Ahmet Mithat Efendi, nam-ı diğer Hace-i Evvel veyahut sizler onu yazı makinesi olarak da tanıyor olabilirsiniz. Yazdığı 150’ye yakın eser ile edebiyatımızda kayda değer bir yere sahiptir Ahmet Mithat Efendi. Hatta öyle ki sürgünden döner dönmez kendi evinde ufak çaplı bir matbaa kurmuştur. Bu da onun yazıya ne kadar aşık olduğunun bir nevi göstergesidir.
Tanzimat Dönemi yazarı olması sebebiyle aslında yeniliğe açık bir yazardır. Ama bunun yanında da döneminin değerlerine sıkı sıkıya bağlıdır. Döneminde kendini bir öğretmen olarak gören yazarın en büyük amacı halkı hem eğitmek hem de onlara okuma sevgisi aşılamak olmuştur. Aslında dönem itibariyle romanları teknik açıdan kusurlu olmasına rağmen sade dili sayesinde döneminin en çok okunan sanatçısı olmayı başarmıştır. Ayrıca genç yazarlara da desteğini hiç esirgememiş, tembelliği ve özentiliği şiddetle eleştirmiştir. Yazılarında dilini kıvrak kullanmayı seven Ahmet Mithat Efendi, dolayısıyla da eleştirel yönünü her zaman ortaya koymayı tercih etmiştir. Romanlarında sık sık araya girerek akışı kesmeyi adet haline getirmiştir. Öyle ki romanlarında olayın akışını keserek “Ey kari” seslenişiyle okuyucularını yönlendirir. Okuyucularıyla dirsek temasını hiçbir şekilde bırakmaz. Onlarla iç içe olma taraftarıdır. Her zaman okuyucularına eserlerinin sonlarında hep bir “kıssadan hisse” bırakmayı ihmal etmez. Babasının ölümüyle küçük yaşta hem çalışıp hem okuması onu ilerleyen yaşlarında köy okullarına yardım etmeye teşvik etmiştir. Okumanın önemini yeri geldikçe vurgulamış, bunun yanında Avrupa’nın bilim ve sanayisinin gelişimini takip etmiştir. Ve elbette yeniliklere açık olduğunu şiddetle vurgulamıştır. Aynı zamanda da yaşadığı toplumun ahlaki değerlerinden kopmamayı da kendine farz edinmiştir.