Özel eğitime ihtiyacı olan çocukların olduğu bir okulda öğretmenlik yapmaktaydım. Ferhat, sınıfa en son katılan öğrenciydi. Dokuz yaşında olan Ferhat, saldırgan davranışlarından dolayı özel bir sınıfa yerleştirilmişti. Daha ilk derste arkadaşlarına sataşmaya ve onlara bağırmaya başladı. İlk haftayı bu şekilde geçirdik onunla.
Ferhat’ın sonraki zamanlarda düzeleceğini düşünmüştüm. Çünkü onun verdiği tepkilerin özel eğitim sınıfına alınmasıyla ilgili olduğunu düşünüyordum. Bana göre Ferhat güya aptal olarak görünmektense yaramaz olarak görünmeyi tercih etmişti. Ferhat’ın diğer öğretmenleriyle görüştükten sonra onun başka problemlerinin olduğunu öğrendim. Onun eski öğretmenleri onun tuhaf davranışlarından, genellikle pis kokmasından şikayetçiydi.
Öğretmenleri dinledikten sonra Ferhat’ı daha yakından gözlemlemeye başladım. Ferhat’ın servis aracından inerken şoförden ve görevli öğretmenden yavaş inmesi konusunda azarlandığını gördüm.
Daha sonra Ferhat yemekhaneye gitti ve orada da yemekhane kurallarına uymadığı için yemekhane görevlisi tarafından azarlandı.
Sınıfa girdiğinde arkadaşları tarafından da “kokarca geldi” denilerek alay ediliyordu.
Ferhat’ın bu kızgınlığını ona gösterilen tepkilere bağladım. Çünkü bir çocuk açken, huzursuzken veya onunla dalga geçilirken başarılı olamaz. Ferhat’ın bu sorunlarının sebebinin ailevi olabileceğini düşünerek ailesiyle görüşmeye karar verdim.
Diğer öğretmenlere bu düşüncemi açtığımda onlar, onun ailesinin çok ilgisiz olduğundan, boşuna kürek çekmemek gerektiğinden dem vurdular bana.
Ben de onlarla görüşmek için evlerini ziyaret etmem gerektiğini düşündüm.
Ferhat’a evini telefonla aramasını ona geleceğimi bildirmesini söyledim. Ferhat bu durumdan hiç memnun olmamıştı. Evin yıkık dökük, suların düzenli akmadığı ve banyolarının harabe olduğunu diğer öğretmenler duymuştum.
Arabadan iner inmez Ferhat arkadaşlarıyla çantasını bir tarafa fırlatıp arkadaşlarıyla oynamaya başladı. Büyükanne kapının önünde oturuyordu. Baba ise evin girişinde ellerini önünde birleştirmiş vaziyette beni bekliyordu. Ben babanın bu halini görünce Ferhat’ın elinden gelenin en iyisini yaptığına ikna oldum.
Yolda konuşmayı planladığım her şeyi çöpe atıp yeni bir şey konuşmam gerektiği kanısına vardım.
Babasına, Ferhat’ın diğer öğrencilerden farklı olduğunu, zeki olduğunu, okulda aldıklarının onun için eterli olmadığına inandığımı ve ona yardım etmek istediğimi belirttim.
Ferhat’ın babası ise mahcubiyet içinde: “Bakın hocam, oğluma yardım etmek düşüncesindeyseniz istediğinizi yapın. Şimdiye kadar hiçbir öğretmen yardım etmek için bize gelmedi. Hep eve onunla ilgili notlar gönderdiler. Ben de okuma yazması iyi olan biri değilim. Bunların neler olduğuyla ilgili okula gelmek için vaktim olmadı. Karım öldüğünden beri çocuklara ben ve annem bakıyoruz.”
Ben de bir öğretmen olarak Ferhat’ı okulun yurdunda banyo yaptırabileceğimi, çamaşırlarını orada yıkatabileceğimi söyleyince babası bana teşekkür ederek onun bir yıldız gibi parlayacağını söyledi.
Ferhat diğer gün okula geldiğinde arkadaşlarının hiçbir sorun yaşamadı ve arkadaşlarının alaylarına da aldırış etmedi ve kendisinin kokarca değil bir yıldız olduğunu söyledi. Ferhat o günden sonra farklı bir çocuğa dönüşmüştü artık.