Yenileşme Dönemi:
Osmanlı merkezi sisteminde padişah Allah’ın yeryüzündeki gölgesi olarak kabul ediliyordu. Toplumu bir piramide benzetecek olursak bu piramidin en üst seviyesini padişah ondan sonra sırasıyla askerler, ilim adamları, zanaatkarlar ve halk geliyordu.
Osmanlı’yı oluşturan merkezi sistem 17.yüzyıldan itibaren bozulmaya başlamıştır. Bu bozulma Osmanlı Devleti’nin sosyal, siyasi ve sanatsal anlamda gerilemesine sebep olmuştur. Batı’daki Rönesans ve Reform hareketleri ise Batılıların hemen her alanda atılım yapmasını sağlamıştır.
Osmanlı’daki gerilemenin sebepleri olarak önceleri savaşlardaki yenilgilere paralel olarak ordunun iyileştirilmesine ağırlık verilmiş; ancak ilerleyen zamanlarda bunun yeterli olmadığı anlaşılmıştır.
Osmanlı’daki yenileşme gayretlerinin asıl amacı, devleti eski gücüne kavuşturmaktı. Bu yolda gerek devlet adamları gerekse padişahların çok gayretleri olmuş; ancak bu çabalar çeşitli engellerle karşılaşmıştır. Damat İbrahim Paşa, Lale Devri’nde birçok yenilik getirmiş, bu yenilikler tepkiyle çıkan isyan sonucunda onun ölümünü hazırlamış, padişah 3. Ahmet de tahttan indirilmiştir. Daha sonra 1. Mustafa ve 3.Mustafa da asker anlamda birtakım yenilikler yapmıştır. Askeri anlamda kara ve deniz ordusunda yenilikler yapan 3.Selim de Yeniçeri isyanı ile öldürülmüştür. 2. Mahmut’un Yeniçeri Ocağı’nı kaldırarak yeniliklerin önündeki en büyük engeli de ortadan kaldırmış oluyordu. 2.Mahmut, Batı tarzı okullar açtırmıştır. Askeri okullar, tıp okulu ve ortaokullar açtırıp Avrupa’ya öğrenci göndermiştir.
Padişah 1.Abdülmecit döneminde 1839’da Tanzimat Fermanı ilan edilmiştir. Fermanı Gülhane meydanında Hariciye Nazırı Mustafa Reşit Paşa okumuştur. Bu fermanda her alanda düzenlemeler yapılacağı duyurularak artı Osmanlı’nın yüzünü tamamen Batı’ya dönmüş olduğu belirtiliyordu. Bu fermanla başlayan dönem Tanzimat Dönemi’dir.
Tanzimat Fermanı’nda dikkat çeken maddeler şunlardır:
√ Bütün vatandaşların can, mal ve namus güvenliği sağlanacaktır.
√ Herkesten gelirine göre vergi alınacaktır.
√ Askerlik işleri düzene konacaktır.
√ İnsanlar mahkemeye çıkarılmadan cezalandırılmayacaktır.
√ Padişah gücünün üzerinde kanun gücü olacaktır.
√ Rüşvet ve kayırmacılık yasaklanacaktır.
√ İnsanlara mülkiyet edinme hakkı sağlanacaktır.
Osmanlı aydınlarında Batı’nın ilim, teknik ve sanat alanındaki ilerlemelerinden Osmanlı toplumunun da yararlanacağı düşüncesi doğmuştur. Fransa’ya gönderilen gençler Batılı sanat adamlarından ve akımlardan etkilenerek eserler vermeye başlamışlardır. Bu şekilde Batı etkisinde bir Türk edebiyatı doğmuştur.
TANZİMAT EDEBİYATININ OLUŞUMU:
Tanzimat edebiyatının oluşumunda Avrupa’ya gönderilen gençlerin büyük etkisi olmuştur. Onlar Avrupa’dan çeşitli akımların etkisinde kalarak ülkeye döndü ve bunun etkisiyle Tanzimat edebiyatını hazırladılar.
Tanzimat edebiyatını hazırlayan gayretler:
Tercüme Heyeti:
Lale Devri’nde Nevşehirli Damat İbrahim Paşa önderliğinde Tercüme Heyeti kurularak, Arapça, Farsça ve Batı dillerinden çeviriler yapıldı.
Elçilikler:
Lale Devri’nde Avrupa ülkelerinin bazılarında elçilikler açıldı. Bu ülkelere eğitim için öğrenciler gönderildi. Osmanlı Devleti’nin Fransa elçisi Yirmisekiz Çelebi Mehmet Efendinin yazdığı Sefaretname (1721) Batılılaşma döneminin ilk yazılı kaynağı sayılır.
Matbaa:
Sait Mehmet Paşanın İbrahim Müteferrika ile birlikte kurdukları ilk Türk matbaası (1726) Batı’ya açılan önemli bir kapı olmuştur.
Tercüme Odası:
1821’de kurulan Tercüme Odası, Osmanlı Devleti’nin diğer devletlerle olan yazışmalarını yürüttüğü ve tercümanların görev yaptığı bir kurumdur. Bu kurumda gençler Fransızca öğrendi. Bu oda sayesinde Batı’daki kitaplar ülkemize girdi. Tanzimat devlet adamlarından Ali Fuad Paşa, Ahmet Vefik ve Namık Kemal burada yetişmiştir.
Gazete:
Takvim-i Vekayi ve Ceride-i Havadis gibi gazeteler Tanzimat edebiyatının oluşumuna büyük katkı sağlamıştır. Bu gazetelerde, dil bilen gençler yabancı gazetelerden tercümeler yapıyordu. Batı kültürüne ve medeniyetine dair yazılar yayımlanıyordu.
Tiyatrolar:
Bu dönemde özellikle İtalyanlar ve Fransızlar tiyatro kumpanyaları düzenlemeye başlamışlardır. Halk tiyatro ile Batı kültürünü yakından tanımaya başladı.
Encümen-i Daniş:
1851’de Mustafa Reşit Paşa tarafından kurulmuştur. Bir çeşit akademidir. Eğitime katkısı olacak kitapların yazılması ve çevrilmesi amaçlanmıştır. İlk olarak Kavaid-i Osmaniye adlı kitap Cevdet Paşa ve Fuat Paşa tarafından yazılmıştır.
Konaklar:
Konaklar siyasi ve edebi faaliyetlerde önemli işler görmüştür. Lebib Efendi, Ahmet Mithat Efendi, Mithat Paşa, Münif Paşa konaklarında önemli şahsiyetler yetişmiştir.
Encümen-i Şuara:
Şairler topluluğundaki şairlerin ortak özellikleri soy ve memuriyet gibi sebeplerle Rumeli ile bağlarının bulunması, hemen hepsinin devlet memuru olması, hemen hepsinin bir tarikat mensubu olması, Fuzuli, Nefi, Naili ve Fehim gibi divan edebiyatı şairlerini örnek almaları ve 19.yüzyılın güncel meselelerine eserlerinde yer vermeleridir. Bu topluluk Namık Kemal ve Ziya Paşa gibi Tanzimat aydınlarının yetişmesinde katkı sağlamıştır. 1862’de bu topluluk dağılmıştır.
Genç Osmanlılar:
1865’te ortaya çıkmıştır. Osmanlı milliyetçiliği yapmışlar, Tanzimat reformlarını yeterli bulmamışlardır. Öncülüğünü Ali Suavi, Namık Kemal, Ziya Paşa ve Mithat Paşa yapmıştır. Yenileşmeyi savunan bu grup bürokratik, mükemmeliyetçi ve demokratik çözümü öngören kişilerden oluşmuştur. Fransız kültürüyle yetişen bu sanatçılar, Fransız edebiyatıyla yakın ilişkiler kurmuştur. Fransızca’dan çeviriler yaparak Tanzimat’ın alt yapısını oluşturmuşlardır.
TANZİMAT EDEBİYATI (1860-1895)
Tanzimat Edebiyatı’nın hazırlık devresi Tanzimat Fermanı’nın ilanından (1839) Tercüman-ı Ahval gazetesinin çıkış tarihi olan 1860’a kadar devam eder. Hazırlık döneminde, Batı edebiyatından hikaye ve roman çevirileri yapılır. İlk roman çevirisi olan Telemak 1859’da çevrilir.
Tanzimat’la beraber Divan edebiyatının kuralları yıkılmaya başlamıştır.
Eserlerde kullanılan dil, sadeleşmeye başlamış; halkın günlük konuşma diline yakın hale getirilmeye çalışılmıştır.
Tanzimat Edebiyatı ile, topluma yeni bir duyuş, düşünüş ve anlatış tarzı gelmiştir.
Sanat topluma ulaşmada bir araç olarak görülmüştür.
Batı edebiyatından yeni türler Türk edebiyatına girmiştir.
Tanzimat sanatçıları toplumcu bir edebiyat vücuda getirme gayreti içindedirler. Sanat vasıtasıyla toplumu bilgilendirmek, bilinçlendirmek amacındadırlar.
Eski edebiyatı yıkıp yeni bir edebiyat oluşturmayı hedeflemişlerdir.
Tanzimat Edebiyatı Sanatçıları
Sanat anlayışlarına göre Tanzimat sanatçıları iki gruba ayrılır.
1.Dönem Sanatçıları: Şinasi, Namık Kemal, Ziya Paşa, Ahmet Mithat Efendi, Şemseddin Sami, Ahmet Vefik Paşa.
2.Dönem Sanatçıları: Recaizade Mahmut Ekrem, Abdülhak Hamit Tarhan, Sami Paşazade Sezai, Muallim Naci, Nabizade Nazım.
Tanzimat Edebiyatında Coşku ve Heyecanı Dile Getiren Metinler (Şiir)
Tanzimat’ın birinci dönemindeki sanatçılar, Divan edebiyatı sanat anlayışından tamamen kopamamışlardır. Birinci dönemdeki şiirler, genel olarak biçimsel açıdan divan şiirine benzer. Namık Kemal, Divan edebiyatını hicveden bir makale kaleme alır. Dilin bir an önce sadeleşmesi gerekliliği savunulur. Özellikle birinci dönemde biçim olarak eski, içerik olarak yeni bir şiir anlayışı hakim olmuştur.
Tanzimat Dönemi Şiirinin Genel Özellikleri:
√ Şirin içeriği genişlemiş; hak, uygarlık, özgürlük, yurtseverlik gibi temalar şiire girmiştir.
√Birinci dönemde toplumsal duyarlılıklar, ikinci dönemde ise aşk, tabiat gibi bireysel temalar öne çıkmıştır.
√Birinci dönem sanatçıları sadeleşme gayreti içindeyken ikinci dönem sanatçıları ağır bir dil kullanmışlardır.
√Genellikle nazım birimi olarak beyit kullanılmıştır. Abdülhak Hamit yeni birimler denemiştir.
√ Aruz ölçüsü kullanılmış, hece ölçüsü ile de denemeler yapılmıştır.
√Parça güzelliği değil bütün güzelliği benimsenmiştir.
√Fransız edebiyatının etkisinde kalınmıştır.
√ Tanzimat şiirinde biçimden çok içerik öne çıkmıştır.
√Tanzimat şiirindeki aşk, somut aşktır.
√ Bu dönem sanatçıları romantik edebiyattan etkilenmişlerdir.
√Birinci dönem sanatçıları sanat toplum içindir anlayışındadır, ikinci dönem sanatçıları ise sanat sanat içindir anlayışındadırlar.
√Arapça ve Farsça tamlamalardan kurtulamamışlardır.
Tanzimat Edebiyatında Olay Çevresinde Gelişen Metinler
a.Tanzimat Edebiyatında Anlatmaya Bağlı Metinler
Tanzimat sanatçıları toplumu eğitmeyi hedefledikleri için özellikle romanlarda her türlü toplumsal problem ele alınmış, tartışılmış ve halkın nasıl davranması gerektiği konusunda onlara yol gösterilmiştir.
Hikaye ve romanlarda; o dönem toplumunun sorunları üzerinde durulmuş; görücü usulü evlilik, mutsuz evlilik, esaret gibi konular işlenir.
Batılılaşmayı yanlış anlamış gençler işlenir.
Birinci dönem Tanzimat romancılarında romantizm, ikincilerde realizmin etkileri görülür.
Romanlarda rastlantılara çokça yer verilir.
Kişiler tek tip özelliğe sahiptir. İyiler ya hep iyi ya da hep kötüdür.
Tasvirler romanlardaki kişilerin olaylarla ilişkisine göre değil de eseri süslemek için yapılmıştır.
Tanzimat yazarları kişiliklerini gizlememişler, olaylara ve düşüncelere müdahale eder.
Halkın konuşma diline yakınlaşma görülür.
Tanzimat romanlarının bir kısmı halka, bir kısmı aydınlara seslenir.
Romanlarda geçen zaman genel olarak Osmanlı toplumunun Batı kültürü ile tanıştığı zamandır.
Romanlarda mekan olarak İstanbul’un Beyoğlu ve Çamlıca semtleri ön plandadır. Buralar eğlence mekanlarıdır.
Birinci dönem Tanzimat yazarları eserlerinde idealize edilmiş kişilere yer verirken ikinci dönem Tanzimatçılar gerçekçi kişilere yer vermişlerdir.
Tanzimat romancıları kişileri konuştururken onların toplumsal ve ekonomik özelliklerini dikkate almışlardır.
İlk edebi roman Namık Kemal’in İntibah adlı romanıdır.
İlk tarihi roman Namık Kemal’in Cezmi adlı romanıdır.
İlk köy romanı Nabızade Nazım’ın Karabibik adlı romanıdır.
Tanzimat romanlarında ağırlık verilen konuları roman roman şu şekildedir:
Taaşşuk-ı Talat ve Fıtnat:
Görmeden yapılan evlilik, erkek baskısı ve zulmüne dayalı aile şartları, kadınların esareti.
Araba Sevdası:
Yanlış Batılılaşmanın sebep olduğu komik durumlar.
İntibah:
Yanlık kadınları sevmenin doğurduğu yıkımlar.
Sergüzeşt:
Kölelik ve cariyelik.
Karabibik:
Köy yaşamı
Zehra:
Kıskançlık ve kıskançlığın yol açtığı olumsuzluklar.
Cezmi:
Tarihi bir olay.
Felatun Beyle Rakım Efendi:
Batılılaşmanın hangi yoldan gittiği ve nasıl olması gerektiği.
b.Tanzimat Edebiyatında Göstermeye Bağlı Edebi Metinler:
Tanzimat aydınlarının halkı eğitmek için en fazla yararlandıkları tür tiyatrodur. Yazarlar fikirlerini halka daha kolay benimsetmek ve kamuoyu oluşturmak için tiyatrodan faydalanmışlardır.
Bu dönemde geleneksel Türk tiyatrosu devam etmekle beraber azınlıkların kurdukları tiyatrolar yavaş yavaş Batılı anlamda bir tiyatroya yönelişi başlatmıştır.
Ciddi anlamdaki ilk tiyatro, Gedikpaşa Tiyatrosudur. 1867’de Güllü Agop tarafından kurulmuştur.
Türk edebiyatındaki ilk tiyatro yapıtı Hayrullah Efendi’nin Hikaye-i İbrahim Paşa ve İbrahim-i Gülşeni adlı dramıdır. Ancak ilk yayımlanan tiyatro eseri Şinasi’nin Şair Evlenmesi (1860) olduğu için ilk olarak bu eser kabul edilir.
Namık Kemal, tiyatroyu hem eğlendiren hem öğreten bir araç olarak görür. Vatan yahut Silistre (1873), Celaleddin Harzemşah (1875) adlı tiyatrolarında tarihi konuları, Gülnihal (1875), Zavallı Çocuk (1873), ve Akif Bey (1874) adlı tiyatro eserlerinde toplumsal konulara değinmiştir.
Ahmet Vefik Paşa, Batı edebiyatından tiyatro alanından tercüme ve adaptasyonlar yapmıştır. Zor Nikah, Zoraki Tabip adlı eserlerini Moliere’den çevirip adapte etmiştir.
Abdülhak Hamit Tarhan’ın yazmış olduğu tiyatrolar ise oynanmaya müsait değildir, okunmak içindir. Hem manzum hem mensur tiyatro eserleri yazmıştır. Macera-yı Aşk (1873), Sabr u Sebat (1874) manzum; Nesteren (1877) ve Eşber (1880) mensur tiyatrolarıdır.
Tanzimat Dönemi tiyatrolarının genel özellikleri:
√ Tarihi ve toplumsal konular işlenmiştir.
√Tiyatro hem eğlence hem eğitim aracı olarak görülmüştür.
√Komedilerde klasisizmin, dramlarda ise romantizmin etkileri vardır.
√Daha çok komedi türünde eser yazılmıştır.
√Tiyatro eserlerinde iyiler çok iyi, kötüler çok kötüdür.
√Eserler öğütle biter. İyiler ödüllendirilir, kötüler cezalandırılır.
√ Bu dönem tiyatro Batı tiyatrosunun etkisindedir.
√Şive taklitlerinde ve cinaslarda Türk seyirlik oyunlarının etkisi görülür.
√Sahne tekniği açısından zayıf oyunlardır.
Tanzimat Edebiyatında Öğretici Metinler
Tanzimat edebiyatında en büyük yenilik düz yazı alanında yapılmıştır. Türk edebiyatına bu dönemde Batılı anlamda deneme, eleştiri, fıkra gibi türler girmiştir.
Tanzimat Dönemi öğretici metinlerinin genel özellikleri:
√ Hürriyet, eşitlik, kanun, bilim ve teknikle ilgili Batılı kavramlar konu olarak işlenmiştir.
√Sanat toplum içindir anlayışı ile oluşturulmuştur.
√ Söz sanatlarına, yan ve mecaz anlamlı kelimelere pak yer verilmemiş, açık anlaşılır ve sade bir dil kullanılmıştır.
√ Toplum için halkın anlayabileceği bir dille yazılmıştır.
√Eski-yeni çatışması sıkça işlenir.
√ Somut ve gözleme dayalı anlatım öne çıkarılmıştır.
√Genellikle açıklama ve tartışma gibi anlatım türleri kullanılmıştır.
√ İlk defa bu dönemde konuşmaları gösteren çizgiler ve noktalama işaretleri kullanılmıştır.
Tanzimat sanatçıları, yazdıkları yazıları gazetelerde yayımlatma imkanı bulmuşlar, bu gazeteciliğin gelişmesine önemli katkılarda bulunmuştur.
Gazetenin Kültür ve Edebiyatımıza Katkıları:
√Devletin gelişmesini sağlamıştır.
√Bilgi, belli bir zümrenin tekelinden çıkıp herkesin hizmetine sunulmuştur.
√ Milletin başına gelmesi muhtemel olaylarla ilgili tedbir alınmasını sağlamıştır.
√ Kötülük eleştirip iyilik övülerek, insanları kötülükten uzaklaştırma iyiliğe yaklaştırma amaçlanmıştır.
√İnsanlar arası iletişimi geliştirmiştir.
√Devlet kanunlarla ilgili düzenlemeleri yayımlamıştır.
√Halkın aydınlaması ve bilinçlenmesi sağlanmıştır.
Tanzimat edebiyatındaki belli başlı öğretici türler:
Makale:
İlk makale Şinasi’nin Tercüman-ı Ahval Mukaddimesi’dir.
Namık Kemal’in Lisan-ı Osmani’nin Edebiyatı Hakkında Bazı Mülahazatı Şamildir, adlı makalesinde edebiyatımızın gerçek sorunlarına ilk kez değinilmiştir.
Eleştiri:
Ziya Paşa Şiir ve İnşa adlı makalesiyle eski edebiyatı eleştirmiştir. Daha sonra Harabat eserinin ön sözünde bu görüşünden vazgeçmiştir. Namık Kemal, Ziya Paşa’nın bu eserindeki görüşlerini eleştirmek için önce Tahrib-i Harabat’ı sonra Takip adlı eserleri yazmıştır.
Muallim Naci ile Recaizade Mahmut Ekrem arasında eski yeni çatışması yaşanmıştır. Ekrem, görüşlerini Zemzeme ve Takdir-i Elhan eserlerinde toplarken, Muallim Naci Demdeme ile Ekrem’e cevap vermiştir.
Hatıra:
Tanzimat döneminde anı türü eserler ön plana çıkmaya başlamıştır.
Akif Paşa’nın Tabsıra, Namık Kemal’in Magosa Mektupları, Ziya Paşa’nın Defter-i Amal, Muallim Naci’nin Ömer’in Çocukluğu adlı eserleri anı türündedir.
Gezi Yazısı:
Yurt dışına gönderilen devlet adamları ve sanatçılar orada gördüklerini, Batı’ya ait gözlemlerini yazmışlardır. Ahmet Mithat Efendi’nin Avrupa’da Bir Cevelan, Sayyadane Bir Cevelan adlı eserleri buna örnektir.
Mektup:
Akif Paşa’nın Şeyh Müştak’a Mektup adlı eseri 1885’te yayımlanır. Namık Kemal’in Ebüzziya’ya Mektuplar, Abdülhak Hamit Tarhan’ın Mektuplar adlı eserleri vardır. Mektuplarda sade, doğal, açık bir anlatım tercih edilmiştir.
Tanzimat Edebiyatında Gazete
Tanzimat sanatçılarını gazeteden, gazetecilikten ayrı düşünemeyiz. Hemen bütün sanatçılar gazetede yazılar yazmışlardır. Bu dönemdeki belli başlı gazeteler şunlardır:
Takvim-i Vekayi (1831): İlk resmi gazetedir.
Ceride-i Havadis (1840): Yarı resmi bir gazetedir.
Tercüman-ı Ahval (1860): İlk özel gazetedir. Şinasi ve Agah Efendi tarafından çıkarılmıştır.
Tasvir-i Efkar (1862): Şinasi tarafından çıkarılmış, daha sonra başına Namık Kemal geçmiştir.
Muhbir (1866): Ali Suavi çıkarmıştır.
Hürriyet (1867): Namık Kemal ve Ziya Paşa çıkarmıştır.