Ders Notları

Milli Edebiyat Dönemi

Milli Edebiyatın Oluşumu
Osmanlı Devleti’nin dağılma süreci Avrupalıların kışkırtmaları, milliyetçilik hareketleri ve artan isyanlarla hızlandı. Böylece Osmanlıcılık ve İslamcılık fikirlerini etkisini kaybetti. Osmanlı Devleti, Batı’nın sömürgesi olduğu için Batıcılık fikri de pek ilgi görmüyordu. Tüm bu gelişmelere tepki olarak Türkçülük düşüncesi etkili oldu ve Milli Edebiyat akımı böyle doğdu.
Tanzimat Dönemi’ne kadar götürebiliriz bu düşünce akımını. Ahmet Vefik Paşa, Şemsettin Sami ve Ahmet Cevdet Paşa’nın dil ve tarih alanındaki çalışmaları 20.yüzyılın başlarında siyasi bir akım niteliği kazanmış ve Türkçülük düşüncesinin doğmasına yol açmıştır.
19.yüzyılın sonu ile 20.yüzyılın başlarında siyasi, sosyal ve düşünce hayatında Batıcılık, Osmanlıcılık, İslamcılık ve Türkçülük akımları ortaya çıktı. Bu akımlara ait düşünce, etkinlik ve arayışlar milli devlet fikir ve endişesi etrafında birleşti. 1911 sonrası milli devlet ve milletleşme çevresinde ileri sürülen fikirler, başvurulan anlatım ve metin türleri etrafında gelişti. Milli Edebiyat Döneminde her edebi ve fikri etkinlik, ulus devlet haline gelme kaygısı etrafında birleşti.
Milli Edebiyat Dönemi akımının doğuşundaki etkenlerden biri de Mehmet Emin Yurdakul’un şiirleridir.

Fikir akımları:

Batıcılık:
Türk toplumuna Batı’da gelişen düşünce, yönetim biçimi, yaşam tarzını uygulayarak ülkenin gelişmesini, kalkınmasını sağlamak amacındaki akımdır.
Batıcılara göre; Batılılaşmak, yani Avrupa devletlerine benzemek kaçınılmazdır. İslamiyet’in yanlış yorumlanması ve batıl inançlar kalkınmaya engel oluşturmaktadır. Özel teşebbüs desteklenmelidir.
Batıcılık düşüncesini savunanlar, fikirlerini İçtihad dergisinde açıklamışlardır. Batıcılık düşüncesini savunanlar Abdullah Cevdet, Tevfik Fikret, Celal Nuri, Ahmet Rıza, Mustafa Asım’dır. Bu düşüncenin ilk savunucuları padişahlardır. Sadrazam Mustafa Reşit Paşa bu düşüncenin öncülüğünü yapmış, 1860’tan sonra Batılılaşma hareketinin öncüleri Jön Türkler’dir.
Batıcılar, Batılılaşmanın nasıl olacağı konusunda fikir birliği içinde olamadılar.

Osmanlıcılık:
1860’tan sonra ilgi gören, II. Abdülhamit tarafından bizzat desteklenen, II. Meşrutiyet’in ilk yıllarına kadar devam eden bir düşünce akımıdır.
Osmanlıcılık devletin siyasi bütünlüğünü sürdürebilmesi için ortaya çıkarılmıştır. Bu düşünceye göre Osmanlı Devleti’nin sınırları içinde yaşayan herkes ırk, din, dil ayrımı olmaksızın eşit kabul edilmeli; herkes aynı haklara sahip olmalıdır. Bu, devletin yıkılmaktan kurtulması için şarttır.
Ancak yenilgiyle sonuçlanan Balkan Savaşları (1912) Hristiyan unsurların imparatorluğa karşı tutumlarını ortaya çıkarmış oldu. Arnavutluk isyanı, Araplar ve Kürtler arasında başlayan milliyetçilik hareketleri imparatorluk içinde Müslüman unsurların tam bir anlaşma içinde olmadığını kanıtlamış oldu. İmparatorluğun asıl ögesini oluşturan Türklerin, Osmanlıcılık fikrine sıcak bakmaması, bu düşüncenin önemini kaybetmesine sebep oldu.

İslamcılık:
Bu fikir akımına göre toplumun temel direği dindir. Hangi milletten olursa olsun bütün Müslümanlar halifenin etrafında birleşmelidir. II. Abdülhamit dönemine ortaya çıkmıştır. II.Abdülhamit, İslamcılık politikasıyla Balkanlardaki etnik grupların devletten kopmasını engellemek istiyordu.
İslamcılar, Batı’nın Osmanlı’ya göre çok ileride olduğun kabul ediyorlardı. Ancak bunun sebebi İslam dini değildir. İslamiyet, bilime ve yeniliklere açık bir dindir. Batı’nın bilim ve teknolojisi alınmalıdır; bunda bir sakınca yoktur. Ancak Batı’nın ahlakı bizden daha iler değildir. Onların ahlakının ve yaşantısının taklit edilmesi yanlıştır. Batının tekniği alınmalı, ama taklitçilik olmamalıdır.
Sait Halim Paşa, Şemsettin Günaltay, Mehmet Akif Ersoy, Eşref Edip İslamcılık düşüncesinin önemli isimleridir. Bu düşünceyi savunanlar Sırat-ı Mustakim, Sebilü’r Reşat, Beyanü’l Hakim gibi dergilerin çevresinde toplanmışlardır.

Türkçülük:
Balkan Savaşları’nın meydana getirdiği olumsuz sonuçlar ve Osmanlıcılık çevresinde birleşme gayretlerinin boşa çıkması, Türkçülük akımının ön plana çıkmasını sağlamıştır.
Türkçülükle ilgili çalışmalar Tanzimat dönemine uzanır. Tanzimat dönemine kadar Türk sözünden yalnız Osmanlı Türkleri anlaşılıyordu; Tanzimat devrinde Türk kelimesinin anlamı genişledi ve Türk sözü dünyadaki bütün Türkler için kullanılır hale geldi.
Mehmet Emin Yurdakul, Yusuf Akçura, Ziya Gökalp, Ömer Seyfettin, Ali Canip Yöntem, Hamdullah Suphi bu akımın önemli temsilcileridir.
Türk Derneği, Türk Yurdu, Türk Ocakları gibi kendi örgütlerini kurarak kültürel alandaki etkinliklerini artırdılar. Ziya Gökalp, bu düşünceyi sistemleştirdi. Genç Kalemler dergisi Türkçülük fikrinin olgunlaşmasına etkili oldu. Ömer Seyfettin’in bu Yeni Lisan adlı makalesi bu çabalara öncülük etti.

Türkçülük Akımının Amaçları:
► Bilinçsiz bir şekilde yaşayan Türkleri bilinçlendirip milliyetini idrak ettirmek
► Türk milletini İslam dünyasında yeniden etkili kılmak
► Modernleşmek ancak körü körüne Batı’yı taklit etmemek
► Türk milletini Batı medeniyeti çerçevesinde sürekli ilerleyen, hiçbir milletten geri kalmayan bir düzeye yükseltmek
► Milli bir ekonomi politikası izlemek
► Dilde sadeleşmeye gitmek
► Tarih bilincini aşılamak
►Dünyadaki bütün Türkleri tek bayrak altında toplamak (Turancılık)

Yeni Lisan Hareketi:
Genç Kalemler’in hayata geçirdiği dilde sadeleşme harekete hareketidir. Yeni Lisan hareketi, Ali Canip’in Ömer Seyfettin ve Ziya Gökalp’le tanışıp birlikte harekete başlamalarından sonra meydana çıkmıştır. Ömer Seyfettin’in Yeni Lisan makalesi Genç Kalemler dergisinde 8 Nisan 1911’de yayımlandı. Milli bir edebiyat oluşturmak için öncelikle dilde millileşmenin olduğu, bu yazıda ana fikir olarak işlenmiştir.

Yeni Lisan Hareketi’nin temel ilkeleri:
► Arapça ve Farsça gramer kurallarının kullanılmaması, bu kurallarla yapılan tamlamaların kaldırılması
► Arapça ve Farsça kelimelerin Türkçede söylendikleri gibi yazılması
► Başka Türk lehçelerinden kelimeler alınmaması
► İstanbul konuşması esas alınarak yeni bir yazı dilinin meydana getirilmesi
► Dil ve edebiyatın Doğu-Batı taklitçiliğinden kurtarılması

Milli Edebiyatın Genel Özellikleri:
► Şiire daha çok bireysel konular işlenmiştir.
► Roman ve hikayede toplumsal meselelere eğilmişler; milliyetçilik düşüncesi, Kurtuluş Savaşı gibi konuları ele almışlardır.
► Konuların İstanbul dışına çıkarılması da bu dönemin belirgin özelliklerindendir.
► “Aşk” bu dönem roman ve hikayesinin en önemli temasıdır.
► Yeni ve halka dönük, halk diline önem verilmiştir.
► Toplum ve ülke meselelerine geniş yer verme, sade Türkçeyi ve hece veznini kullanma yoluna gidilmiştir.
► Edebiyatta kaçınılmasını; sanatçıların, Türk halkının hayatına yönelerek yaratıcı nitelikler kazanmalarını ve yapıcı eserler vermelerini istemişlerdir.
► “Hikaye, roman ve tiyatro konularını ve kahramanlarını yerli hayattan almalıdır.” İlkesini benimsemişlerdir.
► Türkiye’de Cumhuriyet ilan edilirken Milli Edebiyat akımı temsilcilerinin büyük çabalarıyla, konuşma dili, edebiyat dili olarak yaygınlaşmıştır.

Milli Edebiyat akımının başlıca temsilcileri:
Ömer Seyfettin, Ziya Gökalp, Ali Canip Yöntem, Mehmet Emin Yurdakul, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Fuat Köprülü, Halide Edip Adıvar, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Reşat Nuri Güntekin, Refik Halit Karay.

Milli Edebiyatta Coşku ve Heyecanı Dile Getiren Metinler (Şiir):
►Halk edebiyatı şiir biçimlerinden yararlanma yoluna gidilmiştir.
► Hece ölçüsüyle şiirler yazılmıştır.
► Konu seçiminde yerlilik esas alınmıştır.
► Şiirlerin konuları halkın yaşamından ve ülkenin içinde bulunduğu koşullardan seçilmiştir.
► Milli kaynaklara yönelme gerçekleşmiştir.
► Sade bir dille şiirler yazılmıştır.
► Çeşitli nazım biçimleri kullanılmıştır.
► Daha çok, yarım ve tam kafiye kullanılmıştır.
► Somut benzetmelere yer verilmiştir.
► Sosyal ve didaktik karakterlidir.
► Bir fikrin, ideolojinin taşıyıcısı olarak görülmüştür.
► Türk tarihi bir bütün olarak düşünülmüştür.
► Sanatlı söyleyiş ikinci plana atılmış; biçime değil, içeriğe önem verilmiştir.
► Destan geleneği oluşmuştur.

Milli Edebiyat Dönemindeki coşku ve heyecana bağlı metinler üç başlık altında incelenebilir:
√ Sade dil ve hece ölçüsüyle yazılmış şiirler
√ Saf (öz) şiir
√ Halkın yaşayış tarzını ve değerlerini anlatan manzumeler

1.Sade Dil ve Hece Ölçüsüyle Yazılmış Şiirler:
Ziya Gökalp etkisinde gelişmiştir.
►Bu şiirlerin sanat yönü zayıftır.
► Hece ölçüsü kullanılmıştır.
► Halk şiirinden yararlanılmıştır.
► Halkın ve ülkenin sorunları işlenmiştir.
► Öğretici niteliği ağır basan şiirler yazılmıştır.
► Milliyetçilik ve Türkçülük fikrini işleyen, milli coşkuyu artırıcı nitelikte şiirler yazılmıştır.
► Batı kaynaklı nazım şekillerinden yararlanılmıştır.

2.Saf (Öz) Şiir:
Milli Edebiyat dönemi şiirinin egemen olduğu yıllarda saf şiire özgü arayışlar da vardır. Ahmet Haşim ve Yahya Kemal bu yolda şiirler yazmışlardır. Bu sanatçılar dönemin yaygın anlayışı olan hece vezniyle, yalın bir dille, devrin gerçeklerini, halkın sorunlarını dile getiren şiirler yazmak yerine, sanat değeri yüksek saf şiir yönelmişlerdir.
Bu dönemde yazılan saf şiirin özellikleri:
► Şiir dili her şeyin üstündedir.
► Sanat bir biçim sorunudur.
► Amaç iyi ve güzel şiir yazabilmektir.
► Kendine özgü bir imge düzeni vardır.
► Dilde saflaşma en başta gelen unsurdur.
► Şiir, soylu bir sanat aracı olarak kabul edilir.
► İçsel, bireyci bir yaklaşımla insan anlatılır.
► En değerli şey dizedir.
► Disiplinli bir çalışma ile saf şiir yazma endişesi vardır.

3. Halkın Yaşayış Tarzını ve Değerlerini Anlatan Manzumeler:
En önemli temsilcisi Mehmet Akif’tir. Konularını tamamen halkın yaşamından alan sanatçı, halkın dini ve milli değerleri, yaşama tarzı üzerinde durur.
Bu manzumelerin özellikleri:
► Öğretici özellikler taşır.
► Aruz ölçüsü kullanılmıştır.
► Nazım, nesre yaklaştırılmıştır.
► Manzum hikaye biçimi kullanılmıştır.
► Ritim ve ahenk ögelerinden yararlanılmıştır.
► Sosyal konular ele alınmıştır.
► Konuşma dilinin doğallığından yararlanılmıştır.
► Olaya bağlı anlatım benimsenmiştir.
► Diyaloglara yer verilmiştir.

Milli Edebiyatta Olay Çevresinde Gelişen Edebi Metinler

1.Milli Edebiyatta Anlatmaya Bağlı Edebi Metinler (Roman ve Hikaye):
► Bu dönem roman ve hikayelerinde sade bir dil kullanılmıştır.
► Gözleme önem verilmiştir.
► Eselerde realizm akımının etkisi görülür.
► Konu olarak en çok Kurtuluş Savaşı işlenmiştir.
► Teknik bakımdan Batı’ya büyük oranda yaklaşılmıştır.
► Toplumsal meseleler ele alınmıştır.
► Bu dönem hikaye ve romanları memleket edebiyatı çığırının ilk örnekleri sayılır.
► Eserlerde geçen olaylar Anadolu’nun her tarafında yaşanmıştır
► Her tabakadan halkın hayatı konu alınmıştır.
►Bu dönemde Ömer Seyfettin, Yakup Kadri, Reşat Nuri, Halide Edip ve Refik Halit ; Türk hikayeciliğini üslup, tema ve dil bakımından zirveye taşımışlardır.
► Yakup Kadri, Reşat Nuri, Halide Edip ve Refik Halit roman türünde başarılı örnekler vermişlerdir.

2. Milli Edebiyatta Göstermeye Bağlı Edebi Metinler (Tiyatro):
► Tiyatroda bu dönemle birlikte canlanmalar görülür.
► Özel ve resmi tiyatrolar kurulmuştur.
► Tiyatro eğitimi veren Darülbedayi’nin yanında Türk operasının temelini kurmak amacıyla Darülelhan adı ile müzik bölümü açılmıştır.
► Bu dönemde tamamen Batılı bir tiyatro anlayışının temelleri atılmıştır.
► Doğal ve sade bir dil ve üslup kullanılmıştır.
► Milli Edebiyat Döneminde Türkçülük akımı, tiyatroda daha fazla hissedilir. Savaş yıllarının etkisiyle ekonomik problemler, karamsarlık, yılgınlığın da tiyatroya etkisi vardır.
► Siyasal ve belgesel nitelikli oyunlar, istibdat döneminin eleştirisi, saray yaşamı, sosyal dramlar ve aile dramları tiyatroda ilgi görmüştür. Yakın tarih, Türk dünyası idealleri tiyatro eserlerine konu olur.
► Bu dönemde Musahipzade Celal, Aka Gündüz, Reşat Nuri, Halide Edip, Mithat Cemal Kuntay tiyatro eserleri yazmışlardır.

Milli Edebiyatta Öğretici Metinler
► Sosyal ve siyasi şartlar dolayısıyla dil, siyaset konuları, milliyetçi, tarihi ve bilimsel konular işlenmiştir.
► Servet-i Fünun Dönemi gibi ağır ve süslü bir dil değil, yalın ve doğal bir dil kullanılmıştır.
► Ziya Gökalp, Ali Canip Yöntem, Mehmet Fuat Köprülü, Halide Edip Adıvar, Yusuf Akçura, Yahya Kemal gibi isimler öğretici metinler (fıkra, makale, sohbet, anı vb.) kaleme almışlardır.
► Ziya Gökalp, İslamiyet öncesi; Yahya Kemal, İslamiyet sonrası Türk tarihini ve kültürünü ön plana çıkarmıştır.

a.Makale:

Milli Edebiyat Döneminde makale yaygınlık kazanmış, yazarlar düşüncelerini ortaya koymak için makaleye ağırlık vermişlerdir. Milli Edebiyat yazarları yazdıkları makalelerde Türkçülük düşüncesini ortaya koymuşlar, yeni dil anlayışını benimsetmeye çalışmışlar, halkı eğitmek ve bilgilendirmek, siyaseti yönlendirmek istemişlerdir.
Ziya Gökalp, Ali Canip Yöntem ve Ömer Seyfettin makale ile milli duygu ve düşüncelerini dile , getirmişlerdir.

b.Fıkra:

Milli Edebiyat Döneminde günlük sosyal konuların yanında bir kişiyi ya da edebi bir konuyu tartışan fıkralar da yazmışlardır.
Ahmet Rasim’in Şehir Mektupları, Eşkal-i Zaman, Muharrir Bu Ya; Refik Halit Karay’ın Bir Avuç Saçma, Guguklu Saat; Falih Rıfkı Atay’ın Eski Saat, Çile fıkra türünde yazılmış eserlerdir.

c.Sohbet:

Bu dönem sohbet metinleri toplumsal ve siyasi konulara yönelmiş, nükte ve konu çeşitliliği bakımından zenginleşmiştir. Sosyal ve siyasi eleştiri ön plana çıkmıştır.

d. Edebiyat Tarihi:

Fuat Köprülü, Türk edebiyat tarihi konusunda verimli çalışmalar yapmıştır. Türk edebiyatını destanlar çağından günümüze kadar incelemiştir

e. Edebi Tenkit:

Edebi tenkitler Genç Kalemler dergisinde Ömer Seyfettin ve Ali Canip tarafından yapılmıştır. Ali Canip’le Cenap Şahabettin’in polemikleri meşhurdur.

f.Mizah ve hiciv:

Türk mizahının en hareketli olduğu dönem Milli Edebiyat Dönemidir. Bu dönem mizahı, sosyal ve siyasi konulara yönelmiş, nükte ve konu bakımından zenginleşmiş, fikri bakımdan da güçlenmiştir.
Neyzen Tevfik, Halil Nihat ve Halil Nihat mizah ve hicivle uğraşmışlardır.

Milli Edebiyat Dönemi Sanatçıları:
Aşağıdaki sanatçılar aynı zamanda Yeni Lisancı’lardır.
►Mehmet Emin Yurdakul
►Ziya Gökalp
►Ali Canip Yöntem
► Ömer Seyfettin
►Mehmet Fuat Köprülü
► Hamdullah Suphi Tanrıöver
►Ahmet Hikmet Müftüoğlu
► Celal Sahir Erozan

Milli Edebiyat Akımından Etkilenen Sanatçılar:
Aşağıda adı verilen sanatçılar Milli Edebiyat akımına bağlı kalarak eser veren sanatçılardır.
► Yakup Kadri Karaosmanoğlu
► Halide Edip Adıvar
► Reşat Nuri Güntekin
► Refik Halit Karay
► Falih Rıfkı Atay

Yazdır

Yazar hakkında

Süleyman Kara

Öğrenci ve öğretmenlere faydalı olmak için onlara kaliteli edebiyat sitesi olan edebiyat sultanını sundum.

Yorum yap