Şiir İncelemeleri Dokümanlar

Merdiven Şiiri ve Yorumu

MERDİVEN

Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,
Ve bir zaman bakacaksın semâya ağlayarak…

Sular sarardı… Yüzün perde perde solmakta,
Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta…

Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller,
Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller…
Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?

Bu bir lisân-ı hafîdir ki ruha dolmakta,
Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta…

Ahmet Haşim

Ahmet Haşim, tabiatın soluk renklerine, hayal gücünü hareketlendiren renk ve ışık oyunlarına ve unsurlar bakımından zengin olduğu için gurub vaktine düşkün, böyle manzaralar karşısında insanın iç ürperişlerini dile getiren bir şairdir. Merdiven şiiri de bir gurub manzarasının ilhamı içinde yazılmıştır.

  1. Bölüm

Ağır ağır çıkılan merdiven, hayat merdivenidir. Eteklerindeki güneş renkli yapraklar, ömür ağacından dökülen yapraklardır. Yani geçen günlerdir. Her geçen gün ömür ağacından dökülen sarı bir yaprak gibidir.

“Sular sarardı” sözleriyle başlayan iki mısrada insan ömrünün ihtiyarlık dönemi ve bir akşamüzeri manzarası verilmektedir.

Suların sararması günün batmakta olduğunu ifade eder. Güneş batarken her şeyiyle birlikte insan yüzü de perde perde solar. Yaşlılık döneminde de bu böyledir.

Akşama doğru gün batarken her yer kızarır.

Merdiven sözü insan ömrü yerine kullanılarak istiare sanatı yapılmıştır.

Yaprak sözü geçen günler yerine kullanılarak istiare yapılmıştır.

Güneş rengi sözüyle teşbih yapılmıştır.

Vakit akşam üstüdür. Güneş batmak üzeredir büyük tabiatta gurub vaktinin yer yer kızıllaşan, soluk sarı rengi hakimdir. Bu sebeple sular sararmış ve bazı yerde tutuşmuş gibi kırmızı bir renk almıştır. Beyaz renkli mermer, sararmış tunca benzemiştir.

  1. Bölüm:

Yere doğru eğilmiş vaziyette, kırmızı renkleriyle biteviye kanayan bir yarayı andıran güller, daha da koyulaşmıştır. Edebiyatta gülün mustarip âşığı olarak sembolleşmiş olan bülbüller de kondukları alev renkli dalların üstünde kanlı gibi (kırmızılaşmış) durmaktadırlar. Bütün manzara ve özellikle batı ufkunda kızıllaşan gökyüzü, akşam olduğunu, biraz sonra her şeyin koyu bir karanlığa gömüleceğini ihtar etmektedir.

“Dallarda kanlı bülbüllerin durması” demek, batmakta olan güneşin vurmasıyla bülbüllerin kırmızı bir renk almasıdır.

“Sular mı yandı” sözleriyle güneşin suya yansımasıyla renginin değişmesi  ifade edilmiştir. Mermerdeki değişiklik de aynen bu şekildedir.

Son iki mısrada güneşin batmakta olduğu bu akşamüstü manzarasının adeta sessiz bir dil gibi insanın ruhuna etki ettiğini, dolduğunu ifade etmektedir.

“Kanar güller” sözleriyle istiare yapılmıştır.

“Alev gibi”sözüyle teşbih yapılmıştır.

“Sular mı yandı , neden tunca benziyor mermer” sözleriyle sorular sorularak istifham sanatı yapılmıştır.

Şiirle ilgili sorular ve cevapları:

  1. Şair, şiirin ilk iki dizesi ile bir insanın yaşamındaki hangi döneme işaret etmektedir?

Şair, insan ömrünün yaşlılık dönemine işaret ediyor.

  1. “Merdiven” ve “güneş renkli yapraklar” neyi sembolize etmektedir? Yorumlayınız.

“Merdiven” sözü insan ömrünü; “güneş renkli yapraklar” ise geçen günleri sembolize etmektedir. İnsan ömrü tıpkı çıkılan bir merdiven olduğu gibi, her geçen gün hayat ağacında dökülen sarı bir yaprak gibidir.

  1. Şair doğadaki değişimlerden yararlanarak sanki bir akşam vakti resmi yapıyor. Şair akşam vakti ile ilgili hangi ifadeleri kullanıyor? Açıklayınız.

“Sular sarardı, yüzün perde perde solmakta

Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta

Sular mı yandı neden tunca benziyor mermer”

mısralarıyla akşam vaktini ifade ediyor. Şair tabiattaki değişmelerden faydalanarak akşamüstü manzarası çiziyor. Akşamüstünün kızıllığı doğadaki bütün varlıklara sinmiştir.

  1. Şiirin tamamına yansıyan renk hangisidir? Bu rengin doğadaki ve eşya üzerindeki görünüşleri nasıl dile getiriliyor?

Şiirin tamamına yansıyan renk, sarı kırmızı karışımı bir renktir. Akşamüzeri güneşin batışı sırasında, varlıklar üzerinde meydana getirdiği bu rengi şair: “suların sararması, yanması, mermerin tunca benzemesi, güllerin kızarması ve bülbülün alevlere benzemesi” sözleriyle dile getirmektedir.

  1. Şiirde sözü edilen lisan-ı hafî (gizli dil) ile anlatılmak istenen nedir? Açıklayınız.

Gurub manzarası, ruha dolan, insana birçok şeyler hatırlatan, düşündüren, hayal ettiren, insanı duygulandıran gizli bir dildir. Kainatta gördüğü kızıllıklar kendi dilleriyle ( hâlleriyle) şaire ölümü hatırlatmaktadır.

Yazdır

Yazar hakkında

Süleyman Kara

Öğrenci ve öğretmenlere faydalı olmak için onlara kaliteli edebiyat sitesi olan edebiyat sultanını sundum.

3 yorumlar

Yorum yap