Orhan Kemal’in Anadolu köylüsünün gurbet ellerdeki ekmek mücadelesini anlattığı eserlerinden birisi de Bereketli Topraklar Üzerinde’dir.
Eserimizin kahramanları İflahsızın Yusuf, Köse Hasan ve Pehlivan Ali ismindeki üç gençtir. Bu üç genç Anadolu’nun ismi belirtilmeyen bir köyünden Çukurova’ya çalışmaya giderler. Gençlerin mücadelesi de bundan sonra başlamıştır.
Çukurova’da bir fabrikanın sahibi olan köylülerini bularak onun vasıtası ile işe başlarlar. Ancak bu üç gençten Köse Hasan fabrikanın pis havasına dayanamayarak hastalanır ve beş parasız çulsuz bir şekilde gurbette ölür.
Geriye kalan iki arkadaş yaşam mücadelesini sürdürürken başlarına beklenmedik olaylar gelir. Fabrikadaki işçilerden haraç alan ırgat başına kafa tutarlar. Fabrikada gördükleri haksızlıklara fabrika sahibinin hemşehrileri olduğu düşüncesi ile tepki gösterirler.
Fakat fabrika sahibi hemşehrileri olduğu halde onları savunmak yerine kötüleri savunarak hemşehrilerini işten atar. Bu olay saf Anadolu köylüsü için öğretici bir yaşantı olmuştur.
Hayalleri olan iki genç günlerce iş ararlar. Pehlivan Ali para biriktirerek köydeki sevgilisi ile evlenecektir. Yusuf ise bir gaz ocağı alarak köyüne götürmeyi köylülerin hayranlığını kazanmayı düşünmektedir.
Uzun uğraşlardan sonra bir fabrikada iş bulan iki genç çalışmaya başlarlar. Ali bir şoförün Fatma adındaki metresine tutularak işini gücünü aksatmaya başlar. Fatma, Ali’nin uzun zamandır zorluklar içinde kazandığı paralarını tüketmiştir.
Fabrikadaki işinden olan Ali bir patozcunun yanında çalışmaya başlar. Patozcu, Ali’nin çaresizliğini fark ederek onu acımasızca gece gündüz çalıştırır. Uykusuzluktan ve yorgunluktan dengesini kaybeden Ali iki ayağını makineya kaptırarak kan kaybından yaşamını yitirir.
Bu üç gençten sadece Yusuf hayatta kalmıştır. Yusuf biraz para biriktirerek köyüne dönmek ister. Çalışma arkadaşları onu çok sevmektedir. Çünkü Yusuf çalışkanlığı ve dürüstlüğü ile herkesin sevgisini kazanmıştır.
Yusuf arkadaşlarının vasiyet ettiği ayna, tarak ve gaz ocağını alarak köyün yolunu tutmuştur. Yusuf köyüne dönerken hem sevinçli hem de üzüntülüdür. Köyüne dönmesinin sevincini arkadaşlarını kaybetmenin üzüntüsü bastırmaktadır.
Diğer arkadaşlarının yakınları adeta olanları sezmiş gibi Yusuf’u tek görünce ağlaşmaya başlarlar. Bu ağıtlara ortak olan Yusuf sonraki günlerde köyün saf ve temiz gençlerini toplayarak başından geçen olayları onlara anlatmıştır. Yusuf yaşadığı olumsuz olaylardan dolayı üzgündür ancak edindiği meslek ve tecrübelerden dolayı da mutludur.
Orhan Kemal’in köy ve köylü gerçeğini en güzel bir şekilde anlattığı eseri Bereketli Topraklar Üzerinde isimli eseridir. Eserde şehir hayatının acımasızlığı, insanların ilkesizliği çok harika bir şekilde işlenmiştir.
Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı’nda toplumcu gerçekçi anlayışı benimseyen Orhan Kemal’in Bereketli Topraklar Üzerinde adlı romanında; tarımda makineleşmenin 1950’li yıllarda Çukurova ve çevresinde meydana getirdiği değişimler, emek-sermaye ve ırgat-ağa ilişkisi, köylü-şehirli farkı; Anadolu’da çalışmak için bir kasabadan Çukurova’ya gelen üç arkadaşın yaşadığı sıkıntılar çerçevesinde anlatılmıştır.
1940’lı yıllardan itibaren romanda, gerçekçiliğin bir uzantısı olarak değerlendirilen köy ve köy insanına yöneliş başlar. Bu tür romanlar konularını daha çok, toprağa bağlı insanların hayatlarından alır. 1950’li yıllardan sonra köylünün kente yönelişinin hikâyesini anlatan eserler yazılır. Bu anlamda, köyden şehre doğru olan hareketi işleyen ilk yazarlardan biri Orhan Kemal olmuştur. Okuduğunuz metinde de görüldüğü gibi gerek doğup büyüdüğü ortamı para kazanmak amacıyla geride bırakıp şehre gelen fabrika işçilerinin kötü yaşam koşulları gerekse Çukurova tarlalarının acımasız ortamı hareketli tasvirlerle canlandırılır. Sosyal gerçeklerin; ırgatların kişiliği üzerinden insan gerçeğiyle birlikte uyumlu bir biçimde verilişi, insanların içinde yaşadıkları şartlarla bağlantılı olarak ele alınışı, ayrıntıların ustalıkla değerlendirilişi metinde dikkat çeken başlıca unsurlardır.
Eserlerinde işçi, ırgat, kâtip, müteahhit, politikacı, mahpus, gardiyan, memur, çiftçi, gurbetçi gibi kalabalık bir şahıs kadrosuna yer veren Orhan Kemal; genellikle sömürülen yoksul insanları işlemiştir. Yazar, romanlarında hem köylüleri hem de yoksul şehirlileri anlatır. Okuduğunuz metinde de köyden gelen İflahsızın Yusuf, Köse Hasan, Pehlivan Ali ile şehirdeki düzene ayak uydurmuş olan ırgatbaşı, taşeron, makine ustası yan yanadır.
Köse Hasan, İflahsızın Yusuf ve Pehlivan Ali’nin kişiliğinde; bilinçsiz ırgatların, işçilerin zor çalışma şartlarında karşılaştıkları sömürü ve zorluklar gerçekçi bir tutumla anlatılmıştır. Ali’nin; ekmeğini kazanmak için üstünde çalıştığı “patoz”, işçilere soluk aldırmazken ve hatta Ali’nin canına mâl olurken patronun zenginleştiği bir sistemin de simgesi olmuştur. Toplumun belli bir kesiminin sözcülüğünü üstlenen roman, “patoz” karşısındaki çaresiz, bilinçsiz, zayıf insanı yansıtırken okura da iletmek istediği mesajı vermektedir.
Orhan Kemal’in eserlerinde karşılıklı konuşmalar önemli yer tutar. Okuduğunuz metinde de kişilerin konuşmaları hem akıcılığı sağlayan hem de gerçekliğin oluşmasında kullanılan önemli bir öge olmuştur. Orhan Kemal bu eserinde kişileri yöresel ağızla konuşturup buna uygun kelime ve cümle yapılarına yer vermiştir.
Türk edebiyatında Orhan Kemal’in yanı sıra Sabahattin Ali, Yaşar Kemal, Samim Kocagöz, Talip Apaydın, Necati Cumalı, Fakir Baykurt gibi yazarlar toplumcu gerçekçi anlayışla yazdıkları romanlarıyla tanınmışlardır.