TÜRKÇEM, AĞZIMDA ANAMIN AK SÜTÜ GİBİDİR
Günümüzde teknolojinin ilerlemesiyle birlikte birçok yeni iletişim aracı hayatımıza girdi ama hiçbiri dilin önüne geçemedi , geçemez de… Dil, halen tüm insanlık için en temel, en etkili, en gelişmiş ve en öncelikli iletişim aracıdır.
Bir milletin bütün tarihi boyunca edindiği kültürünü, değer yargılarını ve hayat tecrübelerini sinesinde toplayan, koruyan ve yaşatan dildir. Dil, iletişim aracı olma niteliği yanında, milletlerin kültürel kimliklerini tarih boyunca nesilden nesle taşıyan sihirli bir unsurdur. İnsanoğlunun tarih boyunca gerçekleştirdiği kültür, edebiyat, sanat, müzik vb. değerler dil sayesin gerçekleşmiştir. Bu değerler dil sayesinde gelişme ve ilerleme göstermiştir. İnsanlık, uygarlıkları dile borçludur. İlimde, sanatta, teknikte ve edebiyattaki bütün insan başarıları dilin ürünüdür. Bu yüzden dili iyi kullanmak, uygar insan için bir ilkedir. Karşımızdaki insanlarla doğru iletişim kurmamız bu ilkeye bağlıdır. Bizler de bu ilkeden ayrılmayarak ve dilimize saygıdan dolayı onu doğru öğrenip doğru kullanmaya özen göstermeliyiz. Bu bizim için milli bir görevdir.
Günümüzde ne yazık ki Türkçeyi güzel konuşmaya ve doğru yazmaya özen gösterenlerin sayısı gittikçe azalmaktadır. Gençlerimiz de sağ olsunlar, güzel Türkçe ile konuşmak yerine, yabancı dil hayranlığından olsa gerek tuhaf ve argo kelimeler kullanarak şaşkınlığımızı daha da artırmaktadırlar.
Bu olumsuz gelişmeler yetmezmiş gibi bir de şehirlerimizin ana caddelerinden ara sokaklarına kadar her yer yabancı isimlerden oluşan reklam panolarıyla donatılmış. Belediyelerin veya devletin bu sorumsuz yabancılaşma özentisine dur deme yetkileri veya niyetleri yok mu, onu da bilemiyorum.
Biz gelelim sadede. Güzel konuşmak veya yazmak için her yurttaşa düşen görevler vardır. Dili iyi kullanmak isteyen her birey yaşam boyunca dili doğru ve güzel kullanma çabası içinde olmalıdır. Bu çaba güzel eserleri okuma, kelimeleri doğru yazma, doğru telaffuz etme ile başlar. Bir de dili sevmek var tabii. Teknolojiyi olumlu yönde kullanalım. Yazımından emin olmadığımız bir kelimeyi artık akıllı telefonlar sayesinde TDK’nin sitesine girerek hemen öğrenebiliriz. TDK geçenlerde akıllı telefonlara uyumlu “Türkçe Sözlük” uygulamasını kullanıma sundu. Akıllı telefonlarımızda her şey var, “Türkçe Sözlük” niye olmasın ki? Hepimiz dilimiz sevelim, bununla yetinmeyip çocuklarımıza ve gençlerimize de sevdirmeye çalışalım. Bu konuda gerek eğitimciler gerekse tüm büyükler olarak üzerimize düşeni sanırım yapmıyoruz ki bunun sonunda şöyle bir manzarayla karşı karşıya kaldık.
Gençlerimiz Facebook’ta, Twitter’da, MSN’de ve gerekse Whatsapp’ta çok tuhaf bir dil kullanmaya başladı. Kelimelerin doğrusunu yazmak yerine kısaltıp, kırpıp kullanıyorlar. İnternet kullanımının yaygınlaşmasıyla Batı dillerinden birçok kelimeyi tercih etmeye başladılar ve bu kelimelerin de kolunu kanadını kırıp tuhaf bir dil türettiler. Gençlerimiz artık gereksiz kısaltmalar yaparak yüklemsiz cümleler ya da yarı Türkçe yarı İngilizce ifadeler kullanıyorlar. Yakışmak yerine ‘Ciks olmak’, arkadaş yerine ‘pampa’ kelimelerinin kullanımı çok yaygınlaştı. ‘Stayla’, ‘haci’, ‘artiz’, ‘amip’, ‘mal’, ‘aşkitom’, ‘aşkem’, ‘apaçi’, ‘duygusal ergen’, ‘atar yapmak’, ‘gideri olmak’ gibi daha nice tuhaf ifadeler!
Bu sorumsuz gidişata bir dur demeliyiz. Gençleri ve çocuklarımızı “bye bye” mantığından kurtarıp Türkçe aşkını onların kalplerine nakşetmeliyiz. “Canım, birkaç yabancı kelime kullanmakla ne çıkar?” demeyip Türkçemize sahip çıkmalıyız. Çocuklarımızı emanet ettiğimiz eğitimcilerimiz de dilimizi en güzel şekilde kullanmalılar. Dilimize özen göstermek yalnızca Türkçe öğretmenlerinin görevi değildir. Her öğretmen dil konusunda Türkçe öğretmenleri kadar sorumludur. Hepimiz el ele vererek dilimize ve geleceğimize sahip çıkalım.
Saygılarımla
Elmas Balım