1896 ile 1901 yılları arasında faaliyetlerini sürdüren bir edebi harekettir.
Bu edebi topluluk, Recazide Mahmut Ekrem’in yönlendirmesiyle bir grup sanatçının Servet-i Fünun dergisi etrafında toplanmasıyla oluşur.
Dönemin Siyasi Yapısı:
II.Abdülhamit özgürlükleri kısıtladığı gerekçesiyle eleştiriliyordu. Onun yönetim tarzı, gençler üzerinde ruhsal bunalımlar yaratmıştı. Aydınlar buluşup gizli dernekler kuruyor ve mücadelelerini yasadışı olarak yürütmeye çalışıyorlardı. Bu dönemde ortaya çıkan Jön Türkler, II.Abdülhamit dönemine istibdat dönemi adını verdi. II.Abdülhami, Yıldız Sarayı’nda oluşturduğu yeni yönetim ekibini hakim duruma getirmiş, mutlak bir disiplin mekanizması kurmuştu. Bu yönetim biçimi de edebiyatı derinden etkilemiştir.
Servet-i Fünun Edebiyatının Oluşumu:
Muallim Naci ile Recaizade Mahmut Ekrem arasındaki eski-yeni tartışması Servet-i Fünun Edebiyatının doğmasında en önemli etkendir. Eski edebiyat taraftarlarının Muallim Naci’nin etrafında toplanmasına karşılık, yeniyi savunanlar Recaizade Mahmut Ekrem’in teşvikiyle Servet-i Fünun dergisi etrafında birleştiler. Edebi yazı ve etkinliklerini Tevfik Fikret’in başkanlığı altında gerçekleştirdiler. Böylece Naci ile Recaizade arasındaki çekişme, Servet-i Fünun edebiyatının doğmasını sağladı. Kısacası, Servet-i Fünun edebiyatı aslında bir eski-yeni çatışmasının ürünüdür. Tanzimat Edebiyatı’nın klasik edebiyatı savunan sanatçılarıyla yeniliği savunan sanatçılarının arasındaki tartışmalar, bu edebiyatın oluşmasına zemin hazırlamıştır. Ayrıca Batı kültürüyle yetişmiş genç sanatçıların, Tanzimat sanatçılarının edebiyatta yaptıkları yenilikleri yeterli görmemeleri de Servet-i Fünun Edebiyatı’nın oluşmasında bir başka etkendir.
Servet-i Fünuncuların Dağılması
Ali Ekrem’in “Şiirimiz” adlı eleştirisi, arkadaşlarından sert tepkiler adlı. Ali Ekrem dergiden ayrıldı. Peşinden birkaç yazar daha ayrıldı. Ahmet İhsan Tokgöz ile Tevfik Fikret arasında da bir tartışma çıktı ve Fikret de dergiden ayrıldı. Hüseyin Cahit Yalçın’ın Fransız İhtilali’ni konu alan Edebiyat ve Hukuk adlı çevirisi 16 Ekim 1901’de Servet-i Fünun’da yayımlanmasıyla dergi II.Abdülhamit yönetimi tarafından kapatıldı.
Servet-i Fünun Edebiyatı’nın Genel Özellikleri:
√ “Sanat, sanat içindir.” ilkesini benimsemişlerdir.
√ Fransız edebiyatını örnek almışlar, Fransız yazar ve şairlerinden etkilenmişlerdir.
√ Çağdaş Fransız edebiyatına benze eserler vermeyi amaçlamışlardır.
√ Şiirde, sembolizm ve parnasizmin; romanda ise realizm ve natüralizmin etkisi görülür.
√ Batı tarzında eserler vermede Tanzimat edebiyatından daha başarılı olmuşlardır.
√ Dönemlerinin siyasi şartları yüzünden, eserlerinde toplumsal konulara yer vermemişlerdir.
√ Aşk, üzüntü, mutluluk, tabiat güzellikleri gibi bireysel konuları işlemişlerdir.
√ Halktan ve toplumsal gerçeklerden kopuk bir üst sınıf edebiyatı oluşturmuşlardır.
Servet-i Fünun Edebiyatı’nın Dil Anlayışı:
√ Servet-i Fünuncular ağır ve süslü bir dil kullanmışlardır.
√ Yazılarında süslü cümleler kullanarak zarif, ahenkli fakat işitilmemiş kelimeler kullanmayı amaçlamışlardır.
√ O güne dek duyulmayan Arapça ve Farsça tamlamalara sıkça yer vermişlerdir.
SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATINDA COŞKU VE HEYECANI DİLE GETİREN METİNLER
A.SERVET-İ FÜNUNDA ŞİİR:
Servet-i Fünuncular Türk şiirinin biçim ve içeriğinde çok önemli yenilikler yapmışlardır. Şiirlerinde bireysel duygulara ve hayallere yer verdiler. Siyasi ve sosyal konularla ilgilenmediler. Bunda yaşadıkları dönemin ağır siyasi şartlarının ve kendi kişiliklerinin etkisi görülür. Aşk konusu romantik bakış açısıyla ele alınmış, aile hayatıyla ilgili içten duygulara yer vermişlerdir. Servet-i Fünuncularda gerçeklerden kaçış, içe kapanış vardır. Devrin ağır şartları içinde bunalınca yalnızlık, sükunet, inzivaya çekilme arzuları öne çıkmıştır.
Servet-i Fünuncular şiirlerini aruz ölçüsüyle yazmışlardır. Aruz veznini Türkçe’ye uygulamada başarılı oldular. Aruz veznini kullanırken geleneksel kalıpların dışına çıktılar. Şiiri monotonluktan kurtarmak ve ritim oluşturmak için bir şiirde birden çok aruz kalıbını denediler.
Kulak için kafiye anlayışını savundular. Sanatçılar kafiyeyi bir ahenk ögesi olarak görmüş ve şiirlerinde kafiyeye önem vermişlerdir.
Şiirlerinde alışılmıştan farklı, o güne kadar kullanılmamış tamlamalara yer verdiler. Yeni imajlar ve semboller için “saat-i semen-fam, lerze-i rûşen, bûse-i gülgun” gibi tamlamaları kullandılar.
Şiirde beyit bütünlüğü anlayışını kırdılar. Cümlenin bir dizede ya da beyitte tamamlanması zorunluluğunu kaldırdılar. Onların şiirlerinde bir cümlenin mısranın ortasında bitiğ yeni bir cümlenin başladığı görülür. Fransız şiirinden alınan anjanbman adı verilen bu söyleyiş tarzına sık sık başvurdular.
Servet-i Fünun Şiirinde Kullanılan Nazım Biçimleri
Servet-i Fünuncular şiirde yeni biçimler denediler. Bunlar:
Sone: İki dörtlük ve iki üçlükten oluşur. Kafiye örgüsü “abab, abba, cccd, eed” şeklindedir. İlk dörtlük “abba” biçiminde de olabilir.
Terza-rima: İtalyan edebiyatına özgü bir nazım şeklidir. Üçer mısralık bentlerle kurulur. Bent sayısı sınırsızdır. Tek bir mısra ile sona erer. Kafiye örgüsü, “aba,bcb,cdc,d” biçimindedir.
Triyole: On mısralı bir nazım şeklidir. Önce iki mısralı kısım, sonra dörder mısralı iki kısım gelir. Birinci kısmın ilk mısrası birinci dörtlüğün sonunda, yine birinci kısmın ikinci mısrası ikinci dörtlüğün sonunda tekrarlanır. Dört mısralı kısımlarda, eklenen mısraların ilk üç mısra ile anlam bütünlüğü sağlaması gerekir. Kafiye şeması, “ab, aaaa, bbbb” biçimindedir.
Serbest Müstezat: Aruz ölçüsünün klasik kalıplarının bozulmasıyla oluşmuş bir nazım şeklidir. Serbest müstezatta aynı anda birden çok aruz kalıbı bir arada bulunur. Fransız şairlerinin özgür biçimde yazdıkları şiirden etkilenen Servet-i Fünun şairleri serbest müstezadı oluşturmuşlardır.
Tablo Altına Şiir Modası:
Servet-i Fünun edebiyatında resim ve tabloya en yakın şiirleri bir ressam olan Tevfik Fikret yazmıştır. Bu moda, sonraları fotoğraf tekniğinin de ilerlemesiyle fotoğraf altına şiir yazmayla devam etmiştir.
Manzum Hikaye:
Bu tür Servet-i Fünun döneminde çokça kullanılmıştır. Tevfik Fikret’in Balıkçılar adlı şiire buna örnektir.
Servet-i Fünun Şiirinin Genel Özellikleri:
√ Sanat için sanat anlayışıyla yazılmıştır.
√ Bireysel şiirler yazmışlardır. Fikret, sonraları toplumsal şiirler yazmıştır.
√ Şiirde musikiye, şekil kusursuzluğuna önem vermişlerdir.
√ Aruzu Türkçeye başarıyla uygulamışlardır.
√ Nazmı nesre yaklaştırmış, manzum hikayeler yazmışlardır.
√ Aşk, doğa, aile hayatı ve gündelik yaşamın basit konularına eğilmişlerdir.
√ Beyit bütünlüğünün yerini konu bütünlüğü almıştır.
√ Cümlenin bir beyitte tamamlanma koşulunu kaldırdıkları için bir cümle sonraki beyitlere de sarkmıştır.
√ Şiirde musikiye önem verilmiş, seçilen kelimelerin ahenk oluşturmasına dikkat edilmiştir.
√ Süslü, sanatlı bir dil kullanmışlardır.
√ Yeni imgeler (beyaz titreyiş, anılarımın gecesi) kullanmışlardır.
√ Fransız edebiyatından aldıkları “sone, terza-rima,triyole” gibi nazım biçimlerini kullanmışlardır.
√ Serbest müstezadı sıkça kullanmışlardır.
√ Şiirde sembolizm ve parnasizmin etkisinde kalmışlardır.
√ Şiirde resim sanatından etkilenmişler, tablo altı şiir geleneğini başlatmışlardır.
Servet-i Fünun Şiiriyle Tanzimat Şiirinin Karşılaştırılması:
√ Tanzimatçılar “toplum için sanat”, Servet-i Fünuncular ise “sanat için sanat” anlayışını benimsemiştir.
√ Tanzimatçılar şiiri topluma ulaşmanın aracı olarak görmüşler, Servet-i Fünuncular ise estetiği öne çıkarmışlardır.
√ Tanzimatçılar “hürriyet, adalet, eşitlik, görücü usulüyle evlenmenin yanlışlığı, yanlış Batılılaşma” gibi toplumsal konuları; Servet-i Fünuncular ise bireysel duyarlılıkları ele almışlardır.
√ Tanzimat şairleri siyasetle yakından ilgilenmiş, Servet-i Fünuncular ise dergiler etrafında edebi çalışmalarını sürdürmüşlerdir.
√ Tanzimatçılar eski nazım biçimleriyle yeni temaları, Servet-i Fünuncular ise Batı kaynaklı nazım biçimleriyle her türlü temayı işlemişlerdir.
√ Tanzimatçılar daha doğal ve halka yakın bir dil; Servet-i Fünuncular ise doğal olmayan, oldukça ağır ve süslü bir dil kullanmışlardır.
√ Tanzimat şairleri romantizm, Servet-i Fünun şairleri ise parnasizm ve sembolizm akımlarından etkilenmişlerdir.
B.SERVET-İ FÜNUNDA MENSUR ŞİİR:
Bu türü Türk edebiyatına tanıtan Halit Ziya Uşaklıgil’dir. Halit Ziya’nın bu türdeki iki eseri Mezardan Sesler ve Mensur Şiirlerd’dir. Servet-i Fünuncuların aşırı duygusallıklarını, alınganlıklarını, karamsarlıklarını H.Ziya’nın Mezardan Sesler adlı kitabında görürüz.
Mehmet Rauf’un Siyah İnciler’i Türk edebiyatında mensur şiirin en başarılı örnekleridir. Aşka, güzelliğe, sanata olan tutkusunu içinden geldiği gibi dile getirmiştir.
SERVET-İ FÜNUNDA OLAY ÇEVRESİNDE GELİŞEN EDEBİ METİNLER
A.SERVET-İ FÜNUNDA ANLATMAYA BAĞLI EDEBİ METİNLER
Hikaye ve roman Batılı anlamda bu dönemde yazılır.
Psikolojik romanın ilk örneği Eylül, Mehmet Rauf tarafından bu dönemde yazılır. Halit Ziya’nın Mai ve Siyah adlı romanında basın hayatı, Aşk-ı Memnu adlı romanında ise Beyoğlu’ndaki yaşam ve eğlence merkezleri yer alır. Edebiyat-ı Cedide romancıları roman dünyamıza içinde bulundukları sosyal hayattan bazı kuvvetli tipler ve sahneler getirmişlerdir.
Servet-i Fünun edebiyatının en önemli hikayecisi Halit Ziya Uşaklıgil’dir. Onun hikayeleri anlatım ve teknik özellikler bakımından romanlarıyla aynı çizgidedir. Çok kuvvetli iç ve dış gözlem yeteneği vardır. Hikayeleri üslup bakımından daha zengin lirizmle iç içedir. Hüseyin Cahit, Ahmet Hikmet Müftüoğlu, Mehmet Rauf ve Safveti Ziya’dır.
Mehmet Rauf’un hikayelerinin konusu aşktır.
Servet-i Fünun Dönemi Roman ve Hikayelerinin Genel Özellikleri:
►Roman ve hikayelerde dar bir çevre anlatılmış, daha çok İstanbul’da geçen olaylar dile getirilmiştir.
► Edebiyatımızda teknik bakımından sağlam, Batı’ya uygun ilk roman örnekleri bu dönemde verilmiştir.
► Servet-i Fünuncular, Tanzimat edebiyatında olduğu gibi olayların akışını kesip okura bilgi vermemiştir.
► Devrin siyasal baskıları nedeniyle sosyal konulardan uzak durmuşlardır.
► Yerli karakterlerin psikolojilerini tahlil etmişler; toplumsal yaşamla değil, ev içi ile ilgilenmişlerdir.
► Türkçenin kurallarına, söz dizimine uymayıp yeni anlatım olanakları aramışlar; devrik ve eksiltili cümleleri, sıkça kullanmışlardır.
► Dil ağır, üslup sanatkaranedir.
► Betimelemeler gözleme dayalıdır ve nesneldir.
► Romantizmin bazı izleri bulunmakla beraber genel olarak realizm etkisi görülür.
B. SERVET-İ FÜNUNDA GÖSTERMEYE BAĞLI EDEBİ METİNLER
Servet-i Fünun döneminde tiyatro sönük kalmıştır. Sebebi dönemin siyasi baskıları ve sansürdür.
SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATINDA ÖĞRETİCİ METİNLER
Servet-i Fünun edebiyatında eleştiri, makale, gezi yazısı gibi alanlarda eserler verilmiştir.
► Bireysel ve edebi konular işlenmiştir.
► Şiire göre daha sade olmakla birlikte süslü ve ağır bir dil kullanılmıştır.
► Edebi tenkit daha çok kendilerine yapılan eleştirilere cevap verme ve Servet-i Fünun edebiyatının tanıtılması konularında yoğunlaşmıştır.
► Gezi yazısı, mizah, hiciv ve fıkra türünde de eserler verilmiştir.
► Hüseyin Cahit Yalçın, Cenap Şahabettin, Halit Ziya Uşaklıgil, Ahmet Şuayp, Hüseyin Suat Yalçın öğretici metin alanında eser veren sanatçılardır.
► Oluşturulan ürünler halkın sorunlarından uzaktır.
Edebi Tenkit (Eleştiri):
Servet-i Fünun Döneminde edebiyat ve sanat tartışmaları daha çok “Dekadanlık, batı taklitçiliği, bu dönem eserlerinin dilinin anlaşılmayacak kadar ağır ve sembollerle dolu olması, bu dönemde halktan kopuk bir edebiyatın teşekkül etmesi noktalarında yoğunlaşmıştır. Servet-i Fünun Döneminde edebi tenkit daha çok kendilerine yapılan eleştirilere cevap verme ve Servet-i Fünun edebiyatının tanıtılması yönlerinde yoğunlaşmıştır.
Hüseyin Cahit Yalçın, Servet-i Fünun’a yapılan çeşitli saldırılara aynı şiddette cevap vermiş, bunları Kavgalarım adlı kitapta toplamıştır. Edebi çalışmalarını tenkit alanında toplayan tek şahsiyet Ahmet Şuayp’tir.
Gezi Yazısı:
Cenap Şahabettin memuriyete gönderildiği Hicaz bölgesinde intibalarını Hac Yolunda, Suriye gezilerini Suriye Mektupları, Avrupa gezilerini Avrupa Mektupları adlı eserlerinde toplamıştır. Ahmet İhsan Tokgöz, Avrupa gözlemlerini Avrupa’da Ne Gördüm adlı kitapta toplamıştır.
Hatıra (Anı):
Halit Ziya’nın Kırk Yıl, Saray ve Ötesi, Bir Acı Hikaye adlı anı türünde eserleri vardır. Hüseyin Cahit Yalçın’ın edebiyat hayatıyla ilgili anıları Edebi Hatıralar, siyasi anıları Siyasi Hatıralar adıyla yayımlanmıştır. Mehmet Rauf’un da Edebi Hatıralar adlı bir eseri vardır.
Dergi ve Gazeteler:
Servet-i Fünun edebiyatı bir dergi etrafında şekillenmiştir. Servet-i Fünun dergisi, sanat ve edebiyatın gelişmesinde, sanatçıların eserlerini yayımlamasında çok önemli bir rol üstlenir. Malumat, Musavver Fen ve Edeb, Terakki ve İrtika, Mirsad, Mektep, Resimli Gazete, Hazine-i Fünun gibi dergiler de çıkar.
Gazete alanında ise Tercüman-ı Hakikat vardır. Sabah, Tarik, İkdam ve Terakki gazeteleri basın hayatında etkili olmuştur.
Tanzimat Edebiyatı ile Servet-i Fünun Edebiyatının Karşılaştırılması:
►Tanzimat Dönemi’nde toplumsal konular; Servet-i Fünun Dönemi’nde daha çok, bireysel ve edebi konular işlenmiştir.
► Tanzimat sanatçıları “eşitlik, hürriyet, hak, adalet” konuları gibi konuları, Servet-i Fünun sanatçıları ise sanata ait konuları ele almışlardır.
► Tanzimat Döneminde verilen eserlerde toplumsal fayda; Servet-i Fünun Döneminde ise daha çok bireysellik öne çıkmıştır.
► Tanzimat Döneminde makale ve tenkit; Servet-i Fünun Döneminde ise edebi tenkit, gezi yazısı ve hatıra gibi öğretici metin türleri öne çıkmıştır.
► Tanzimat Dönemi edebiyatı gazete etrafında; Servet-i Fünun edebiyatı ise dergi etrafında gelişmiştir.
► Tanzimat düzyazıları türünün ilk örnekleri olması bakımından kimi kusurlar taşırken Servet-i Fünun düzyazıları ise Batıdaki örneklerine daha yakındır.
► Tanzimat Dönemi öğretici metinlerinde de Servet-i Fünun düzyazılarında da şiire göre daha yalın bir dil kullanmıştır.
► Tanzimat Döneminde tiyatroya büyük önem verilirken Servet-i Fünun Döneminde tiyatro ihmal edilmiştir.
► Tanzimatçılar sadeleşmeyi savunurken Servet-i Fünuncular bu anlayışı benimsememiştir.
Servet-i Fünun Edebiyatı (Edebiyat-ı Cedide)’nı indirmek için aşağıdaki linke tıklayınız.
Servet-i Fünun Edebiyatı (Edebiyat-ı Cedide)