Nietzche Ağladığında-Altı Çizili Satırlar
*Niceleri kendi zincirlerini çözemezler de, dostlarının azatçısıdırlar.
*Kendi alevinle yakmaya hazır olmalısın kendini: Önce kül olmadan nasıl yeni olabilirsin ki?
*Sizden iyileştirmenizi istediğim Nietzche’nin bedeni değil, ümitsizliğidir. (s.18)
*Zaman hapishanesinden kaçmanın bir yolu yok muydu? (s.64)
*Yorumcular insanı her zaman aldatırlar; bilerek değil tabii ama ne kendi tarihsel çerçevelerinin dışına adım atabilirler, ne de otobiyografik çerçevenin dışına çıkabilirler. (s.69)
*Yaşamımın bir niçini var, nasılına tahammül gösterecek güce sahibim. On yıllık bir yaşam amaçlıyorum, bir misyonum var. Burada derken başını gösteriyordu, kitaplara, neredeyse bitmiş, yalnızca yazılması kalmış kitaplara gebeyim. Bazen baş ağrılarımın, beynimdeki doğrum sancıları olduğunu düşünüyorum. (s.75)
*Nietzche yiyecekler ve mide rahatsızlıkları ile baş ağrıları arasındaki ilişkiyi anlatmıştı. (s.77)
*Beş altı kilometre yürüdükten sonra en zor problemleri bile çözebildiğimi görürüm. (s.80)
*Bir insanın kendine karşı en büyük ödevi hakikati keşfetmektir. (s.87)
*Bir doktorun görevi stresi azaltmak ve bedenin iyileşme gücünü artırmaktır. (s.88)
* Acı hakikatleri söyleyen bir öğretmen, rağbet görmeyen bir kahin. Sanırım işte ben buyum. (s.88)
*Ümit kötülüklerin en kötüsüdür, çünkü işkenceyi uzatır. (s.90)
*Ölümün son iyiliği: Bir daha ölmemek! (s.91)
* Ölümün son iyiliği: Bir daha ölmemek! (s.91)
*Düşünceler, duygularımızın gölgesidir; ama her zaman daha karanlık, daha boş ve daha sade. (s.100)
*Bir kitap bizi alıp diğer kitapların üzerine çıkamıyorsa o kitabın neresi iyidir? (s.101)
*Kurtuluş garantileyen şey nedir? İnsanın kendinden artık utanmıyor olması! (s.101)
*Hazımsızlık, göz yorgunluğu ve stres migren ağrılarına yol açar. Uzun bir yatak istirahatı tavsiye edilebilir. Migren yakınması olan genç hastaların okul stresinden uzak tutulmaları ve evde huzurlu bir ortamda özel ders almaları gerekebilir. Bazı doktorlar meslekler değiştirip daha rahat bir işte çalışılmasını da önerirler. (s.109)
*Hakikati arayan kişi kendisiyle ilgili psikolojik bir analize girmek zorundadır. (s.111)
*Paylaşılmasını istemediğim düşünceleri mümkün olduğu kadar sakladığım da bir gerçek! Hiçbir şeyin gizlenmeden konuşulacağı bir ortamı merak ediyorsunuz sanırım, bu tam bir cehennem olur. Birinin kendisini başka birine açması ihanetin kapılarını açar ve ihanet insanı çok rahatsız eder. (s.119)
*Ben, migren konusunda çalışan pek çok uzman gibi migrenin temel sebebinin, kişinin stres düzeyinde yattığına inanıyorum. (s.121)
*Bir yandan kabul ediyormuş gibi başını sallıyordu, ama bir yandan da ayağını oynatıp duruyordu; bu her zaman gerilim işareti sayılırdı. (s.121)
*Beni öldürmeyen şey, ben güçlendirir. (s.124)
* Belki ben ve bedenim, zihnimin arkasından bir dolap çeviriyordur. Bildiğiniz gibi zihin, tuzaklarla dolu arka sokaklarda gezinmeye bayılır. (s.125)
*Bozulan bir dostluğun verdiği acıdan kimse kaçamaz. (s.129)
*Böyle mutlak inzivaya çekilmek stresi ortadan kaldırmaz, aksine bunun kendisi başlı başına bir strestir. Yalnızlık, hastalıkların üreyebileceği en uygun ortamdır. (s.129)
* Stres insanı hasta edebilir ve bilimsel gözlemlerin çoğu bu iddiayı desteklemektedir. (s.135)
*Siz bu sevginin içinizde duyguları seviyorsunuz! Siz arzuyu seviyorsunuz, arzu edilen şeyi değil. (s.138)
*Sizinle beraberken yaşadığım entelektüel alışverişten zevk alıyorum. (s.139)
*Zira aslında kimse kimseye yardım edemez; insan kendine yarım etme gücünü kendi içinde bulmalıdır. (s.199)
*Problemlerinin, aslında, görmek istemediği şeyleri saklamak için kopardığı yaygaradan ibaret olduğunu ona nasıl anlatabilirim? (s.209)
*Rüyalar, anlaşılmayı bekleyen büyük gizemlerdir. (s.214)
*Cinsel arzu, aslında, karşıdaki insanın zihni ve bedeni üzerinde mutlak hakimiyet kurmak için duyulan arzudan ibarettir. (s.218)
*Şehvet, topuklarımızı kemiren bir orospudur! Ve bu orospudan bir parça et esirgendiğinde bir parça ruh için yalvarmayı çok iyi becerir. (s.219)
*Şehvet, tahrik olma, tensel zevkler, bunların hepsi köle edicidir. Yığınlar, şehvet yalağından beslenen domuzlar gibi bir yaşam sürerler. (s.219)
*Uçmak istiyorsunuz, ama uçmaya uçmakla başlayamazsınız. Size önce yürümeyi öğretmek zorundayım ve yürütmeyi öğrenmenin ilk adımı, kendi kuralları olmayan insanın başkaları tarafından yönetilmek zorunda kalacağını anlamaktır. Başkalarının kurallarına uymak, insanın kendisini yönetmesinden çok, hem de çok daha kolaydır. (s.220)
*İnsan ruhu, yaptığı seçimlerle belirlenir. (s.222)
*Gururlu bir yüceliğe erişmek isteyen fırtınalı hava ister. Yaratıcılık ve keşif de acıda saklıdır. (s.223)
*Dans eden bir yıldız doğurmak isteyen, önce kendi içinde büyük taşkınlıklar ve kaos yaşamak zorundadır. (s.223)
*Şehvet korkuyu azaltır. (s.224)
*Şehvet düşünemez; yalnızca arzular ve hatırlar. (s.224)
*Ona, hakikat aşıklarının fırtınalı ya da çamurlu sulardan korkmayacağını öğretmeye çalışıyorum. Asıl korkulması gereken sığ sulardır. (s.227)
*Ben, hem sevilen hem nefret edilen biri nasıl sıkıntı verir, bilirim. (s.227)
*Hayatımın nasıl aktığını düşündükçe kendimi ihanete uğramış ya da oyuna gelmiş gibi hissediyorum; sanki göklerdeki birileri bana bir oyun oynuyor, sanki bütün hayatım boyunca yanlış melodiyle dans edip durmuşum. (s.231)
*Hayat doğru cevapları olmayan bir sınav. (s.232)
*Eğer kimse sizi dinlemiyorsa, bağırmak en doğal şeydir. (s.242)
*İnsan dostunu, düşmanından daha zor affediyor. (s.250)
*Bir şeyi entelektüel açıdan bilmek ile duygusal açıdan bilmek arasında dağlar kadar fark var. (s.258)
*Josef, küçük bir intikam iyi bir şeydir. Bastırılmış hınç insanı hasta eder. (s.261)
*Anlamak affetmek demektir. (s.261)
*Ben eylemi severim, bahaneleri değil. (s.262)
* Sırf pençeleri yok diye kendilerine iyi diyenlerden biri olmaktan vazgeçirmeliyim onu. (s.266)
*Ayrık otlarını kökünden sökeceğimize yapraklarını koparıyoruz. (s. 270)
*Kayalığa yapışan bir midyenin direnme gücü var onda. (s.272)
*İhtirastan vazgeçmek zorunda değilsiniz. Ama ihtiras duyacağınız koşulları değiştirmelisiniz. (s.273)
*Düşlerdeki imgeler asla ölemeyeceğine göre orası benim sonsuza dek yaşayabileceğim bir yer olmuştu. (s.278)
*En çok arzu edilen kadın en çok korkulan kadındır. Tabii bunun nedeni onun ne olduğu değil, bizim onu nasıl gördüğümüzdür. Çok acı!” (s.279)
*Bizler arzu edilenden çok arzu etmeye aşığızdır. (s.280)
*Yalnızlığımı elimden aldıkları halde gerçekten benimle olmayanlardan nefret ederim. (s.280)
*Semptomlar yalnızca ta derinlerdeki korkunun patlamakta olduğunu haber veren ulaklardan ibaret!(s.285)
*Dostoyevski, dostlardan başkasına anlatılamayacak şeyler vardır, diye yazıyor; hatta bazıları dostlara bile anlatılmamalı; bunların arasında bir de insanın kendisine bile anlatmaması gereken şeyler var! (s.286)
*Yaşam, iki boşluk arasındaki kıvılcım. (s.291)
*Nedense mezarlıklar beni de sakinleştirir, yaşamımdaki önemsiz şeylerin gerçekten önemsiz olduklarını gösterirdi. (s.295)
*Kötü ünle baş etmenin vicdan azabıyla baş etmekten daha kolay olduğunu öğrendim. (s.301)
*Belki kuytu köşelerimde hâlâ temizlemem gereken biraz kibir kalmış olabilir. (s.301)
*Yaşarken yaşayın! İnsan, yaşamını tamamlayıp öldüğü zaman, ölüm taşıdığı dehşeti yitirir! (s.303)
*Siz kendi kendinize erişemediyseniz görev dediğiniz şey, sırf kendinizi büyütmek için kullandığınız kılıftan başka bir şey değildir. (s.308)
*Çocuklarınızı yetiştirmek için önce kendinizi yetiştirmeniz gerek. (s.309)
*Bugün en iyi öğretmenin öğrencisinden bir şeyler öğrenen öğretmen olduğunu anladım. (s.311)
*Yaptığım seçimler başkalarını tutsak ediyorsa ben o özgürlüğü seçemem. Senin özgürlüğünün benim için anlamını hiç düşündün mü? (s.316)
*İhtiyaç için çocuk dünyaya getirmek yanlış bir şey, yalnızlığını hafifletmek için çocuğu kullanmak yanlış, insanın kendisine bir kopya çıkarmayı kendine amaç edinmesi yanlış. Tohumlarını geleceğe kusarak ölümsüzlüğü araması da yanlış, sanki spermler bilincini taşırmış gibi! (s.321)
*Güçlenmek istiyorsan önce köklerini hiçliğin derinlerine gömmeli ve en yalnız yalnızlığınla yüz yüze gelmeyi öğrenmelisin. (s.329)
*Tek ödevin kendin olmaktır. Güçlü ol: Yoksa büyümek için hep başkalarını kullanmak zorunda kalırsın. (s.329)
*Galiba bazı yetişkinlerin imgeleri çocukların kafasına girince çıkmak bilmiyor. Belki de insanın kendi düşüncelerine egemen olabilmesi için önce kurtulması gerek! (s.334)
Toprak ne kadar zengin olursa, orada bir şey yetiştirememen de o kadar affedilmez olur. (s.335)
*Onun değerini şimdi anlıyorsun, çünkü onu kaybetmenin ne demek olduğunu anlamana yetecek kadar bir şeyler yaşadın. (s.338)
*Düşmanını doğru seç. (s.339)
*Asıl düşman yaşlanma, ölüm ve özgürlük karşısında duyduğum dehşetti. (s.339)
*İdeal evlilik ilişkisi, her iki insanın da yaşamını sürdürmesi için bu ilişkiye muhtaç olmadığı zaman kurulandır. (s.342)
*Biriyle tam bir ilişki kurabilmen için önce kendinle ilişki kurabilmelisin. Eğer kendi yalnızlığımızı kucaklayamazsak inzivaya karşı kalkan olarak başka birini kullanırız. Yalnızca bir kartal gibi yaşayabilen insan, kimsenin kendisini seyretmesine ihtiyaç duymadan başka birine sevgisini verebilir; yalnızca o zaman o insan bir başkasının büyümesi ve gelişmesiyle ilgilenebilir. Bu yüzden, insan evliliğine bitiremiyorsa, o evlilik zaten bitmiştir. (s.342)
*Önce zorunlu olanı istemek, sonra da istenileni sevmek gerekiyor. (s.345)
*Kaybetmek için önce sahip olmak gerekir. (s.360)