I.
Aylardan Eylül, mevsimlerden sonbahar
Toprağa düşen her bir gazel
Belki benim ruhumdu, belki de Clara’nın
Bu çürüyen ruh, toprağa karışacak
Sonbaharda “tohum” diye ekilen bu ruh
Baharda nar çiçekleri , nergis, nevruz, gelincik…
Ve daha nice turuncu, mor, al, kırmızı rengarenk…
Mis kokulu, muazzam biçimli çiçekler açtıracak.
Dünya döngü içinde, Clara’nın ruhu
Gün gelir, birimize beden, birimize nefes
Birimize candan öte can…
Atları dört nala koştum, doludizgindi her an.
Aylardan Eylül, mevsimlerden sonbahar…
AŞK, DÖRT MEVSİM DİZGİNLEMİŞ ATINI, SON SÜRAT ÖLÜME GİTMEKTE.
II.
Mevsim sonbahardı
Ondan mı dökülüyordu yapraklar?
Alakası yok ki…
Uzaklaşmak istiyordu belki de
Uzak memleketler görmek istiyordu
Acılarını da yanına alarak
Belki de sadece acılarını seviyordu
O yüzden herkeslerden uzaklaşarak
Sadece gitmek istiyordu
Saygı duymak gerek
Bırakın gitsin acılarını da alarak!
Kim bilir ne anıları saklıydı
Her bir acısında garibimin
Söylemek istemezdi kimseye
Suskunluğa boğularak
Öylece çekip gitti, acılarını da alarak
Önce kurudu güneşin kavuran sıcağında
Sonra çürüdü bedeni toprakla birleşerek
Sonsuzluğa erişti zavallım farkında olmadan
Ne varlığının farkında oldu ne de yokluğunun
Bir misafir gibi geldi ve çekip gitti.
Belki varlığını kimse fark etmedi bile hayattayken
Sonra unutuldu, zaten pek kimse tanımazdı da…
Sakin bir yaşantısı vardı, sükût içinde…
AŞK, DÖRT MEVSİM DİZGİNLEMİŞ ATINI, SON SÜRAT ÖLÜME GİTMEKTE.
IlI.
Gidişi de öyle oldu, mevsim sonbahar…
Sararan gazellerin toprağa dönme vakti.
Dört mevsimin sonuncusu
Ve aylardan Eylül, hava nemli, gök bulutlu
Serviler döküyor gazelini birer birer
Aylardan Eylül, mevsim sonbahar
Kimin umurunda sanki daldan bir yaprak düşünce?
Hangimiz farkındayız , geceden kayan yıldızın?
Oysa her gece gökte kaç yıldız kayar.
Ben her gece sayarım o yıldızları
Her yıldız belki de bir insana aitti
Bak işte her gece birimiz gitti.
Hazan da ömrümüzün son demleriydi.
Üç mevsim gitti, ömürden eridi, bitti.
Son dokunuşlar, belki de son bakışlar.
Aşk bizi belki de ayakta alkışlar.
Üzülmem, geçiyor havada bak göçmen kuşlar.
AŞK, DÖRT MEVSİM DİZGİNLEMİŞ ATINI, SON SÜRAT ÖLÜME GİTMEKTE.
IV.
Tutunduğu dal bile bıraktı onu
Ve sonra başka baharlarda
Yeni yapraklar bitirdi dallarında
Her sonbahar aldatılandı aslında ilkbaharlarla
Oysa her baharın ardından bir sonbahar vardı
Gelen hep gider, giden aldatılır, gelen aldatırdı.
İhanet ihanet nereye kadar.
Yazık ne yaşamın değeri kaldı.
Ne de geride bırakılanların
Koca bir hiç boşluğa bakarsın sonunda
Ve sonra suskunluğunu alır gidersin buralardan
Yalnız, sadece yalnız kalmak istersin
Boğulursun acılarınla yine de onlar senin anılarındır.
Bırakamazsın, onları da alır gidersin uzak diyarlara.
Aylardan Eylül, mevsimlerden sonbahar,
Ruhum, teslim olmuş rüzgarlara
AŞK, DÖRT MEVSİM DİZGİNLEMİŞ ATINI, SON SÜRAT ÖLÜME GİTMEKTE.
V.
Hazan bitti, ömür başka dünyalar keşfetmekte.
Yeni yaşamlar, belki yeni baharlar beklemekte.
Bilmez ki çürüyen ruh, bir daha dönmemekte.
Aylardan Eylül, mevsimlerden güz denmekte.
Serviler, birer birer gazellerini dökmekte ki elbette
Toprağa düşen her bir gazel, küflenip çürümekte.
Aylardan Eylül, mevsimlerden sonbahardı bilinmekte.
Ömrümün son demleri, kanım şâh damarımı sıkıyor.
Damarlarım çatlamak üzere, beynimse patlamakta…
Yüreğim kabullenmese de ölümü, nefesim daralmakta.
Son bir güzel söz söylemeden gitmemem gerekmekte:
“AŞK, DÖRT MEVSİM, DİZGİNLEMIŞ ATINI, SON SÜRAT ÖLÜME GİTMEKTE.”
Kezban SEKMEN