Deneme Örnekleri

Bayram-Ahmet Muhip Dıranas

Yazan admin

Bayramlar, bana nedense artık hep geçen günleri, çocukluğumu hatırlatır oldu. Bu hatırlamanın yanı başında duran şey, bir kere daha yazdımdı sanıyorum, hüzündür. Bir vakitler, geçmiş günlerimizde, en yaşlımıza, en görmüş geçirmişlerimize bile bir sevinç ve ümit müjdesi olan bayramlar, şimdi ömrümüzün her yıllık bilançosunda, bir avuç mazi hatırasından ve yarım yamalak çocuk neşelerinden başka bir şey göstermiyor.

Fakat bunu da küçümsememeli! Güzel günleri, bahtiyar zamanları, günahsız ve sorumsuz çağları hatırlamak, ömür merdiveninin alt basamaklarına inip her şeyin yalnız dış görünüşüyle, şekil ve rengiyle, memnun ve bahtiyar olmak, yalnız çiçekleri, hayvanları, iyi insanları, oyunları, kahkahaları, hediyeleri sevmek; suların, kırların, yıldızların, salıncakların içine kurulmuş, havasında renkli etekler uçuşan bir bayram yerinde düş gibi çocukluğunu koşturmak ve eğlendirmek, herhâlde, her zaman ele geçen bir mucize değildir. Hele hafıza, bu cümbüşü eksiksiz ve birbirinin içinde yaratabilmek sanatına ermişse bu mucize, bacakları tutmaz olmuş bir ihtiyarın, hayalinde koşması gibi bir şeydir. Hüzünlü de olsa güzel, hatta sevinçli değil mi? Niçin hüzünlü neşe olmasın?

Ya insanı arıtan yanı? Maziyi, çocukluğumuzu hatırladığımız zaman bir çeşit menfaatsizlik ve iyilik içinde değil miyiz? Yılların, yaşama kaygılarının ruhlarımıza ağır bir tortu gibi bıraktığı pişmanlıkları, günahları, azapları, kötü niyetleri, bir gün için bile olsa sevaba, bahtiyarlığa, ümide, iyiliğe döndürmeye çabalamıyor muyuz? Velev, kendi kendimizi aldatma pahasına!..

Adam sen de! Mutluluğun ve vicdanın bu denli ucuza alındığı bir zamanda… Bu teselli.

24 Eylül 1950

Yazdır

Yazar hakkında

admin

Yorum yap