HÜRRİYET KASİDESİ
1. Görüp ahkâm-ı asrı münharif sıdk u selâmetten
Çekildik izzet ü ikbal ile bâb-ı hükûmetten
2. Usanmaz kendini insan bilenler halka hizmetten
Mürüvvet-mend olan mazluma el çekmez iânetten
3. Hakîr olduysa millet, şânına noksan gelir sanma
Yere düşmekle cevher, sâkıt olmaz kadr-ü kıymetten
4. Vücûdun kim hamir-i mâyesi hâk-i vatandandır
Ne gâm râh-ı vatanda hak olursa cevr ü mihnetten.
5. Muini zâlimin dünyada erbâb-ı denaettir
Köpektir zevk alan, sayyâd-ı bi-insâfa hizmetten
6. Hemen bir feyz-i bâkî terk eder bir zevk-i fânîye
Hayatın kadrini âli bilenler, hüsn-i şöhretten.
7. Nedendir halkta tul-i hayata bunca rağbetler
Nedir insana bilmem menfaat hıfz-ı emanetten.
8. Cihanda kendini her ferdden alçak görür ol kim
Utanmaz kendi nefsinden de ar eyler melametten
9. Felekten intikam almak, demektir ehl-i idrâke
Edip tezyid-i gayret müstefid olmak nedâmetten
10. Durup ahkâm-ı nusret ittihâd-ı kalb-i millette
Çıkar âsâr-ı rahmet, ihtilaf-ı rey-i ümmetten
11. Eder tedvîr-i âlem bir mekînin kuvve-i azmi
Cihân titrer sebât-ı pây-ı erbâb-ı metânetten
12. Kaza her feyzini her lutfunu bir vakt için saklar
Fütur etme sakın milletteki za’f u betaetten
13. Değildir şîr-i der-zencire töhmet acz-i akdamı
Felekte baht utansın bi-nasib- erbab-ı himmetten
14. Ziya dûr ise evc-i rif’atinden iztırâridir
Hicâb etsin tabiat yerde kalmış kabiliyetten
15. Biz ol nesl-i kerîm-i dûde-i Osmaniyânız kim
Muhammerdir serâpâ mâyemiz hûn-ı hamiyetten
16. Biz ol âl-i himem erbâb-ı cidd ü içtihâdız kim
Cihangirâne bir devlet çıkardık bir aşiretten
17. Biz ol ulvi-nihâdânız ki meydân-ı hamiyette
Bize hâk-i mezar ehven gelir hâk-i mezelletten
18. Ne gam pür âteş-i hevl olsa da gavgâ-yı hürriyet
Kaçar mı merd olan bir can için meydân-ı gayretten
19. Kemend-i can-güdâz-ı ejder-i kahr olsa cellâdın
Müreccahtır yine bin kerre zencîr-i esâretten
20.Felek her türlü esbâb-ı cefasın toplasın gelsin
Dönersem kahbeyim millet yolunda bir azîmetten
21. Anılsın mesleğimde çektiğim cevr ü meşakkatler
Ki ednâ zevki âlâdır vezâretten sadâretten
22. Vatan bir bî-vefâ nâzende-i tannâza dönmüş kim
Ayırmaz sâdıkân-ı aşkını âlâm-ı gurbetten
23. Müberrâyım recâ vü havfden indimde âlidir
Vazifem menfaatten hakkım agrâz-ı hükümetten
24. Civânmerdân-ı milletle hazer gavgâdan ey bidâd
Erir şemşîr-i zulmün âteş-i hûn-i hamiyetten
25. Ne mümkün zulm ile bidâd ile imhâ-yı hürriyet
Çalış idrâki kaldır muktedirsen âdemiyetten
26. Gönülde cevher-i elmâsa benzer cevher-i gayret
Ezilmez şiddet-i tazyikten te’sir-i sıkletten
27. Ne efsunkâr imişsin ah ey didâr-ı hürriyet
Esîr-i aşkın olduk gerçi kurtulduk esâretten
28. Senindir şimdi cezb-i kalbe kudret setr-i hüsn etme
Cemâlin ta ebed dûr olmasın enzâr-ı ümmetten
29. Ne yâr-ı cân imişsin ah ey ümmid-i istikbâl
Cihanı sensin azad eyleyen bin ye’s ü mihnetten
30. Senindir devr-i devlet hükmünü dünyaya infâz et
Hüdâ ikbâlini hıfzeylesin hür türlü âfetten
31. Kilâb-ı zulme kaldı gezdiğin nâzende sahrâlar
Uyan ey yâreli şîr-i jeyân bu hâb-ı gafletten
Günümüz Türkçesiyle:
1.Çağın değer yargılarını doğruluktan ve samimiyetten sapmış görerek kendi arzumuz ve saygınlığımız ile devlet kapısından ayrıldık.
2.Kendini insan bilenler halka hizmet etmekten usanmaz, mürüvvet sahibi olanlar zavallılara yardım etmekten kaçınmaz.
3. Eğer millet, hor görülmüşse onun şanına bir eksiklik geleceğini sanma; yere düşmekle cevher, değerinden özünden bir şey kaybetmez.
4. Vücudun mayası, vatan toprağıdır; bu vücut, acı ve sıkıntı içinde vatan yolunda toprak olursa, en küçük bir üzüntü duyulmaz.
5. Dünyada zalimin yardımcısı, aşağılık kimselerdir; insafsız avcıya hizmetten zevk alan ancak köpektir.
6.Hayatın değerini şöhretin güzelliğinden üstün tutanlar ile geçici zevklere ebedî feyiz tercih edilir.
7. İnsanlarda hayatın uzamasına bunca düşkünlük nedendir; insan emaneti koruyacağı yerde ondan niçin menfaat bekler?
8.Kişi dünyada herkesten kendini alçak görür, ayıplanmaktan kaçınır, fakat kendi nefsinden utanmaz.
9. Akıllı ve bilinçli olanların, yaptıklarından pişman olup çalışmalarını artırması ve bunlardan ders alması, felekten intikam almak demektir.
10. Başarının, üstünlüğün değeri, milletin gönül birliğinde durur; koruma ve kollama eserleri ise ümmetin düşüncesinin çarpışması ile çıkar.
11. İktidar sahibi bir kişinin azim gücü, dünyanın bir düzene girmesini sağlar; metanet sahibi kişilerin ayaklarını sağlam basması ile cihan titrer.
12.Kader, her feyzini, her lütfunu bir zaman için saklar; milletteki gevşeklikten, zayıflıktan sakın korkma!
13. Zincire vurulmuş aslana ayaklarının güçsüzlüğü töhmet değildir; bu dünyada nasipsiz himmet sahiplerinden talih utansın.
14. Işık yüksekliğin doruğundan uzaksa çaresizliktendir; tabiat yerde sürünen kabiliyetten utansın.
15. Biz o Osmanlılar boyunun ulu soyundanız; mayamız, bütünüyle şehadet kanıyla karılmıştır.
16. Biz o yüce hamiyetli, çalışkan ve güçlü kişileriz ki bir küçük aşiretten dünyaya hükmeden bir devlet meydana getirdik.
17. Biz o yüce yaratılışlı milletiz ki hamiyet meydanında ayaklar altında toprak olmaktan bize ölüm daha iyi gelir.
18. Hürriyet mücadelesi korkulu ateş olsa ne dert, yiğit olan bir insan gayret meydanından kaçar mı?
19. Cellâdın can yakan kemendi acımasız bir ejder bile olsa, yine bin defa esaret zincirinden daha iyidir.
20. Felek her türlü eziyet yollarını toplasın gelsin, millet yolunda hizmetten dönersem kahpeyim.
21. Bu yolda çektiğim acılar, sıkıntılar anılsın; bunun en basit zevki bile vezirlikten, sadrazamlıktan daha iyidir, yücedir.
22. Vatan, bir vefasız alaycı sevgiliye dönmüş, aşkına bağlı olanları gurbet acılarından ayırmıyor.
23. Korkudan, yalvarma yakarmadan uzağım; benim yanımda görevim menfaatimden, hakkım hükûmetin kötü niyetlerinden daha üstündür.
24. Ey adaletsiz! Milletin yiğitleriyle mücadeleden sakın; senin zulmünün kılıcı hamiyet kanının ateşi karşısında erir.
25. Zulüm ile, işkence ile hürriyeti ortadan kaldırmak ne mümkün; eğer kendinde bir güç görüyorsan insanoğlundan idraki kaldırmaya çalış.
26. Gönülde çalışma gevheri, elmas cevherine benzer; ağırlığın tesirinden, baskının şiddetinden ezilmez.
27. Ey hürriyetin güzel yüzü, sen ne büyüleyici imişsin; gerçi esaretten kurtulduk derken senin aşkının esiri olduk.
28. Şimdi kalbi fethedecek güç sendedir, güzelliğini gizleme; güzelliğin, milletin nazarlarından ebediyete kadar uzak kalmasın.
29. Ey geleceğin umudu, sen ne can dostuymuşsun; dünyayı bütün üzüntü ve sıkıntılarından kurtaran sensin.
30. Hükmetme çağı senindir, hükmünü dünyaya geçir; Allah yüceliğini her türlü belâlardan korusun.
31. Ey yaralı kükreyen aslan, senin gezdiğin güzel sahralar zulmün köpeklerine kaldı, artık gaflet uykusundan uyan!
Metinde Geçen Bazı Kelime ve Kelime Gruplarının Anlamı:
âdemiyyet:İnsanlık.
agrâz: Kötü niyetler.
ahkâm: Hükümler, değer yargıları.
Ahkam-ı Asr: Asrın hükümleri, değer yargıları
akdâm: Ayaklar.
âlâm: Elemler, kederler, acılar.
âlî: Yüce, ulu, yüksek.
âsâr:Eserler.
azîmet: Yola çıkma, gitme, gidiş.
bâb: Kapı.
batâet: Yavaşlık, ağır davranma.
bî-dâd: 1. Zulüm, işkence. 2. Adaletsiz, zalim.
cân-güdâz: Can eritici, can yakan.
cemâl: Yüz güzelliği.
cidd ü ictihâd: Ciddiyetle ve gücü yettiği kadar çalışma.
civân-merdân: Mert yaradılışlılar, yüce gönüllüler, yiğitler.
denâet: Alçaklık.
dîdâr: (güzel) Yüz, çehre.
dûde: Soy.
dûr: Uzak.
ednâ: Çok aşağı, en alt düzeyde.
efsûnkâr: Büyülü.
ehven: Zararı az, en zararsız.
ejder: 1. Ejderha. 2. Büyük yılan.
enzâr: Bakışlar.
esbâp: Sebepler.
evc-i rif’at: Yüksekliğin tepesi, son noktası.
feyiz: 1. Verimlilik, bereket. 2. İlerleme, kültürel gelişme, olgunluk. 3. Mutluluk, iç huzuru.
fütûr: Bezginlik, umutsuzluk, usanç.
hâb: Uyku.
hâk: Toprak.
hamîr-i mâye: Mayanın hamuru.
hamiyet: Bir insanın yurdunu, ulusunu ve ailesini koruma çabası.
hazer: Sakınma, kaçınma; sakın.
hevl: Korku.
himem: Himmet sözcüğünün çoğulu.
himmet: 1. Yardım. 2. Çalışma, emek, gayret. 3. Lütuf, iyilik. 4. Yüksek irade.
hûn: Kan. hüsün: Güzellik.
ıztırârî: Zorunlu.
iânet: Yardım.
ikbâl: 1. Baht açıklığı veya yüksek bir makama, duruma erişmiş olma durumu. 2. İstek, arzu.
ind: Yan, taraf, kat.
ittihat: Birleşme, birlik kurma, bir olma.
izzet ü İkbal: Şeref
jiyân: Kükremiş, kükreyen.
kerim: Soylu, asil.
kilâb: Köpekler.
mekîn: Vakarlı, temkinli, güç sahibi kimse.
melâmet: Kınama, ayıplama. mezellet: Alçalma, bayağılaşma.
muhammer: Mayalanmış, yoğrulmuş.
muin: Yardımcı.
müberrâ: Temize çıkmış, aklanmış.
münharif: Uzak, sapmış, ayrılmış.
müreccah: Yeğ, tercih edilen, üstün tutulan.
mürüvvet-mend: 1. İnsanlık sahibi. 2. Cömert, iyiliksever.
müstefîd: Yararlanma.
nâzende: 1. Naz eden, nazlanan, nazlı. 2. Sevgili.
nedâmet: Pişmanlık.
nusret: 1. Yardım. 2. Üstünlük, başarı. 3. Zafer.
pür: Dolu.
râh: Yol.
recâ vü havf: Ümit ve korku.
sahrâ: 1. Kır. 2. Çöl.
sâkıt: 1. Düşen, düşmüş. 2. Hükmü kalmamış, eski önemini yitirmiş.
sayyâd: Avcı.
sebât-ı pây: Ayak direme.
ser-â-pâ: Baştan ayağa kadar, baştan başa, bütün, tamâmen.
setr: Bir şeyi örtme, gizleme.
şemşîr: Kılıç. şîr: Aslan.
tannâz: Herkesle eğlenen, alaycı.
tedvîr: 1. Çevirme. 2. Yönetme, çekip çevirme.
tezyîd: Çoğaltma, artırma.
tûl: Uzunluk.
u, ü / vu, vü: Ve (bağlaç).
ulvî-nihâdân: Yüce yaradılışlı.
ye’s: Yeis, umutsuzluktan doğan karamsarlık, üzüntü.
ziyâ: Işık, aydınlık.
Hürriyet Kasidesinin Yorumu:
1.Beyit:
Özellikle dış politikada hükümet tarafından önemli tavizler verilmesi üzerine Namık Kemal ve arkadaşları verilen o tavizlere tepki olarak memurluklarından ayrılıyor. Namık Kemal ve arkadaşlarına göre o tavizleri vermek ve kararları uygulamak son derece hatalı. Bu nedenle şerefleriyle görevlerinden ayrılıyorlar. Bir de Namık Kemal ve arkadaşları edebiyatın insanları etkileme gücüne inandıklarından istifa edip daha serbest ortamda çalışmak istemişlerdir.
2.Beyit:
Bu beyitte bir insan profili çiziliyor. Namık Kemal’in istediği insanın iki özelliği olmalı. Birincisi halka hizmet etmesi ikincisi ise mazluma el uzatmak. İnsanın topluma yönelik bir tarafı olmalı.Burada da yöneticilerden istediği şey halka hizmet etmeleri ve mazluma el uzatmalarıdır.
3.Beyit:
Burada milletten kasıt Osmanlı Devleti’dir. Millet bu hale düştüyse bunun suçlusu yöneticilerdir. Osmanlı’nın tarihi çok parlak olduğu için bugünkü durum onun değerini düşürmeyecektir. Cevherin yere düşmekle değer kaybetmeyeceğini bir atasözünden alarak burada iktibas sanatını da kullanmıştır şair.
4.Beyit:
İnsanın bu dünyada tek varlığı vatan toprağıdır. Vatan topraklarında doğar, beslenir ve ölür. Bu nedenle vatan yolunda insanın eziyet çekmesi dert olmamalı.
5.Beyit:
Bu beyitte Namık Kemâl, zalimlere yardımcı olanları köpek mesabesine indirgemektedir. Zira köpek insafsız avcının yardımcısı, yaltakçısıdır. Köpek insafsız avcıya yardım ederek kendi türüne (hayvanlara) ihanet etmiştir. Bir kemik parçası için bir başka türün (insan) yardımcısı olmayı kabul etmiştir. Bu ironik yaklaşım şairin sanatının önemli sahnelerinden biridir. Şairin zalimle devrin yöneticilerini alçak kişilerle de (erbâb-ı denâet) bürokratları kasdetttiği malumdur.
Böylelikle şairin inşa etmeye çalıştığı “yeni insanın” bu beyitlerde dile getirilen hasletlere sahip olması gerektiği vurgulanır.
6.Beyit:
Şair yaşamın değeri üzerinde durmaktadır. Hayatın değeri geçici zevklerde, şöhretin güzelliğinde değildir. Bunlar gelip geçici şeylerdir. Hayatın değeri ölümsüz işler yapmak olmalıdır. Bu da kendi tutku ve ihtiraslarından, dünyanın ve tenin isteklerinden sıyrılmak, kendini ve potansiyelini kalıcı ve yararlı hizmetler için harcamak anlamına gelmektedir.
7.Beyit:
Şair burada insanların daha uzun yaşama konusundaki ısrarından şikâyet etmektedir. Can Allah’ın insana verdiği bir emanettir ve insan onu teslim edeceği güne kadar korumakla yükümlüdür. Böyle bir hüküm varken insanların hayatlarına zarar vermesinden korkacakları işlere girişmemelerinin (korkmaları) sebebi nedir? diye sormaktadır.
8.Beyit:
Namık Kemâl bu beytinde insanın kendisiyle barışık olması gerektiği hususu üzerinde durur. Bir insan karakterinin ilk hesaplaşacağı yüz kendisidir. Kendisiyle ikilem halinde bulunan insanların işlerinde ve davranışlarında birlik olmak ve dirlik olmaz. Kendisiyle barışık olmayan, durmadan kendisine yalan söyleyen ve bir başkası gibi davranan insan başkalarının ayıplamasından korkacağı için durmadan bahaneler ve yalanların ardına sığınır. Namık Kemâl çizmeye çalıştığı yeni insan tipinin bu davranışlardan özgür olmasını istemektedir.
9.Beyit
Akıllı kişi hatalarından ders çıkaran kişidir. Akıllı kişi çalışmalarını artırıp daha çok şey üreten ve böylece dünyanın insanı ayartan cazibesinden kurtulmuş olan kişidir. Felek (dünya) insanı kendine benzetmeye çalışır. Ona sunduğu imkân ve lezzetlerle kendisine bağlamaya, tutku ve ihtirasların mahkûmu iradesiz bir yaratık yapmaya çalışır. İnsan bu baskıya aklı ile direnir. Çalışma, tutku ve ihtirasları törpüleyen ve hem de sonunda bir değer ve üretim sağlayan bir uğraştır. Şairin yeni insan tipinde feleğin oyununa gelmeyen irade sahibi bir birey profili vardır.
10.Beyit:
Namık Kemal burada duygu bakımından birlik olunmasını istiyor. Duygu olarak birlik ancak düşünce olarak farklılığı savunuyor. Çünkü ancak farklı fikirler sayesinde ilerleme sağlayabiliriz diyor.
11.Beyit:
Namık Kemal burada iradeli olmanın, dik durmanın birçok şeyi değiştirebileceğini vurguluyor.
12.Beyit:
Kader Allah’ın insanlar ve milletler için önceden çizdiği hayat yoludur. İniş çıkışlarla, başarı ve başarısızlıklarla doludur. Bu bakımdan bir durumun sonsuza dek süreceği düşünülemez. Burada bireylerin ve onların oluşturduğu milletin irade göstermesi gerektiği konusu işlenmiştir. Millet bireylerin oluşturduğu zincirden meydana gelmiştir. Bir halkanın hareketi bütün zinciri dalgalandırır.
13.Beyit:
Bu beyitte şair kendi siyasal durumunu dile getirmektedir. Bilindiği gibi Namık Kemâl, Vatan yahut Silistre piyesinin tiyatrolarda oynanması ve halkta uyandırdığı yüksek heyecan ve nümayişlere sebebiyet veren taşkınlıklar yüzünden sorumlu tutularak sürgüne gönderilmiştir. Avrupa ve kısa İstanbul ikametlerini saymazsak kısa hayatının büyük bir kısmını Kıbrıs, Sakız, Rodos, Midilli adalarında sürgünde geçirdi. Bu beyitteki ayakları bağlanan aslan şairin kendisidir. Himmet sahipleri (Saray) o himmeti (iyiliği) kullanmaktan uzaksa bundan aslan değil nasipsiz himmet (gayret) sahipleri utanmalıdır, demek istiyor. Aslında bir Osmanlıcı, devletçi, hilafetçe ve meşrutiyetçi olan Namık Kemâl’in devletin yararına olacak fikirleri kısır siyasi çekişmeler yüzünden uygulamaya koyamadığı bilinmektedir.
14.Beyit:
Ülkenin aydınlarının olması gereken yerde olmadıklarından şikâyet edilmektedir. Burada anahtar kelime Ziya’dır. Bilindiği gibi ışık anlamındaki bu kelime ancak yükseklerde olduğu zaman etrafa ışık saçar ve aydınlatır. Yerde sürünen ışık (şair burada sürgündeki Osmanlı aydınlarım kastediyor) etrafına ışık saçamaz. Tabiat kendi yarattığı bu değerlerin gerektiği yerlerde olmamasından utanmalıdır. Beytin anlamının biraz zorlanması halinde Ziya kelimesiyle Namık Kemâl, kendisi gibi sürgünde bulunan arkadaşı Ziya Paşa’ya bir gönderme yaptığını söyleyebiliriz.
15.Beyit:
Bu beyitte şair Osmanlılığını vurgular. Böylelikle yukarıdan beri çizmeye ve inşa etmeye çalıştığı insan tipinin aidiyetini açıklar. Bütün bu güzel özelliklere sahip insanın soyu Osmanlılara dayanmaktadır ve gücünü de oradan alacaktır. Namık Kemâl uğradığı sürgün ve gördüğü muamelelere karşı devletine ve onu bugüne kadar getiren hanedanla ters düşmekten kaçındı. Aslında siyasal didişmelerin arkasında Âli ve Fuat Paşa’ların iktidar kavgaları vardır. Daha özgürlükçü ve yenilikçi bir anlayışa sahip reformcu Mustafa Reşit Paşa ve Midhat Paşa ekolünden gelen Ziya Paşa ve Namık Kemâl, uzun yıllarca daha tutucu ve baskıcı bir siyaset takip eden Âli ve Fuat Paşa’lar ile geçinememişlerdir.
16.Beyit:
Namık Kemal, Osmanlı ruhunun gerçekleştirdiği başarıları sıralamaya bu beyitte devam ediyor. Küçük bir aşiretten dünyaya hükmeden bir devlet çıkarmanın yolunun gayretli olmaktan ciddi bir şekilde çalışmakta geçmektedir. Ayrılıkça değil toplayıcı, uzaklaştırıcı değil kucaklayıcı olmak gerekmektedir. Tarihi onu yaratan değerlerle beraber kucaklamak ve algılamak Namık Kemâl’in tarih anlayışının özetidir.
17.Beyit:
(Biz o yüce yaratılışlı bir milletiz ki hamiyet meydanında ayaklar altında toprak olmaktansa ölmek daha ehven gelir)
Şair ‘biz’ zamiriyle yeni insan tipinin olması gereken özelliklerini ifade ediyor. Ezilip aşağılanmaktansa onuruyla ölmenin daha iyi olağını, bunun bizim yaratılışımızın öngördüğü bir davranış biçimi olduğunu belirtiyor.
18.Beyit:
Özgürlük için gerektiğinde ölüm göze alınmalıdır. Şair için hürriyet olmadan yaşanan bir hayata hayat denemez. Sadece bir can taşıyan insan özgürlük için gerekirse kavgadan kaçınmaz
19.Beyit:
Namık Kemal, o dönemin muhalif aydınlarından biri olarak özgürlük için ortaya kararlılığını koymuş ve cesaretini göstermiştir. Esir olarak yaşamaktansa ölmeyi yeğlemektedir.
20.Beyit:
Şair bu beyitte feleğe (talih/dünya) meydan okuyarak şairin feleğin bu tuzağına düşmeyeceğini ifade ediyor. Millet yolunda hizmet için gereken kararlığını göstereceğini belirtiyor. Bunu yapmadığı takdirde kendisini kahpe olarak göreceğini söylüyor.
21.Beyit:
Şairin hayatının büyük bir kısmı sürgünlerde geçmiştir. Namık Kemal hürriyet yolunda çektiği sıkıntıların kendisinden sonra da bilinmesini istiyor. Özgürlük için yaptığı işlerin, çektiği sıkıntıların en küçük zevkinin bile devletin en üst makamlarında olmaktan daha iyi olduğunu ifade ediyor. Şair kendisinden sonra gelenlere seslenerek millete hizmet yolunun seçilmesi gerektiğini belirtiyor.
22.Beyit:
Vatan vefasız bir sevgiliye benzetilmektedir. Eski edebiyatta sevgili vefasızdır. Burada sevgili vefasızdır. Ancak buradaki sevgili soyut bir sevgili değildir, vatandır. Şair sürgünde yaşamak zorunda kalışını ifade ederek vatanın kendi gibi diğer şair ve yazarların dönüşünü sağlasın demek istiyor.
23.Beyit:
Şair yalvarma yakarmadan-devrin yöneticilerini kastederek-uzak olduğunu belirtiyor. Beni sürgüne göndermekle vatanımdan ayırmakla görevimden uzaklaştırmakla yıldıramazsınız, diyor. Yaptığım görev, menfaatten; hakkım da hükümetin kötü niyetlerinden üstündür diyor. Hakkın hatırını her şeyden üstün tutmak gerektiğini; hapis, sürgün, para cezası ve işten el çektirmelerle korkutulamayacağını dile getiriyor.
24.Beyit:
Şair burada saraydaki yöneticilerine seslenerek onları milletin yiğitleriyle kavga etmekten sakınmaları konusunda uyarıyor. Şair bu tavrıyla bütün bir milleti arkasına alıp zulümle mücadeleye girişen bir önder konumundadır. Fakat bu bir cephe savaşı değil bir fikir mücadelesidir. Şairin elindeki silâh hâmiyet kanının âteşidir. Bu bakımdan bedenlerden çok ruhlara ve dimağlara hitabeden bir mücadele biçimidir bu.
25.Beyit:
Burada adaletsiz yönetime seslenerek inşalara zulmederek hürriyeti ortadan kaldırmanın mümkün olmadığını belirtiyor. Bedenler zindanda olabilir, fakat ruhları zindanda tutmak mümkün değildir.
26.Beyit:
Çalışma duygusunu elmas cevherine benzeterek baskılar karşısında bu duygunun ezilmeyeceğini belirtiyor. Çalışmadan bir şey elde etmenin mümkün olmadığını ifade ediyor. Elmas cevheri de baskılar karşısına elmasa dönüşmektedir.
27.Beyit:
Özgürlüğü sevgiliye benzetiyor. Sevgilinin yüzünü gören âşık nasıl ki büyülenirse, etkilenirse hürriyet âşıkları da hürriyetten etkilenmektedir. Yani esirlik yön değiştirmiştir. Şair burada şairane bir üsluba yönelmiştir.
28.Beyit:
Şair hürriyete sesleniyor. Milletinin sonsuza kadar hürriyet içinde yaşamasını dilemektedir.
29. Beyit:
Hürriyete seslenerek onu bir dosta benzetiyor. Dünyanın özgürlüğü olmadan üzüntü ve sıkıntı dolu bir yer olacağını ifade etmek istiyor. Gelecek ümidinin hürriyette olduğunu söylüyor.
30.Beyit:
Hürriyet çağının geldiğini, artık insanların esaret zinciriyle daha fazla bağlanamayacağını ifade ederek Allah’ın özgürlüğü kısıtlayacak bir hamleden herkesi korumasını istiyor.
31.Beyit:
Burada millet evlatlarına seslenerek artık uyanmanın vaktinin geldiğini ifade ediyor. Zalimleri bir köpeğe benzeterek vatanı onların yönettiğini, vatan evlatlarının güzel yurdumuzda hak ettiği mevkiyi ve değeri bulamadığını belirtiyor.
Hürriyet Kaside’sindeki Söz Sanatları (Edebi Sanatlar) :
1. Beyit:
Münharif(Ayrı)-Sıdk (Doğruluk, bağlılık) : Tezat
Bab-ı Hükümet: Mecaz-ı Mürsel
2.Beyit:
İanet (Yardım) – Hizmet : Tenasüp
3. Beyit:
Yere düşmekle cevher sakıt olmaz kadr ü kıymetten: İrsal-i Mesel ve Kinaye.
Birinci dizedeki hakir olmak – millet – şanına noksan gelmesi sözcükleri sıralanmış ve ikinci dizede bunlarla ilgili yere düşmek – cevher – değerini kaybetmek (sâkıt olmaz kadr ü kıymetten) sözcükleri söylenmiştir: Leff ü Neşr
Kadr-Kıymet : Tenasüp
4. Beyit:
Hâk (toprak) sözcüğü her iki dizede tekrarlanmış : Tekrir
Gam-Cevr-Mihnet : Tenasüp
Vücudun mayası – Vatan toprağı (hâk-i vatan) : Teşbih
5. Beyit:
Denaet-Köpek-Sayyad (avcı) : Tenasüp
Köpektir zevk alan sayyad-ı bi-insafa hizmetten:İrsal-i Mesel ve Kinaye.
Birinci dizedeki zalimin yardımcısı – erbab-ı denaet (aşağılık kimseler) sözcükleri sıralanmış ve ikinci dizede bunlarla ilgili köpek – sayyâd-ı bî-insâf (insafsız avcı) sözcükleri söylenmiştir.
Zalimin yardımcısı-köpek : Teşbih
Hizmetten zevk alan-köpek : Teşbih
6.Beyit:
Fani-Baki : Tezat
7.Beyit:
Nedendir-Nedir : İstifham
8.Beyit:
Utanmak-Ar eylemek : Tenasüp
9.Beyit:
Felekten intikam almak: Teşhis (Felek kişileştirilmiş)
10. Beyit:
İttihad-İhtilaf : Tezat
11.Beyit:
Alem-Cihan : Tenasüp
Azim-Metanet : Tenasüp
Cihan titrer: (Korkak insanlar kastedilmiş ) Mecaz-ı mürsel
12. Beyit:
Za’f-Betaet : Tenasüp
Kader : ( Feyz ve lütufları içinde saklayan bir insan ) Teşhis, Kapalı İstiare
13.Beyit:
Zincirlere vurulmuş aslan : (Millet) Açık İstiare
Talih-Nasip : Tezat
Talih utansın : Teşhis
14.Beyit:
Tabiat utansın : Teşhis
Kabiliyet : (Yerde sürünen bir canlı) : Kapalı İstiare
15.Beyit:
Maya-Boy-Soy : Tenasüp
Baş-Ayak : Tezat
16.Beyit:
Hamiyet-Çalışkan : Tenasüp
17.Beyit:
Mezar-Toprak : Tenasüp
18.Beyit:
Ne dert : İstifham
Kaçar mı : İstifham
Hürriyet mücadelesi-korkulu ateş : Teşbih
Merd-Gavga : Tenasüp
Kaçmak-Merd : Tezat
19.Beyit:
Celladın can yakan kemendi : (Zalimler) : Açık İstiare
Celladın can yakan kemendi-Ejder : Teşbih
20.Beyit:
Gelmek-Dönmek : Tezat
Felek: Teşhis
21.Beyit:
Cevr-Meşakkat : Tenasüp
22.Beyit:
Nazende-Aşk-Sevgili : Tenasüp
Vatan: Teşbih (sevgiliye benzetilmiş)
23.Beyit:
Agraz-ı hükümet : Mecaz-ı Mürsel (Sürgünler kastedilmiş)
24.Beyit:
Ey : Nida
Ateş-Erimek : Tenasüp
25.Beyit:
Zulüm-İşkence : Tenasüp
Ne mümkün: İstifham
26.Beyit:
Çalışma-Elmasa benzetilmiş:Teşbih
Cevher-Elmas : Tenasüp
Şiddet-Tazyik : Tenasüp
27.Beyit:
Ey : Nida
Hürriyet-Esaret : Tezat
Esaret-Esir : Tenasüp
Hürriyet-Büyücü, büyüleyici : Teşbih
28.Beyit:
Güzel kişi: Açık İstiare (Hürriyet kastedilmiş)
29. Beyit:
Ye’s-Mihnet: Tenasüp
Geleceğin umudu ve can dostu: Açık istiare (Hürriyet kastedilmiş)
30.Beyit:
Hürriyete insani özellikler verilmiş: Teşhis
31.Beyit:
Ey : Nida
Yaralı kükreyen aslan: Açık İstiare (Hürriyet kastedilmiş)
Zulmün köpekleri: Açık İstiare (Zalimler kastedilmiş)
Hürriyet Kasidesi Yapı Özellikleri
Nazım birimi:Beyit
Ölçü: Aruz
Kafiye şeması: aa, ba, ca….
Nazım şekli: kaside
Hürriyet Kasidesi Dil ve Üslup
Hürriyet Kasidesi’nde Türkçenin yanından farsça kelimeler ve tamlamalar sıkça kullanılmıştır. Ancak buna rağmen dönemine göre daha anlaşılır bir dil kullanılmıştır.
Hürriyet Kasidesi Tema
Divan edebiyatında kullanılan kullanılan kasidede amaç genellikle din veya devlet büyüklerini övmek olmuştur. Bu şiirle birlikte soyut bir kavram olan hürriyet ilk defa tema olarak kullanılmıştır. Hürriyet Kasidesi bu açıdan bakılınca önemli bir yenilik olarak karşımıza çıkar.
hürriyet kasidesinin incelenmesi indir.