1.Aşağıdaki cümlelerde geçen sıfatların altını çiziniz.
Kütüphaneler çağlar boyunca büyük bir değişim geçirdi. Parşömenden kâğıda, kâğıttan dijital kitap raflarına uzanan bir yolculuk… Hangi şekilde olursa olsun, kütüphane yüzyıllardır okurun “cenneti” olmayı sürdürdü. İşte kütüphanelerin uzun tarihine kısa bir bakış…
Cüzdanında bir kütüphane kartı taşımak ya da büyük, sessiz bir kütüphanenin koridorlarında kaybolmayı düşlemek hâlâ okurluğun ilk akla gelen heyecanlarından mı? Hız ve gürültü çağında, yavaş ve sessiz olanı temsil eden kütüphaneden bahsetmek belki kulağa nostaljik geliyor, ama bir kitap ekinin sayfalarında okurla muhtemelen paylaşılan bir özlemi de temsil ediyor. Kişisel kütüphanelerimiz bile tabletlerimizdeki sanal raflara hızla taşınırken sormanın tam zamanı: Kütüphane hâlâ karşılığı olan bir kurum mu? Bugün kütüphane sadece bir nesne olarak kitabı koruyan ve kayıt altında tutan bir yapıdan mı ibaret olmalı?
2.Aşağıdaki cümlelerde geçen niteleme sıfatlarını bulunuz.
Servete, faziletin yükü, demekten daha iyi bir ad bulamıyorum. Ordu için ağırlığı ne ise, fazilet için de servet odur. Atılamaz; geride bırakılamaz. Sonra da yürüyüşlere engel olur. Hatta bazen ordu, ağırlığa bakayım derken, savaşı kazanamaz. Kazansa bile pahalıya mal olur. Bütün bir servetin, gerçek, hiç bir faydası yoktur. Belki etrafa dağıtmak için olur; o kadar. Ondan ötesi hayâl… Bakın Süleyman ne diyor; “Malın çok olduğu yerde yiyiciler de çok olur. Mal sahibine seyirden başka ne düşer?”
3.Aşağıdaki cümlelerde geçen belirtme sıfatlarının altını çiziniz.
Zengin olmanın birçok yolları vardır; hemen hepsi de kötüdür. En iyilerinden biri tutumlu olmaktır; ama bu da kusursuz değildir. Çünkü insanı cömert olmaktan, hayır işlemekten alıkor. Toprağı işlemek en tabii zengin olma yoludur. O zaman servet toprağın, o büyük anamızın bir nimeti olur. Ama bu iş ağır ilerler. Yine de zengin olanlar, çifte çubuğa sarılmayı küçük bulmazlarsa servetleri hadsiz hesapsız artar.
4. Aşağıdaki cümlelerde geçen niteleme sıfatlarının altını çiziniz.
Serveti hor görenlere sakın inanmayın. Hor görürler, çünkü artık ele geçireceklerini ummazlar. Ele geçirince de böyleleri, zenginlerin en kötüsü olurlar. Meteliği arayacak kadar cimri olmayın, servetin kanatları vardır, bazen kendiliğinden uçar gider… Bazen da, belki daha fazlasını getirir ümidiyle sizin uçmanız gerekir.
5. Aşağıdaki cümlelerde geçen belgisiz sıfatların altını çiziniz.
Bir adam vardır ki, hiçbir düşüncesinde, hiçbir hareketinde “kendi kendisi” olamaz. Ne düşünse, ne yapsa, ne söylese kendini değil, mensup olduğu sosyeteyi, ırkı, muhiti ve dışarıdan aldığı telkinleri dile getirir. Kendiliğinden hiçbir şey bulmamıştır. Başka birinin sisteminden aldığı fikirleri ve akideleri o sistemin sahibinden daha softaca müdafaa eder. İradesi de böyle dışarıdan gelme, yanaşma, iğreti bir hareket mihrakıdır. Bilmez ki, asıl kendi kendisi, kendi içi, sonsuz imkânların, keşfedemediği için körleşen ve tıkanan istidatların tükenmez hazinesidir.
CEVAPLAR:
1.Aşağıdaki cümlelerde geçen sıfatların altını çiziniz.
Kütüphaneler çağlar boyunca büyük bir değişim geçirdi. Parşömenden kâğıda, kâğıttan dijital kitap raflarına uzanan bir yolculuk… Hangi şekilde olursa olsun, kütüphane yüzyıllardır okurun “cenneti” olmayı sürdürdü. İşte kütüphanelerin uzun tarihine kısa bir bakış…
Cüzdanında bir kütüphane kartı taşımak ya da büyük, sessiz bir kütüphanenin koridorlarında kaybolmayı düşlemek hâlâ okurluğun ilk akla gelen heyecanlarından mı? Hız ve gürültü çağında, yavaş ve sessiz olanı temsil eden kütüphaneden bahsetmek belki kulağa nostaljik geliyor, ama bir kitap ekinin sayfalarında okurla muhtemelen paylaşılan bir özlemi de temsil ediyor. Kişisel kütüphanelerimiz bile tabletlerimizdeki sanal raflara hızla taşınırken sormanın tam zamanı: Kütüphane hâlâ karşılığı olan bir kurum mu? Bugün kütüphane sadece bir nesne olarak kitabı koruyan ve kayıt altında tutan bir yapıdan mı ibaret olmalı?
2.Aşağıdaki cümlelerde geçen niteleme sıfatlarını bulunuz.
Servete, faziletin yükü, demekten daha iyi bir ad bulamıyorum. Ordu için ağırlığı ne ise, fazilet için de servet odur. Atılamaz; geride bırakılamaz. Sonra da yürüyüşlere engel olur. Hatta bazen ordu, ağırlığa bakayım derken, savaşı kazanamaz. Kazansa bile pahalıya mal olur. Bütün bir servetin, gerçek, hiçbir faydası yoktur. Belki etrafa dağıtmak için olur; o kadar. Ondan ötesi hayâl… Bakın Süleyman ne diyor; “Malın çok olduğu yerde yiyiciler de çok olur. Mal sahibine seyirden başka ne düşer?”
3.Aşağıdaki cümlelerde geçen belirtme sıfatlarının altını çiziniz.
Zengin olmanın birçok yolları vardır; hemen hepsi de kötüdür. En iyilerinden biri tutumlu olmaktır; ama bu da kusursuz değildir. Çünkü insanı cömert olmaktan, hayır işlemekten alıkor. Toprağı işlemek en tabii zengin olma yoludur. O zaman servet toprağın, o büyük anamızın bir nimeti olur. Ama bu iş ağır ilerler. Yine de zengin olanlar, çifte çubuğa sarılmayı küçük bulmazlarsa servetleri hadsiz hesapsız artar.
4. Aşağıdaki cümlelerde geçen niteleme sıfatlarının altını çiziniz.
Serveti hor görenlere sakın inanmayın. Hor görürler, çünkü artık ele geçireceklerini ummazlar. Ele geçirince de böyleleri, zenginlerin en kötüsü olurlar. Meteliği arayacak kadar cimri olmayın, servetin kanatları vardır, bazen kendiliğinden uçar gider… Bazen da, belki daha fazlasını getirir ümidiyle sizin uçmanız gerekir.
(Yukarıdaki paragrafta niteleme sıfatı kullanılmamıştır.)
5. Aşağıdaki cümlelerde geçen belgisiz sıfatların altını çiziniz.
Bir adam vardır ki, hiçbir düşüncesinde, hiçbir hareketinde “kendi kendisi” olamaz. Ne düşünse, ne yapsa, ne söylese kendini değil, mensup olduğu sosyeteyi, ırkı, muhiti ve dışarıdan aldığı telkinleri dile getirir. Kendiliğinden hiçbir şey bulmamıştır. Başka birinin sisteminden aldığı fikirleri ve akideleri o sistemin sahibinden daha softaca müdafaa eder. İradesi de böyle dışarıdan gelme, yanaşma, iğreti bir hareket mihrakıdır. Bilmez ki, asıl kendi kendisi, kendi içi, sonsuz imkânların, keşfedemediği için körleşen ve tıkanan istidatların tükenmez hazinesidir.
Hocam bunların cevap anahtarı yokmu kontrol edecemde
Hazırlayalım.