Orhan Pamuk’un Osmanlı Devleti’nin 1500’li yıllarında geçen bir olayı ve iki adam arasında kalmış bir kadının aşk yaşantısını, yaşadığı açmazları ile birlikte anlatmaya çalıştığı eseri Benim Adım Kırmızı’dır.
Kitabımızın kahramanlarından olan Şeküre güzel ve alımlı bir kadındır. Çocukluk aşkı Kara ismindeki kuzeni aşkını erken açıklayınca babası Zarif Efendi tarafından kovulmuştur. Kara ve Şeküre arasında yaklaşık 13 yaş fark vardır, bundan dolayı Zarif Efendi kızını Kara’ya vermek istemez. Ancak Kara Şeküre’ye deliler gibi aşıktır ve ondan vazgeçmek gibi bir niyeti yoktur.
Başka bir genç ile evlenen Şeküre’nin iki oğlu olmuştur. Fakat Şeküre’nin kocası dört yıldır savaştan gelmeyince ve kendisi ile ilgili bir haber de alınamayınca Şeküre kocasından ümidini keserek babasının evine gitmek zorunda kalmıştır. Şeküre’nin çocukları dedelerinin evine uyum sağlayamamış ve çeşitli zorluklar çekmişlerdir.
Padişah, Şeküre’nin babası Zarif Efendi’yi yanına çağırarak kendisine bir kitap hazırlamasını ister. Kitabın nakışlarını da ünlü nakkaşların hazırlamasını ancak bu kitap hazırlama işinin gizli tutulmasını ister. Zarif Efendi padişahın direktifleri doğrultusunda çalışmalara başlar.
Zarif Efendi’ye yakın çevresinde Enişte Efendi denmektedir. Padişahın hazırlattırmak istediği kitaba bağnaz Erzurumlu Hoca karşı çıkmakta, dine aykırı faaliyetler yapıldığı söylentisini yaymaya çalışmaktadır. Bu kitap çalışmasına aslında Zarif Efendi de sıcak bakmamaktadır.
Zarif Efendi’nin hazırlamaya çalıştığı kitap tepki toplar ve nakkaşlar bu kitabın şeytan işi olduğunu düşünerek Zarif Efendi’yi öldürürler. Zarif Efendi öldürüldükten sonra Kara, fırsatı ganimet bilerek Şeküre ile evlenme planları yapmaya başlar.
Şeküre ve Kara kadıya giderek yaklaşık dört yıldır dönmeyen kocasından boşanma isteğinde bulunmuşlar ve kadıdan boş kararını alan Şeküre ve Kara evlenerek hayatlarını birleştirmişlerdir. Bundan sonra da Şeküre’nin babasının katilini bulmaya çalışırlar.
Kitabın sonuna doğru Zarif Efendi’nin katilinin nakkaşlardan Osman olduğu anlaşılır. Eserin büyük bölümünde aslında Osmanlı resim sanatı, nakkaşlık sanatı ve pek çok kültürel ögelere vurgu yapıldığını gözlemleme imkanına sahip olabilmekteyiz.
Orhan Pamuk’un diğer eserlerinin çoğunda karamsar bir duygu yoğunluğu gördüğümüz halde Benim Adım Kırmızı romanında daha iyimser bir hava ve hayata daha olumlu bir bakış açısıyla bakıldığını görebiliyoruz.
