36 yaşında vergi rekortmenleri arasına giren Acun Ilıcalı;
1972 yılında Edirne’de doğdu
Üniversite mezunu, okumuş kültürlü bir anne babanın çocuğu
Profesör bir amcanın yeğeni olmasına rağmen
Tüm okul hayatı boyunca çok başarısız bir öğrenci
Farklı, sıra dışı, ele avuca sığmaz bir çocuktu
Annesi tarafından yakalanıncaya kadar ilkokulda sigara içerdi
Matematiği sevmez, ‘M’ sinden anlamaz, ancak üç işlem yapabilir
dördüncüsünde zorlanırdım diyor
Okul başarısızılığı ailenin canına tak deyince profesör amcası onu üç ay, her gün çalıştırmış
O yine sıfır almıştı! Lisede neredeyse tüm dersleri zayıftı
Sadece müzik, beden gibi derslerden zar zor, geçer not alırdı
Aklı fikri oyunda, arkadaşlarıyla haylazlık yapmakta, eğlenmekte idi
Tam bir oyun, gırgır şamata delisiydi
Ders çalışmayı sevmediği ve derse hiç bir şekilde
Konsantre olamadığı için oyuna, muzırlığa çok çalışan aklı,
Okul eğitimine, öğretmek için anlatılanlara adeta blok koyardı
Sevmediği, istemediği hiç bir şeyi yapmaz
Yapmak zorunda kalırsa mutlaka oyuna, eğlenceye çevirirdi
Ders çalışarak sınavlardan geçemeyeceğini bildiği ve
Mutlaka liseden mezun olması gerektiği için
Çok ince detaylarla kurguladığı, senaryolaştırdığı
Kopye çekme oyunlarıyla sınavlarını zar zor verip diplomayı aldı
Bütün arkadaşları Boğaziçi’ni, o ise İstanbul Üniversitesini kazandı
Morali bozulduğu ve ille de Boğaziçi Üniversitesi’ne gitmek istediği için
Kaydı olmamasına rağmen, iki yıl boyunca, her sabah babası işe giderken
8’den önce evden çıkarak, Boğaziçi Üniversitesi’ne gitti
Kendi okuluna adım atmadı
Sonradan eşi olan Boğaziçi’nden Seda ara sıra yerine derslere katıldı
Ancak okulu bitiremedi
19 yaşında evlendi,
22 yaşındayken annesini babasını trafik kazasında kaybetti
Kızı da arabadaydı, o kurtuldu
24 yaşında boşandı
25 yaşında, kendi deyimiyle; ‘’hayattan mezun olmuştu!’’
Bir insanın başına gelecek en iyi ve en kötü şeyleri
O daha 25 yaşında iken yaşamış, oldukça hızlı koşmuştu
Evlenmiş, çocuğu olmuş, anne-babasını kaybetmiş, boşanmıştı
36 yaşında vergi rekortmeni olan Acun
23 yaşında kesintisiz 13 yıl çalışacağı
Show TV’de 100 dolar maaşla işe başladı
Yapmadığı iş kalmadı
Kendisine verilen görevleri yerine getirmek, öğrenmek için
Kapı bekçisinden, genel müdüre kadar
Herkesle geliştirdiği ağabey, abla ilişkisiyle
Çalışkanlığı, sevimliliği, dürüstlüğüyle, saygısıyla
Daima yalın, samimi, içtendi
Başında onca trajedi geçti
Ama o hep gülen, neşeli, şakacı
Hayatı oyuna çeviren halleriyle
Kanalın en bilinen, sevilen kişisi oldu
Genel müdürün ona ‘Show TV’yi benim kadar bir tek Acun bilir’
Dedirtecek kadar televizyonculuğu, show dünyasını kavradı
Koyu Fenerbahçeli olmasına rağmen Beşiktaş muhabiri oldu
Televole furyasında Şansal Büyüka’nın gözde elemanı haline geldi
Giderek tanınmaya, geniş kitleler tarafından sevilmeye
Iyi denecek paralar kazanmaya başladı
Ancak tekdüzelik, monotonluk, hep aynılık ona göre değildi
Sıkıldı.
Farklı, eğlenceli, hareketli, kimsenin yapmadığı şeyler yapmalıydı
Içindeki ‘sıradışı olma’ sinyalleri iyice artınca
Kimsenin cesaret edemeyeceği riski alarak
Pek çok gencin hayalindeki bir iş olmasına rağmen
Şansal Ağabeyisi’nin yanından ayrılıp
Kanala kendi programını yapmayı önerdi ve
‘Acun Firarda’ ya başladı
En çok izlenen gezi programı oldu
Herkes onu plajlarda dünyayı dolaşan
masum, sevimli naturel genç olarak tanıdı, çok sevdi
Yavaş yavaş markalaşıyordu
Oysa olayın bir de ekran arkası vardı
Onda da her programcının ‘ya tutmazsa’ heyecanı, korkusu vardı
Montajdan, müziğe, senaryoya, yer seçimine
Tüm organizasyona bakan tek kişilik ordu gibi çalıştı
Daha sonra ekiplerini de hep oyun arkadaşlarından oluşturdu
Programının her şeyiyle büyük bir titizlikle
Yorulmak bilmeksizin çalıştı
Acun Firarda’dan sonra
Fear Factory, ondan sonra (Türkler izlemez dendiği için kimse cesaret edememişti)
Survivor (ıssız bir adada 120 kişi çalıştı, Yunanistan’la ortak ilk yapım oldu)
Ve son olarak tam bir başarı hikayesine dönüşen
‘Var Mısın, Yok Musun?’u yaptı
Dünyadaki formatı geliştirip, ‘’yapılmayanı yapıp’’
Türkiye’ye gelmemiş dünya starlarını getirdi
Christina Aguilira, 50 Cent, Adriana Lima sadece bir kaçı idi
Kimsenin bir yarışma programına çıkaramayacağı isimleri
Yardım amaçlı yarıştırdı
Aziz Yıldırım, Ali Koç, Aragones, tüm oyuncular, masöze kadar
Tam tekmil Fenerbahçe takımı
Yine tam tekmil Milli Takım
Parayla gelse 1 milyon dolara, o da belki gelecek Cem Yılmaz
Sırf ona duydukları güven ve sevgi ile
Saatlerce Var Mısın Yok Musun’da yarıştılar
Tüm bunlar onun algısını giderek yükseltti
En kıymetli markalardan biri yaptı
Yedeksiz, tek kaldı
Firmalar, daha somutlaşmamış,
Sadece kafasındaki projeler için
Milyon dolarlık anlaşmaları
Yarım saat içinde gözü kapalı imzalar hale geldiler
Hiç bir zaman paraya konsantre olmadı
Hayatının merkezine asla parayı koymadı!
Tutkuyla ‘daha önce başarılamayan bir şeyi ilk defa yapmak’
‘yapılamayanı yapmak’
için inanılmaz riskler aldı
Hedefine ulaşmak için yılmadan çalıştı
Aslında yaptığı hep en iyi bildiği, en çok sevdiği şey
Yani; ‘oyun oynamak’ idi…
Acun soruyor;
‘ben ne işi yapıyorum?’
Tv show
‘yani?’
Yarışma program
‘yani? Ingilizcesi ne bu tür formatların?’
Game Show-Oyun Show’u
Acun aslında TV de ‘Game Show-Oyun Showu’ yaparak
Vergi rekortmeni oldu!
En sevdiği şey, sonunda para kazandığı işi haline geldi
Acun işlerine ve sorunlara daima oyun gözü ile baktığı,
Ön planda asla para hırsı olmadığı için
Kaybetme kaygısı taşımadı, risk alabildi
Ve sonunda başarılı oldu, kazandı!
Anında, bir gecede, bir programda değil,
13 yılda!
Kendisinden akıl soranlara,
‘nasıl yaptın?’ diyenlere her zaman söylediği şey;
‘çalışkan olabilirsiniz ama başarılı olamazsınız,
Başarı için risk, risk için özgüven ve
Risk aldığınız konu için inatçı, tutarlı, ÇOK çaba göstermeniz lazım.
Yaptığınız işin her şeyini en iyi siz bileceksiniz
O alandaki ve ilintili alanlardaki herkesle çok iyi ilişkiler kuracaksınız.
Bu yıllar alır, bıkmayacak, pes etmeyceksiniz,
Başardıktan sonra serilip yatmayacak,
Şımarmayacaksınız
Yaptıklarınızın üstüne algıyı yükseltecek değerler, yenilikler, değişiklikler ekleyeceksiniz,
Zoom-in’den çıkıp, zoom-out yapacaksınız’
Hayatınıza bir zoom-out yapın ve dışarıdan bakın bakalım
Siz nerelerdesiniz?
Yazar: Ufuk Tarhan
Kaynak: http://www.yenibiris.com