Dokümanlar Edebi Şahsiyetler

Recaizade Mahmut Ekrem (1847-1914)

Küçük yaşta babasından Arapça ve Farsça öğrendi. 1862’de Hariciye Mektubi Kalemi’nde çalışırken eski ve yeni fikirlere sahip şairlerle tanıştı. Bu arada Fransızca öğrenerek Batı kültür ve edebiyatını tanıdı. Divan tarzında şiirler ve Fransızca’dan tercümeler yapmaya başladı. Yazdıkları devrin gazetelerinde yayımlandı. 1877’de Şûrâ-yı Devlet üyesi oldu. 1878-1887 yılları arasında Mekteb-i Sultani ve Mekteb-i Mülkiye’de edebiyat hocalığı yaparken Namık Kemal ve Abdülhak Hamit’le mektuplaştı, bu mektuplaşmalar onun edebiyattaki yönelimini belirledi.

Mekteb-i Mülkiye’deki ders notları Talim-i Edebiyat adıyla yayımlanınca edebiyat çevrelerinde ilgiyle karşılandı, aynı zamanda eleştirilerin de odağına oturdu.

Muallim Naci, Ekrem’in Zemzeme mukaddismesiyle Takdir-i Elhan adlı eserlerini Demdeme başlığıyla yazdığı yazılarında eleştirdi.

1896 yılında Servet-i Fünun dergisinin edebi hüviyete bürünmesine öncülük yaptı.

Ekrem, Türk edebiyatında yenileşme hareketlerinin öncülerindendir. Avrupai şiir ve edebiyatın gelişmesine eserleri ve fikirleriyle katkıda bulunmuştur.

Hem divan hem de halk şiirinin etkisinde şiirler yazmıştır. Şiirlerinde romantik Fransız şiirinin etkisi görülür. Şiirlerindeki hakim unsurlar aşk, tabiat ve ölümle ilgili duygu ve düşüncelerdir.

Birkaç şiirinde hece veznini kullanmış, çoğunlukla aruz vezninin kullanmıştır. Namık Kemal’in coşkun söyleyişiyle Abdülhak Hamit’in metafizik derinliğe sahip şiirleri arasında orta seviyede bir şairdir.

Duygu bakımından en yoğun eserleri çocuklarının ölümünden duyduğu ıstırapla yazdığı manzumelerdir.

Ekremin, dönemindeki en önemli özelliği yeni edebiyat taraftarı bir hoca olmasıdır. Öğrencilerine edebi ve estetik zevki tattırmaya çalışırken aynı zamanda ilk defa edebi eser üzerinde ciddi bir şekilde düşünmeyi öğretmiş, güzellik ve çirkinliğin hissi ölçüler yerine birtakım estetik kurallarla belirlenmesi gerektiğini söylemiştir. Talim-i Edebiyat adlı eseri dönemin Batılı sanat ve estetik ölçüleri içinde yazılmış yeni bir retorik kitabıdır.

Servet-i Fünun edebiyatının oluşmasını sağlayan kulak için kafiye anlayışı ilk defa Ekrem tarafından ileri sürülmüştür.

İlk manzum eseri eski tarzda yazdığı şiirlerden meydana gelen Nağme-i Seher, ikincisi Yadigar-ı Şebab‘dır.

Asıl şöhretini yeni tarzdaki şiirlerini bir araya getirerek oluşturduğu Zemzeme ile kazanmıştır. Bu eserdeki manzumeler genellikle yeni olmakla beraber tevhid, münacaat, nat, tahmis, gazel ve şarkı nazım şeklinde yazılmış şiirler de vardır.

Nijad Ekrem, oğlu Nijad’ın ölümü üzerine kaleme aldığı şiirlerden meydana gelir.

İlk hikayesi Muhsin Bey‘dir. Eser Namık Kemal’in tesirinde şairane bir üslupla yazılmıştır. Diğer uzun hikayesi Şemsa‘dır. Bu eserde verem edebiyatı yapılır.

Araba Sevdası adlı romanı, Tanzimat sonrası Türk toplumunda görülmeye başlayan alafranga tiplerle alay etmek amacıyla yazmıştır. Alafrangalaşmanın gülünç taraflarını başarılı bir şekilde sergilemiştir. Eserde realiteye geniş şekilde yer vermiş ve romantik edebiyat anlayışı eleştirilmiştir.

Ekrem tiyatrolarında da sanat için sanat anlayışındadır.

İlk oyunu Afife Anjelik, trajedidir.

İkinci oyunu Vuslat‘tır. Eserde aşk, verem ve ölüm konusu işlenir. 

Atala adlı eserini Chateaubriand’dan tercüme etmiştir.

Çok Bilen Çok Yanılır adlı eseri komedidir.

Eserleri:

A.Şiir:

1.Nağme-i Seher

2.Yadigar-ı Şebab

3.Zemzeme 1,2,3

4.Tefekkür

5.Pejmürde

6.Nijad Ekrem

7.Nefrin

B. Oyun:

1.Afife Anjelik

2.Atala

3.Vuslat

4.Çok Bilen Çok Yanılır

C.Hikaye ve Roman:

1.Muhsin Bey

2.Şemsa

3.Araba Sevdası

D.Diğer Eserleri:

1.Naçiz

2.Talim-i Edebiyat

3.Takdir-i Elhan

4. Kudemadan Birkaç Şair

Yazdır

Yazar hakkında

Süleyman Kara

Öğrenci ve öğretmenlere faydalı olmak için onlara kaliteli edebiyat sitesi olan edebiyat sultanını sundum.

Yorum yap