Yazılı Soruları

10.Sınıf Türk Edebiyatı 2.Dönem 1.Yazılı D Grubu

Halk içinde mu’teber bir nesne yok devlet gibi (muteber: itibar edilen)
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi
1. Yukarıdaki beyti açıklayınız.(10)

2. Aşağıdaki boşlukları doldurunuz. (10)
Makâlât adlı eseri …………………………………………………………… yazmıştır.
Tasavvufun asıl amacı insanı olgunlaştırmak ve onu …………………………………………… yapmaktır.
14. yüzyıla ait manzum ve mensur metinler ……………………………….. geleneği etrafında oluşturulmuştur.
…………………… Divan edebiyatı şairlerinin şiirlerinde kullandığı takma addır.
Aynı beyitte anlam bakımından birbiriyle ilişkili kelimeleri kullanma sanatına ………………………… denir.

3. Aşağıdaki cümlelerde geçen bilgiler doğru ise karşısına (D), yanlış ise karşısına (Y) yazınız.(10)
Battalname’de Battal Gazi’nin Sasanilerle yaptığı savaşlar anlatılır. ( )
Mantıku’t-Tayr alegorik bir eserdir. ( )
Nasrettin Hoca fıkraları anonim bir özellik taşır. ( )
Yazdığı hicivleriyle canından olan şairimiz Nef’î’dir. ( )
Ahmedî Kanuni Sultan Süleyman dönemi şairidir. ( )
Saçma ey göz, eşkten gönlümdeki odlare su (eşk: gözyaşı)
Kim bu denlü dutuşan odlara kılmaz çare su
4.Yukarıdaki beyti açıklayarak bu beyitteki söz sanatlarını bulunuz.(10)
Güzeller mihribân olmaz dimek yanlışdur ey Bâkî
Olur vallahi billahi hemân yalvarı görsünler
(Ey Bâki! Güzeller acımaz, şefkat göstermez demek yanlıştır, vallahi billahi gösterirler hele biraz yalvarı görsünler)
5. Yukarıdaki beyitte geçen “yalvar” kelimesindeki söz sanatını bulunuz ve açıklayınız. (10)

6. Kasideler kaç bölümden oluşur? Adlarını yazınız.(12)

7. Divan edebiyatında dörtlüklerle kurulan nazım şekillerinin adlarını yazınız.(8)

Gül yüzünde göreli zülf-i semen-sây gönül
Kuru sevdâda yiler bî-ser ü bî-pây gönül
Dimedüm mi sana dolaşma ana hay gönül
Vây gönül vây bu gönül vây gönül ey vây gönül
8. Yukarıdaki şiirden iki mazmun bularak bunların Divan şiirinde hangi anlamlara gelecek şekilde kullanıldığını söyleyiniz.(10)

9. Şarkı nazım şeklinin beş özelliğini yazınız. (10)
Umduğum oldur ki rûz-ı haşr mahrum olmayam
Çeşme-i vaslın vere ben teşne-i dildâre su
(rûz:gün) (vasl:kavuşma) (teşne-i dildâr: yüzünü görmeye susamış)
10.Yukarıdaki beyti günümüz Türkçesiyle yazınız, açıklayınız ve bu beyitteki edebi sanatları bulunuz.(10)

CEVAPLAR:

1. İnsanlar içinde en değer verilen şey talihtir, şanstır, makam mansıp gibi şeylerdir. Dünyada sağlıklı bir şekilde nefes alıp vermek kadar mutluluk verici, güzel bir şey yoktur. (10)
2. Aşağıdaki boşlukları doldurunuz.
Makâlât adlı eseri ………HACI BEKTAŞ VELİ…… yazmıştır. (2)
Tasavvufun asıl amacı insanı olgunlaştırmak ve onu ……İNSAN-I KAMİL…… yapmaktır. (2)
14. yüzyıla ait manzum ve mensur metinler ……TASAVVUF ….. geleneği etrafında oluşturulmuştur. (2)
……MAHLAS… Divan edebiyatı şairlerinin şiirlerinde kullandığı takma addır. (2)
Aynı beyitte anlam bakımından birbiriyle ilişkili kelimeleri kullanma sanatına ………TENASÜP…… denir. (2)

3. Aşağıdaki cümlelerde geçen bilgiler doğru ise karşısına (D), yanlış ise karşısına (Y) yazınız.
Battalname’de Battal Gazi’nin Sasanilerle yaptığı savaşlar anlatılır. ( Y ) (2)
Mantıku’t-Tayr alegorik bir eserdir. ( D ) (2)
Nasrettin Hoca fıkraları anonim bir özellik taşır. ( D ) (2)
Yazdığı hicivleriyle canından olan şairimiz Nef’î’dir. ( D ) (2)
Ahmedî Kanuni Sultan Süleyman dönemi şairidir. ( Y ) (2)

4. (10 puan)Şair burada gözlerine seslenmekte ve ağlamaktan vazgeçmesini istemektedir. Gözlerinin yaş dökmesini yangına su serpen biri gibi düşünerek : İçimdeki ateş o kadar büyük ki ona su kâr etmez, demektedir. Gerçekten de belli bir merhaleden, yangın iyice büyüdükten sonra artık ona su tesir etmez. Hatta sıkılan su sıcaktan dolayı oksijen ve hidrojen ayrışarak yangını daha da azdırır. Buradaki, gönül yangınıdır. Zaten ona su tesir etmez. Böylece şair burada içindeki büyük aşktan; aşkının büyüklüğünden söz etmektedir.
Şairin gönlü aşk, hasret ve ıstırap ateşiyle yanıyor. Gönül mustarip olunca, gözün yaş dökmesi de tabiidir. Şair gözden yaş gelmesini, gözün gönüldeki yangını söndürme isteğine bağlıyor. Yani sanki göz, gönüldeki yangını görür görmez, kendiliğinden yaşlarını saçmaya başlıyor. Şair de yangının büyüklüğü sebebiyle bu gayretin bir fayda vermeyeceğini söylüyor. Gerçekte, hiçbir şekilde teselli ve sükun bulmayacak bir ıstırap içinde olduğunu söylemiş oluyor.
Edebi sanatlar:
-“Ey göz” sözleriyle göze seslenerek nida sanatı yapılmıştır.
-Gözü yangına su döken biri gibi görüp kişileştirerek teşhis sanatı yapılmıştır.
-Beyitte abartılı bir ifade dolayısıyla mübalağa sanatı yapılmıştır.
-od(ateş) ve su sözleri bir araya getirilerek tezat sanatı yapılmıştır.
-Göz, eşk, saçmak ve su kelimeleri bir araya getirilerek tenasüp sanatı yapılmıştır.

5. Yalvar sözcüğü hem yalvarmak, hem de bir çeşit para anlamında kullanılmıştır. Tevriye sanatı vardır. Birden çok gerçek anlamı olan bir sözü herkesçe bilinen ( yakın )anlamında değil de uzak anlamını kastederek kullanmaya denir. Tevriyeli kullanılan sözlerin iki anlamı da gerçek anlamdır. Tevriyede mecaz yoktur; tevriye bu yönüyle kinayeden ayrılır. (10)

6. Altı bölümden oluşur. Bunlar: nesib, girizgah, methiye, tegazzül, fahriye ve dua. (2+2+2+2+2+2)

7. rubai, tuyuğ, murabba, şarkı.(2+2+2+2)

8. Gül kelimesi sevgili anlamında kullanılmıştır. (5)
Zülf, sevgilinin saçı anlamındadır. Bu saç ki aşığı kendisine bağlar. (5)

9. (Beş özellik yapan 10 puan alır.) 1. Halk edebiyatındaki türkünün karşılığıdır.
2. Kuruluşu ve kafiye düzeni yönüyle murabbaya benzer. aaaa, bbba, ccca…
3. Bestelenmek için yazıldığından fazla uzun değildir.
4. Dörtlüklerden oluşur ve dörtlük sayısı üç ile beş arasında değişir.
5. Şarkının konusu genellikle aşk, sevgili, ayrılık, içki ve eğlencedir.
6. Geniş halk kitlelerine hitap ettiğinden dili genelde sadedir.
7. Günlük dile ait söyleyişler ve halk deyişleri vardır.

10. Umduğum odur ki, mahşer gününde seni görmekten mahrum olmayayım. Sana kavuşmanın çeşmesi,senin güzel yüzünü görmeye susamış olan bana su versin.
Burada şair peygamberimiz Hz. Muhammet’e duyduğu sevgiden dolayı mahşer günü mahrum olmayacağını ve Hz. Muhammet’in şefaat ederek onu kurtaracağını umduğunu söylemektedir. Fuzuli öte dünyada, kıyamette peygambere kavuşmayı, susamış bir adamın bir çeşmeden kana kana su içmesine benzetiyor. Bütün umudunun da bundan ibaret olduğunu söylüyor.
Edebi sanatlar:Çeşme-i vasl sözüyle, kavuşma çeşmeye benzetilerek teşbih-i beliğ yapılmıştır.

Yukarıdaki yazılı soru ve cevaplarını indirmek için aşağıdaki linke tıklayınız.

10snftürkedb2d1yzlDgrubu

Yazdır

Yazar hakkında

Süleyman Kara

Öğrenci ve öğretmenlere faydalı olmak için onlara kaliteli edebiyat sitesi olan edebiyat sultanını sundum.

Yorum yap