OKUMAK DEYİNCE
(…) İnsanın kendini tanıması önemlidir. Bu hep söylenir ama tam olarak ne anlama geldiği çok ileriki yaşlarda anlaşılır. O yaşa geldiğimiz zaman aslında kendimizi tanımadığımızı, bir şekilde yaşadığımızı ve kendimize de yabancı olduğumuzu fark ederiz. Kendimizi tanımak için de başkasına ihtiyaç duyarız. Duygularımızın açığa çıkması, yaşadıklarımızın farkına varmak için ötekine bakmamız şarttır. Gerçek hayatta birçok kişi ile konuşsak bile tam manasıyla iletişim kurmuş olmuyoruz. Bu konuşmalar sırasında çoğunlukla kendimizi geri çekiyor, maskelerimizi takıyoruz. Fakat kitaplarla kurulan iletişim böyle değil. Orada tamamen kendimizi verip kahramanla özdeşleşiyor, farklı bir yüzleşme yaşıyoruz. Farkında olalım ya da olmayalım bu böyle gelişiyor. İlla yüzleşme olması da şart değildir. Edebî eserler “deneyimi aktarmak, hayatı ve gerçekliği sorgulamak” için de okunurlar. Geçmişin birikimine yaslanmak, geleceğe ilişkin çıkarımlarda bulunmak ya da çağına tanıklık etmek için de edebî eserlere başvurulabilir.
Edebiyat eğlenceden, boş zaman aktivitesinden ibaret değildir. Okuduğumuz metinlerde yeni bir gerçeklikle, yeni bir hayat teklifiyle karşı karşıyayızdır. Hayatın bize vermediğini, eksik olan yanlarımızı, iyi olana karşı duyduğumuz açlığı, samimiyeti, heyecanı, deneyimi kurmaca metinlerde buluruz. Carlos Fuentes (Karlos Fentes) bir yazısında şöyle der: “Kurmacayı yalnızca tek bir hayatımız varken pek çok hayatı yaşayabilmek için yaratırız.” (…) Kitaplar bize hayaller kurdurup olmadık düşlere daldırmakla kalmaz, bize yeni bir hayat teklifi yapar. Bir de bu taraftan bak der. Kendini onun yerine koy ve öyle düşün. Bütün sanatlar öyle değil midir? Bir filmin kahramanıyla empati kurarak onun yerine geçmez miyiz? Ya da onun yaşadıklarını en derinden hissetmek… Bir hayata karşı pek çok hayatı yaşamak sadece edebî eserlerle mümkündür. İnsanı biyolojik varlıktan öteye taşıyan şey de budur. Yoksa ne diye durduk yere zamanımızı boşa harcayalım.
Bu yüzden iyi kitaplarda bir insan tasarımı vardır. Orada karakter iyi olabilir, kötü olabilir; başarılı da olabilir, başarısız da. Hepsinin altında kişinin kendini keşfetmesine olanak sunan çağrışımlar vardır. Şimdi Balzac (Balzak)’ın Goriot (Goryo) Baba’sı bütün parasını kızlarının mutluluğu için harcayan bir enayi midir yoksa evlat sevgisinin bir babayı ne hâle getirdiğinin bir örneği mi? Suç ve Ceza’yı okuduğunuzda Raskolnikov’un vicdan azabına şahit olmaz mıyız? Tanpınar’ın Huzur’unu okuduğumuzda aslında okuduğumuz şey nedir? Var olmaya çalışan, yeni kültürel hayatı benimseyememiş sorunlu aydın bunalımı ve toplum baskısının bir aşkı ne hâle getirdiğidir konu. Ya da Peyami Safa’nın Fatih Harbiye romanı… Örnekler çok. Bu yüzden edebiyat bize yalnızca hayaller kurdurmakla kalmaz, aynı zamanda eğitir, donatır, dinamizm sağlar, kendimizi ve dünyayı keşfetmemize olanak sunar.
Tekrar etmekte fayda var. Kurmaca metinler yaşadığımız hayatları çoğaltmaya, yeni deneyimler biriktirmeye, anlam arayışına kelimelerle katkı sunmaya, insanın kendisini keşfetmesine, ayrıca insanın hayatı-dünyayı keşfetmesine, insan olarak kalabilmesine, insani yanlarını beslemesine katkı yapar. Bugün yaşadığımız dünya, yaşadığımız coğrafya bize hangi insani erdemlerden bahsedebilir? Gözümüz, zihnimiz, gönlümüz kirlenmişken nasıl bir üretimin içinde olabiliriz? Yalnızca tüketiyoruz. Tükete tükete tükeniyoruz ama farkında değiliz. İzlediğimiz haberler, filmler (Hepsini aynı kefeye koymuyorum.) bizi maddi dünyanın içine çağırıyor. Oysa kitaplar bizi maddi dünyaya çağırmaz. Bilakis onu anlamak için kendi dünyanızı oluşturmak ister. Bu yüzden okumak hayatın keşmekeşliğine karşı bir yönelimdir. Hayatın bize vermediğini, eksik olanı, iyi olana karşı duyduğumuz açlığı, samimiyeti, heyecanı, deneyimi, sonsuzluğa duyduğumuz özlemi bulmak için kurmaca metinler okuruz. Mehmet KAHRAMAN
1.İnsanın gerçek anlamda kendini tanımasının yolu nedir? Yazınız. (10 puan)
2.Kurmaca metinlerde okuyucu neleri bulur? Yazınız. (10 puan)
3. Okuduğunuz bir romanda ya da izlediğiniz bir filmde kendinize yakın gördüğünüz kahramanın özellikleri nelerdir? Yazınız. (10 puan)
4. Kitaplarla kurulan iletişimi gerçek hayattaki iletişime göre farklı kılan nedir? Yazınız. (10 puan)
5.“Tükettiğimiz şeylerin bizi tüketmesi” sözüyle yazar ne anlatmak istemektedir? Yazınız. (10 puan)
6. Kitap okumanın insan için neden ihtiyaç olduğunu ifade eden bir paragraflık yazı yazınız. (10 puan)
7. G. Flaubert (Fılavber)’in “Öğrenmek için değil, yaşamak için okuyorum.” sözünden ne anlıyorsunuz? Açıklayınız. (10 puan)
8. Yukarıdaki yazının türü nedir? Sebepleriyle yazınız.(10 puan)
9. Aşağıdaki cümlelerde geçen fiillerin altını çizerek yapılarına göre ne tür fiiller olduğunu yazınız. (10 puan)
Bu hep söylenir, ama tam olarak ne anlama geldiği çok ileriki yaşlarda anlaşılır.
O yaşa geldiğimiz zaman aslında kendimizi tanımadığımızı, bir şekilde yaşadığımızı ve kendimize de yabancı olduğumuzu fark ederiz.
Suç ve Ceza’yı okuduğunuzda Raskolnikov’un vicdan azabına şahit olmaz mıyız?
İzlediğimiz haberler, filmler bizi maddi dünyanın içine çağırıyor.
10.Aşağıdaki cümlelerde altı çizili zarfların ne tür zarflar olduğunu belirtiniz. (10 puan)
Teyzemin oğlu ülkeye ne zaman dönüş yapacak?
Başına gelen olayları olgunlukla karşıladı.
Biraz daha geri gidersen uçurumdan yuvarlanırsın.
Kirazlar daha olgunlaşmadı.
Sizin arkadaşınız bana pek de samimi gelmedi.
CEVAPLAR:
1. Duygularımızın açığa çıkması, yaşadıklarımızın farkına varmak ve kendimizi diğer insanlarla karşılaştırmak. Bunu da maske takmadan en iyi şekilde kitap okuyarak gerçekleştirebiliriz.
2. Başka hayatlar, yeni deneyimler bulur.
3. Kadın dizisindeki Arif karakterini kendime yakın buluyorum. Çünkü merhametli, gerçekten seven, yapmacık davranışlardan hoşlanmayan, dürüst birisi olduğu için.
4. Kitaplarla kurulan iletişimde insanlar kendi iç dünyalarını, sırlarını, duygu ve düşüncelerini karşılaştırma yaparak bulabilirler; kendilerini bu yolla keşfedebilirler. Kitaplarla olan iletişim, aslında kişinin kendisi ile olan iletişimdir. Gerçek hayattaki iletişim ise diğer insanlarla olan bir bağdır. İnsanın günlük yaşamına yöneliktir.
5. Günlük hayatımızda ihtiyaç duyduğumuz ya da ihtiyaç duyduğumuzu sandığımız gereksinimlere ulaşmaya çalışırken, kendi duygu ve düşüncelerimizi dikkate almadığımız için insanın manevi yönden zayıflaması.
6.İnsanın bedenen yaşaması için birtakım şeylere ihtiyacı vardır. Bunların başında besin gelir. Sağlıklı bir yaşam için çevresel şartlar da önemlidir. İnsanoğlu beden bakımından olduğu kadar ruh bakımından da birtakım şeylere ihtiyaç duyar. Ruhen doyurulmayan ihtiyaçlar zamanla insanda çeşitli hastalıklar meydana getirebilir. Okuma insanoğlunun ruhen doyuma ulaşması için gereken ihtiyaçların başında gelir. İnsan okumayı bir de alışkanlık hâline getirmişse bu insan için artık okumanın tadı hiçbir şeye değişilmez. İnsanın ufkunun gelişmesi, hep kitapla olmuştur.
7. Okumak bazı insanlar için nefes almak gibi, yemek yemek, su içmek gibi asli ihtiyaçtır. Okuma olmadan geçen her gün bu insanlar için gün gün ölmektir. Yaşamanın anlamıdır okumak bir anlamda bu insanlara göre. Flaubert için de okumak hayatın amacıdır, ona göre yaşamın anlamıdır, varlığının gayesidir.
8. “Sohbet”tir.
Yazar senli benli, samimi bir üslup kullanmıştır.
Özlü sözlerden, örneklerden çokça yararlanmıştır.
Yazar karşısında biri varmış gibi sorular sormuş, cevaplar vermiş, düşüncelerini günlük konuşma dili içtenliği içerisinde açıklamıştır.
Genellikle kişisel düşüncelerini anlatmıştır.
9. Bu hep söylenir (türemiş fiil) ama tam olarak ne anlama geldiği çok ileriki yaşlarda anlaşılır. (türemiş fiil)
O yaşa geldiğimiz zaman aslında kendimizi tanımadığımızı, bir şekilde yaşadığımızı ve kendimize de yabancı olduğumuzu fark ederiz.(birleşik fiil)
Suç ve Ceza’yı okuduğunuzda Raskolnikov’un vicdan azabına şahit olmaz mıyız? (birleşik fiil)
İzlediğimiz haberler, filmler bizi maddi dünyanın içine çağırıyor.(basit fiil)
10.Teyzemin oğlu ülkeye ne zaman (zaman zarfı) dönüş yapacak?
Başına gelen olayları olgunlukla (durum zarfı) karşıladı.
Biraz daha geri (yer yön zarfı) gidersen uçurumdan yuvarlanırsın.
Kirazlar daha (zaman zarfı) olgunlaşmadı.
Sizin arkadaşınız bana pek (miktar zarfı) de samimi gelmedi.
7.sinif-turkce-2.donem-1.yazili-sorulari-d-grubu indir.