Ders Notları

18. Yüzyıl Türk Edebiyatı

18. yüzyıl genel çizgileriyle Türk dünyasında çeşitli sorunların, karışıklıkların yaşandığı bir yüzyıldır.
Horasan yöresinde yüzyılın başlarında yaşanan siyasi kargaşa, yüzyılın ortalarında Afganistan’ın kurulmasıyla son bulur ve Türkler siyasi otoriteyi kaybederler. Ancak yöredeki Özbekler bütün baskılara rağmen yüzyılın sonuna kadar yerel hanlıklar olarak varlıklarını sürdürürler.
Azerbaycan bölgesi de hanlıklara ayrılmış, bir süre sonra da bu hanlıklar birer birer Rus egemenliğine girmiştir. Hanlıklar arasındaki üstünlük mücadelesi giderek Kuzey Kafkasya’da milliyetçilik akımının gelişmesine neden olur. Hanlıklar Azerbaycan’ın kültür faaliyetlerine önem vermişler, sanat ve edebiyatı korumuşlardır. Edebi açıdan 18. yüzyıl, Modern Azerbaycan edebiyatına geçiş dönemidir.
18. yüzyıl Osmanlı açısından, içte isyanlar, karışıklıklar ve ekonomik sorunların yaşandığı, dışta ise savaşlarla birlikte gelen toprak kayıplarının olduğu bir asırdır. Batıyla etkileşim artmış ve Batı çeşitli yönleriyle Osmanlı üzerindeki etkisini, ağırlığını koyarak göstermeye başlamıştır.
18. yüzyılın ilk çeyreği içinde Batı’yla yapılan Pasarofça Antlaşmasının ardından “Lale Devri” Osmanlı için bir barış ve sükunet dönemi, ayrıca zevk ve eğlence dönemidir. Kültürel gelişmenin olduğu 13 yıllık bu dönem padişah 3. Ahmed’in tahttan indirildiği, Lale Devri’nin gerçek mimarı olan Sadrazam İbrahim Paşa’nın öldürüldüğü Patrona Halil İsyanı’yla 1730’da son bulur. Siyasi kargaşa dönemi başlar. Osmanlı Batı’da ve Doğu’da savaşmaya başlar. Anadolu’da çıkan ayaklanmalar ve Yeniçeri isyanlarıyla güç günlerin yaşandığı bir döneme girilir.
18. yüzyıl çöküşe sürüklenen devletin çöküşünü durdurma çarelerinin arandığı, bunun için de bazı ıslahat hareketlerinin gerçekleştirildiği bir yüzyıldır. Nizam-ı Cedid adıyla yeni bir ordunun kurulması, donanmanın güçlendirilmesi, Avrupa’yla daha sağlıklı ilişki kurabilmek için sürekli elçilerin bulundurulması, daha önce açılıp ancak bir süre sonra sonra kapatılan basımevinin yeniden açılması bu hareketlerin bazılarıdır.
Bu yüzyılda Divan edebiyatı alışılagelmiş düzenini korur. Bu yüzyılın en usta şairleri Nedim ve Şeyh Galip’tir. 18. yüzyılda mahalli konular ve günlük yaşayış edebiyata daha çok girmiş, edebi ürünlerde yerlileşme görülmüştür. Böylece 18. yüzyılın önemli bir özelliği, edebiyatın halk zevkine yaklaşması, kendi benliğini şiire geniş ölçüde yansıtmasıdır.
18. yüzyılda şarkı nazım şeklinin rağbet görmesi, birçok şairin şarkı yazması örneğin Şeyh Galip gibi mutasavvıf bir şairin bile Divan’ında şarkılarının bulunması, mahallileşme, halka yaklaşma istek ve eğiliminin bir göstergesidir. Nedim’le Şeyh Galip’in hece vezni ile birer türkü yazmaları Divan edebiyatında halk zevkine yer verilmiş olmasının bir örneğidir. Nedim başta olmak üzere hemen bütün şairler, günlük konuşma dinin sade ve canlı bir biçimde atasözleri, deyimler hatta bazen Arapça ve Farsça kelimelerin halk ağzında bozulmuş şekilleriyle kullanılırlar. Ancak yüzyılın ikinci yarısında bazı şairler sadeleşme uğruna bazı zevksiz örnekler vermişlerdir. 18. yüzyılın şairleri kendilerine Türk edebiyatının büyük ustalarını örnek almışlar, onlara erişmeye çalışmışlardır. İran edebiyatı kaynaklı mesnevi konuları bırakılarak yerine yerli hayattan alınmış hikayeler işlenmiştir.
18. yüzyılda Nedim’in tarzını devam ettiren şairler; Sümbülzade Vehbi, Enderunlu Fazıl, Asım, İzzet Ali Paşadır. Fıtnat Hanım ve Koca Ragıp Paşa ise Nabi tarzında şiirler yazmışlardır.
18. yüzyılın nesir dili ve üslubu genel çizgileriyle 17. yüzyılın devamıdır. Sade, orta ve süslü nesir olmak üzere üç ayrı nesir üslubu bu yüzyılda da kullanılmıştır. Tezkireler, tarihler, biyografik eserler, münşeat mecmuaları bu yüzyılın nesir örneklerindendir. Safayi tezkiresi orta nesir, Salim Tezkiresi süslü nesir örneğidir.

Lale Devri’nin zevk ve eğlence içinde geçen yaşantısı 18. yüzyıl edebiyatının ayrılmaz parçasıdır. Damat İbrahim Paşa (sadrazamlığı:1703-1730) döneminin bilgin ve şairlerini koruyan, onlarla beraber olan bir sadrazamdır. Döneminde İstanbul imar edilmiş, sarayın ve devletin ileri gelenlerinin yaşayışında Avrupa’ya özenme başlamış, halk da kendi imkanlar ölçüsünde bu yaşantı ve zevki sürdürmeye çalışmıştır. Dönemin büyük şairi Nedim de yeni bir dille neşeli, hayat dolu, şuh gazel ve şarkılar söyleyerek yeni bir şiir vadisinin yolunu açmıştır.

18. yüzyılın en önemli olayı Fransız İhtilali’dir. Bu olay, hak, özgürlük, adalet ve eşitlik gibi kavramların insanlar arasında daha fazla tartışılmaya başlanmasına neden olmuştur. Bu ihtilal imparatorlukların parçalanmasına zemin hazırlamış ve milliyetçilik duygularını harekete geçirmiştir.
18. yüzyılda Lale Devri’nde İstanbul imar edilmiş, sarayın ve devletin ileri gelenlerinin yaşayışında Avrupa’ya özenme başlamış, halk da kendi imkanları ölçüsünde bu yaşantı ve özentiyi sürdürmeye çalışmıştır. Dönemin şairleri Lale Devri’ndeki zevki ve eğlence düşkünlüğünü dile getirmişlerdir.
İyi bir öğrenim görmüş,müderrislik yapmıştır. Nedim’in sanatçı olarak en verimli dönemi, 3. Ahmed’e ve Damat İbrahim Paşa’ya yakın olduğu, tarihte Lale Devri olarak bilinen 1718-1730 yılları arasıdır. 1730’da Patrona Halil Ayaklanması sırasında ölür.
Nedim’in gazel, kaside ve şarkılarının konusu genellikle aşk, sevgili ve şaraptır. Nedim maddi aşkı işlemiştir. Sevgilileri maddi varlıkları hissedilen güzellerdir. Aşkı sürekli ve ciddi olmaktan çok geçici bir eğlence olarak görmüştür. Şarkılarında neşeli ve çoşkuludur. Yaşadığı devrin güzelleri ve güzellikleri şarkılarına konu olmuştur. Nedim şarkının konusunu genişletmiş, edebiyatımızın en büyük şarkı şairi olmuştur.
Nedim’in şiirinde zevk, neşe ve coşkunluk vardır. Üzüntü, acı ve kederi şiirine sokmamıştır. Coşkun, ateşli yaradılışından gelen isteklerini ve duygularını olduğu gibi söylemekten çekinmemiş, bu yüzden de samimiyeti eleştirilmiş, hatta şiiri müstehcenlikle suçlanmıştır.
Nedim şiire yaşadığı devrin hayatını sokmuştur. Şiirlerinde bütün olayları, güzellikleri ve canlılığıyla o devir İstanbul’unun birçok özelliğini bulmak mümkündür. Bu bakımdan Nedim, İstanbul’u şiirlerinde yaşatan şairdir. İki kaside nesibinde bu şehri konu ettiği gibi o devrin gezinti ve eğlence yerlerini, Haliç, Kağıthane, Göksu vb şiirlerine ustaca sokmuştur.
15. yüzyılda Necati Bey’le başlayan ve devam ettirilen mahallileşme hareketi Nedim’de daha da gelişmiştir. Halk dilinde kullanılan kelime ve deyimler Nedim’in şiirlerinde daha çok ve ustaca kullanılmıştır. Baki’nin şiir diline soktuğu İstanbul şivesi, Nedim’de şiir dili olmuştur. O bu özellikleriyle edebiyatımızda Nedimane söyleyiş denen bir şiir tarzının kurucusu olmuştur.
Hayattan zevk alma, günü güzel yaşama, yaşanan zamanı mutlu geçirme Nedim’in şiirlerinde yer alan belli başlı konulardır. Nedim güzel yaşamdan yana ve onun savunucusudur. Mahallileşme akımının önde gelen temsilcisidir. Ona İstanbul şairi de denir. Nedeni İstanbul’u her yönüyle yansıtmakta oldukça başarılı olmasıdır.
Nedim; Fuzuli, Baki ve Nabi gibi bir gazel ustasıdır. Ancak onun önemli özeliklerinden biri şarkı şairi olmasıdır. Aslı musammat olan şarkı Divan şiirinin Türklere özgü nazım şekillerindendir. Bu nazım şeklinin en güzel ve başarılı örnekleri Nedim’e aittir. Modern edebiyatta Nedim’in bu yolda takipçisi Yahya Kemal’dir.

Yazdır

Yazar hakkında

Süleyman Kara

Öğrenci ve öğretmenlere faydalı olmak için onlara kaliteli edebiyat sitesi olan edebiyat sultanını sundum.

Yorum yap