ON ÜÇÜNCÜ MEKTUP
Çocuklar bir daha söylüyorum. Sözüme dikkat edin. Beni dinleyin. Bayram geliyor. “Elbise isteriz” diye sızlanın, söylenin, mırıl mırıl mırıldanın, somurtun, homurdanın. (…) Babanız kızsın, siz yine aldırmayın. Büyükanneniz meraklansın, küçük kardeşleriniz size bakarak ağlamaya başlasın, arada komşunun oğlanını da yoldan çıkarın. Analarınız boyunlarını büksünler.
— Efendi! Bey, çocuğu üzüyoruz, desinler de evde kavga çıksın.
Babanız:
— Almayacağım, diye bağırsın.
Kayınvalide atılsın:
— Bizim damat kadar cimri görmedim, diye söylensin. Bir patırtı da böyle kopsun. Fakat unutmayın ha! Yine siz tepinin, sızlanın, evi çın çın öttürün.
O bildik yayık seslerle:
— Elbise isterim, diye var kuvvetinizle bağırın, feryat edin. Ağlarken makamdan makama geçerek, duvara doğru dönerek uluyun, gözünüzden yaşlar insin, hıçkırıkları ‘hıg hıg’larla azdırın. Yoksa başka türlü elbise falan alınmaz. Geçen bayramki elbiseyle kalakalırsınız. Elli–altmış para gündeliğe kulak asmayın. Onlar gelip geçici şeylerdir, çabuk biter. Yirmi paralık bilye, otuz paralık lâstik top, on paralık poğaça vesselâm. Yine siz eli boş, sırtı çıplak, yalınayak kalırsınız. Sonra karışmam.
Dönme dolap, salıncak, atlıkarınca, feleğin merkebi, mercanın atı, top, macuncu fırıldağı sizin için hazırlanıyor. Şekerciler, fıstıkçı hacılar, koz helvacısı, keten helvacısı, köşedeki aktar, karşımızdaki bakkal dükkânlarına ayak basmanızı bekliyorlar. Ha göreyim sizi, tepinin. Sonra halanıza, teyzenize, büyükbabanıza gidip el öpüp mendil ve para alamazsınız. Öteki mahallenin çocukları sizinle eğlenirler. Pederinize anlatın, “Felsefede buna ‘hayatî rekabet’ derlermiş” deyin.
1.Okuduğunuz metnin türünü yazarak bu türe ait dört özelliği yazınız. (10)
2.Okuduğunuz metinde yazara özgü dil ve anlatım özellikleri nelerdir? Belirlediğiniz özellikleri, metnin türü ile ilişkilendiriniz. (10)
3.Okuduğunuz metin türünün gelişiminde, Türk yazılı kültürünün ve ülkemizdeki toplumsal-teknolojik değişimlerin ne tür etkileri olmuştur? Yazınız. (10)
4.Okumanın insanı özgürleştirip özgürleştirmeyeceğine dair görüşlerinizi yazınız. (10)
YAPRAK DÖKÜMÜ
Evde çocuklar arasında hafiften hafife kavgalar başlamıştı. Bu, evvelâ gizli oluyor ve Ali Rıza Bey, hakiki sebepleri keşfedemiyordu.
Bir gün Fikret kardeşlerine çıkışıyor, ikinci gün Leyla’nın odasında ağladığı işitiliyor, üçüncü gün Necla yemeğe inmiyordu.
Hayriye Hanım, artık şimdi bütün bütün yanına varılmaz bir hale gelmişti. Ali Rıza Bey, mutlaka aksi bir cevap alacağını bildiği için ona hiçbir şey sormaya cesaret edemiyordu.
Gitgide gürültü büyüdü. Kimse kimseden çekinmez oldu. O vakit ihtiyar, çocuklarını ikiye ayrılmış gördü: Bir yanda Fikret, bir yanda Leyla ile Necla.
Bu, artık evde bir baba nüfuzu, hürmet edilecek bir reis kalmadığını gösteren güzel bir delildi.
Leyla ile Necla, ailenin yaşayış tarzını beğenmiyorlar; yenilik, eğlence ve daha birçok şey istiyorlardı.
Bu iki kız, öteki kardeşlerine nispetle daha nazlı ve şımarık büyümüşlerdi.
Ali Rıza Bey, onların fikir ve terbiyeleriyle fazla meşgul olmamıştı. (…) Daha nihayet üç, beş sene misafirdiler. Ali Rıza Bey, “Leyla ile Necla namuslu birer kadın olarak yetişirlerse kâfidir.” derdi. Bütün tedbir onları kapalı büyütmekten ibaret kalmıştı. Kızların fazla sokağa çıkmalarına, ağırbaşlı tanınmayan ailelerin kızlarıyla arkadaş olmalarına izin yoktu. Karısına daima: “Bu yaşta çocuklar için güzellik en büyük tehlikedir. Gözünü iyi aç!” diye tembihler verirdi. Ancak bu sıkıntının da bir aksi tesir yapmasından korktuğu için evde onları fevkalâde okşamıştı. Bir dedikleri iki olmazdı.
5.Yaprak Dökümü romanının iletisini yukarıdaki metinden yararlanarak yazınız. (10)
6. Yaprak Dökümü romanından alınan yukarıdaki metinden yola çıkarak bu romanda hangi değerlerin çatıştığını yazınız. (10)
7. Reşat Nuri Güntekin’in adıyla özdeşleşen Çalıkuşu romanında Feride, Acımakta Zehra, Kan Davasında Ömer adlı kahramanlar toplumu aydınlatan öğretmenlerdir. Özellikle Çalıkuşu romanı, yazarın sosyal konuları işleyen önemli romanlarından biridir. Çalıkuşu romanı yayımlandıktan sonra yüzlerce genç, Anadolu’da öğretmenlik yapmak için başvuruda bulunmuştur. Okuduğunuz roman hem sinemaya film hem de televizyona dizi olarak uyarlanmıştır.
Sizce yazarın bu başarıyı yakalamasındaki önemli özellikleri nelerdir? (10)
8. Aşağıdaki cümlelerde yer alan anlatım bozukluklarını bulunuz. Anlatım bozukluklarının nedenlerini belirtiniz. Cümleleri anlatım yönünden düzeltiniz. (10)
“Elini yavaşça aşağıya indirdi, kontağı açtı.”
“Turgut un onları ilk farkettiği gün, sıranın üstüne bir şeyler yazıyorlardı.”
“Bunun bana korkutucu bir görüntü verdiğini biliyorum, ama hoşuma gidiyor.”
“Köpekler konuşur, ama dinlemesini bilene.”
“Bu dayanılmaz acılar sonunda tutsak ya ölür ya da aklını, hafızasını yitirirmiş.”
9. Tutunamayanlar romanından alınan aşağıdaki paragrafta ayraç içine uygun noktalama işaretlerini getiriniz. (10)
Can sıkıntısı ( ) Selim’in önemli bir derdiydi. Bir işi yapmadan önce geçirilmesi zorunlu olan zaman onu müthiş sıkardı. Turgut’un da bu konuda, kendisine yakınlık duyduğunu anlayınca hemen metotlarını açıklamıştı ( ) “Otobüste, evle okul arasında geçen zamanın bana nasıl bir yük olduğunu bilemezsin. Böyle zamanları, yaşanmamış zaman haline getirmemek için olmadık oyunlar icat ederim ( ) Kendimi kaptırmadan belirli bir süreyi atlatabileceğimi sanmıyorum. ( )Duraklar arası maç oyunu ( ) da bunlardan biridir.”
10. Tutunamayanlar romanından alınan aşağıdaki paragraftaki yazım yanlışlarını düzeltiniz. (10)
“Siz hiç merak etmeyin.” dedi adam. “On derste bu işin üstesinden gelirsiniz. Kimlere öğretmedikki biz bu mereti. Biz de az dayak yemedik ustamızdan. Cehalet, ağabey, cehalet işte. Senin gibi münevver bir vatandaş olsaydım hiç zahmet çekmezdim vallahi.” Turgut, önündeki direksiyona, belli etmek istemediği bir çekingenlikle bakıyordu. Kimse sezmeden, korkusunu farketmeden, bu inatçı ve onu tanımayan sertlikle nasıl uyuşabilecekti? Öğrendikten sonra, bütün zorluklar geride kaldıktan sonra vücudun her parçasında, başlangıçda bu makine kadar kör ve inatçı olan direnmenin yumuşadığını, dokunmanın mümkün olduğunu gördüğü zaman, yazık ki geçiş süresini unutu verir insan.
CEVAPLAR:
1. Sohbettir.
Yazarın karşısındaki biriye konuşu gibi yazılması yönüyle denemeden ayrılır.
Yazar şahsi fikirlerini bir sohbet sıcaklığıyla dile getirir.
Günlük konuşma dili kullanılır.
Kurallı cümlelerin yanı sıra devrik cümlelere de sıkça yer verilir.
Açıklayıcı ve söyleşmeye bağlı anlatım türleri kullanılır.
2. Yazar gündelik hayatın dilini yazısına aktarmıştır. Bundan dolayı sanki arkadaşıyla veya çocuklarla konuşurmuş gibi bir dil kullanır. “Aman ha!, Haydi göreyim bakayım” gibi kullanımlardan bunu çıkarabiliriz.
3.Türk yazı kültüründe özellikle Tanzimat edebiyatı ve bu dönemdeki Batılılaşma hareketlerinin büyük etki ve değişimi görülür. Tanzimat’la beraber yazı kültürümüze giren gazete ve gazete etrafında kendini geliştiren yeni türler olan makale, fıkra, deneme, sohbet gibi türler gittikçe yaygınlık kazanmaya başlamıştır. Bu yazının türü olan sohbet yazıları da böyle bir ortamda ortaya çıkmıştır.
4. Evet özgürleştirir, çünkü okuyan insan hayal gücünü geliştirir. Hayal gücünü geliştiren insan ise gerçek dünyada olmasa da kendi zihninde hayal dünyasında özgür yolculuklara çıkma imkânı bulur. Bu bağlamda kitap okumanın insanı özgürleştirdiğini söylemek mümkündür.
5. Yaprak Dökümü romanının iletisi, aile bağlarının güçlü olması, aile edebinden uzaklaşmamak gerektiği ve ailenin her şeyin üstünde olduğu düşüncesidir.
6. Batılı yaşam tarzı X geleneksel yaşam tarzı
ahlaklı olmak X ahlaksız olmak
tutumlu olmak X israf içinde yaşamak
7. Çünkü halkı toplumu iyi tanımakta onlara ayna tutarak onların hayatını sunmaktadır. Bu da insanların ilgisini çekmekte ve eserlerin büyük bir ilgiyle okunmasına sevilmesine vesile olmaktadır.
8. a.“Elini yavaşça aşağıya indirdi, kontağı açtı.”
Cevap: Yanlış yüklem kullanılması / Elini yavaşça aşağıya indirdi, kontağı çevirdi.
b.“Turgut un onları ilk farkettiği gün, sıranın üstüne bir şeyler yazıyorlardı.”
Cevap: Özne eksikliği Turgut un onları ilk farkettiği gün, onlar sıranın üstüne bir şeyler yazıyorlardı
c. “Bunun bana korkutucu bir görüntü verdiğini biliyorum, ama hoşuma gidiyor.”
Cevap: Nesne eksiliği / Bunun bana korkutucu bir görüntü verdiğini biliyorum, ama bu durumhoşuma gidiyor
ç. “Köpekler konuşur, ama dinlemesini bilene.”
Cevap: Yüklem ekinin eksikliği / Köpekler konuşur, ama dinlemesini bilene konuşurlar.
d. “Bu dayanılmaz acılar sonunda tutsak ya ölür ya da aklını, hafızasını yitirirmiş.”
Cevap: Gereksiz sözcük kullanılması / Bu dayanılmaz acılar sonunda tutsak ya ölür ya da aklını yitirirmiş.
9. Can sıkıntısı, Selim’in önemli bir derdiydi. Bir işi yapmadan önce geçirilmesi zorunlu olan zaman onu müthiş sıkardı. Turgut’un da bu konuda, kendisine yakınlık duyduğunu anlayınca hemen metotlarını açıklamıştı: “Otobüste, evle okul arasında geçen zamanın bana nasıl bir yük olduğunu bilemezsin. Böyle zamanları, yaşanmamış zaman haline getirmemek için olmadık oyunlar icat ederim. Kendimi kaptırmadan, belirli bir süreyi atlatabileceğimi sanmıyorum. ‘Duraklar arası maç oyunu’ da bunlardan biridir.”
10. “Siz hiç merak etmeyin.” dedi adam. “On derste bu işin üstesinden gelirsiniz. Kimlere öğretmedik ki biz bu mereti. Biz de az dayak yemedik ustamızdan. Cehalet, ağabey, cehalet işte. Senin gibi münevver bir vatandaş olsaydım hiç zahmet çekmezdim vallahi.” Turgut, önündeki direksiyona, belli etmek istemediği bir çekingenlikle bakıyordu. Kimse sezmeden, korkusunu fark etmeden, bu inatçı ve onu tanımayan sertlikle nasıl uyuşabilecekti? Öğrendikten sonra, bütün zorluklar geride kaldıktan sonra vücudun her parçasında, başlangıçta bu makine kadar kör ve inatçı olan direnmenin yumuşadığını, dokunmanın mümkün olduğunu gördüğü zaman, yazık ki geçiş süresini unutuverir insan.
11.sinif-turk-dili-ve-edebiyatı-2.donem-1.yazili-sorulari-c-grubu indir.