Dokümanlar Eğitimle İlgili Yazılar Editörün Seçtikleri

Bir İkiden Büyük Müdür?

Zaman zaman bildik terminolojilerin dışına çıkıp zihin jimnastiği yaptığımızda acaba eğitim sisteminde nitelik mi önemli yoksa nicelik mi? Sorusunun sistematik sorgulamasını yapmak durumunda kalabiliyoruz.

Kısaca eğitim öğretimde az mı daha etkili yoksa çok mu? Bu sorunun cevabını matematiksel olarak arayacak olursak; çok daha önemli diye düşünebiliriz. Çünkü çocuklarımıza ne kadar çok ders verirsek doğal olarak daha başarılı olacaklarını varsayabiliriz.

Dünya üzerinde farklı düşünmemizi gerektirecek bazı uygulamalar da mevcut. Mesela uluslararası bilim yarışmalarında ilk üçü kimseye kaptırmayan Finlandiya’nın eğitim sistemine göz attığımızda günlük ortalama ders saatlerinin 3-5 saat olduğunu öğreniyoruz. Güney Kore’de bir öğrenci neredeyse 16 saatini okulda geçiriyor.

Ülkemizde yaklaşık olarak ilköğretimde 6, ortaöğretimde 8 saat öğrencilerimize ders vermeye çalışıyoruz. Bu sonuçları göz önünde bulundurduğumuzda sayısal olarak Finlandiya’dan daha başarılı olmamız beklenebilir ancak Finlandiya’nın semtine bile uğrayamıyoruz.

Bloom Tam Öğrenme Modeli’nde  öğrencilerin birçok konuyu kısmen öğrenmeleri yerine bir konuyu tam manasıyla öğrenmeleri daha yararlıdır der. Çünkü tam öğrenme öğrencilerin kendilerine olan güvenlerini geliştirir. Zira bir konuyu tam olarak öğrenemeyen öğrenci kendine olan güvenini kaybedeceği gibi  öğrenilemeyen konunun da öğrencinin gözünde orjinalitesi kalmaz.  İlköğretimde çarpma işlemini tam öğrenemeyen öğrencinin bölme işlemini öğrenmesini beklemek doğru bir davranış olmaz.

Gelecek nesillerimizin iyi yetişmesi adına yetkililerimizin ders saatlerini artırma ve müfredat konularını zengin tutma düşünceleri anlaşılabilir bir kaygıdır ancak bu yoğunluk tam öğrenme ilkesini sekteye uğratabilir, öğrencilerimizin pek çok konuyu öğrenme çabaları konuların üzerine odaklanamamalarına ve konuları layıkıyla öğrenememelerine neden olabilir.

Bazen çok fazla bilgi öğrenme çabamız olması gerekenden daha azını öğrenmemize neden olabilir. Yani fazlanın insan psikolojisi üzerinde bırakmış olduğu etkiyi göz ardı etmemeliyiz. Ders yoğunluğu öğrenciler üzerinde bıkkınlık oluşturuyorsa bu durum beklenen etkinin tam tersi bir etkiye de sebep olabilir ve tam öğrenmeyi engelleyebilir. Kendisini yok edecek yoğunluktaki çok; aslında yoktur.

Bu olumsuz etkileri en aza indirgemek için hiç olmazsa derslerin arasına fazlasıyla sosyal ve sportif faaliyetleri serpiştirmeliyiz. Böylelikle derslerin sıkıcı etkisini bir nebze olsun azaltarak öğrenme kalitesini de o oranda artırmış olabiliriz.

Bu durumda şöyle düşünsek sanırım yanlış olmaz: Gerektiği gibi öğrenilemeyen ikiden; layıkıyla öğrenilen bir daha çoktur. Yani eğitimde nicelikten çok nitelik önemlidir.

Eğitimci Yazar Fatih Pınar

Yazdır

Yazar hakkında

Süleyman Kara

Öğrenci ve öğretmenlere faydalı olmak için onlara kaliteli edebiyat sitesi olan edebiyat sultanını sundum.

Yorum yap