Sizleri toprağımdan, sizler kadar duyarım.
2.Sunucu : “10 Kasım Atatürk’ün Ölüm Yıldönümü” münasebetiyle hazırlamış olduğumuz program burada son bulmuştur. Ben ……………….ve Ben ………………..
1.sunucu :Bizi dinlediğiniz için teşekkür ederiz.
10 Kasım Ataturku Anma Programi indir.