Bu yazımızda tüm öğrencilerimizin ders araç gereçleri ve kurumların teknolojik alt yapılarının eşit olduğunu varsayarak eğitim öğretimin pedagojik tarafına odaklanmak istiyoruz.
Çocuklarının ders başarısını artırma her anne baba için önemli bir konudur. Doğal olarak her anne baba çocuklarının hayat maratonunda başarılı olmasını bekler ve bunun ön şartı olarak da ders başarılarının artmasını arzu eder. Bilinmelidir ki, ders başarısının artmasında salt anne babanın isteği yeterli değildir.
Ders başarısını artırma çok yönlü bir konudur; ancak bizler bu yazımızda ders başarısının artırılmasında okul boyutuna göz atmak istiyoruz.
Ders başarısının artırılmasında en önemli görev öğretmenlerimize düşmektedir. Çünkü eğitim öğretim faaliyetlerinin neredeyse tamamı sınıf ortamında gerçekleşmektedir.
İnsan psikolojisini incelediğimizde, insanların en verimli öğrenme ortamlarının eğlenerek öğrendikleri ortamlar olduklarını görmekteyiz. İnsanlar sıkıntı ve stres altında oldukları zamanlarda verimli bir öğrenme sağlayamazlar.
Bir öğretmen, verimli bir eğitim öğretim yapmak istiyorsa; sınıf ortamını öğrencilerin bulunmaktan haz duydukları ve hatta orada bulunmak için can attıkları bir ortam haline getirmelidir. Yani öğrenci ders işlememeli; sınıfta eğlenmelidir, ders ise bu eğlenceli yaşantı içinde hissettirmeden verilmelidir.
Öğrenci matematik dersinde ödev olarak verilen 20 tane işlemi yapmayı kendisine dert edinebilir; ancak sınıf başkanı olmak için can atan öğrencilere: “İşlemleri en doğru yapanı sınıf başkanı yapacağım.” diyen bir öğretmen bu etkinliği eğlenceli bir öğrenme etkinliği haline getirebilir. Öğretmen her öğrencinin yumuşak karnını tespit ederek oradan yakalamalı ve derse bağlamalıdır.
Öğrenci için ödevin yüzü soğuktur. Ancak ödevlerini doğru yapan öğrencileri eğlenceli bir etkinlik içine dahil etmek farkında olmadan onlara ders konularını öğretmek manasına gelir. Örnek olarak; ödevlerini eksiksiz yapan bir öğrenciyi bir ders boyunca sınıfa öğretmen olarak tayin etmek öğrencileri güdülemek için bulunmaz fırsatlardan biridir.
Sınıf ortamında istisnasız tüm öğrenciler öğretmenlerinin oluşturmuş olduğu sevgi temelli eğlenceli ortama dahil edilmelidir. Öyle ki öğretmen ödevini yapmayan öğrencisine bile kızmadan oyun tadında bir tepki vermeli, böylelikle öğrenci ödev yapmama davranışının tepkisiz kalmadığını fark ederek daha güzel tepkiler alabilmek için sonraki zamanlarda ödevlerini yapmak zorunda olduğunu hissetmelidir.
Görüldüğü gibi ders başarısını artırmak için sevgi başat faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Çünkü sevgi olmadan öğrencilere eğlence temelli bir eğitim öğretim sağlamak mümkün değildir. Uzun lafın kısası: Sevginin açamayacağı kapı yoktur.