GELDİM
Uykuların adaleti bozuk
Kulaklarımda dünya uğultusu
Bana bir sessizlik verin
Akvaryumdaki Japon balığının
Hem isim hem mekân yabancılığında
Kendini özlediği bir yalnızlıktan,
Bir sandalyenin sabrını inciten devinimle
Bir çiçeğin konulduğu vazonun
İçinde beliren asıl boşlukla geldim.
Ömrün kırkı hüznün kırkikindisiyle geldim Başka âdetlerle sevindikçe sevinen
Yollarına gül dökülen beldelerden.
Suyla dövünen bir taşın kederi kadar tekil
Madeni para ismi kadar
Kötü çağrışımlı öykülerden…
Bir ölüden yıkadıkları yaşam gibi
Yıkadılar kalbimdeki sevinci.
Çıkmadı bu yaşam isi
Geldim, huzursuz bir kitabın
Gözlerimdeki kara bulutlara abanarak
Geçtiğim pasajlarından.
İçindeki kıymeti asla görmeyecek bir çerçevenin
O yakın mahrumiyetinden.
Resmi taşıyan çivinin
Umursanmayan yorgunluğundan geldim.
Geldim birbirini anlamayan bağrışların
Yersiz bir aradaki kalabalıklığından
Altı dükkan, çok katlı mezarlıklara
Yetişmeye çalışan metrobüs telaşlarından.
Ömrün kırkı hüznün kırkikindisiyle
Bıraktım kendime kızdığım sözleri
Günün, keder ve yalnızlığa dönüştüğü
Gölge saati geçmiş ağaç diplerine.
Geçtim içimin pişmanlık büyüten dehlizlerinden
Suyun bardaktaki dürüstlüğü
Ve bir çömlekçinin elleriyle dokundum
Kalbimin kırık yerlerine
Geldim, kendi ısrarım bir damla ışıltısından
Beni çağırdığınız camdaki lekeye
Mehmet Uçungan