Bir duyguyu, bir düşünce, olay veya durumu kip ve kişiye bağlı olarak anlatan kelime veya kelime grubudur.
- Tanım Bildiren Cümleler
- Üslup Bildiren Cümleler
- Karşılaştırma Bildiren Cümleler
- Benzetme Bildiren Cümleler
- Yorum Bildiren Cümleler
- Öznel ve Nesnel Anlatımlı Cümleler
- Değerlendirme Bildiren Cümleler
- Genelleme Bildiren Cümleler
- Aktarma Cümleleri
- Koşula Bağlılık Bildiren Cümleler
- Neden-Sonuç İlişkisi
- Amaç-Sonuç İlişkisi
- Açıklamalı Cümleler
- Varsayım Bildiren Cümleler
- Öneri Bildiren Cümleler
- Tasarı Bildiren Cümleler
- Tahmin Bildiren Cümleler
- Kinayeli Anlatım
- Eleştiri
- Özeleştiri
- Önyargı
- Yakınma
- Kaygı
- Beğenme-Takdir Etme
- Alçakgönüllülük
- Karşıtlık
- Gözlem
- Cümlede Yakın anlamlılık
- Tanım Bildiren Cümleler:
Bir varlık, nesne ya da kavramla ilgili olarak “bu nedir” sorusuna cevap verebilecek tarzda kurduğumuz cümlelere tanım cümlesi denir.
Örnek: Alanında uzmanlaşmış kişilerin hayat hikayelerini anlatan, onların verdikleri eserleri tanıtan, insanlığa ve ülkesine kazandırdıklarını anlatan metinlerdir.
Örnek: İnsanların başından geçen olayları belirli bir zaman geçtikten sonra yazıya geçirmesiyle oluşan metinlere anı denir.
Not: Bir nesne veya kavram öznel bir şekilde tanımlanabileceği gibi nesnel bir şekilde de tanımlanabilir.
Not: Bazı cümleler söyleyiş olarak tanım özelliği gösterse bile tanım bildirmez.
Örnek: “Sadık, iyi bir arkadaştır.” cümlesinde Sadık tanımlanmamıştır, onun sadece bir özelliği belirtilmiştir.
- Üslup Bildiren Cümleler:
Bir sanatçının dili kullanma şekli, sözcük seçimi, cümleyi kurma şekline üslup denir. Buna yazarın anlatım tarzı da denir. Üslup bildiren cümlelerde yazarın nasıl anlattığı ortaya konur.
Örnekler:
Yazar, halkın anlayabileceği bir şekilde, kısa cümlelerle yazmış öykülerini.
Fuzuli’nin kullandığı dil Arapça, Farsça tamlamalarla yüklü sanatlı bir dildir.
Not:
Bir edebi eserin iki yönü vardır: İçsel yönü ve dışsal yönü. İçsel yönü eserin konusu, vermek istediği mesajdır. Dışsal yönü ise biçimi ve anlatımıdır. “Neyi anlatıyorsun?” sorusu içeriği, “Nasıl anlatıyorsun?” sorusu ise biçimi ve üslubu verir.
“Yazar bu eserde tek başına yaşayan dul bir kadının zorlu yaşamını ele almış.” cümlesi “Neyi anlatıyor?” sorusuna cevap vermiştir, eserin içeriğiyle ilgilidir.
“Yazar roman kişilerini seçildiği çevrenin diliyle konuşturmuş.” “Nasıl anlatıyor?” sorusuna cevap verdiği için anlatımla yani üslupla ilgilidir.
- Karşılaştırma Bildiren Cümleler:
İki farklı nesne, eser ya da kavramın ortak bir nitelikle ilgili olarak birbirlerine karşı durumlarını belirlemeye karşılaştırma denir. İki farklı varlık veya kavramın bir karşılaştırma yönüyle bir araya getirilip farklı ya da ortak bir yönüyle ilgili yargıya varılmasıdır.
Bir karşılaştırmada iki öge bulunur: Karşılaştırılan birden fazla varlık, nesne ya da kavram ve karşılaştırma yönü.
Örnekler:
“Sınıfın en uzunu Ömer’di.” cümlesinde Ömer ile sınıftaki diğer kişiler karşılaştırılmıştır. Karşılaştırma yönü uzunluktur.
“Türler içinde en sevdiğim, şiirdir.” cümlesinde diğer türlerle şiir karşılaştırılmıştır. Karşılaştırma yönü sevmektir.
- Benzetme Bildiren Cümleler:
Bir varlık ya da kavramın daha belirgin hale gelmesi için onun başka bir varlık ya da kavramın özelliklerine benzetilerek anlatılmasıdır.
Benzetme birden fazla kavram veya nesne bulunur ve bunlar ortak bir yönden birbirine benzetilir.
Örnekler:
“Zehra tilki gibi kurnaz bir kızdır.” Zehra, kurnazlık yönüyle tilkiye benzetilmiştir.
“Onun gözleri deniz mavisini andırıyordu.” cümlesinde gözler renk bakımından deniz mavisine benzetilmiştir.
“Şebnem de babası kadar çalışkan ve zekiydi.” Şebnem çalışkanlık ve zekilik bakımından babasına benzetilmiştir.
- Yorum Bildiren Cümleler:
Herhangi bir konu hakkında kişinin kendi fikirlerini ortaya koymasına yorum denir. Yorum kişiye özgüdür, bu sebeple yorum cümlelerinin kanıtlanması gerekmez.
Örnek: “Tekir, Toros Dağları’nın kenarına kurulmuş şirin bir yayladır.” cümlesinde cümleyi söyleyen kişi Tekir ile ilgili kanaatlerini belirtmiş.
- Öznel ve Nesnel Anlatımlı Cümleler:
Şahsi düşünce ve duyguları ifade eden, kişiden kişiye değişen yargılar öznel anlatımlı cümledir. Görecelidir.
Nesnel anlatımlı cümleler kanıtlanabilme özelliği olan, objektif yargılar ifade eden cümlelerdir. Nesnel yargılar gözleme ve sayısal verilere dayalıdır, ölçülebilir. Bu yargılar kişiden kişiye değişmez.
Örnekler:
Bizim memlekette yaz ayları çok nemli geçer. (nesnel anlatımlı cümle)
Halide Edip Adıvar’ın üslubu bence daha etkileyicidir. (öznel anlatımlı cümle)
- Değerlendirme Bildiren Cümleler:
Değerlendirme herhangi bir kişi eser ya da varlığı çeşitli yönlerden eleştirme, inceleme ve edinilen izlenimleri ortaya koymaktır. Değerlendirme cümleleri çoğunlukla özneldir. Değerlendirmede bir uğraş sonunda edinilen kanaat söz konusudur.
Bir cümlenin değerlendirme cümlesi olabilmesi için bir yazar ya da eserle ilgili olması gerekir. Genel yargılar değerlendirme sayılmaz. Yani değerlendirmeler genel kural niteliği taşımaz.
Örnekler:
“Roman yazıldığı dönemin aynasıdır.” cümlesi değerlendirme cümlesi değildir; çünkü bu cümlede değerlendirilen herhangi bir eser yoktur.
“Küçük Ağa romanı Kurtuluş Savaşı yıllarına ayna tutmaktadır.” cümlesi belirli bir eserden bahsetmektedir, değerlendirme cümlesidir.
“Yazar hikayelerinde kişileri hayattan almakla okunurluğunu artırmak istemiştir.” cümlesinde bir kişi okuduğu hikayeden hareketle hikaye yazarı ile ilgili kanaatini ortaya koymuş ve bir değerlendirme yapmıştır. Bu ifade eleştirel bir özellik taşımakla beraber özneldir. Söyleyenin şahsi düşüncelerini içermektedir.
Not: Bazı değerlendirmeler yapılan inceleme sonucu ortaya çıkan belirlemeleri ifade eder. Bu tür değerlendirmeler bir tespiti ifade ettiği gibi kanaat niteliği taşımayıp, nesnel bir karakter taşırlar.
Örnekler:
“Halit Ziya’nın yaşadığı ortamla oluşturduğu roman kişilerinin yaşadığı ortam hemen hemen aynıdır.” cümlesinde Halit Ziya’nın romanlarını okuyan ve onun hayatını araştıran bir kişinin tespitleri vardır.
“Karabibik romanında köy yaşamına değinilmiş ve köylü karakterler realist bir tarzda anlatılmıştır.” cümlesinde Karabibik romanı ile ilgili nesnel bir değerlendirme yapılmıştır. Çünkü bu cümlede inceleme sonucu yapılmış bir tespit vardır.
- Genelleme Bildiren Cümleler:
Bir örnekten hareket edilerek o örneğin içinde bulunduğu türün tüm bireylerini kapsayan hükümler verilir. Buna genelleme denir. Genellemelerin doğruluğunu doğrulamak oldukça güçtür. Kanıtlamak genelleme yapılan varlıkların tümünü incelemekle mümkündür.
Örnek:
Sıcak bölgelerin insanları da duygusal olur.
Karadenizliler inatçıdır.
Dünyanın bütün ülkelerinde polisiye romanlar çok satar. (1984/ÖSS)
Yazarlar, yaşlılık dönemlerinde üne kavuşurlar. (1984/ÖSS)
Yukarıda verilen yargılar birkaç örnekten yola çıkılarak varılan genellemelerdir.
Not: Bazen genel bir yargıdan yola çıkılarak özel bir anlam çıkarılabilir.
Örnekler:
“Tüm Türkler gibi o da misafirperverdir.”
Bu markanın tüm ürünleri kaliteli olduğuna göre bu tornavida da kalitelidir.”
- Aktarma Cümleleri:
Bazen yazar veya söz söyleyen kişi cümle içerisinde başkasına ait sözleri değişik biçimlerde aktarabilir. Bu iki şekilde olur.
a)Düz Anlatım: Başkasına ait bir ifadeyi, cümle içerisinde hiç değiştirmeden, olduğu gibi aktarıyorsak bu cümle düz anlatımlıdır.
Örnek:
Siz yolunuza devam edin, ben geliyorum, dedi.
cümlesinde cümleyi söyleyen kişi, başkasına ait bir sözü hiç değiştirmeden aktarmıştır.
“Oğlum her zaman dosdoğru ol, derdi babam.” cümlesinde oğul, babasının ifadesini olduğu gibi aktarmıştır.
b) Dolaylı Anlatım:
Başkasına ait bir cümleyi, ifadeyi söyleyenin anlatımına göre değiştirerek vermesidir.
Yolumuza devam etmemizi, geleceğini söyledi.
Babam her zaman doğru olmam gerektiğini söylerdi.
- Koşula Bağlılık Bildiren (Şart) Cümleler:
Bir yargının gerçekleşmesi için öne sürülen bir şartın olduğu cümlelerdir. Bu cümlelerde şart gerçekleşmezse yargının da gerçekleşmeyeceği belirtilir.
“Telefonun şarjı biterse filmi izleyemem.” cümlesinde filmi izlemek için telefonun şarjının bitmeme şartı yerine gelmelidir.
“Bebek arabasını sana veririm; ancak bir hafta içinde geri getireceksin.” cümlesinde bebek arabasını verme, bir hafta içinde geri getirme şartına bağlanmış.
“Bisikleti arkadaşımdan üç gün sonra vermek üzere aldım.” cümlesinde bisikleti almak, üç gün sonra vermek şartına bağlanmıştır.
“Tansiyonu yükselirse bizimle maça gelemez.”cümlesinde maça gelememe şartı tansiyonun yükselmesidir. Eğere tansiyonu yükselmezse maça gelecek.
“Tansiyonu yükseldiği için maça gelemedi.” cümlesinde ise bir şart cümlesi değildir. Çünkü tansiyon yükselmiş ve maça gelinememiştir.
Not: Şart cümlesinde bir koşulun olup olmayacağı belli değildir. Olma durumu gerçekleşebilir de gerçekleşmeyebilir de. Bir cümlenin şart cümlesi olması için cümledeki yargının hangi şartla, hangi takdirde gibi bir soruya cevap vermesi gerekir.
- Neden-Sonuç İlişkisi:
Bir yargının niçin yapıldığının açıklandığı cümlelerdir. Bu cümlelere gerekçeli cümleler de denir. Bu tür cümleler eyleme niçin sorusu sorularak bulunur. Bu ilişki bazen cümle içinde bazen de iki cümle arasında kurulabilir.
“Frene zamanında basmadığı için kaza yaptı.” cümlesinde kaza yapmak sonuç, frene zamanında basmamak sebeptir.
Utangaç olduğu için parmak kaldırmıyor.
Davetinize icabet edemeyeceğim, yarın önemli bir toplantım var.
- Amaç-Sonuç Cümleleri:
Bir cümlede bildirilen yargının hangi amaçla yapıldığının açıklandığı cümlelerdir. Amaç -sonuç cümlelerinde yüklemde bildiren eylemin hangi amaçla yapıldığı cümlede belirtilir. Amaç -sonuç cümleleriyle neden sonuç cümleleri birbirine yakın anlamlar verir. Bazen bir cümlede iki ilişki de görülebilir.
Örnekler:
“Seni görmek için üç bin kilometrelik yoldan geldim.” cümlesi amaç sonuç cümlesidir. Amaç seni görmek, sonuç gelmek. Bu cümlede aynı zamanda sebep sonuç da vardır.
Ankara Hukuk Fakültesi’ni kazanmak için gece gündüz çalışıyor.
“Bir ses duyduğum için içeri girdim.” cümlesi sebep sonuç cümlesidir. Çünkü içeri girmenin nedeni ses duymasıdır. Ama hangi amaçla girdiği belli değildir.
“Bir ses duymak için içeri girdim.” cümlesi amaç sonuç cümlesidir. Çünkü amaç bir ses duymaktır.
Geleneksel olanı çağdaş öykü sanatına taşımak isteyen bir sanatçıdır o.
- Açıklamalı Cümleler:
Bir yargıyla ne denmek istendiğini başka bir cümleyle açıklayan ya da bir durum yorumlanarak ondan değişik sonuçlar çıkarılan cümlelerdir.
Örnekler:
“Dili bir kağıda benzetebiliriz; düşünce kağıdın ön yüzü, ses arka yüzüdür.” cümlesinde ne denmek istendiği diğer cümlede açıklanmıştır.
“Ayşe bugün çok sevinçli; demek ki istediği bölümü kazanmış.” cümlesinde birinci cümlede söylenenler yorumlanmış ve ondan bir sonuç çıkarılmıştır.
“(I)Günü gününe pek uymaz bu kentin. (II)Bir bakarsın, yaz ortasında buz kesmişsin; bir bakarsın, kasım ortasında ceket fazla gelmiş.” Bu iki cümleden ikincisi birinci cümlenin açıklayıcısı durumundadır.
- Varsayım Bildiren Cümleler:
Olmuş bir olayın veya nasıl sonuçlanacağı bilinmeyen bir durumun belirli bir şekilde sonuçlanmış olduğunu kabul etmektir. Bir olayın, bir durumun bir an gerçekleşmiş olduğunu düşünmek; var olmuş, gerçekleşmiş saymaktır. Varsayım anlamı, diyelim ki, varsayalım ki, tut ki, farz edelim ki, kabul edelim ki gibi ifadelerle sağlanır.
“Diyelim ki bu ayakkabıyla yola çıktı.” cümlesinde henüz gerçekleşmemiş bir olay bir an için gerçekleşmiş kabul edilmiştir.
Farz edelim ki LYS’den 450 puan aldın.
Tut ki seninle bir şirket kurmuşuz.
- Öneri Bildiren Cümleler:
Herhangi bir varlık, durum veya nesnede görülen bir eksikliğin nasıl giderileceğini bildiren cümlelerdir. Bir durumla ilgili olarak, karşıdaki kişiye yardımcı olmak için görüş bildirmek, tavsiyede bulunmaktır.
Sosyal derslerde başarılı olmak için sabah ve akşam tekrar yapmalısın.
İnsanlarla iyi ilişkiler kur, bu şekilde sosyal hayatta daha başarılı olursun.
Planınızı yeniden gözden geçirmenizin sizin için daha doğru olacağını düşünüyorum.
Romanının başına romanda geçenler hakkında bilgi veren kısa bir yazı koyman eseri daha başarılı kılar.
Planınızı yeniden gözden geçirmenizin doğru olacağını düşünüyoruz. (1998/ÖSS)
- Tasarı Bildiren Cümleler:
Herhangi bir konuyla ilgili olarak ileriye dönük yapılması düşünülen plan ve projelerdir. Tasarı cümlelerinde iş düşünce aşamasındadır.
“Buraya yüz konuttan oluşan bir site yapmayı düşünüyoruz.” cümlesinde gelecekle ilgili tasarı, yüz konutluk site yapmaktır.
“Edebiyatsultani.com adlı sitede yazdığım yazıları bir kitapta toplamayı düşünüyorum.” cümlesinde yazıları kitapta toplama tasarlanmıştır.
“Sabahleyin ormanda yürüyüş yapacağız.” cümlesi tasarı cümlesi değildir, kesinleşmiş bir durum aktarılmıştır.
“Sabahleyin ormanda yürüyüş yapmayı düşünüyoruz.” cümlesinde ise bir tasarı vardır. Çünkü kişinin zihninden geçirdiği bu durum eyleme dönüşmemiştir.
Gelecek yıl bir yarışma düzenlemeyi ve sahnelenmeye değer görülen eserleri sahnelemek istiyorum.
- Tahmin (Olasılık) Bildiren Cümleler:
Birtakım bilgilere ve sezgilere dayanarak bir durum, olay ya da eylemin nasıl gerçekleşeceği hakkında fikir yürütmektir. Bir kişinin sonucunu bilmediği bir durumun nasıl sonuçlanmış olabileceğine dair kendi kanısını söylediği cümleler tahmin bildirir. Kesinliği olmayan bu kişisel sezgiler, “galiba, belki, sanırım, zannediyorum, bence, bana göre” gibi ifadelerle ortaya konur.
Arabanın tekerinin havası inmiş, her an yolda kalabiliriz.
Sanırım bundan sonra olabilecekleri biliyorsundur.
Bu bilgisayar deden kalmış olmalı.
Teyzem şimdi vişne ve kayısı reçeli yapmıştır, gidip de yiyelim.
Dedem, bahçesindeki nar ağaçlarını bellemekle uğraşıyordur şu an.
Filmin son sezonu daha çok ilginizi çekebilir.
Bu durum, burada eski bir Zeus Tapınağı’nın bulunduğu yolundaki düşünceleri daha da güçlendiriyor. (2000/ÖSS)
- Kinayeli Anlatım:
Bir sözün, karşıdakini alaya almak amacıyla, tersini kastedecek şekilde kullanılmasıdır. Söylenmek istenen bir anlam, tersi söylenerek anlatılır. Sözü etkili kılmak için düşüncenin üstü kapalı,iğneleyici, alaysı bir tarz ifade edilmesidir.
“Şairin kitapları o kadar çok satılıyor ki hangi kitapçıyı aradıysam bulamadım.” cümlesinde asıl kastedilen şairin kitaplarının satılmadığı, bu sebeple kitapçıların bile kitapları getirtmediğidir.
Eh, bu hızla gidersek, okula belki yarın sabah varırız. (1993/ÖSS)
“Şeyma o kadar çok ders çalışıyor ki neredeyse gözleri bozulacak.” cümlesinde kastedilen Şeyma’nın hiç ders çalışmadığıdır.
- Eleştiri:
Herhangi bir eser, kişi, düşünce, davranışla ilgili genellikle olumsuz olarak ortaya konan düşüncelerdir. Olumlu yönde eleştiriler de vardır.
Cumhuriyet Dönemi yazarımızın uzun cümle kullanımı okuyucuların dikkatini dağıtıyor.
Betimlemelerinde hayali öğelere yer vermesi eseri gerçeklikten uzaklaştırmış.
Yazarımız bu eserinde de kendini tekrarlamaktan öteye gidememiş.
Basma kalıp düşüncelerden kendini kurtaramayan bir deneme yazarla karşı karşıyayız.
“Olayları öyküleyişteki neden-sonuç kopukluğuna karşın, kişilerin konuşmalarını yansıtmadaki başarısı romanın en güçlü yanlarından biridir.” (2002/ÖSS) cümlesinde olayları öyküleyişi olumsuz, kişilerin konuşmadaki başarısı olumlu olarak verilmiştir. Yani bu cümlede hem olumlu hem olumsuz eleştiri örneği vardır.
- Özeleştiri:
Kişinin kendi yapıp ettiklerini eleştirmesidir. Kişi kendisiyle birlikte içinde yaşadığı topluluğu da eleştiriyorsa bu da özeleştiridir.
Çocukluğumda maalesef mahalledeki bahçelerde bulunan elma, şeftali ve portakal ağaçlarından izinsiz alırdım.
Son denememde verdiğim örneklerin pek de güzel olduğu söylenemez.
Toplumda bizden olmayanları düşman gibi algılamaktan vazgeçemedik.
- Önyargı:
Değişik sebeplerle bir kişi, olay veya durumla ilgili olarak önceden edinilmiş, genellikle olumsuz düşüncelerdir.
Sen adam olamazsın, oğlum.
Müteahhitlerin 2018’de biteceğini söylediği inşaat 2020’den önce bitmez.
Yönetmenin bu filmi de Postacı filminde olduğu gibi ilgi görmeyecek.
Biliyorum, çok fazla seyirci toplamayacak bu oyun, ama salt o rahatlığı yaşamak adına görülmeye değer. (1991/ÖYS)
- Yakınma:
Herhangi bir olumsuz durumdan dolayı üzüntü duymak, üstü kapalı bir şekilde bu durumdan şikayetçi olmaktır.
Öğrencilerimize okuma kültürü kazandıramadığımızdan, kitaba, okumaya ve dolayısıyla sanata ilgisiz bir toplum ortaya çıkıyor.
Belediyelerin sanat faaliyetleri desteklememesi halkın sanata ve sanatçıya ulaşmasını engelliyor.
Senden böyle bir söz duyacağım kırk yıl düşünsem aklıma gelmez.
Söylesem de beni dinlemez ki! (1995/ÖSS)
Konudan konuya atlayan, başlığıyla içeriği birbirine uymayan yazılar bizleri çok yoruyor. (1996/ÖSS)
- Kaygı:
Herhangi bir olayın olumsuz bir şekilde sonuçlanabileceğine dair endişe taşımak, tasalanmaktır.
Firma yetkilileri yeni tarzda üretilen buzdolaplarının satılacağından endişe duyuyorlar.
Korkarım ki, kırk yıl sonra Çukurova, beton ova olacak.
- Beğenme-Takdir Etme:
Herhangi bir şeyin iyi veya güzel olduğunu ve beğenildiğini dile getirmektir.
Reşat Nuri Güntekin’in Çalıkuşu romanı akıcılığıyla tüm okurların hayranlığını kazanmıştır.
Şairimizin halktan biri gibi davranması ona milletin gönlünde ayrı bir yer kazandırmıştır.
- Alçakgönüllülük:
Kişinin kendi değerini olduğundan aşağı göstermesi, sahip olduğu üstünlükleri ön plana çıkarmamasıdır.
Basketbol Milli Takımı’nda oynamam rağmen kendimi iyi bir basketbolcu olarak görmüyorum.
Şiirlerimi antolojilere alarak Türk şiirinde önemli bir yerim olduğunu söylen araştırmacıların bunu yaşıma hürmeten yaptıklarını düşünüyorum.
- Karşıtlık:
Anlamca ters durumların aynı cümlede söylenmesi tezat oluşturur. Zıtlıklar karşıt kelimelerin bir arada kullanılmasıyla oluşabileceği gibi anlamsal zıtlıklarla da oluşabilir.
“Ağlarım hatıra geldikçe gülüştüklerimiz.” Gülmek ve ağlamak karşıtlık bildiriyor.
“Yüzündeki sevincin bir anda üzüntüye dönüştüğünü gördük.” cümlesinde sevinç ve üzüntü karşıtlık bildiriyor.
- Gözlem:
Görerek, inceleyerek bilgi sahibi olmaktır. Bu şekilde elde edilen verileri cümleye aktarmaktır.
Öğretim üyesi kızdığında gözlüğünün ucuyla bakardı bize.
Kapıyı uzun boylu, güler yüzlü bir adam açtı. (1990-ÖYS)
Önce beni tepeden tırnağa şöyle bir süzdü. (1990-ÖYS)
- Cümlede Yakın Anlamlılık:
Cümlede yakın anlam ile ilgili sorularda, bir cümlede anlatılmak istenenin veya cümleyi anlamca en yakın biçimde ifade eden yargının bulunması istenir. Genellikle “…. bu cümleye anlamca en yakındır?”, “….. düşünce farklı biçimde dile getirilmiştir?”, “… arasında anlamca benzerlik vardır?” “… aynı doğrultudadır?” türünden sorular vardır. Bu tip sorularda dikkat edilmesi gereken nokta “anlamca yakın” cümlelerin “aynı şeyi” farklı üsluplarla dile getirmesidir. Bu tip sorularda dikkat edilmesi gereken nokta, verilen cümlede anlatılmak isteneni doğru bir biçimde tespit etmektir. Bunu yapmak için de cümledeki anahtar kelimelerden faydalanmalıyız.
Bir yazar şöyle diyor: “Düşüncenin canı kısa sözde, onun yoğun anlatımındadır.” sözüyle anlatılmak istenen “Sözü uzatmak, anlatımı gereksiz sözlerle doldurmak düşünceyi gölgeler.” cümlesidir. (2005-ÖSS)
“Adımlarını başkalarının adımlarına göre ayarlayan sanatçı, hiçbir zaman yenilik ortaya koyamaz.” cümlesinde özgünlüğün başkalarını taklit etmemeye bağlı olduğu anlatılmıştır. Bu cümle şu şekilde de söylenebilir: Özgün yapıt vermek, sanatçının kendi yolunu çizmesine bağlıdır.