Dokuzuncu Hariciye Koğuşu Romanının Değerlendirilmesi
Romanın 15 yaşındaki kahramanı dizindeki tam olarak teşhis edilemeyen bir hastalıktan dolayı sıkıntılar çekmektedir. Hayatı hastane kapılarında, doktor önlerinde geçmiştir. Son olarak yapılan tetkikler sonucunda dizindeki rahatsızlığın “Kemik Veremi” olduğu anlaşılır. Bu hastalık hayatına veya bir bacağına mal olabilecek bir hastalıktır. Hal böyle iken eğer beslenmesine dikkat eder, heyecansız, sakin bir yaşam sürdürür, moralini hoş tutarsa iyileşme ihtimalinin olduğunu söyler doktorlar. Eser ajitasyon edebiyatıyla başlamaktadır. Hastalığın vermiş olduğu trajedi kitabın kahramanı için tam bir fırsata dönüştürülmüştür.
Çocuğun ailesi yoksul olduğu için doktorların söylediği gibi rahat yaşaması olanaksızdır. Bu yüzden Erenköy’de oturan uzaktan akrabaları olan bir paşa, çocuğu yanına, köşke alır. Kültürümüzde mevcut olan akraba dayanışması çocuğun işine gelmiştir ve paşa olan akrabasının yanında kalmaya başlamıştır.
Çocuk, küçüklüğünden beri arkadaş oldukları kendisinden dört yaş büyük olan paşanın kızı Nüzhet’e aşık olur. Tam bir ”Besle kargayı oysun gözünü.” vakası yaşanmaktadır. Akrabaları çocuğun iyileşmesi için onun köşklerinde kalmasına razı oluyorlar ancak; çocuk bu iyiliği paşanın kızı ile ‘’mercimeği fırına verme faaliyeti’’ olarak değerlendiriyor.
Aşkı karşılıksız kalmaz. Ne var ki Nüzhet’i Dr. Ragıp adında biri daha istemektedir. Dr. Ragıp otuz beş yaşındadır. Aile Nüzhet’i doktora verme konusunda ikiye bölünmüştür. Paşa vermek istememekte, karısı ise vermek istemektedir. Paşanın karısı pragmatist davranarak kızını Dr. Ragıp’a vermek istemektedir. ‘’Aklın yolu birdir, duygunun yolları ise çok karmaşıktır.’’
Paşanın karısı çocukla Nüzhet’in arasındaki yakınlaşmayı fark eder. Kızını çocuktan ayırmak için çocuğun hastalığının mikrobik, bulaşıcı bir hastalık olduğunu söyler. Bir rastlantı sonucu bu konuşmayı çocuk duyar, bundan çok etkilenir. Hemen o gece köşkten ayrılmaya karar verir. O sırada annesi de köşke geldiği için birkaç gün daha orada kalmak zorunda kalır. Toplumumuzun yaygın bir hastalığı ‘’Amaca ulaşmak için yalan dolan her yol mübah.’’ Anlayışı burada da tezahür ediyor.
O akşam Dr. Ragıp ve annesi yemeğe gelir. Yemekte çocuk, doktor ve paşanın fikirlerine muhalefet eder. Paşayla çocuğun araları açılır.
Felaketler peş peşe gelir. Yıkılan, morali bozulan çocuğun hastalığı iyileşme yolundayken tekrar azar. Dizindeki veremin ciğer veremine dönüşmesi ihtimali olduğundan ameliyat edilmesi, gerekirse bacağının dizinden kesilmesi söz konusu olur. Gönül ilişkisi bazen en kötü zehirden bile tesirli olabilir. Çocuğun paşanın kızıyla olan ilişkisi hastalığını olumsuz anlamda etkilemiştir.
Çocuk ameliyat için 9. Hariciye Koğuşuna yatırılır. Doktorların olağanüstü gayretiyle bacağı kesilmekten kurtulur ama biraz kısalmıştır. Bunun yanında hastalığı tamamen iyileşmiştir. Hastaneden çıkacağı gün yaklaşmıştır çocuğun. Bu sırada Nüzhet’in Doktor Ragıp’la evlendiğini öğrenir. ‘’Bir iyi, bir kötü haberim var.’’Diye bir söz vardır ya… Çocuk iyileşmiştir ama bu arada Nuzhet’i de kaybetmiştir.
SONUÇ: Zor durumda olan insanlara yardımcı olma refleksi, gösterilen iyiliklerin istismar edilmesi, acındırma, duygu sömürüsü pek çok davranış kalıplarını birlikte görebileceğimiz; herkesin kendince bir pay çıkarabileceği olaylar örgüsünü görmekteyiz.