Eğitim sistemimizdeki önemli tartışmalardan birisi de öğrencilere ödev verme veya vermeme meselesidir.
Bu konuda uzmanlar adeta karpuz gibi tam ortadan ikiye ayrılmış durumdalar, bir kısmı öğrencilere tatillerde ve akşam vakti ödev verilmesini savunurken; bir kısmı şiddetle karşı çıkmaktadır.
Milli Eğitim Bakanlığımızın da tatillerde ödev vermeyin diye okullarımıza yazı gönderdiğini düşünecek olursak sanki ödev vermeme görüşü devletimizin de hakim görüşü gibi gözükmektedir.
Öğrencilerimize ödev vermeyelim diyenler öğrencilerin, eğitim öğretimlerini okulda yapmalarını tatillerde dinlenmeleri ve eğlenmeleri gerektiğini savunmaktadırlar. Onlara göre nasıl ki yetişkin insanların işlerini iş yerlerinde yapmaları, eve iş götürmemeleri savunuluyorsa; öğrencilerimizin de eğitim öğretim faaliyetlerini okulda yapmaları yeterlidir. Okulu eve taşımalarına gerek yoktur. Zaten gelişmiş pek çok ülkede öğrencilere ev ödevi verilmemektedir.
Öğrencilerimize ev ödevi verilsin diyenler ise; hayatta başarılı olmak için çalışmanın önemine dikkat çekerek bol bol temrin yapmanın başarı için gerekli olduğunu, öğrendiklerimizi gün içinde tekrar etmezsek yüzde seksenini unutacağımızı, bilgileri geçici belleğimizden kalıcı belleğimize gönderemeyeceğimizi savunmaktadırlar.
Bu iki görüşten hangisi doğru diyecek olursak; aslında kendi bağlamında düşündüğümüzde her iki görüşün de doğru olduğunu söyleyebiliriz.
Öyleyse ne yapmalıyız?
Bu konuda bilmemiz gereken ilk şey öğrencilerimizin ödeve bakış açısıdır. Bazı öğrenciler ödev yapmayı çok severken; bazı öğrenciler de ödevden hiç hoşlanmaz bu öğrenciler için ödev, kaygı sebebi bile olabilir. Bu iki farklı karakterdeki öğrenciye aynı şekilde davranarak ödev yapmaya zorlamak faydadan çok zarar da verebilir.
Öğrencilerimizin bireysel özelliklerini iyi analiz ederek, her öğrencinin yapısına uygun davranmak en doğrusudur. Ödev yapmayı seven öğrencilere fazlasıyla ödev verebilecekken; ödev yapmaktan pek hoşlanmayan, belki de okulda yeterince öğrenebilme kabiliyetine sahip öğrencilerimize biraz toleranslı davranmak doğru yaklaşım olabilir.
Aslında en doğrusu öğrencinin hayatını zevkli bir öğrenme ortamına çevirebilmektir. Öğrenci öğrenmesi gereken konularda bilinçli olabilir ve öğrenme sürecini yaşamının eğlenceli bir parçası haline getirebilirse yani her durumda ve her ortamda öğrenme ivmesi kazanabilirse öğrenci için ödev meselesini bu kadar abartmaya gerek kalmayabilir.