12 MART İSTİKLAL MARŞI’NIN KABULÜ VE MEHMET AKİF ERSOY’U
ANMA PROGRAMI SUNUŞ METNİ
Cehennem olsa gelen, göğsümüzde söndürürüz.
Bu yol ki Hak yoludur, dönme bilmeyiz, yürürüz;
Düşer mi tek taşı sandın harim-i namusun,
Meğer ki harbe giden son nefer şehid olsun.
Şu karşımızdaki mahşer kudursa, çıldırsa,
Denizler ordu, bulutlar donanma yağdırsa,
Bu altımızdaki yerden bütün yanardağlar
Taşıp da kaplasa âfakı bir kızıl sarsa,
Değil mi cephemizin sinesinde iman bir;
Sevinme bir, acı bir, gaye aynı, vicdan bir;
Değil mi ortada bir sine çarpıyor, yılmaz,
Cihan yıkılsa emin ol bu cephe sarsılmaz!
Sayın Kaymakamım, Sayın Belediye Başkanım, protokolün değerli üyeleri, kıymetli Öğretmenlerim, değerli Öğrenci Arkadaşlarım,
12 Mart İstiklâl Marşı’nın Kabulü dolayısıyla düzenlenen programa hoş geldiniz.
Sayın Kaymakamım program akışını arz ediyorum:
1-Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı
2-Günün Anlam ve Öneminin belirtilmesi
3-Ödül töreni
4- Video gösterimi
5-Oratoryo sunumu
6-Kapanış
Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü
Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü
Işık ışık, dalga dalga bayrağım
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.
Sana benim gözümle bakmayanın
Mezarını kazacağım.
Seni selâmlamadan uçan kusun
Yuvasını bozacağım.
1- Sizleri Büyük devlet adamı Mustafa Kemal Atatürk, Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy ve tüm şehitlerimizin manevi huzurunda, bir dakikalık saygı duruşuna ve akabinde İstiklal Marşımızı okumaya davet ediyorum.
Mustafa Kemal Atatürk, İstiklâl Marşı hakkındaki görüşlerini şu şekilde belirtmiştir:
“Bu marş bizim inkılâbımızı anlatır,
İnkılâbımızın ruhunu anlatır.
Bunu ne unutmak ne de unutturmak lazımdır.
İstiklal Marşı’nda, istiklâl davamızı anlatması bakımından büyük manası olan mısralar vardır. Benim en beğendiğim yeri de burasıdır:
“Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklâl”
Benim bu milletten asla unutmamasını istediğim mısralar, işte bunlardır.
Asırlar boyunca söylenmeli ve bütün yar ve ağyar anlamalıdır ki, Türk’ün Mete hikâyesinde olduğu gibi, her şeyi, hatta en mahrem hisleri bile tehlikeye girebilir; fakat hürriyeti asla.
Bu pasajı her vakit tekrar ettirmek, bunun için lâzımdır.
Bu demektir ki efendiler,
TÜRK’ÜN HÜRRİYETİNE DOKUNULAMAZ.”
2- Günün anlam ve önemini belirten konuşmayı yapmak üzere okulumuz Öğretmeni ……………. kürsüye davet ediyorum.
12 MART İSTİKLAL MARŞI’NIN KABULÜ VE MEHMET AKİF ERSOY’U ANMA PROGRAMI GÜNÜN ANLAM VE ÖNEMİNİ BELİRTEN KONUŞMA
Sayın Kaymakamım, Protokolün çok kıymetli mensupları, basınımızın güzide mensupları, değerli meslektaşlarım, sevgili öğrenciler bugün İstiklal Marşı’mızın Gazi Meclis’te kabulünün 98. Yılı münasebetiyle ve Milli Marşımızın şairi Mehmet Akif Ersoy’u anmak üzere toplanmış bulunmaktayız.
Sözlerime başlamadan önce Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy ve tüm şehitlerimizi saygı ve rahmetle anıyorum. Ruhları şad mekanları cennet olsun.
Mehmet Akif’i sadece İstiklal Şairi olarak biliyoruz ancak o çağını aşmayı başarabilen yüksek bir şahsiyettir. Halkalı Baytar Mektebi’ni birincilikle bitiren bir veteriner; Arapça, Farsça, Fransızca bilen dil bilimci; Kurtuluş Savaşı sırasında halkı mücadeleye davet eden şanlı bir vaiz; iyi bir hafız; İstanbul Boğazı’nı yüzerek geçen, ata binen, gülle atan, koşuda birinci olan iyi bir sporcu; er meydanında rakibini tuş eden güreşçi; Milletin Meclisi’nde milletvekili ve İstiklal Şairi olarak bilinir. Mehmet Akif sağlam bir eğitimden geçmiş, sağlam karakterli, dürüst, dindar, kalbi vatan ve millet sevgisiyle dolu, kalbinde gurura ve kibire yer vermeyen biridir.
Mehmet Akif Ersoy adı Türk milleti için vatan, millet, bayrak, özgürlük kavramlarının karşılığıdır. O sadece bir şair değil Milli Mücadele’yi on kıtaya sığdırarak bu şanlı zaferi ölümsüzleştiren üstün bir şahsiyettir. Milli Şair’imiz toplumun kurtuluş yolunun ahlaklı ve faziletli gençler yetiştirmekten geçtiğini savunur. Yeni kuşaklar Mehmet Akif’i sadece bir yönüyle tanımaktadırlar: İstiklal Marşı şairi Mehmet Akif. Halbuki o yeni kuşaklar tarafından örnek alınması gereken farklı özelliklere sahip önemli bir şahsiyettir.
Mehmet Akif İstiklal Marşı’nı yazmak için birisi karalama diğeri temize çekmek için kullanacağı sadece iki kağıdı olan karalama kağıdı bitince:
“Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.” dizelerini Tacettin Dergahı’nın duvarlarına yazacak kadar madden fukara, İstiklal Marşı ödülü olan 500 lirayı almayacak kadar manen zengin bir insandır.
Öyle ki onun: “Korkma, cehennem olsa gelen göğsümüzde söndürürüz/Bu yol ki Hak yoludur, dönme bilmeyiz, yürürüz.” dizeleri beklenen marşın çok öncelerden müjdecisidir.
Bizler İstiklal Marşı’mızı Mehmet Akif’in kaleminden, kalbinden dökülen memleketin dört bir yanını saran, dosta güven düşmana korku salan dizleriyle tanıdık. Yüce Türk milletinin bağımsızlığa olan tutkusunu dile getirmiş; ülkemizin şanını, onurunu, varlığını ve varlığından hiçbir zaman, en onulmaz durumda dahi ödün vermeyeceğini şiirlerinde dile getirmiştir.
“Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.” dizlerinde şanlı bayrağımızın ilelebet tek bir Türk’ün ocağı tütse dahi Türk’ün yurdunda dalgalanacağını ifade etmiştir. O son ocak Türkistan’da Mete Han, Malazgirt’te Sultan Alparslan, Ankara’da Yıldırım Bayazıt, Viyana’da Kanuni Sultan Süleyman, İstanbul’da Fatih Sultan Mehmet, Çanakkale’de, Sakarya’da, Dumlupınar’da Mustafa Kemal Atatürk olmuştur. Türk’ün son ocağı sönmemiştir. Türk’ün her çağda vücut bulduğu kimlik şanlı bayrağımızın destanını tarihin sayfalarına yazdırmıştır.
Mehmet Akif emperyalist işgalcilerin Anadolu’yu çepeçevre sardığı dönemi:
“Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal…
Hakkıdır, hakk’a tapan, milletimin istiklal!” dizlerinde Anadolu’yu kırgın bir sevgiliye benzetmiş, Anadolu’nun öfkesini dile getirmiştir. Bayrağımız çehresini çatmıştır çünkü o yıllarda Anadolu’da şanlı bayrağımızın dışında işgalci bayraklar dalgalanmaktadır. Türk’ün bayrağı ancak göklerde özgür olarak dalgalandığında gülecektir. Bir aşığın sevgilisinden güler yüz beklemesi gibi bağımsızlığa aşık Türk Milleti de özgürlüğün sembolü olan bayrağın gülmesini beklemektedir.
İşte bu kutlu marş Türk milletinin bağımsızlık uğruna çektiği ızdırabı, bağımsızlığa olan düşkünlüğünü, Milli Mücadele’nin heybetini ifade eder. Türk milletinin yokluk içinde varlığı yenmesini özetler.
Kıymetli öğrenciler haftada en az iki kez söylediğimiz veya sadece dudaklarımızı oynattığımız ya da bitse de gitsek diye beklediğimiz İstiklal Marşı bu memleketin şanıdır, şerefidir, onurudur, gururudur. Bizler onu yüksek sesle okurken aslında bayrağımızı, varlığımızı, birliğimizi, vatanımızı, tarihimizi, şerefimiziyüksek sesle tüm dünyaya haykırır ve bu vatanın bizim olduğunu ve ebediyen bizlerin olacağını cihana duyururuz. Şairin dediği gibi:
Bu marş söylendikçe :
Döktüğünüz kanlar sizi boğacak
Yakındır, ufukta güneş doğacak
İnmez bu bayrak, sönmez bu ocak
Bu vatan bizimdir, bizim kalacak.
Yurdunu Allâh’a bırak, çık yola:
«Cenge! » deyip çek ki vatan kurtula.
Böyle müyesser mi gazâ her kula?
Haydi levend asker, uğurlar ola.
Ey sürüden arkaya kalmış yiğit!
Arkadaşın gitti, yetiş sen de git.
Bak ne diyor, cedd-i şehîdin, işit:
«Durma git evlâdım, uğurlar ola.
«Durma git evlâdım, açıktır yolun…
Cenge sıvansın o bükülmez kolun;
Süngünü tak, ön safa geçmiş bulun.
Uğrun açık olsun, uğurlar ola.
3- İlçemizde düzenlenen, İstiklal Marşı ve Önemi konulu şiir, komposizyon ve resim dalındaki yarışmada dereceye giren öğrencilerin ödülleri verilecektir.
İstiklâl Marşı sadece bir şiir değil, ruhları coşturan bir hamaset ve belâgat abidesi idi. Meclis’te Maarif Vekili Hamdullah Suphi Bey tarafından okunduğu zaman heyecan ve tezahürat son haddini bulmuştu; her mısraı her kıt ’ası sürekli alkışlarla karşılandı.
Maarif Vekili kürsüye çıkarak büyük bir heyecanla İstiklâl Marşı’nı okuyor. Marş’ın her mısraı, her kıt ‘ası sürekli alkışlarla karşılanıyor. Meclis’i büyük bir heyecan kaplıyor.
O gün Üstad için en muazzam bir gündü. Hayatında bu kadar heyecanlı bir gün geçirmediğini söylüyordu.
Nihayet 12 Mart 1921 günü mecliste verilen takrirler oya konup “İstiklâl Marşı” olarak kabul edildi ve müteakiben bütün mebuslar ayağa kalkarak Maarif Vekilinin tekrar okuduğu İstiklâl Marşı’nı, ayakta dinlediler.
4- 12 Mart İstiklal Marşı’nın Kabulü ve Mahmet Akif konulu video gösterimi yapılacaktır.
Atlılar atlılar hiç uyumadılar. Karakalpaklarını alınlarına düşürdüler, yolun sonuna baktılar, gördüler. Arkadaşlarını yol üstünde bir yamaca, kardaşlarını buz tutmuş siperlerde, çocuklarını öfke yutmuş düşman elinde, analarını iki elleri Allah’a açılmış bıraktılar. Babalarıyla zaten cephede helalleştilerdi. Hiç ağlamadılar, hiç uyumadılar. Bir soğuktan gözleri yaşardı bir de alevli güneşten. Ant içmişlerdi. Titrek elleriyle Sevr’e gidip kelle kurtarmak için imza atanlara, zavallı canı için ata yurdunu İngiliz’e, Yunan’a, Fransız’a, İtalyan’a peşkeş çekenlere, utanmadan dönüp gelenlere hesap sormaya ant içmişlerdi. Rütbelerini İstanbul’da bıraktılar. Artık Mustafa Kemal’in ordusuydular, Türk’ün ordusuydular. Değil mi ki son kurşunu kuşaklarına sokup kurşunu yoksa yabasını sırtlayıp orağını, tırpanını bileyip Kuvva oldular. Artık halkın ordusuydular. Ankara’nın ordusuydular. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ordusuydular. Rütbelerini başkomutandan aldılar. “Ya istiklal ya ölüm dediler.” İstiklal için savaştılar. İstiklal için öldüler.
5- Sizleri okulumuz öğrencileri tarafından hazırlanan İstiklal Yolu adlı oratoryonun sunumu izlemeye davet ediyorum.
6- ……………. Anadolu Lisesi’nin hazırlamış olduğu 12 Mart İstiklal Marşı’nın Kabulü ve Mehmet Akif Ersoy’u Anma Programı sona ermiştir. Arz ederim.