MÜREBBİYE ROMANININ ELEŞTİRİLMESİ
Değerli okuyucularım bu yazımızda sizlere Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın Mürebbiye isimli romanı hakkında naçizane birkaç kelam söylemeye gayret göstereceğim. Sizlere eseri tekrar özetleyecek halim yok, sitemizde daha önceden Mürebbiye romanını özetlemiştik oradan girin okuyun. Okuduktan sonra da yorum yapmayı unutmayın. Yorum yapmazsanız…..siz bilirsiniz.
Eserimizin kahramanı Dehri Bey, emekli bir devlet memuru, emekli olduktan sonra kendisini sanata ve okumaya vermiş,( Başka bir şeye de vermiş de onu sırası gelince aktaracağım.) sakin bir hayat yaşamaya çalışan bir insandır. (Biraz sonra ne kadar sakin bir hayat yaşamaya niyetli olduğunu görme imkanına sahip olacağız.)
Dehri Bey, küçük kızlarını eğitmek için konağa Fransız asıllı, Anjel adında bir Mürebbiye alır. Mürebbiyenin ne olduğunu bilmiyorsanız ben söyleyeyim: Mürebbiye bakıcı demektir. Neyse kafamı karıştıran nokta şu: Memlekette Mürebbiye mi kalmadı da gidip elin Fransızını alıyorsun? Hem diyoruz: Yerli malı yurdun malıdır, yerli malı kullanalım hem de gidiyor adam yabancı bakıcı alıyor.(Gerçi yazının sonunu okuyanlar iyi ki de yabancı Mürebbiye almış diyecekler.)
Dehri Bey’in konağı oldukça kalabalıktır. Mürebbiye geldikten sonra konakta bir hareketlilik başlamıştır. Dehri Bey’in kardeşi, damadı, Genç Semi Bey hepsi Mürebbiyeye kur yapmaya başlarlar.( Lan oğlum nasıl bir adamsınız siz ya? Hiç mi kadın görmediniz de hepiniz gidip mürebbiyeye asılıyorsunuz? Dibinize mi tuttunuz? Issız adada yıllardır kadına hasret mi yaşadınız?)
Olaya bak şimdi, konakta görev yapmakta olan kahya olayın farkına vararak bu ahlaksız kadını suçüstü yaparak konaktan kovdurmak ister.(Sanki kadın ahlaksız; konaktaki diğer erkekler dürüstlük abidesi?)
Genç Semi Bey, mürebbiyenin başkaları ile olan ilişkisini öğrenmiş ve deliye dönmüştür. Mürebbiyenin ilişkisini tespit ederek onu öldürmeyi kafaya koymuş, Anjel’i öldürüp kendisi de intihar etmeyi düşünmektedir.( Lan oğlum Semi misin neysen sana ne Mürebbiyenin ilişkisinden? Mürebbiye senin karın mı? Kadın seninle fingirdediği gibi diğerleri ile de fingirdiyor işte.)
Genç Semi, mürebbiyeyi yakalamak gayesiyle onun odasını gözlemektedir. Anjel’in vaziyetinden içeride birisinin olduğunu anlamıştır. Odayı arar, ama kimseyi bulamaz. Son olarak odada bulunan dolaba bakmak ister. Mürebbiyenin telaşından dolabın içinde birisinin olduğunu anlar. Dolabın anahtarını alarak açar.(Bingo) Ancak gördükleri karşısında şok olur. Çünkü dolabın içinde aklının ucandan bile geçmeyen birisi; Efendi babası Dehri Bey vardır.(İşte Dehri Bey’in kendisini ne kadar sanata ve sakin bir hayata vermiş olduğunu sizde görmüş oldunuz.)
Valla sevgili okurlar! Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın Mürebbiye isimli eserine acayip bir şekilde sinirlerim buzuldu. Bu adamlarda nasıl bir mide var anlayamadım? Zavallı Mürebbiyeyi üç beş kendini bilmez adam hallaç pamuğuna çevirmiş, kızcağız ekmek parası için gurbet ellere gelmiş, bu adamlar beton mikseri gibi kızı çalkalayıvermişler. Şu an sözün bittiği yerdeyim.