Akbaba bir çaylağa “Uzağı görmekte benden üstün mahlûk yoktur.” demişti. Çaylak: “Bunu söylemek yetmez. Gel bakalım ovanın etrafında ne görüyorsun?” diye karşılık verdi.
Akbaba bir günlük yol tutan bir yükseklikten “İnanırsan, dedi ovada bir buğday tanesi görüyorum.” Çaylak hayretinden sabredemedi. Yukarıdan aşağıya doğru süzülmeye başladılar. Fakat akbaba o tanenin yanına gelir gelmez, ayağına uzun bir tuzağın ipliği düğümleniverdi.
Zavallı o taneyi yemek düşüncesiyle, boynuna feleğin kement attığını bilememişti. Her sedef inciye gebe değildir. Nişancı her zaman hedefi vuramaz, değil mi?
Çaylak: “Sen düşmanın tuzağını fark edemedikten sonra, taneyi görmüşsün ne faydası var.” dedi.