GAZEL 1
Benim tek hiç kim zar ü perişan olmasın ya Rab
Esir-i derd-i aşk u dağ-i hicran olmasın ya Rab
Dem-a-dem cevrlerdir çekdiğim bi-rahm bütlerden
Bu kafirler esiri bir müselman olmasın ya Rab
Görüb endişe-i katlimde ol mahı budur derdim
Ki bu endişeden ol meh peşiman olmasın ya Rab
Çıharmak itseler tenden çeküb peykanı ol servin
Çıhan olsun dil-i mecruh peykan olmasın ya Rab
Cefa ü cevr ile mu ‘tadım anlarsız n’olur halim
Cefasına had ü cevrine payan olmasın ya Rab
Demen kim adli yok ya zulmü çok her hal ile olsa
Gönül tahtına andan gayrı sultan olmasın ya Rab
Fuzuli buldu genc-i afiyet mey-hane küncünde
Mübarek mülkdür ol mülk viran olmasın ya Rab
GAZEL 2
Ah eylediğim serv-i hıramanın içindir
Kan ağladığım gonca-i handanın içindir
Sergeşteliğim kakul-i müşginin ucundan
Aşufteliğim zülf-i perişanın içindir
Bimar tenim nergis-i mestin eleminden
Hunin ciğerim la’l-i dür-efşanın içindir
Yaktım tenimi vasl günü şem teg amma
Bil kim bu tedarik şeb-i hicranın içindir
Kurtarmağa yağma-yı gamından dil ü canı
Sa’yim nazar-ı nergis-i fettanın içindir
Can ver gönül ol gamzeye kim bunca zamandır
Can içre seni sakladığım anın içindir
Vaiz bize dün düzahı vasfetti Fuzuli
Ol vasf senin külbe-i ahzanın içindir
GAZEL 3
Aşiyan-i mürg-i dil zülf-i perişanındadır
Kanda olsam ey peri gönlüm senin yanındadır
Aşk derdiyle hoşem el çek ilacımdan tabib
Kılma derman kim helakim zehri dermanındadır
Çekme damen naz edip üftadelerden vehm kıl
Göklere açılmasın eller ki damanındadır
Bes ki hicranındadır hasiyyet-i kat’-i hayat
Ol hayat ehline hayranem ki hicranındadır
Ey Fuzuli şem’-veş mutlak açılmaz yanmadan
Tablar kim sünbül rişte-i canındadır
GAZEL 4
Kıldı zülfün teg perişan halimi halin senin
Bir gün ey bi-derd sormazsın nedir halin senin
Gitdi başından gönül ol serv kaddin sayesi
Ağla kim idabara tebdil oldu ikbalin senin
Zinet için cism divarında etmezdim yerin
Çekmeseydi aşk levh-i cana timsalin senin
Dam-gah-ı aşkdan tut bir kenar ey mürg-i dil
Sınmadan seng-i melametden per ü balin senin
Saye-veş çoktan Fuzuli hak-i kuyun yastadır
Ol ümid ile ki bir gün ola pamalin senin
GAZELİN AÇIKLAMASI
Ey âşıklarını dert edinmeyen sevgili! Senin bu umursamaz tavrın halimi perişan eyledi. Bir gün olsun ”Ne haldesin? ” diye sormuyorsun ya asıl dert bu.
Ey gönül! O servi boylu sevgilinin himayesi üzerinden gitti. Artık ağlama vaktidir, çünkü yükselmen, alçalmağa (talihin talihsizliğine) döndü.
Ey sevgili! Aşk ta ezel gününde can levhasına senin suretini çizmeseydi, beden duvarını süslemek üzere sana itibar etmez, oraya seni desenlemezdi.
Ey gönül kuşu! Ayıplama ayıplama taşı ile kolun kanadın kırılmadan evvel aşk tuzağından kurtulmaya bak.
Zavallı Fuzuli, bir gün gelir de sevgilinin ayağının altına serilirim diye, hayli zamandır senin semtinin toprağın gölge gibi uzanmış kalmıştır.
GAZEL 5
Yar rahm etti meğer nale vü efganımıza
Ki kadem bastı bugün külbe-i ahzanımıza
Eşk baranı meğer kıldı meded kim nageh
Bitti bu şah-ı gül-i taze gülistanımıza
Bu visale yuhu ahvali demek mümkün idi
Eğer olsaydı yuhu dide-i giryanımıza
Yar mihmanımız oldu gelin ey can u gönül
Kılalım sarf nemiz var ise mihmanımıza
Dilberin cana imiş kasdı Fuzuli gel kim
Can verip dilbere mihnet koyalım canımıza
GAZELİN AÇIKLAMASI
Sevgili çığlık ve inleyişlerize acımış olsa gerek ki bugün hüzünler içinde yaşadığımız kulübemizi teşrif etti.
Gözyaşı yağmurları imdadımıza yetişmiş olmalı ki, şu taze gül fidanı sevgili, ansızın gülistanımızda bitiverdi.
Bu kavuşmaya bir rüya demek mümkün idi… Eğer ağlayan gözlerimize uyku giriyor olsaydı…
Sevgili evimizi teşrif etti ey can ve gönül! Gelin, neyimiz var ise konuğumuza harcayıp onu ağırlayalım, uğruna canımızı ve gönlümüzü verelim.
Ey Fuzuli! Dilberinin geliş sebebi can almakmış meğer. Canımıza minnet!… Şimdi dilbere can verip şan alalım.
GAZEL 6
Dostum âlem seninçün ger olur düşmen bana
Gam degil zira yetersin dost ancak sen bana
Aşka saldım ben beni pend almayıp bir dosttan
Hiç düşmen eylemez anı kim ettim ben bana
Can ü ten oldukça benden derd ü gam eksik degil
Çıksa can hak olsa ten ne can gerek ne ten bana
Gamze tigin çekti ol mah olma gaafil ey gönül
Kim mukarrerdir bu gün ölmek sana şiven bana
Ey Fuzuli çıksa can çıkmam tarik-i aşktan
Reh-güzer-i ehl-i aşk üzre kılın medfen bana
GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİYLE
Dostum, eğer senin yüzünden herkes bana düşman olsa da gam değil, buna üzülmem. Çünkü dost olarak yalnız sen bana yetersin.
Ben kendimi bir dosttan öğüt almadan (onun öğüdünü tutmadan) aşk âlemine attım. Benim bana ettiğimi hiçbir düşman etmez.
Bu can ve ten var oldukça dert ve gam eksik olmaz. Can çıksın, beden de toprak olsun, bana ne can gerek ne de beden.
Buluşmanın değerini bilmeden, ayrılığın belâsını çekmeden sevgiliden ayrı kalmanın karanlığı pek çok insana aydınlattı.
Aşk, âşığı her ne kadar üzüntülere, acılara boğsa da bu uğurda çekilen sıkıntılar ile âşık olgunlaşır, aşk onu yüceltir, böylece pek çok hakikat ortaya çıkar.
Ey bahçıvan! (Senin bahçendeki) selvi ağacı ile gül bana duman ve ateş gibi gelir. Ben gülbahçesini ne yapayım! Gülşen sana, külhan bana olsun!
Selvi ağacı şekil bakımından, yukarıya doğru uzayan boyu yönüyle dumana, gül de kırmızılığı dolayısıyla ateşe benzetilmiştir. Külhan, hem ateşin hem de dumanın bulunduğu ocaktır.
Ey gönül! O ay yüzlü güzel, keskin yan bakışı kılıcını çekti. Sakın gaflete dalma, dikkatli ol. Bugün sana ölmek bana da yas tutmak karara bağlanmıştır.
Ey Fuzuli! Can çıksa da ben aşk yolundan çıkmam. Bana (öldüğümde) âşıkların gelip geçtiği yol üzerinde bir mezar yapın.
GAZEL 7
Hâsılım yok ser-i kûyunda belâdan gayrı
Garazım yok reh-i aşkında fenâdan gayrı
Ney-i bezm-i gamem ey mâh ne bulsan yele ver
Oda yanmış kuru cisminde hevâdan gayrı
Perde çek çehreme hicran günü ey kanlu sirişk
Ki gözüm görmeye ol mâhlikadan gayrı
Yetti bi-kesliğim ol gayete kim çevremde
Kimse yok çizgine gird-âb-ı belâdan gayrı
Ne yanar kimse mana âteş-i dilden özge
Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı
Bozma ey mevc gözüm yaşı habâbın ki bu seyl
Komadı hiç imâret bu binadan gayrı
Bezm-i aşk içre Fuzûli nice âh eylemeyem
Ne temettu’ bulunur neyde sedâdan gayrı .
GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİYLE
Senin mahallende bulunmaktan elime geçen sadece belâdır. Senin yolunda yok olmaktan başka niyetim de yoktur.
Ey âh! Ben gam meclisinin neyiyim. Ateşe yanmış kuru bedenimde havadan (aşk arzusundan) başka ne varsa yele ver.
Ney, kamışlıktan kopartılır, kuru hale gelir, daha sonra da ateşle dağlanarak üzerinde delikler açılır. İçi boştur. Koparıldığı sazlığın hasreti içinde inler. Neyin sesi insanlara hüzün verir. Beyitte bütün bu söylenilenlere işaret vardır. Şair de aşk ateşiyle yanmış, kurumuş, içi dünya isteklerinden öyle boşamıştır ki ney gibi olmuştur. Acı ve ıstıraplar içindedir. İçinin derinliklerinden gelen âh feryadına seslenerek, sen içimden çıkarken aşk arzusundan başka bir şeye rastlarsan onu sök at, yele ver, demektedir.
Ey kanlı gözyaşı! Ayrılık gününde yüzüme perde çek de gözüm o ay yüzlüden başkasını görmesin.
Kimsesizliğim o dereceye erişti ki, çevremde içine düştüğüm aşk girdabından başka dolaşan kimse yok.
Bana gönlümün ateşinden başkası yanmaz, üzülüp acımaz. Kapımı da gündoğusundan tatlı tatlı esen rüzgârdan başka açan olmaz.
Ey dalga! Gözyaşlarımın üzerindeki hava kabarcıklarını bozma, yok etme. Çünkü bu sel bende bundan başka sağlam bir yapı bırakmadı.
Ey Fuzûlî! Aşk meclisinde nasıl âh etmeyeyim! Neyin sesinden başka insana ne faydası vardır?
Şair, kendisini benzettiği neyin çıkardığı sesin dışında bir faydası olmadığını söylüyor. O da ney gibi ancak “âh” etmektedir.
GAZEL 8
Öyle sermestem ki idrâk etmezem dünyâ nedir
Ben kimim sâkî olan kimdir mey ü sahbâ nedir
Gerçi cânândan dil-i şeydâ için kâm isterim
Sorsa cânân bilmezem kâm-ı dil-i şeydâ nedir
Vasldan çün âşıkı müstağni eyler bir visâl
Âşıka ma’şûktan her dem bu istiğnâ nedir
Hikmet-i dünyâ vü mâfihâ bilen ârif değil
Ârif oldur bilmeye dünyâ vü mâfihâ nedir
Âh u feryâdın Fuzûlî incidiptir âlemi
Ger belâ-yı aşk ile hoşnûd isen gavgâ nedir
GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİYLE
(Aşktan) öyle sarhoş olup kendimden geçmişim ki, dünyanın ne olduğunu tam kavrayamıyorum. Kim olduğumu bilmediğim gibi, bana içki sunanın kim olduğunu ve şarabın ne olduğunu da bilmiyorum.
Gerçi sevgiliden çılgın gönlüm için murad istiyorum. Fakat sevgili, senin çılgın gönlünün muradı hoşnut edecek nedir, diye sorsa bunu da bilmiyorum.
Bir defa sevgiliyle birlikte olmak, âşığa bir daha vuslat aratmaz. O halde sevgilinin bu denli kendisini geri çekmesi ve üstün görmesi nedendir?
Bu dünyanın ve dünya ile ilgili şeylerin hikmetini bilmekle ârif olunmaz. Ârif olan dünyayı ve dünya ile ilgili bütün maddi şeyleri bilmeyendir (yok sayandır.).
Âlim-bilgin kişi bu dünyaya ait maddi ve nesnel bilgilere sahip iken arif olarak nitelenen kişi hem bu dünyaya ait maddi bilgileri hem de görünen dünyanın ötesindeki hakikatleri, bu dünyanın yaratılışındaki hikmetleri ve sırları bilen kişidir. İşte böyle birisi, ulaştığı noktada bildiklerinin, mutlak gerçeğe ve sırlara nispeten bir hiç durumunda olduğunu, aslında hiçbir şey bilmediğini anlar.
Ey Fuzûlî! Çektiğin ahlar ve feryatların bütün âlemi, bütün insanları ve varlıkları rahatsız etmiştir. Eğer aşk derdinden hoşnutsan, o halde bu mücadele ve kavga nedir?
GAZEL 9
Beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı
Felekler yandı âhımdan murâdım şem’i yanmaz mı
Kamu bîmârına cânân deva-yı derd eder ihsan
Niçün kılmaz bana derman beni bîmar sanmaz mı
Gâmım pinhan tutardım ben dedîler yâre kıl rûşen
Desem ol bî-vefâ bilmen inanır mı inanmaz mı
Şeb-i hicran yanar cânım döker kan çeşm-i giryânım
Uyadır halkı efgânım gara bahtım uyanmaz mı
Gûl-i ruhsârına karşu gözümden kanlu akar su
Habîbim fasl-ı güldür bu akar sular bulanmaz mı
Değildim ben sana mâil sen ettin aklımı zâil
Bana ta’n eyleyen gâfil seni görgeç utanmaz mı
Fuzûlî rind-i şeydâdır hemîşe halka rüsvâdır
Sorun kim bu ne sevdâdır bu sevdâdan usanmaz mı
Gazelin açıklaması:
Yukarıdaki gazel musammat gazel örneğidir. Musammat gazel, aruzun iki eşit parçaya bölünen kalıplarıyla yazılan ve iç kafiyesi bulunan gazeldir. İç kafiye bulundurduğundan âhenk yönü güçlüdür.
Sevgili beni candan usandırdı, kendisi cefa etmekten usanmaz mı? Göklere çıkan âhımın ateşinden felekler tutuştu, hâlâ muradımın mumu yanmaz mı? (Talihim dönmez mi?)
Sevgili bütün hastalarına, yani âşıklarına şifa vermekte. Niçin bana şifa vermez, yoksa beni hasta sanmaz mı (âşık olarak kabul etmiyor mu?).
Ben (aşk) derdimi gizlerdim. Sevgiliye açıkla (derdini) dediler. O vefasız sevgiliye söylesem bilmem, inanır mı inanmaz mı?
Hicran gecesi canım yanar, ağlayan gözlerim kan döker. Bütün insanları feryadım, iniltilerim uyandırır da kara bahtım uyanmaz mı?
Gül gibi yanağına karşı gözümden kanlı yaşlar akar. Sevgilim, bu gül mevsimidir, bahar gelmiştir. Akarsular elbet bulacaktır.
Bahar geldiğinde sular bulanık, seller halinde akar. Kanlı gözyaşı ile bulanık akan sular arasında ilişki kurulmuştur.
Ben sana gönül vermemiştim, aklımı başımdan alan sensin. Beni (sana bu denli tutkun olduğumdan dolayı) kınayan gafil kişi, seni (bu güzelliğini) görünce (beni kınadığından dolayı) utanmaz mı?
Fuzûlî kendinden geçmiş çılgın bir âşıktır. Bu haliyle de sürekli insanlara rezil rüsva olmaktadır. Sorun ona, bu ne sevdadır, bu sevdadan usanmaz mı?
Beyitte geçen rind, dünyaya fazla önem vermeyen, üzüntü ve kederi aynı şekilde değerlendiren, hayata olumlu olarak bakan âşık tipidir.
GAZEL 10
Hayret ey büt sûretin gördükte lâl eyler meni
Sûret-i hâlim gören sûret hayâl eyler meni
Mihr salmazsın mana rahm eylemezsin munca kim
Sâye tek sevdâ-yı zülfün pây-mâl eyler meni
Za’fı tâli mân-i tevfik olur her nice kim
İltifâtın ârzû-mend-i visâl eyler meni
Men gedâ şahâ yâr olmak yok ammâ neyleyem
Ârzû ser-geşte-i fikr-i muhâl eyler meni
Tir-i gamzen atma kim bağrım deler kanım döker
Akd-i zülfün açma kim âşüfte-hâl eyler meni
Dehr vakf etmiş meni nev-res civanlar aşkına
Her yeten meh-veş esîr-i hatt u hâl eyler meni
Ey Fuzûlî kılmazsam terk-i tarîk-i aşk kim
Bu fazilet dâhil-i ehl-i kemâl eyler meni
GAZEL 11
Ol ki her sa’at gülerdi çeşm-i giryânım görüp
Ağlar oldu hâlime bî-rahm cânânım görüp
Eyleyen ta’yin-i eczâ-yı müdâvâ derdime
Terk edip cem’ etmedi hâl-i perîşânım görüp
Lâle-ruhlar göğsümün çâkine kılmazlar nazar
Hiç bir rahm eylemezler dâğ-ı hicrânım görüp
Tut gözün ey dûd-ı dil çerhin ki devrin terk edip
Kalmasın hayrette çeşm-i gevher-efşânım görüp
Pertev-i hur-şîd sanman yerde kim devr-i felek
Yere urmuş âf-tâbın mâh-ı tâbânım görüp
Suda ‘aks-i serv sanman kim koparıp bağ-bân
Suya salmış servini serv-i hırâmânım görüp
Ey Fuzûlî bil ki ol gül-‘ârızı görmiş değil
Kim ki ‘ayb eyler benim çâk-i girîbânım görüp
Canan yok ise can gerekmez.
-Fuzulî-
Bu gazellerin bi ismi yokmu?
Gazellerin ismi olmaz. Divan şiirinde gazel, kaside gibi nazım şekillerinin ayrı bir başlığı olmaz. Bazı meşhur gazeller redifleriyle ünlenmiştir.