Çalıkuşu Romanının Özeti
Feride, hareketli yaramaz aynı zamanda duygusal bir kızdır. 3 yaşına kadar Musul’da kalmıştır buradaki kuraklıktan dolayı ailesiyle birlikte Kerbela’ya göçmüştür.
İstanbul’a göçmeden önce 6 yaşındayken annesini kaybeder. Bundan sonra Feride teyzesinin yanına İstanbul’a gelir. İstanbul’da yeni akrabaları ile tanışan Feride burada da yaramazlıklarını sürdürür bir tek Besime Teyzesinin oğlu Kamuran’a karşı çekingenliği vardır.
Kamuran, Feride’ den biraz büyüktür. Efendi bir kişiliği vardır.
Feride uzun yıllar boyunca okuyacağı ‘Sör’ mektebine yazılır. Okula başladıktan sonra babasını kaybeder. Okulda da yaramazlıkları devam eden Feride bundan dolayı sınıfta tek başına oturtulmuştur.
Feride, birçok öğrencinin yapamayacağı şeyleri yapmaktadır. Mesela okul bahçesindeki ağaçlara tırmanmamıştır. İşte bunu gören öğretmen ona’ Çalıkuşu’ diye bağırmış Bundan böyle ismi ‘Çalıkuşu’ olarak kalmıştır.
Bir yaz Feride, Tekirdağ’a başka bir teyzesinin yanına gider. Bir gün salıncakta sallanırken Kamuran Feride’ye evlenme teklif eder. Daha sonra nişanlanırlar. Feride, teyzesinin kızı Müjgan’ın tahmin ettiği gibi Kamuran’ı çok seviyordur
İstanbul’a döndükten sonra Kamuran, amcasının teklifini Feride ile birlikte değerlendirir ve en sonunda Kamuran, memuriyetini yapmak için amcası ile birlikte Avrupa’ya gider. Düğüne az bir zaman kala Feride bahçede dolaşırken kapının önünde bir kadın görür ve bu kadın Kamuran’ın Avrupa’da başka bir kadını sevdiğini Feride’ye söyler ve yanında Kamuran’ın yazdığı bir mektubu getirir bu olayı öğrenen Feride evi terk eder ve kendi hayatını yaşamak için Anadolu’ya gitmeye karar verir.
İstanbul’a çıkmadan önce Feride annesinin dadısı olan bayanın evinde kalır. Daha sonra da Bursa’da coğrafya ve resim öğretmenliğine başvurur. Bursa’nın yakınındaki Zeyniler köyünde öğretmenliğe başlar. Zeyniler Köyü daha doğru dürüst yolu olmayan hatta okulu bile ahırdan bozma olan bir yerdir.
Feride, önceleri hiç sevmediği can sıkıcı yeri daha sonra alıştıkça sevmeye başlar. Öğrencilerin arasında Münise adlı bir kız onu çok etkilemiştir. Münise babası ve ablası ile kalmaktadır ancak babası ile kavga edince evden kaçar. Feride, bu kızı çok sevdiği için onunla diğerlerine oranla daha fazla ilgilenmektedir babasıyla kavga eden Münise, Feride’nin yanına gelmeye karar verir. Bunun üzerine Feride, Münise’yi babasından izin alarak evlatlık edinir bir gün köye bir müfettiş gelir müfettiş Feride’nin görev yaptığı okulu eğitim yapılamaz gerekçesiyle kapatmıştır. Feride’yi başka bir okula aldıracağını söyler.
Feride, Fransız darülmuallimatında çalışmaya başlar. Feride, bu okulda da öğrenciler ile iyi ilişkiler kurmaya başlamıştır. Feride’nin güzelliği Bursa’da da dikkat çekmeye başlar. Bu güzelliğinden dolayı Bursa’da Feride’ye ‘İpekböceği’ adını takmışlardır. Burada çok sevdiği ve kendisine çok yakın hissettiği Şeyh Yusuf Efendi Feride’ye aşık olmuştur. Üstelik bunu Feride’den başka herkes bilmektedir.
Bunu bir arkadaşı Feride’ye söyleyince Feride çok utanır artık insan içine çıkamaz olur. Bir gün Şeyh Yusuf Efendi hastalanıp ölünce herkes Feride’ye suçlu gibi bakar. Feride bu duruma daha fazla dayanamayarak Çanakkale’ye gider.
Maarif müdürünün emriyle Çanakkale rüştiyesine tayini çıkan Feride Münise’yi yanına alarak Çanakkale’ye yerleşir. Fakat güzelliği burada da herkesin dikkatini çeker ve Feride’ye ‘Gülbeşeker’ ismi takarlar daha sonra Feride’yi o çevrede tanınmış pek çok insan ister. Feride bu tekliflerin hepsini reddeder.
Bütün bu olaylardan sonra artık Feride Çanakkale’de daha fazla kalamayacağını anlar. İzmir’e gider orada İzmir’in en Saygın insanlarının kızlarına Fransızca dersleri vermeye başlar.
Artık Feride ve Munise köşkte kalıyorlardır. Fakat köşkün sahibinin oğlu Cemil Bey, Feride’yi sıkıştırır. Daha sonra Feride Kamuran‘ın evlendiği haberini alır.
Kuşadası’nda Türkçe ve resim öğretmenliği ihtiyacı olduğunu öğrenen Feride bu görevi kabul ettikten sonra Kuşadası’na doğru hareket eder. Kuşadası’nda mutluluğu bulmuştur. Fakat bir ay sonra savaş başlar ve okul hastaneye çevrilir.
Daha önceden tanıdığı Hayrullah Bey’in ısrarıyla hemşire olmayı kabul eder. Savaş bittikten sonra okul tekrar açılır. Feride müdür olur. Fakat acılar burada da Feride’yi yalnız bırakmaz. Münise ölür. Feride Münise’yi toprağa verdikten sonra çok üzülür, hasta olur.
Feride’nin bu durumuna üzülen Hayrullah Bey, ona yardımcı olur ve yanına alır Böylelikle Feride Hayrullah Bey ile birlikte kalmaya başlar. Fakat Feride’nin Hayrullah Bey’in yanında kalması halk tarafından hoş karşılanmaz. İkisinin hakkında kötü dedikodular çıkar. Bunun üzerine Hayrullah Bey dedikoduları önlemek için Feride ile evlenir.
Feride ise evlenmeyi kabul eder ama hayatında ilk ve tek sevdiği Kamuran dan ayrılmış duruma gelir ve çok etkilenir. Bu durumu fark eden Hayrullah Bey, ölmeden önce Feride’den İstanbul’a gitmesini ve mektubunu Kamuran’a vermesini ister. Mektupta Feride’nin Kamuran’ı ne kadar çok sevdiği yazar. Ayrıca mektubun içine Feride’nin günlüğünü de koyar Feride bu istek üzerine İstanbul’a gittiğinde Kamuran’ı ne kadar çok sevdiğini anlar Kamuran da evlendiği kadını kaybetmiştir.
Kamuran günlüğü okuyunca Feride’nin de kendisini sevdiğini anlar. Amcası ve Kamuran Feride’nin haberi olmadan nikah kıydırırlar. Nihayet Feride bunca acıdan sonra gerçek mutluluğu bulmuştur.
Roman hakkında yorum ve değerlendirme:
* Çalıkuşu romanı ilk olarak 1922 yılında tefrika edilerek yayımlanmış, 1923’te ise kitap olarak yayımlanmıştır.
Romanda, İstanbullu köklü bir ailenin kızı olan çocuk ruhlu Feride’nin çok sevdiği nişanlısı tarafından ihanete uğramasıyla kendini öğretmenlik mesleğine adaması ve hayatını kazanabilmek için Anadolu’da şehir şehir dolaşması anlatılır. Melodram öğeleri ile yüklü bir aşk öyküsünün yanı sıra bürokrasi eleştirisi, kadınların Osmanlı toplumunda var olma mücadelesi, öğretmenlik mesleğinin icrası gibi pek çok konu romanda ele alınır.
Bu romanın uyandırdığı ilgi Reşat Nuri’nin romancılığını önemli ölçüde etkilemiş görünüyor. Çünkü diğer romanları da bu roman havasında yazılmıştır.
Çalıkuşu romanı beş bölümden meydana gelmektedir.
Çalıkuşu’nun teması Feride ile Kamuran’ın aşkıdır. Ölüm, ayrılık temaları da işlenmiştir.
Roman Kişileri:
Feride: Cumhuriyetin ilk yıllarında halkın cehaletiyle savaşan aydın Türk kızını temsil etmektedir. Duygusal, iyi eğitimli, hareketli, bir genç kızdır, annesini kaybetmiş, teyzesinin yanında yaşamaya başlamıştır. Yerinde duramadığı daldan dala atladığı için ona çalıkuşu denmiş bu lakap ona miras kalmıştır.
Feride, Cumhuriyet Türkiye’sinde esas olacak yeni bir kız tipidir. Feride, çocukluğundan beri kendini ezdirmeyen, haklarını savunabilen, insanlarla kolaylıkla diyalog kurabilen, kültürlü, dışa dönük bir kızdır.
Kâmuran: Feride’yle nişanlı olmasına rağmen orada Münevver adında bir kadınla ilişki yaşar. Fakat bu ilişkiyi Feride’den saklar. Evlenmelerine üç gün kala Feride, bu ilişkiyi öğrenir ve kendisine yapılan bu ihaneti affetmez.
Münevver: Feride ile nişanlıyken Kamuran’ın Avrupa’da tanışıp ilişki yaşadığı kadındır. Kâmuran’la evlendikten bir sene sonra yatağa düşer, üç sene sonra da ölür.
Neriman: Feride’nin teyzesinin köşküne gelip giden misafirlerden biridir. Bir sene evvel kocasını kaybetmiş, giyinmesini bilen süslü ve çekici bir duldur.
Doktor Hayrullah:İyi kalpli ihtiyar bir askeri doktordur. Feride’yi dedikodulardan koruyan bir kalkan görevi görür ve onunla sahte bir evlilik yapar. Romanda babacanlığın sevginin, şefkatin ve yardımseverliğin timsali olarak karşımıza çıkar.
Munise: Saf ve temiz bir köylü kızı. Romanda Feride’nin sahip çıktığı bir kız olarak önemli bir yer almıştır. Anadolu halkının cehaletinin, temiz kalpliliğinin yoksulluğunun ve kimsesizliğinin timsalidir.
Hatice Hanım: Zeyniler köyünde çocukları okutan, okulun temizlik işleriyle ilgilenen yarı öğretmen, yarı hademe durumundaki yaşlı bir kadındır. Çocuklara dayak atar, dayakla uslanmayanları tabuta benzeyen bir dolabın içine koyar, “ölüm, teneşir, kabir, zebani, cehennem” gibi korkunç kelimelerle dolu ilahiler öğretir. Anadolu’daki yarı aydın ve cehaletinin timsali olarak karşımıza çıkar.
Nizamettin Bey: Feride’nin babası, süvari binbaşısıdır. Güzide Hanım’la evlendikten sonra İstanbul’dan ayrılmış, bir daha da dönememiştir; Diyarbakır’dan Musul’a, oradan Hanıkın’a, Kerbela’ya sürekli tayin olmaktadır.
Müjgan: Feride ve Kamran’ın yakın dostları, sırdaşları ve aynı zamanda Feride’nin teyze kızıdır. Feride’nin akraba çocukları arasında en çok sevdiği, sırrını paylaştığı, dertleştiği kişi Müjgân’dır. Feride’nin çılgın ve yaramaz olmasına karşın Müjgân o kadar olgun ve ağırbaşlıdır.
Hafız Kurban Efendi: Feride’nin Ç…’de iken oturduğu eve bitişik komşusudur. Cahil, gözü dışarıda olan, karısına değer vermeyen, ahlâksız bir adamdır. Hafız Kurban Efendi, karısını evlilik teklifini bildirmek üzere Feride’ye gönderir. Feride, bu teklifi kabul etmez.
Reşit Bey: İzmir’de Maarif Müdürü’nün odasında Feride’ye “Fındıkkurdu” diye laf atan, yaşlı, zengin bir adamdır. Feride’yi kızlarına Fransızca dersi vermek üzere köşküne getirir.
İhsan Bey: Ç…’de “Gülbeşeker” olarak tanınan Feride’yi görebilmek için amele kılığına girip okulun yanındaki bahçede çalışan bir askerdir. İhsan Bey, çok zengin olan amcası Abdürrahim Paşa’nın konağında sütannesi aracılığıyla Feride’ye evlenme teklifinde bulunur. Yakınına düşen bir bomba, yüzünün yarısını feci bir şekilde yakmış ve bu yara yüzünü korkunç derecede çirkinleştirmiştir. Yaralı olarak Feride’nin hasta bakıcılık yaptığı yere gelir. Feride, Kâmuran’dan nefret ettiğini ispatlamak amacıyla İhsan’a evlenme teklifi yapar. İhsan bu teklif karşısında çok mutlu olur, fakat bu teklifin sevgiden değil de acıma ve merhametten kaynaklandığını bildiği için oradan uzaklaşır.