Genel

Masal Masal İçinde – Sorular ve Cevaplar

S.1) Masaldaki Padişahın nasıl bir kusuru varmış da veziri o huyunu hiç sevmezmiş?

Padişah herkese çok iyilik yaparmış ama övünmeyi de çok severmiş. Ne zaman bir iyilik yapsa tahtına kurulur; bugün yoksullara şu kadar altın dağıttım, açları şöyle doyurdum, yetimleri böyle sevindirdim diye anlatır dururmuş.

S.2) Padişahın kötü huyuna en çok üzülen kimmiş ve neden üzülürmüş?

Padişahın kötü huyuna en çok üzülen onun çocukluk arkadaşı olan vezirmiş. Vezir arkadaşının akılsız yerine konulmasına dayanamaz, onun bu gereksiz böbürlenme huyundan vazgeçmesini istermiş. Sahte iltifatlarla başı göğe eren padişahı bu kötü huyundan vazgeçilebilmek için yollar denermiş.

S.3) Vezir, dalkavuğun hangi sözüne kızarak padişaha onun hoşlanmayacağı, kızacağı bir cevap vermiş?

Dalkavuk padişaha ” Yeryüzünde sizin kadar iyi, sizin kadar cömert başka kimse yoktur. Halk bu iyiliklerinizi hiçbir zaman

ödeyemez.” demiş. Padişah da bu sözlerden çok memnun olmuş. Bunun üzerine Vezir kızmış ve Padişaha ” Kusura bakmayın. Sizden daha cömert insanlar var.” demiş.

S.4) Vezir, Padişaha ondan daha cömert olan biri olduğunu söylemiş. Bu kişi kimmiş ve cömertliği neymiş?

Komşu kentte yaşayan kör bir adammış. Bu adam ensesine vuran herkese bir kese altın veriyormuş.

S.5) Padişah ve Vezir bir günlük yol giderek kimin yanına varmışlar ve orada onun hikayesini dinlemişler?

Kör adamın oturduğu kenti gitmiş ve onun cömertlik hikâyesini dinlemişler.

S.6) Kör adam hikâyesini anlatma bedeli olarak padişah ve vezirden ne istemiş?

Kör adam hikayesini anlatma bedeli olarak 2 günlük yola gidip oradaki maharetli kuyumcunun hikâyesini öğrenmelerini İstemiş.

S.7) Vezir ve Padişah iki günlük yol giderek kimin yanına varmış ve hikayesini dinlemişler?

Maharetli kuyumcunun kentine gitmiş ve onun hikayesini dinlemişler.

S.8) Bir kentte çok maharetli bir kuyumcu yaşarmış. Kentte

pazar kurulduğu gün kuyumcu esnafı bu adamın yolunu gözlermiş. Adam pazara gelince herkes çevresinde halka olurmuş. Kuyumcu pazarda torbasından ne çıkarıp satarmış?

Tavuk yumurtası büyüklüğünde altın yumurta satarmış.

S.9) Kuyumcu yapmış olduğu altın yumurtayı son anda satmaktan vazgeçip ne yaparmış ? ( Ayrıntılı yazınız)

Kuyumcu çantasından kocaman bir havan çıkarırmış. Altın yumurtayı havanın içine atıp toz haline gelinceye kadar döver, sonra altın tozlarını avucunun içine döküp mezata katılan insanların üstüne üflermiş.

S.10) Padişah ve Vezir kuyumcunun yanına gitmiş ve ondan yaptığı davranışın nedenini öğrenmek istermişler. Kuyumcu hangi şart karşılığında anlatacağını söylemiş?

Üç günlük uzaklıktaki kente gidip Demircinin hikayesini öğrenmelerini ve kendisine anlatmalarını istemiş.

S.11) Padişah ve Vezir yolculukları sırasında birbiri ardına çıkan bu engellerden şikayetçi midir? Neden?

Padişah ve vezir çok da şikayetçi değillerdir. Çünkü saraydaki günlerinin tekdüzeliğinden sonra bu yaşadıkları serüven onları giderek daha çok heyecanlandırmaya başlamış.

S.12) Padişah ve Vezir üç günlük yolun sonunda kimin yanına varmışlar?

Üç günlük yolun sonunda Demircinin yanına varmışlar.

S.13) Padişah ve Vezir dört günlük yola gidip kimin yanına varmışlar ?
Dört günlük yolun sonunda bir kent varmış, o kentteki müezzini bulmuşlar.

S.14) Demirci, Padişah ve Veziri neden müezzinin yanına yollamış? Neyi merak ediyormuş?

Müezzin son zamanlarda müezzinliği bırakmış, yalnızca öğle ezanını okumaya yakın camiye geliyormuş. Camiye yaklaşınca gözünü minareden alamazmış . Elli metreden başlarmış minareye bakmaya. Sanki bir işaret bekliyormuş gibi minareyi incelermiş. Daha sonra da sevinçle minareye doğru koşturup hızlıca merdivenlere tırmanır ve tepeye kadar çıkarmış. Kısa süre sonra yıkılmış bir halde aşağıya doğru inermiş. Gözlerinde ne mutluluk varmış ne de heyecan. Demirci’nin merak ettiği şey müezzinin neden böyle davrandığıymış.

S.15) Müezzin; Padişah ve Vezirden, başından geçenleri anlatma şartı olarak ne istemiş?

Beş günlük yola gidip o kentteki şapkacının hikâyesini öğrenmelerini istemiş.

S.16) Vezir ve Padişah beş günlük yola gittiklerinde kimin yaşadığı kente varmışlar? Orada ne öğrenmişler?

Şapkacının yaşadığı kente varmışlar.

S.17) Peri Padişahının kızı müezzinle nasıl tanışır?

Peri Padişahının kızı babasının izniyle insanlarla tanışmak için zümrüdüanka kuşunun kulağının içine girer ve insanların yaşadığı şehre gider. Orada müezzinin okumuş olduğu ezanı duyunca, onu izlemeye karar verir. Birkaç gün boyunca minareye çıkar, müezzini izler ve ona aşık olur

S.18) Peri padişahının kızı, insanların arasına karışmak için hangi kılığa girer? Bu kılıkta neler yapar?

Peri padişahının kızı insanlar arasında dolaşabilmek için bir delikanlı görünümüne bürünür. Çünkü babası ona insanların dikkatini çekmemesini tembihlemiştir. Delikanlı kılığında kenti dolaşır. Bütün sokakları, yoksulların evlerini, her yeri görür. Yoksullarla, zenginlerle konuşur. Sanatçıların, askerlerin, politikacıların çiftçilerin yüzlerine bakar. Yüreklerini okur. İnsanoğlunun yapısını, yazgısını çözmeye çalışır.

S.19) Müezzinin fiziksel özelliklerini betimleyiniz?

Müezzin ortadan biraz uzun boylu, beyaz tenli, simsiyah iki mühür gibi uyumla ışıldayan kara gözlü, hafif sakallı, hoş görünümlü bir adammış. Perilerin arasında bile onun kadar güzel bir erkek yokmuş.

S.20) Peri Padişahının kızı delikanlı kılığına girip insanların arasında dolandığında insanların gözlerini okumuş ve o gözlerde neler görmüş?

İnsanların yüzlerinde korkaklık, riyakarlık ve çıkarcılık görmüş.
“İnsanoğlu iyi değil. Belki kötü de değil, ikisinin ortası bir şey. Bazen iyi bazen kötü. Ama çoğu zaman kötü. Bencillik insanın mayasında var. Eğitilirse yalnızca kendi çıkarını değil birlikte yaşadığı insanların, hatta öteki canlıların haklarını da gözetebilen bir yaratık haline gelebilir.” demiş.

S.21) Peri Padişahı, kızının müezzine aşık olduğunu öğrendiğinde kızından müezzini saraya getirmesini istemiş. Evlenmeleri için bir şart koşmuş. Bu şart neymiş?

Peri Padişahı, eğer müezzin kızına 40 gün boyunca dokunmazsa onunla kızını evlendireceğini söylemiş. Ancak kızının saçının teline dahi dokunursa kesinlikle bu evlilik gerçekleşmeyecek, demiş. Nitekim gerçekleşmemiş.

S.22) Peri Padişahının sarayının içi nasılmış?

Sarayın içi dışından daha muhteşemmiş. Bizim padişahın sarayı bunun yanında bir oduncunun kulübesi gibi kalırmış. Her yan beyazlı kırmızılı mermerlerle kaplıymış. Tavandan sarkan kristal avizelerin altında binbir maharetle işlenmiş, nakış nakış halılar varmış. Geniş koridorları süsleyen Çin işi vazolar, fil dişinden yontulmuş birbirinden harika biblolar salona çok büyük bir beceriyle yerleştirilmiş. Aşırı zenginlik varmış sarayın içinde. Pencereleri kaplayan sarılı lacivertli vitraylar ışığı kırıyor, güneş yer değiştirdikçe sarayın koridorlarında bir renk cümbüşü yaşanıyormuş.

S.23) Müezzin neden minareye sevinçle koşarak çıkıp çaresizlik içinde dövüne dövüne, ağlayarak minareden aşağı inermiş?

Çünkü minarenin aleminde zümrüdüankayı görürmüş belki Peri padişahı beni affetmiştir diye umut da koşarak minareye çıkarmış Ama yukarıda Anka kuşunu bulamazmış çaresizlik içinde dövüne dövüne ağlayarak aşağıya inermiş bu her gün gerçekleşirmiş her öğle namazında gerçekleşirmiş.

S.24) Demirci kediyi neden öldürmüş?

Çünkü dükkana gelen bir kara kedi onun tavuklu pilavına göz koymuş. Kediyi defalarca uyarmasına rağmen yemeğinden uzaklaştıramamış. Ona bir parça kemik vermiş ama kedi ısrarla karşısında dikiliyormuş. Demirci de sinirlenmiş ve demir örsü kedinin kafasına atarak onu öldürmüş..

S.25) Demirci neden işini yapamaz olmuş?

Kediyi öldürdükten sonra lanetlenen Demirci, ne zaman örsün başına geçip işini yapacak olsa kedinin ölüsünden çıkan o güzel hayali kızı karşısında bulurmuş.Kız duvarda açılan hayali bir kapıdan dışarıya çıkar yemyeşil bir bahçeye gidermiş. Demirci de o kızın peşinden gidiyorum diye hızla duvara doğru koşar, fakat kapı falan olmadığı için düz duvara toslar, kendini yaralarmış. O gün bugün Demirci mesleğini yapamaz olmuş.

S.26) Demirci hangi yanlış davranışının cezasını ödemiş?

Paylaşmamanın cezasını ödemiş.

S.27) Kitaptaki beş masalda beş önemli değerden (davranıştan) bahsedilmektedir. Bu değerler nelerdir?
(Kitaptaki ifadeleri yazın)
* Açgözlülük *paylaşmamak
* har vurup harman savurmak (müsriflik)
* sabırsızlık *kıskançlık

S.28) Padişah çevresindeki dalkavukları saraydan kovduktan sonra beş ayrı ferman yazdırıp beş ulakla bunları sahiplerine yollamış. Bu fermanlar kimlere gitmiş ve fermanlarda ne yazıyormuş ? Sonuç ne olmuş?

Bu fermanlarda Kör Adama, Demirciye, Kuyumcuya, Müezzine ve Şapkacıya padişahın teklifleri yazılıymış. Bu beş adam da padişah tarafından saraya davet edilmiş. Padişah onlara şöyle demiş: ” Sizler, insanoğlunun yapabileceği yanlışların canlı birer kanıtısınız. Hep yanımda kalmanızı, bana yol göstermenizi istiyorum.”
Onlar da teklifi kabul edip padişahın yanında kalmışlar ve padişah ülkesini artık daha iyi yönetmiş.

S.29 ) Şapkacı kiminle evlenmiş?

Zengin bir tüccar kızıyla evlenmiş.

S.30 ) Şapkacı neden eşinden ayrı düşmüş?

Savaşa katılmış, orada esir düçmüş ve bir toprak ağasına satılmış.

S.31 ) Şapkacı eşinden kaç yıl ayrı kalmış?

17 yıl

S.32 ) Şapkacının eşinin yanında yatan kimmiş?

17 yıldır görmediği, varlığından haberi olmadığı oğlu

S.33 ) Şapkacının oğlu ile karısı nasıl ölmüş?

Şapkacı gece ansızın gelince kadın onu karşısında görüp delirmiş. Şapkacı göle doğru gidince kadın da peşinden gitmiş, suya girdi zannedip o da suya girmiş. Oğlu da anasının peşinden gitmiş ve ikisi de boğulmuşlar.

S.34) Şapkacı kölelikten bıkıp kaçmaya çalışır ancak bir süre sonra yakalanır. Çiftlik sahipleri ona ne cezalar verirler, ne gibi eziyetler çeker?

Şapkacı kaçtıktan iki saat sonra yakalanır. Acımasızca döverler onu. Çiftlikte karanlık bir odaya kapatırlar. Yalnızca kuru ekmekle su verirler. Uzun bir süre orada kalır.

S.35) Kör adam, yaşlı adamın verdiği yeşil toza sağ işaret parmağını değdirdikten sonra tozu adamın dediği gibi sağ gözünün üzerine sürmüş. Sürdükten sonra neler olmuş?

Gözünün içinde önce ışık parlaması olmuş. Bütün renkler birbirine karışmış. Sonra her şey durulmuş. Renkler yerine oturmuş. Toprağın altını, kayaların içini görmeye başlamış.
Sihir buymuş. Toprağın öteki yüzünü görüryormuş.

S.36) Kör adam hangi davranışının kurbanı olmuş?

Aç gözlülüğünün, aza kanaat etmemesinin, azla yetinmemesinin kurbanı olmuş.

S.37) Kör adam mağarada hangi zorluklarla karşılaşmış? Oradaki sınavları nelermiş?

Kör adam mağaraya girince önce karanlığa alışmaya çalışmış. Sonra hayaletler karşısına çıkmış. Hatta dilenci, yaşlı kadın kılığındaki bir hayalet dilenerek neredeyse onu kandıracakmış.
2.imtihanı da bir ölünün baş ucundaki ve ayak ucundaki yedişer mumun yerlerini değiştirmekmiş. Onları değiştirip ölünün karnındaki kutuyu almış.

S.38) Padişah ve Vezir, Demirci kendisini duvara çarpınca ne yapmışlar? Demirciye nasıl davranmışlar?

Demirci, duvara çarpınca kanlar içinde yere yığılmış. Padişah ve Vezir, hemen adamcağızın yardımına koşmuşlar. Alnındaki yarayı sarıp yüzüne su serpmişler.Demirci gözlerini açıp onları karşısında görünce çok şaşırmış.

S.39) Kedi öldükten sonra neye dönüşmüş? Tasvir ediniz.

Kedi öldükten sonra güzel bir kıza dönüşmüş ve Demirciye “Bunu neden yaptın?” diye soru sormuş. Kız; beline kadar uzun,siyah saçlıymış. İri yeşil gözleri varmış. Çok güzel bir kızmış.

S.40) Şapkacı kendi hikayesini anlatma karşılığında Pdişah ve Vezirden ne istemiş, neyi şart koşmuş onlara?

Şapkacı demiş ki ” Ben öğreneceğiniz bütün öyküleri dinlemek istiyorum. .Kör adamın, Demircinin, Kuyumcunun, Müezzinin gizlerini öğrenmeden rahat edemem. Siz bütün hikayeleri öğrenin. Sonra dönün tekrar gelin bana anlatın.Tek şartım budur.” demiş.

S.41) Müezzin ezan okumak için cuma günü öğle vakti minarenin şerefesine çıkar. Orada ne ile karşılaşıp şaşkınlıktan dilini yutacak gibi olur?

Müezzin orada Zümrüdüanka kuşu ile karşılaşır. Büyülenir.

S.42) Zümrüdüanka kuşu müezzine ne yapar?

Müezzini pençeleriyle tutup uçurur ve kendi ülkesine götürür. Zümrüdüanka’nın yaşadığı yer bir dağın zirvesinde bulutların metrelerce üstündedir. Sönmüş Bir volkanın içidir.

S.43) Zümrüdüanka kuşunun yaşamış olduğu volkanın içini tasvir ediniz?

Volkanın içinde yeşilin her tonundan her çeşit ağaç bulunmaktadır. Büyük bir orman vardır. Ağaçlar oldukça sıktır. İçinde bir de görkemli bir saray bulunur.

S.44) Zümrüdüanka kuşunun yaşamış olduğu sarayın bahçesini tasvir ediniz.

Sarayın bahçesinde kocaman bir palmiye ağacı vardır. Ayrıca nilüfer çiçekleriyle kaplı kocaman bir havuz bulunur. Havuzun etrafındaki rengarenk çiçekler adeta bir yol yapmıştır. Havuzda 12 adet kuğu bulunmaktadır ve kuğuların hepsi konuşur.

S.45) Padişah ve Vezir sırasıyla beş yere uğrarlar. Bunları yazınız? ( Sıralamayı bozmadan yazın)

1 günlük yol: Kör Adam
2 günlük yol: Kuyumcu
3 günlük yol: Demirci
4 günlük yol:Müezzin
5 günlük yol: Şapkacı

S.46) Şapkacı karısıyla oğlunun cansız bedenini görünce ve hikâyelerini öğrenince yaptığı hatadan dolayı deliye dönmüş. Ölmeye karar vermiş. Onu bu kararından kim ve nasıl vazgeçirmiş?

Şapkacı, karısı ve oğlunun ölümüne sebep olduğu için çok

üzülmüş. Geldiği yoldan geri dönerken bir kervana rastlamış. Bu, birlikte geldiği kervan kafilesiymiş. Kervancıbaşı ona perişan halinin sebebini sormuş. Şapkacı da olanı biteni ağlayarak bir bir anlatmış ve ona ölmek istediğini söylemiş. Kervancıbaşı da ” Bu büyük bir felaket ancak kaza diyelim buna. Gerçeği bilseydin yapmazdın. Kendini öldürürsen asıl cinayet bu olur. Sabretmeli ve acına daynmalısın. Yaşamalı ve cezanı çekmelisin.” der. Şapkacı bir süre sonra ona hak verir ve yaşayarak cezasını çeker.

S.47) Kör adamın ölünün karnından aldığı kutunun içinde ne varmış?
Yeşil renkli toz

S.48) Kör adam sağ gözünü nasıl kaybetmiş?

Kör adam aç gözlü davranıp sihirli kutuyu yaşlı adamın elinden almış. İçindeki yeşil tozu sağ gözüne de sürmüş. “Sol gözüme sürdüm; dağların, kayaların içini gördüm. Sağ gözüme sürersem kim bilir neler görürüm.” demiş. Her yer kapkaranlık olmuş. Bir daha da aydınlanmamış. Kör olmuş sonsuza kadar.

S.49) Kör adam, kör olduktan sonra yaşlı adam tarafından evine bırakılmış. Yaşlı adam ona kırk deveyi ve üzerlerindeki altınların tamamını vermiş. Kör adam sonrasında kendisini nasıl cezalandırmış?

Her sabah kentin meydanına gidip oturur, ensesine bir tokat indirene ” Oh, hak yerini buldu! ” diyerek bir kese altın

dağıtırmış.

S.50) Ensesine bir tokat indirene ” Oh, hak yerini buldu!” diyerek bir kese altın veren kimdir?

Kör Adam

S.51) Padişah ve Vezirin, Köradamın evinden ayrıldıktan sonra bütün öyküleri anlatmak için kimin yanına gitmeleri gerekir?

Şapkacının

S.52) Padişah ve Vezir tüm öyküleri anlatmak için Şapkacıya gitmek isterler. Sabah yola çıktıklarında kentin dışında Vezir Padişaha nasıl bir teklifte bulunur? Padişahın bu teklife cevabı ne olur?

Vezir ” Padişahım siz zahmet edip gelmeyin. Ben gidip anlatayım.”der.
Padişah da şöyle cevap verir.” Ne sen git, ne de ben gideyim. Ulakları gönderip onların beşini de saraya davet edelim. Danışmanlarım olsunlar.”

S.53) Aşağıdaki boşlukları hikâyelerden yola çıkarak doldurunuz?
Kör adam, ……………..yüzünden gözlerini yitirdi. (açgözlülük)
Demirci,…………………için önemli bir fırsatı kaçırdı.(paylaşmamak)

Kuyumcu ……………………..davranışının bedelini ağır ödedi.( har vurup harman savurmak)
Müezzin ………………..için sevdiği kadından oldu.( sabırsızlık)
Şapkacı………………….sonucu karısıyla oğlunun ölümüne yol açtı.(kıskançlık)

S.54) Masal Masal içinde kitabında en beğendiğiniz masal hangisi oldu? Nedenini yazınız?

Kör adamın hikâyesi( masalı) ilgimi çekti. Adamın kanaatkâr olmayıp açgözlü davranması ve başına gelen ilginç durumlar diğerlerinden daha etkileyiciydi.
( Öğrencilerin yorumuna göre puan verilecektir.)

S.55) Ahmet Ümit bu masalları hangi kaynaklardan yararlanarak yazmıştır?

Ahmet Ümit bu masalları çocukken annesinden yani Fatma Ümit’ten dinleyerek aklında tutmuş. Annesi de küçükken babasının ( yazarın dedesi) tuttuğu masalcılardan dinlemiş bunları. Yani bilinçli ataları varmış.
Bu masallarda Binbir Gece Masallarından parçalar da varmış Kelile ve Dimneden parçalar da.

S.56) Yazar, masalları yıllar sonra annesinden tekrar dinlediğinde çok etkilenir. Bu etkinin sadece annesinin tatlı dili olmadığını ifade eder. Bu masallardaki başka neler etkilemiştir yazarı?

Masalların güzelliğindeki giz (sır)

Çarpıcı kurgu
Yoğun anlam

S.57) Ahmet Ümit bu masalları neden yazmak istemiş? Yazarken neye dikkat etmiş?

Doğuya özgü olan masal anlatımının unutulup gideceği endişesinden dolayı yazmaya başlamış.
Yazarken masalların kimi yerlerini değiştirmiş ama masalların özüne hiç dokunmamış.

S.58) Padişah nasıl biriymiş? Uzun uzun yazınız.

Padişah ne asık suratlıymış ne de savaş meraklısıymış. Diğer padişahlara hiç benzemezmiş. Yalnızca halkının mutluluğu için çabalar dururmuş. Ülke hazinesini halkı için harcarmış. Yoksulların, yetimlerin yardımına koşar dururmuş. Halkı tarafından çok sevilirmiş. Genç ve bekarmış. Yaptığı iyiliklerle çok övünürmüş. Tek kusuru da buymuş.

Yazdır

Yazar hakkında

admin

Yorum yap