Eğer ki bir Aytmatov eseri okumadıysanız bu kitapla tanışarak ilk adımı atmanızı tavsiye ederim.Tek solukta okuyabileceğiniz dili anlaşılır bir eser.Kırgız diline ait kelimelerin aslında dilimize ne kadar da yakın olduğunu Aytmatov ile daha iyi anlamış oluyoruz.
Savaşın baş gösterdiği bir Kırgız köyünde,genç yaşlı demeden erkeklerin askere gitmesiyle yalnız başına hayata tutunmaya çalışan kadınların hikayesine değinilmiş.
Ana karakter Seyde adında genç bir kadın.Bin bir hayalini de yanına alarak evleniyor.Kocasıyla evlerini yuva yapmak için sürekli çalışıyorlar.Seyde boyundan büyük her işe koşuyor.Köydekilerin askere gitmesiyle kadınlar yapayalnız kalıyor.Kocalarını ya da çocuklarını uğurlarken gözyaşlarından sel olan ortalığı Seyde’nin utangaç tavırları süslüyor. Adetlerden utanıyor Seyde, ayıplanmaktan. Sonradan pişman oluyor keşke koşup boynuna atlasaydım kocamın diye düşünüyor.Öyle çekiniyor ki durumdan,kocasına giderken hamile olduğu müjdesini bile veremiyor.Kalıyor kaynanasıyla baş başa,asker yolu bekliyor kucağında bebesiyle.Dert bir değil ki zavallı Seyde hangi biriyle uğraşsın.Köydeki çoğu kişide olduğu gibi Seyde’nin de tek istediği ineğinin bol süt vermesi,zor yamaçlarda topladığı ekinlerden un elde edip aşını çıkarmaya çalışıyor.
Aslında konu komşu herkes aynı durumda.Yan komşusunun ineğinin hamile olması tüm köyün umutlarını yeşertiyor.Nitekim komşuluk ölmemiş ya bir kap süt düşer Seyde’nin bebesine de.Köydeki en yetkin kişilerden biri sayılan Mirzakul’dur.O da komşuları gibi savaşa katılmış ve bir kolunu savaş mahalinde bırakıp köyüne dönmüştür.Askerlerden gelen mektuplar da ilk ona ulaşıp daha sonra köylülerce uygun görülürse ailelere ulaştırılıyor.
Seyde de mektupların yolunu gözlüyor gözlemesine de mektupların yolu kesilmiştir.Giden için zordur da kalan için tek umut yazılacak birkaç cümlede saklıdır.Umudunu elinden bırakmayan Seyde’nin bir gece ansızın kapısı çalınır.Kalbi yerinden çıkarmışçasına heyecan kaplar kızcağızın vücudunu.Baş parmağının ucuna kadar iner kötü haber alabilecek olmanın ihtimali.Kapıyı usulca açıyor uyanan kaynanasının önünde durarak sesleniyor karanlığa.İşittiği ses ile adeta heyecan denizinin içine düşmüştür.Duyduğu ses kocasına aittir.Terhis olduğunu düşündüğü kocasını adetlere aldırmadan sarıp sarmalar,kokusunu canının ta içine çeker.Fakat mutluluğu kocasının itirafıyla gölgelenir.Aslında Seyde’nin zannettiği gibi terhis olmamış,savaşın zalim düzenine ayak uyduramamış ve askerden kaçmıştır.Saklanması lazımdır.Ortalık biraz durulunca da uzak akrabalarının yanına gidip izini kaybetmektir planı.Ama her şey bu kadar basit değildir.Evinden çok uzakta,mağarada Seyde’nin geceleri getirdiği yiyecekle idare etmek zorundadır. Bu durum Seyde’yi zorlasa da ailesinin birliği için katlanır her şeye. Ama kıtlık daha da gün yüzüne çıkmış,yiyecek bulmak imkansız hale gelmiştir.Yine de Seyde ne yapıp edip kocasına yiyecek götürür.Ama kocası artık azla yetinmek istemiyordur.Ve bir gün bütün köyün de umut bağladığı hamile ineği çalar. Seyde bunu anlar ve kocasının bu denli düşüncesiz olması onu hayal kırıklığına uğratır.
Köyde de kocasının kaçtığı haberleri hızla yayılır. Herkes ineği aramaya çıkar. Kocasının da bulunacağından korkan Seyde bebeğini de kucağına alarak onun olduğu yere hızlıca gitmeye çalışır.Yolda onu çeviren askerlere dahi kafa tutar.O artık eski Seyde değildir.Yaşadıkları onu çok etkilemiş,güçlendirmiştir.Bakışına perde inmiştir,artık masum bakışlarına kocası bile rastlayamayacaktır. Bu esnada kocası da askerlere kafa tutan karısını görür ve silahını bırakıp teslim olur.
Kısa ama okunduğunda etkisi uzun soluklu olan bir hikaye. Zaman ayırmaya değer.
Aslı Hanım, yorumunuzu okudum. Beğendim. Bu romanı daha önce okumamıştım. Cengiz Aytmatov’un üslubuna alışkın biri olarak bu romanı da en kısa zamanda okuyacağım kısmetse.
Beğenmenize sevindim,eseri okuduktan sonra benimle fikirlerinizi paylaşır mısınız?
Elbette, neden olmasın?
Gün Olur Asra Bedel, Dişi Kurdun Rüyaları ve Beyaz Gemi romanlarını okudum. Hepsi de birbirinde güzel üç roman. Bu romanı da okumayı düşünüyorum artık.
Aslı Hanım, merak ediyorum da acaba Aytmatov diğer birçok romanında olduğu gibi bu romanında da efsanelere yer vermiş mi?
Bu eserde efsanelere yer vermemiş.Fakat diğer eserlerinde olduğu gibi bu kitapta da güçlü kadın figürünü ön planda tutmuş.Biliyorsunuzdur Aytmatov’un eserlerindeki güçlü kadınlar,annesinin karakterinin adeta bir yansımasıdır.
Aslı Hanım roman Cengiz Han’a Küsen Bulut adlı romanı okudunuz mu bilmiyorum; ama okumadıysanız onu da okuyun. Çok güzel. Ayrıca Beyaz Gemi etkileyici bir roman.
Aytmatov’un okuduğum üç romanında da tabiatın korunmasına ayrı bir önem verdiğini gördüm. Acaba bu romanda da var mı?
”Beyaz Gemi,Gün Olur Asra Bedel,Selvi Boylum Al Yazmalıyım”eserlerini okudum.Muhakkak tavsiye ettiğiniz eseri de okuyacağım.Yüz Yüze adlı eserde tabiatın korunması motifinden ziyade hamile olan iki ineğin doğum yapmasını neredeyse tüm köyün kurtuluşunun çözümü olarak gördüklerini söyleyebilirim.Ayrıca bolca betimlemelere yer verilmiş.
Bu kitabı okumakla edindiğiniz kazanımlardan bir kaç tanesini yazabilir misiniz Aslı hanım.
Kırgız Türk kültürünü ve de dilini az da olsa tanıma fırsatı buldum bu eserde.Ayrıca güçlü kadın olma vasfının önünde adetlerin engel oluşunu da öğrenmiş oldum.
Cengiz Aytmatov hayranıyım. Bu eserini mutlaka okuyacağım 🙂
Merhaba. Kitabın sonunun anlaşılması zordu biraz. İneğin çalınması Seyde’yi çok sinirlendiriyor ve kocasının üstüne üstüne yürüyor bu hareketler de kocası İsmail’i korkutuyor ve teslim mi oluyor?