Alp Er Tunga Sagusu
Alp Er Tunga öldi mü
İsiz ajun kaldı mu
Ödlek öçin aldı mu
Emdi yürek yırtılur
Ödlek yarag közetti
Ogrı tuzak uzattı
Begler begin azıttı
Kaçan kalı kurtulur
Ulşıp eren börleyü
Yırtıp yaka urlayu
Sıkrıp üni yurlayu
Sıgtap közi örtülür
Begler atun argurup
Kadgu anı turgurup
Mengzi yüzi sargarup
Körküm angar törtülür
Ödlek arıg kevredi
Yunçıg yavuz tavradı
Erdem yeme savradı
Ajun begi çertilür
Ödlek küni tavratur
Yalnguk küçün kevretür
Erdin ajun sevritür
Kaçan takı ertilür
Bilge bögü yançıdı
Ajun atı yençidi
Erdem eti tınçıdı
Yerge tegip sürtülür
Ögreyüki mundak ok
Munda adın tıldak ok
Atsa ajun ograp ok
Taglar başı kertilür
Könglüm için örtedi
Yitmiş yaşıg kartadı
Kiçmiş ödik irtedi
Tün kün keçip irtelür
Günümüz Türkçesiyle:
Alp Er Tunga öldü mü?
Kötü dünya kaldı mı?
Zaman öcünü aldı mı?
Şimdi yürek yırtılır.
Zaman fırsat gözetti
Gizli tuzak uzattı
Beyler beyini azıttı
Kaçsa nasıl kurtulur?
Adeti böyle işte.
Bunda başka sebep yok.
Felek ok atıp vursa
Dağlar başı kertilir.
Beyler atlarını yoruyor
Kaygı onları zayıflatıyor
Benizleri yüzleri sararıp
Safran sürülmüş gibi oluyor
Erler kurtlar gibi uluşup
Bağırıp yaka(larını) yırtıyor
Kısık seslerle haykırıyor
(Gözleri yaşlarla) örtülünceye kadar ağlıyorlar
Gönlüm içten yandı
Kaybolmuş yarayı kaktı
Geçmiş gün(ler)i aradı(m)
Gece(ler) gün(ler) geçse (o yine) aranır.
Şiirin İncelenmesi:
Nazım birimi: dörtlük
Nazım türü: sagu
Ölçü: 7’li hece ölçüsü
Kafiye şeması: aaab, cccb, dddb…
Sagular, bir kişinin ölümünden duyulan üzüntüyü dile getirmek amacıyla yazılan şiirlerdir. Bu şiirde de Saka Türkleri’nin hükümdarı Alp Er Tunga’nın ölümünden duyulan üzüntü dile getirilmiştir.
Alp Er Tunga sagusu 7’li hece ölçüsüyle ve 4+3=7 duraklı olarak söylenir.
Alp Er Tunga /öldi mü =4+3
Issız ajun / kaldı mu=4+3
Ödlek öçin / aldı mu= 4+3
Emdi yürek / yırtılur=4+3
Saguların nazım birimi dörtlüktür. Sagular şekil olarak koşmaya benzer. Düz uyak düzeni (aaab-cccb-dddb…) ile söylenmiştir. İlk dörtlüğün üç dizesindeki “kaldı mu-aldı mu” sözlerinde “al” sesleriyle tam uyak yapılmıştır. “dı mu”lar ise rediftir.
Şiirin biçimsel özelliklerinin hepsine sahip olan bu sagu, destan döneminde Türk şiirinin gelişmiş olduğunu göstermektedir. Gelişmiş bir şiir olduğu için de ses akışı, ritm; uyak ve redif ile ahenk sağlanmıştır.
Bu saguda destanlaşmış bir yiğit olan Al Er Tunga’nın ölümü üzerine beylerin üzüntüleri ifade edilmiştir. Al Er Tunga, Saka Türklerinin başarılı olması için büyük gayretler göstermiş bir devlet adamıdır. Bazı kaynaklarda İranlıların Afrasiyab adını verdikleri kahraman ile Türk kahramanı Alp Er Tunga’nın aynı şahıs olduğu söylenir. Alp Er Tunga’nın bir savaşta Çinliler tarafından öldürülmesi üzerine söylenmiş bir şiirdir.
Şiir, Alp Er Tunga’nın ölümü üzerine söylenmiştir ve teması ölümdür. “Alp Er Tunga öldi mü/Fani dünya kaldı mu” dizelerinde ölümün sadece Alp Er Tunga ile ilgili olmadığı, dünyanın da fani olduğu söyleniyor. Bu saguyu söyleyen kişi Alp Er Tunga’nın ölümünden büyük bir üzüntü duymuş, bunu “Gözümün feri söndü/Onunla birlikte ruhum da gitti” dizelerinde dile getirmiştir.
“Beyler atını sürüyor” “Erenler tıpkı kurt gibi uluyorlar” dizelerinde şair, sürdürülen yaşama egemen olan at ve kurt simgelerinden yararlanmıştır.
Bir bütün olarak baktığımız zaman bu sagunun hem içerik hem de biçim olarak sözlü edebiyat döneminin bütün özelliklerini taşıdığını görüyoruz.
Şiirin dili sade ve yalındır, anlatım ahenklidir. Döneminin dil özelliğine uygun olarak yabancı kelimelere yer verilmemiştir. Dönemin yaşam koşulları ve tabiatla iç içe olmanın sonucu genellikle benzetme ve kişileştirme gibi edebi sanatlara başvurulmuştur.
Alp Er Tunga öldi mü, denilerek istifham sanatı yapılmıştır.
Feleğin öç alan biri olarak düşünülmesi teşhis sanatına örnektir.
Erkeklerin kurtlar gibi uluması ifadesiyle benzetme sanatı yapılmıştır.
Felek bir kere niyet edip ok atsa dağların başı bile kertilir, ifadesiyle abartma sanatı yapılmıştır.
Sagular yuğ denen cenaze törenlerinde söylenen, ölüm acısını, ölen kişinin erdemlerini dile getiren coşku ve heyecana bağlı şiirlerdir.
Sagu örneklerine Divanü Lügati’t adlı eserde rastlanmaktadır.