İyi olsun, kötü olsun, hiçbir kimse için fena söyleme, ey aklı başında olan yiğit gönüllü! Yoksa fenayı kendine düşman edersin, iyiyi de kötü yaparsın. Kim sana:
“Filan kişi fenadır.” Derse bil ki kendi ayıbını belirtmektedir. Çünkü o filan kişinin hareketi ispata muhtaçtır. Ama berikinin kötülüğü meydanda duruyor.
El alemin kötülüğünden bahsettiğin takdirde, sözün doğru olsa bile, özün kötü sayılır.
Dilini hapsetmeyen sözlerinin esiri olmaktan kurtulamaz. Hz.Ali
Ey dilim seni dilim dilim dileyim!
Dilini tutan kurtuldu. Hadis
“Kalbi doğru olmayanın imanı, dili doğru olmayanın kalbi doğru olmaz.”
“Her kim gıyabında kardeşinin kusurlarını söyletmezse, kıyamet gününde Allah da onun kusurlarını örtmeyi tekeffül eder.” Hadis
“Ey kalbiyle değil de diliyle iman edenler topluluğu! Müslümanların gıybetini yapmayınız, ayıplarını araştırmayınız. Zira kim kardeşinin ayıp ve kusurlarını araştırırsa, Allah da onun kusurlarını araştırır. Allah kimin kusurlarını araştırırsa, onu evinin içinde bile olsa rezil rüsvay eder.”Hadis
“Kıyamet günü bir kimsenin sevap defteri açılır. ‘Ya Rabbi! Dünyadayken şu ibadetleri yapmıştım. Sayfam da bunlar yazılı değil.’ der. ‘Onlar defterinden silindi, gıybet ettiklerinin defterine yazıldı.’ denilir.”
“Kıyamet günü bir kimsenin hasenat defteri açılır. Yapmamış olduğu ibadetlerin yazılı olduğunu görür. ‘Bunlar seni gıybet edenlerin sevaplarıdır.’ buyrulur.”
Gösteriş, intikam hissini tatmin etmek, başkalarını küçültmek gayesiyle onlarla alay etmek, kendini büyük göstermek için başkalarının ayıplarını ve kusurlarını ortaya koymak ve kıskançlık gibi şeyler, gıybetin başlıca sebepleridir.
Hasan-ı Basri Hazretleri, kendisini gıybet eden birisine bir tabak hurma gönderir. Bunun üzerine o adam, Hasan-ı Basri’ye gelerek; ‘Ben senin gıybetini ettiğim halde, sen bana hediye gönderdin’ deyince, Hasan-ı Barsı Hazretleri; ‘Sen bana hasenatını gönderdin, ben de ona mukabil bu hediyeyi gönderdim.’ demiştir. Bu hal, o adamın nedamet ve istiğfarına sebep olmuştur.
Dil ile kırılan kalp zor toparlanır .